Tövbe
- Yanlışını idrak edip, kesinlikle o işi bir daha yapmama kararı “Tövbe”dir!
Hâlinden pişmanlık duyma ve üzülme, istiğfardır; dille “estağfirullah” demek değil!.
Öyleyse günlerinizi boş vakitlerinizi daima sistemi anlayıp, “OKU”mak için değerlendirin… Bilmediğiniz şeylerin size bir getirisi olması mümkün değildir! - Tevbenin kabûlünün alâmeti ise, kişinin daha önceki yanlışına yol açan davranış ve değerlendirmelerinden arınmasıdır. Bu arınma kendisinde oluşmadığı sürece, o kişinin tevbesi kabul olunmuş değildir… Bu arınma, Kur’ân ‘da “tevbe-i nasûh” olarak anlatılır..
Tövbe, lâf olsun diye, yaptım işte demek için; ya da biri yap, şu kelimeleri tekrarla dedi, diye değil; nasuh olarak yapılmak zorundadır. Yoksa oyun eğlence ve hatta alay gibi değerlendirilebilir.
Nasuh tövbe nasıl anlaşılmalıdır?..
İnsanın, yaptığı işin gerçekten yanlış olduğunu farkedip idrâk etmesinden sonra, bu yapmaması gereken fiîli işlemekten dolayı büyük bir pişmanlık duyması; ve bir daha o fiîli asla işlememeye karar vermesi ve bundan sonra Allâh’a karşı bu kararını itiraf ederek bağışlanma dilemesi nasuh tövbesi olur.
Yanlış bir fiîli yapmaktan dolayı özür dileme ise “istiğfar“dır.
ET TEVVAB… Hak ve hakikati algılatıp kavratarak, o birimin kendi hakikatine dönüşünü oluşturan. Tövbeyi yaşatır. Yani, birime yaptığı yanlışlardan dönmeyi ve verdiği zararları gidermeyi nasip eder. Bu isim özelliği açığa çıktığında Rahıym isminin özelliğini tetikler. Sonuçta kişinin hakikatinin getirisi olan güzellikleri ve müşahedeyi yaşatır.
EL AFÜVV… Şirk dışında işlenmiş bütün suçların tövbesini kabul edip, affedendir. Şirk hâli yaşamında bu ismin özelliği açığa çıkmaz. Burada fark edilmesi önemli konu şudur. Suçun affı demek, o kişinin af öncesi yaşantısındaki kayıplarının geri kazanılması demek değildir. Geçmişin telâfisi ve kazası yoktur Sünnetullah’ta!
- İşin hakikatini sistemin gerçeğini kavramaktır önemli olan. Eğer işin hakikatini doğrusunu fark ederseniz, bu gerçek doğrulara göre, yanlışlarınızı görüp idrak edeceksiniz demektir..
Onların yanlış olduğunu, yapılmaması gereken, size zarar veren şeyler olduğunu idrak ettiğiniz zaman; bunu kesinlikle bir daha yapmamaya karar verirseniz, işte bu idrakınızın oluştuğu an, sizin “Tövbe” anınızdır!
Eli ateşe girip yanmış bir insan ikinci defa elini o ateşin içine sokmaz!. - Kişi ister iyiniyet ister kötü niyetle olsun başkalarının maddiyatına veya maneviyatına zarar vermişse onlara verdiği zararı telafi etmedikçe tevbesi geçerli olmaz. Hayalindeki tanrıya tevbe etmek boş iştir. Zararın telafisi tevbede esastır. Hatasını anlayanın tevbesi verdiği zararı telafi etmesinden geçer. Aksi halde o vebal ile ahirete gider.”
- Rasûlullah (salla`llâhu aleyhi ve sellem)şöyle buyurmuştur:
-Ölen bir kimse yoktur ki, pişman olmasın. Eğer iyi işler yapmışsa, fazla yapmadığına, günahkâr ise, tevbe etmediğine pişman olur.” (Tırmizî) Bir kişi herhangi bir suç işlerse, diyelim ki kumar oynadı veya zinâ yaptı veya içki içti, bunları yapmakla, imansız olmaz, imandan çıkmaz!..İslâm’dan dışarı çıkmaz!..
Tevbe eder.
Burada hemen tevbe olayını değinelim. Ne günah işlemiş olursan ol hemen akabinde vakit geçirmeden yaptığına pişman olarak, nefsinin arzusuna kapılmış olarak, Allah’a yönel ve tevbe et!..
Kul bir günâh işlediği zaman Allah onu tevbe etmesini bekler. Şayet akabindeki bir gün içinde tevbe etmezse, o zaman o günah onda sâbitleşir. Fakat tevbe edersen, muhakkak Allah tevbe edenlerin günâhını affeder.
-“Ben günah işliyorum, ama vazgeçemiyorum ki, tevbe edeyim.” Hemen bunun cevabını verelim. Gene de, sen o işlediğin günahtan sonra, Allah’a yönel ve tevbe et!. Ola ki, Cenâb-ı Hak o tevbeni kabul buyurup, seni bir daha günah işlemekten korur!..
Burada önemli olan, Allah’a karşı suçlu olduğunun bilinci içinde, ona yönelmendir!..- Hac günü belirli bir süre Arafat`ta bulunup geçmiş günahlarına tevbe eden kişi, kul hakkı da dahil olmak üzere o ana kadar ki bütün günahlarından kurtulur!.
- Günahını bilmeden tövbe ediyorsun, bu nasıl tevbe; diyor Yunus!..
- Eğer bir kişi, îmân bilgisiyle yaşıyor; fakat îmân esaslarının gerektirdiği şekilde yaşamı ve olayları değerlendiremiyorsa; o kişi “mekr”e uğramışlardandır ki; bundan kurtulması da ancak Allah’a tevbeetmesine bağlıdır!. Karşısındakine “hakkettiğini” vermesine bağlıdır!. Allah’a tevbe ise, kişinin yanlış düşündüğünü idrâk edip, bundan vazgeçmesi hâlinin adıdır!. Yanlışta yürürken de bunu farkedebilmek muhakkak ki, çok güçtür!…
- İnsan yaşadığı sürece, tevbe-pişmanlık kapısı açıktır. Zararın neresinden dönülse kârdır!. İş ki nankörlerden olmayalım!.
- “Ey âdem oğlu, dua senden icabet benden; istiğfar senden, bağışlamak benden; tövbe senden, kabul etmek benden; şükür senden, fazlasıyla vermek benden; sabır senden, yardım benden… Ne istedin ki benden sana vermedim.”
- Hatadan dönmenin yolu tövbeden geçer. Yaptığının yanlış olduğunu farkedip pişmanlık duyarak tövbe ettiğin zaman, bağışlanma seni beklemektedir. Üstüne üstlük dualarına icabet mükâfatı da cabası!..
İş ki, yarın tövbe ederim, öbürgün tövbe ederim deyip, tövbeyi ertelemiyelim. Zirâ tövbeyi erteleyenlerin çok büyük bir kısmı tövbe edemeden diri diri mezarı boyladılar ve canlı bir şekilde o kabir âleminde yaptıklarının neticelerini yaşamaktalar. - Rasûlullah salla’llâhu aleyhi ve sellem şöyle buyurmuştur:
-Kim, Tanrı yoktur Hay ve Kayyum olan O vardır. Bağışlanmayı Allâh’tan dilerim, tövbem O’nadır. derse, savaştan kaçmış bile olsa günâhları bağışlanır.’ - Ne kadar büyük suç işlemiş olursak olalım, asla umutsuz olmayalım; ve Allâh`a yönelip tövbe etmeyi ertelemeyelim!..
“Keşke bu hatayı yapmasaydım da bu sonuç olmasaydı!” demek boşuna!.. Hayır!. Sen, o hatayı yapacaksın ve o sonuç olacak!. Çünkü, ondan alınacak çeşitli dersler var. Sende mevcut olan bazı duygular böylece törpülenecek!.. Yaradılış amacındaki noktaya ancak öylece ulaşabilirsin, başka türlü mümkün değil!..
Yapılan hata ve günâhlarda dersler ve ibretler vardır… Tövbe edersin, günah silinir gider. Ama, olandan ibret alırsın, ders alırsın!.. Çünkü yaşam, sadece ve sadece kişinin yaradılış gayesindeki hedefe, yoğrularak-yontularak, terbiye olarak ulaşması içindir!.- «Eğer siz günah işlememiş olsaydınız, Allah yeni bir kavim yaratır, onlara günah işletir de sonra tevbe ettirirdi.»
- Tövbe kapısı açık!..
- Mehdî” bâtınından gelmedikçe, dünyanda hidâyete eremezsin!.
Son nefese kadar tövbe kapısı açıktır; ama geçmişi telâfi asla mümkün değildir!.
Gel sen, kendine kendin gibi bir yâr seçmekten vazgeç de; “Allah”ı yâr seç!. - İslâm’ın 5 şartındaki eksiklik, noksanlık imanın dışına, İslâm’ın dışına götürür insanı. Bir büyük günâhın akabinde tövbe söz konusudur!.. Ama önerilere isyan, red imanı ve İslâm’ı reddetmektir!.. İmanı ve İslâm’ı reddedenin hâli ise küfürdür!.
- Allah, yakîne erdireceklerine yanlışlarını ve perdelerini fark ve idrak ettirir; tövbeyi nasip eder. Takdirinde gaflet olan ise, ilmine yüz çevirip; duygularıyla yaşamını cehennem etmeye devam eder…
- Yaradanından sık sık af dile, istiğfar et. Ama, sözümüzü iyi anla!..
Sadece, bir papağan gibi, hep “Estağfirullah” veya “tövbe ya Rabbî” de, demiyorum!..
Gerçek tövbe, yaptığın işin hakikaten hatalı olduğunu idrâk edip, bundan pişmanlık duyduğun zaman edilmiştir. - Bil ki, Allah, “şirk koşanları” sevmez ve tövbe etmedikçe affetmez.
Soru
-Üstadım, neden Rasûlullah Efendimiz’in amcasının tevbesi için yaptığı dua kabul edilmedi?
Üstad
-Dua, fıtratı değiştirmez.
BAKARA 2-37 Adem, Rabbinden (varlığındaki Esma mertebesinden) gelen ilim ile -kelimeler- (yapmaması gerekeni fark edip, kendisinden açığa çıkan vehmine tabi olma hatasını itiraf edip) tövbe etti. Tövbesi kabul edildi. Şüphesiz ki Hu; O tövbeyi kabul edip Rahimiyeti ile bunun güzel sonuçlarını yaşatandır.
BAKARA 2-54 Musa kavmine şöyle demişti: “Ey kavmim, buzağıyı kendinize (tanrı) edinerek nefslerinizdekine (hakikatinize) zulmettiniz! Bu yüzdendir ki Bari`ye (varlığı kendi Esma`sıyla özel bir yapıda yaratana) tövbe edin (varlığınızdaki kendisini inkar edip, dışınızda tanrı edindiğiniz için) ve benliklerinizi öldürün! Bunu yapmanız Bari indinde hayırlıdır, tövbenizi kabul eder. Muhakkak ki O, tövbe edeni bağışlayan ve sonucunda rahmetini bağışlayandır.”
BAKARA 2-128 Rabbimiz bizi sana teslim olmuş kıl ve neslimizden de sana teslim olmuş bir topluluk oluştur. Bize menasıkın (hac uygulamasının şartlarını) göster ve tövbemizi kabul et. Muhakkak ki sen (Tevvab) tövbeleri kabul eden Rahim`sin (sonucunda onun salt güzelliklerini yaşatansın).
BAKARA 2-160 Ancak bunlardan tövbe edenler (yanlışını idrak edip kesin olarak ondan vazgeçenler) ve ıslah olanlar (içinde bulundukları yanlışlar ortamından çıkanlar) ve gerçeği dile getirenler istisnadır. Ben Tevvab ve Rahim`im (tövbeyi kabul edip, çeşitli güzel sonuçlarını yaşatan).
BAKARA 2-222 Sana kadınların aybaşı halinden soruyorlar… O sıkıntılı bir dönemdir. Kadınlarla, adet kanaması sürecinde, (kandan) temizleninceye kadar cinsel ilişkiye girmeyin. Temizlendikten sonra Allah`ın hükmettiği yerden yaklaşabilirsiniz. Allah kesinlikle yanlışlarından (dolayı) çok tövbe edenleri, çok arınanları sever.
AL-U iMRAN 3-89 Ancak, bu hallerinden sonra (yanlışlarını idrak edip) tövbe ederlerse ve ıslah olurlarsa (yanlışlarını düzeltirlerse), muhakkak ki Allah Gafur`dur, Rahim`dir.
AL-U iMRAN 3-90 imanlarından sonra hakikati inkar edip, inkarlarında ısrarlı olanların tövbeleri asla kabul edilmez. işte onlar sapanların ta kendileridir.
AL-U iMRAN 3-128 Hüküm vermek sana ait değil; dilerse tövbelerini kabul eder veya azap verir. Gerçekten onlar zalimlerdir.
NiSA 4-15 Fuhuş yapan kadınları suçlamak için dört şahit getirin. Şayet (dört kişi) şahitlik ederlerse, ölene kadar ya da Allah onlara başka bir kapı açana (tövbe edene) kadar evlerinde hapsedin.
NiSA 4-16 Onu sizden iki erkek yaparsa, onlara eziyet verin. Şayet tövbe edip düzelirlerse, artık onları kendi hallerine bırakın. Çünkü Allah Tevvab`dır, Rahim`dir.
NiSA 4-17 Allah`ın kabul edeceği, cehalet nedeniyle yapılan kötülüğün, fark edilmesi akabinde yapılan tövbedir. işte Allah, bunların tövbesini kabul eder. Allah Alim`dir, Hakim`dir.
NiSA 4-18 Yoksa hayatı kötülük yapmakla geçip de, ölüm anı gelince “işte şimdi tövbe ettim” diyenin tövbesi yoktur! Hakikati inkar ederek yaşayıp, son nefeste tövbe edenlere de yoktur! işte onlar için feci azap hazırlamışızdır.
NiSA 4-27 Allah, (yanlışlarınıza olan) tövbelerinizi kabul etmek ister. Şehvaniyete (nefsaniyete) tabi olanlar ise, sizin büyük bir sapma ile (hakikatten) uzaklaşmanızı isterler.
NiSA 4-92 Yanlışlık hariç, bir iman eden için, diğer bir iman edeni öldürmesi olacak şey değildir… Yanlışlıkla bir iman edeni öldürenin, iman eden bir köleyi hürriyetine kavuşturması ve öldürülenin ailesine diyet ödemesi gerekir. (Varislerin, diyeti katile) bağışlamaları müstesna… Eğer (öldürülen) iman eden olmakla beraber, size düşman olan bir kavimden ise, (o zaman katilin) iman eden bir köleyi hürriyetine kavuşturması gerekir… Şayet (öldürülen) sizinle aralarında anlaşma bulunan bir kavimden ise, (o zaman katilin) öldürülenin ailesine bir diyet ödemesi ve iman eden bir köleyi hürriyetine kavuşturması gerekir… Kim (diyet bedelini) bulamazsa, Allah`tan bir tövbe olmak üzere, iki ay kesiksiz oruç tutmalıdır… Allah Alim`dir, Hakim`dir.
NiSA 4-146 Ancak (yanlışını idrak ederek) tövbe edenler, tutumlarını doğrultanlar, hakikatleriyle Allah`a sarılanlar, din anlayışlarını Allah için saflaştıranlar müstesna… Onlar iman ehli ile beraberdirler. Allah iman ehline azim mükafat verecektir.
MAiDE 5-34 Ancak, elinize geçmeden önce tövbe edenler müstesna… iyi bilin ki Allah Gafur`dur, Rahim`dir.
MAiDE 5-39 Fakat kim zulmünden sonra tövbe eder ve (halini) ıslah ederse, muhakkak ki Allah onun tövbesini kabul eder… Kesinlikle Allah Gafur`dur, Rahim`dir.
MAiDE 5-71 Bir zararı olmayacak zannettiler de (hakikate) kör oldular, (hakikatin seslenişine) sağır kesildiler! Sonra Allah onların tövbelerini kabul etti… Sonra onlardan çoğu (yine) kör ve sağır kesildiler! Allah onların yapmakta olduklarına (yaptıklarının yaratanı olarak) Basir`dir.
MAiDE 5-74 Hala Allah`a tövbe edip, bağışlanmaları için yalvarmayacaklar mı? Allah Gafur`dur, Rahim`dir.
EN’AM 6-54 (Esma`nın açığa çıkışı olan) işaretlerimize iman edenler sana geldiklerinde de ki: “Selamun aleyküm… Rabbiniz rahmeti nefsine yazmıştır! Sizden her kim bilgisizlikten bir kötülük yapar da, arkasından tövbe eder ve (halini) düzeltirse, muhakkak ki O, Gafur`dur, Rahim`dir.”
ARAF (A’RAF) 7-143 Musa, takdir ettiğimiz süreç tamamlandığında; Rabbi de Ona seslenince, (şöyle) dedi: “Rabbim, göster kendini, bakayım sana!”… (Rabbi) buyurdu: “Beni, asla göremeyeceksin!.. Fakat dağa (benlik dağı) nazar et… Şayet (tecelli ettiğimde) dağ hala durursa, beni görebilirsin!”… Rabbi dağa (benliğe) tecelli edince, onu yok etti… Musa da baygın (benliğini yitirmiş olarak) düştü! Kendine döndüğünde: “Subhansın sen (seni tenzih ederim)! Sana tövbe ettim… Ben iman edenlerin ilkiyim” dedi.
ARAF (A’RAF) 7-153 Ancak öyleleri (de var) ki, kötülükler yaptıktan sonra, ardından pişman olup tövbe ederek, iman ettiler… Muhakkak ki Rabbin ondan sonra elbette Gafur`dur, Rahim`dir.
ARAF (A’RAF) 7-155 Musa, tövbe etmeleri için kararlaştırılan yere gelmek üzere, halkından yetmiş adam seçti… Ne zaman ki orada onları şiddetli sarsıntı yakaladı, (Musa şöyle) dedi: “Rabbim… Eğer dileseydin (hakikati örtme suçundan dolayı) onları da beni de daha önce helak ederdin! Aramızdaki anlayışı kıtların yaptığı yüzünden bizi helak mi edeceksin? O ancak, senin bir fitnendir; kimi dilersen onunla saptırır ve kimi dilersen hidayet edersin… Sen Veli`mizsin; bizi mağfiret et ve bize rahmet kıl… Sen Gafir`lerin (bağışlayanların) en hayırlısısın.”
TEVBE 9-3 Haccı Ekber Günü, Allah ve Rasulünden insanlara bir ezandır (çağrı) ki, Allah da O`nun Rasulü de müşriklerden beridir! Eğer tövbe ederseniz, sizin için daha hayırlıdır… Şayet yüz çevirirseniz, iyi bilin ki Allah`ı aciz bırakacak değilsiniz… O hakikat bilgisini inkar edenleri, bunun sonucu acı bir azap ile müjdele.
TEVBE 9-5 Haram aylar bitince, (anlaşmayı bozup size saldıran) müşrikleri nerede bulursanız öldürün; onları yakalayıp esir alın; onların yollarını gözetleyip, geçitleri kontrol altına alın! Eğer tövbe eder, salatı ikame eder ve zekatı verirlerse o takdirde yollarını açın… Muhakkak ki Allah Gafur`dur, Rahim`dir.
TEVBE 9-11 Eğer tövbe eder, salatı ikame eder ve zekatı verirlerse, artık Din`de kardeşlerinizdir… Bilen bir kavim için işaretleri detaylandırıyoruz.
TEVBE 9-15 Kalplerindeki kin ve öfkeyi gidersin… Allah dilediğinin tövbesini kabul eder… Allah Alim`dir, Hakim`dir.
TEVBE 9-27 Sonra Allah, bunun ardından, dilediğinin tövbesini kabul eder… Allah Gafur`dur, Rahim`dir.
TEVBE 9-74 Söylemediklerine (dair), Esma`sıyla onların hakikati olan Allah namına yemin ederler… Andolsun ki, o küfür kelimesini söylediler; islam`ı kabullerinden sonra hakikat bilgisini inkar edenler başaramayacakları bir kötülüğe teşebbüs ettiler! Sırf Allah ve Rasulü fazlından onları zenginleştirdiği için intikam almağa kalktılar… Eğer tövbe ederler ise onlar için daha hayırlı olur… Eğer dönerler ise, Allah onları dünyada da sonsuz gelecek sürecinde de acı bir azap ile azaplandırır… Yeryüzünde onların ne bir sahibi ve ne de bir yardımcısı vardır.
TEVBE 9-102 (Sefere çıkmayanların) diğer bir kısmı ise suçlarını itiraf ettiler… Onlar doğru iş ile diğer kötü bir işi karıştırdılar… Umulur ki Allah onların tövbesini kabul eder… Muhakkak ki Allah Gafur`dur, Rahim`dir.
TEVBE 9-104 Anlamadılar mı ki Allah, kullarından tövbeyi kabul eden ve sadakaları alan “Hu”dur! “Hu” Tevvab, Rahim Allah`tır!
TEVBE 9-106 (Savaş için sefere çıkmayan) diğer bir kısım da Allah hükmüne bırakılmışlardır… Ya onlara azap yaşatır ya da tövbe nasip eder… Allah Alim`dir, Hakim`dir.
TEVBE 9-112 Tövbe edenler, ibadet edenler, hamd edenler, seyahat edenler, rüku edenler (Azamet-i ilahiyye`yi müşahede edip eğilenler), secde edenler (mutlak kulluğunu itiraf edenler), olumlu olanı emredenler, olumsuzdan yasaklayanlar ve Allah`ın koyduğu sınırları muhafaza edenler… Müjdele o iman edenleri!
TEVBE 9-117 Andolsun ki Allah, fazlını nasip etti… Hz. Rasullullah`a da, o güçlük saatinde O`na tabi olan muhacirler ile ensara da; içlerinden bir bölümünün kalpleri neredeyse kaymak üzere iken tövbeye (yanlışlarından dönmeye) muvaffak kıldı. Sonra onların tövbelerini kabul etti… O, onlarda Rauf`tur, Rahim`dir.
TEVBE 9-118 Geride bırakılan o üç kişinin de (tövbesini kabul etti)… Genişliğine rağmen arz onlara dar gelmiş, nefsleri kendilerine dar gelmiş ve (nihayet) Allah`tan sığınılacak yerin, gene ancak O olduğunu düşünmüşlerdi… Sonra, dönmeleri için (Allah) onların tövbesini kabul etti… Muhakkak ki Allah, “Hu” Tevvab`dır, Rahim`dir.
TEVBE 9-126 Görmüyorlar mı ki onlar her yıl bir veya iki kere deneniyorlar? (Hala) tövbe etmiyorlar; ibret de almıyorlar.
YUNUS 10-98 Bir şehir halkı çıkıp iman etmiş olsaydı da, sonuçta bu imanlarının yararlarını görseydi! Yunus`un kavmi hariç! (Kavmi, Yunus`un aralarından ayrılıp gitmesinden sonra kendilerine azabın geleceğini hissedip toptan iman ve tövbe ettiler)… iman edince de, dünya hayatındaki aşağılanma azabını onlardan kaldırdık; onları muayyen bir süre (nimetlerimizden) yararlandırdık.
HUD 11-3 (Yanlış ve kusurlarınız için) bağışlanma isteyin Rabbinizden! Sonra O`na tövbe edin ki, ömrünüz tamamlanana kadar sizi güzel bir şekilde yaşatıp, her erdemli kişiye lütfunu (ilim ve irfanlarının hak ettiğini) versin… Eğer yüz çevirirseniz, sizin için o büyük sürecin azabından korkarım.
HUD 11-52 Ey halkım Rabbinizden bağışlanma niyaz edin… Sonra O`na tövbe edin ki, semanın feyzini size yoğun olarak irsal etsin ve kuvvetinize kuvvet katsın… Suçlular olarak yüz çevirmeyin.
HUD 11-61 Semud`a kardeşleri Salih`i (irsal) ettik… Dedi ki: “Ey halkım… Allah`a kulluk etmekte olduğunuzun farkındalığına erin! Tanrınız olamaz, sadece “Hu”! Sizi arzdan meydana getirdi “Hu”; ve sizinle mamur etti orayı… O halde O`ndan mağfiret dileyin ve O`na tövbe edin… Muhakkak ki benim Rabbim, Karib`dir (yakın), Mucib`dir (icabet eden).”
HUD 11-90 Rabbinizden bağışlanma isteyin, sonra O`na tövbe (rücu) edin… Muhakkak ki Rabbim Rahim`dir, Vedud`dur.
HUD 11-112 O halde sen hükmolunduğunca hakikati yaşa (istikamet sahibi olmak, hidayetin açığa çıkması sonucu olarak hakikatin yaşanması, demektir. A.H.)! Seninle beraber, tövbe edenler de (hakikati yaşayamamalarına neden olan şeylere tövbe edenler)… Sakın taşkınlık yapmayın! Çünkü O, yapmakta olduklarınızı (B sırrınca) Basir`dir.
RA’D – RAD 13-30 işte böylece, kendinden önce nice toplumlar gelip geçmiş bir topluluk içinde seni açığa çıkardık ki; Rahman`ı inkar edenlere, sana vahyettiğimizi okuyup bildiresin… De ki: “Rabbim “Hu”! Tanrı yoktur sadece “Hu”! Tevekkülüm O`nadır ve metab (tövbe-dönüş) O`nadır.”
NAHL 16-119 Sonra, muhakkak ki Rabbin, bilgisizlikten ötürü kötülük yapıp, bunun arkasından tövbe ederek düzelenlerin tövbelerini gerçekleştirir… Rabbin, bunun sonrasında Gafur`dur, Rahim`dir.
iSRA 17-25 Rabbiniz (hakikatiniz olarak şuurunuzu {insan} ve bilincinizi {nefsinizi} meydana getiren El Esma bileşiminiz) nefslerinizdekini (bilincinizdekini) daha iyi bilir! Eğer siz salihler (hakikate imanın gereğini yaşayanlar) olursanız; muhakkak ki O, yetersizliklerinden dolayı tövbe edenlere Gafur`dur.
MERYEM 19-60 Tövbe eden, iman eden ve imanın gereğini uygulayanlar müstesna… işte onlar cennete dahil olurlar ve hiçbir şekilde haksızlığa maruz kalmazlar.
TAHA 20-82 Muhakkak ki ben, tövbe eden (hakikatine yakışmayan davranışlarını fark edip pişmanlıkla dönen), iman eden ve imanın gereklerini uygulayan, sonra da doğru yolu bulan kimseye elbette Gaffar`ım.
TAHA 20-122 Sonra Rabbi Onu seçti, arındırdı, Onun tövbesini gerçekleştirdi ve hakikatine erdirdi!
NUR 24-5 Ancak ondan sonra tövbe edenler ve hallerini düzeltenler hariç… Muhakkak ki Allah Gafur`dur, Rahim`dir.
NUR 24-31 iman eden kadınlara da de ki: Nazarlarını sakınsınlar (cinsel arzuyla bakmaktan kaçınsınlar) ve cinsel organlarını korusunlar ve zinetlerini, ondan zahir olan müstesna, açığa vurmasınlar… Hımarlarını (başlarına örttükleri örtünün arkaya sallandırdıkları uçlarını, göğüs açıklıklarını kapatacak şekilde) öne getirsinler… (Allah`ın bahşetmiş olduğu) zinetlerini göstermesinler… Ancak (şu kimseler hariç): Kocaları yahut babaları yahut kocalarının babaları yahut oğulları yahut kocalarının oğulları yahut erkek kardeşleri yahut erkek kardeşlerinin oğulları yahut kız kardeşlerinin oğulları yahut kendi kadınları yahut sağ ellerinin malik oldukları (cariye) yahut ricalden erkekliği kalmamış ihtiyarlara sahibinden başka tabileri (hizmetçileri) yahut kadınların avreti üzere erkek çocuklar… Göğüslerine dikkati çekmek ve erkekleri tahrik amacıyla, yürürken ayaklarını vurmasınlar… Ey o iman edenler, hepiniz topluca Allah`a tövbe edin ki kurtuluşa eresiniz.
FURKAN 25-70 Ancak tövbe eden, iman eden ve imanın gereğini uygulayan müstesna! Allah, onların kötülüklerini iyi niteliklere dönüştürür… Allah Gafur`dur, Rahim`dir.
FURKAN 25-71 Kim tövbe edip salih amel işlerse, muhakkak ki o tövbesi gerçekleşmiş olarak Allah`a döner.
AHZAB 33-24 Böylece Allah, sadıkları (doğrucuları-hakikati tasdik edenleri) sıdkların sonuçlarıyla cezalandıracak; münafıkları ise, dilerse azabı yaşatacak yahut onların tövbelerini gerçekleştirecek… Muhakkak ki Allah Gafur`dur, Rahim`dir.
AHZAB 33-73 Allah, münafık erkeklerle münafık kadınları ve müşrik erkeklerle müşrik kadınları azaplandıracak; iman etmiş erkeklerle iman etmiş kadınların tövbelerini de gerçekleştirecektir… Allah Gafur`dur, Rahim`dir.
SAD 38-34 Andolsun ki Süleyman`ı imtihan ettik ve Onun tahtına ölü bir beden bıraktık (tahtına varis olacak olan imansız kişiyi. A.H.)… Sonra tövbe edip yöneldi.
ZÜMER 39-53 De ki: “Ey nefslerinin hakkını vermede israf etmiş kullarım (nefsinin hakikatini yaşamak yerine ömrünü bedensellik yolunda harcamış olan)! Allah Rahmetinden ümit kesmeyin! Muhakkak ki Allah bütün suçları (tövbe edene) mağfiret eder… Muhakkak ki O, Gafur`dur, Rahim`dir.”
ZÜMER 39-54 Rabbinize yönelin (tövbe edin) ve size azap (ölüm) gelmeden önce O`na teslim olun… Sonra yardım olunmazsınız!
MÜ’MiN – MUMIN 40-3 Gafir`iz Zenb (suçları bağışlayıcı), Kabilit Tevb (tövbeyi-hakikatine dönmeyi kabul edici), Şedid ül ikab (suçları acımasız şiddetle cezalandıran) ve Züt Tavl`dır (lütfu ihsanı bol olan)… Tanrı yok, sadece “Hu”! O`nadır dönüş.
MÜ’MiN – MUMIN 40-7 Arş`ı taşıyanlar ve onun çevresinde bulunan (şuurlu) kuvveler (Allah kudretinin açığa çıkış mahalleri) Rablerinin Hamdı olarak (Hamid Esma`sı açığa çıkışı ile) tespih ederler; O`na (hakikatleri olarak) iman ederler ve iman edenler için (hakikatlerinin gereğini yaşayamamaları-hakkını verememeleri yüzünden) mağfiret isterler! “Rabbimiz, rahmet ve ilminle her şeyi kapsamışsın… Tövbe edenleri ve senin yoluna uyanları mağfiret et ve onları yanma azabından koru!”
ŞURA 42-25 O, kullarından tövbeyi kabul eden, kötülükleri affeden ve yaptıklarınızı bilendir.
AHKAF 46-15 Biz insana ana-babasına güzel davranmasını vasiyet ettik. Onun anası onu zahmetle taşımış ve zorlukla doğurmuştur. Onun taşınması ve onun sütten kesilmesi otuz aydır… Nihayet olgunluğa ulaşınca ve kırk seneye erişince dedi ki: “Rabbim… Bana ve ana-babama lütfun olan nimetlere şükretmemi, razı olacağın yararlı fiiller yapmamı nasip et. Benim zürriyetime de salahı nasip et… Ben sana tövbe ettim ve muhakkak ki ben Müslimlerdenim!”
HUCURAT 49-11 Ey iman edenler… Bir grup diğer bir grup ile alay etmesin! Onlar (alay ettikleri), kendilerinden daha hayırlı olabilirler! Kadınlar da kadınlarla (alay etmesinler)! Olabilir ki onlar kendilerinden daha hayırlıdır! Nefslerinizi (birbirinizi) ayıplamayın ve birbirinize (kötü) lakaplar takmayın! imandan sonra, fusuk (inancın bozulması) ne kötü bir isimlenmedir! Kim tövbe etmediyse, işte onlar zalimlerin ta kendileridir!
MÜCADELE 58-13 (Rasulullah ile) özel görüşme öncesi sadakalar vermekten korktunuz… Bu uygulamayı (cimrilikten dolayı) yapmadınız -(ama) Allah sizin tövbenizi kabul etti- (artık) salatı ikame edin, zekatı verin; Allah`a ve Rasulüne itaat edin! Allah yaptıklarınızı Habir`dir.
TAHRiM 66-4 Eğer ikiniz (Ayşe ve Hafsa) Allah`a tövbe ederseniz (ne ala); (yoksa) gerçekten kalpleriniz (Hak`tan) kaymış bulunuyor… Eğer O`nun aleyhine olarak birbirinize destek olursanız, muhakkak ki Allah, O`nun Mevla`sıdır; Cibril de, iman edenlerin salihi de (Ayşe`nin babası Hz. Ebu Bekir; Hafsa`nın babası Hz. Ömer). Ondan sonra melaike de yardımcı olandır.
TAHRiM 66-5 Eğer sizi boşarsa, Rabbinin O`na, sizin yerinize sizden daha hayırlı, teslim olan, iman eden, itaat eden, tövbe eden, ibadet eden, dünyalığa karşı oruçlu olan, dul ve bakire eşleri vermesi umulur.
TAHRiM 66-8 Ey iman edenler! Allah`a özden ve kesin bir tövbe ile tövbe edin! Umulur ki Rabbiniz kötülüklerinizi sizden örter ve sizi altından nehirler akan cennetlere dahil eder. O süreçte Allah, O Nebi`yi ve Onunla beraber iman etmişleri rezil-rüsva etmez! Onların nuru, önlerinden ve sağ taraflarında koşar. Derler ki: “Rabbimiz… Nurumuzu tamamla ve bizi mağfiret eyle… Muhakkak ki sen her şeye Kadir`sin.”
MÜZZEMMiL 73-20 Muhakkak ki Rabbin senin gecenin üçte ikisinden daha azında, yarısında veya üçte birinde kalktığını biliyor… Seninle beraber olanlardan bir grubun da! Geceyi ve gündüzü Allah takdir ediyor! (Allah) onu asla değerlendiremeyeceğinizi bildi de tövbenizi kabul etti… Kuran`dan kolaylaşanı okuyun (idrak edin)! (Allah) bilir ki, sizden hastalar, arzda dolaşıp Allah`ın lütfundan talep eden kimseler ve Allah yolunda savaşan kimseler olacaktır. Artık O`ndan kolaylaşan kadarını okuyun; salatı ikame edin (yönelişi kaim kılın müşahede ile), zekatı verin ve Allah`a güzel bir ödünç verin… Kendiniz için (önceden) hayırdan ne takdim ederseniz, Allah indinde onun çok daha büyük ve hayırlısını bulursunuz. Allah`tan mağfiret dileyin! Muhakkak ki Allah Gafur`dur, Rahim`dir.
BÜRUC 85-10 Muhakkak ki, iman eden erkeklere ve iman eden kadınlara işkence yapıp, tövbe de etmeyenler var ya, onlar için cehennemin azabı vardır ve onlar için yakıcı azabı vardır.
926 – Hâris İbnu Süveyd anlatıyor: “Abdullah İbnu Mes`ud (radıyallahu anh) bize iki hadis rivayet etti. Bunlardan biri Hz. Peygamber (aleyhissalâtu vesselâm)` dendi, diğeri de kendisinden. Dedi ki: “Mü`min günahını şöyle görür: “O, sanki üzerine her an düşme tehlikesi olan bir dağın dibinde oturmaktadır. Dağ düşer mi diye korkar durur. Fâcir ise, günahı burnunun üzerinden geçen bir sinek gibi görür” İbnu Mes`ud bunu söyledikten sonra eliyle, Şöyle diyerek, burnundan sinek kovalar gibi yapmıştır.
Sonra dedi ki: “Ben Resülullah (aleyhissalâtu vesselâm)`ın şöyle söylediğini duydum: “Allah, mü`min kulunun tevbesinden, tıpkı şu kimse gibi sevinir: “Bir adam hiç bitki bulunmayan, ıssız, tehlikeli bir çölde, beraberinde yiyeceğini ve içeceğini üzerine yüklemiş olduğu bineği ile birlikte seyahat etmektedir. Bir ara (yorgunluktan) başını yere koyup uyur. Uyandığı zaman görür ki, hayvanı başını alıp gitmiştir. Her tarafta arar ve fakat bulamaz. Sonunda aç, susuz, yorgun ve bitap düşüp: “Hayvanımın kaybolduğu yere dönüp orada ölünceye kadar uyuyayım” der. Gelip ölüm uykusuna yatmak üzere kolunun üzerine başını koyup uzanır. Derken bir ara uyanır. Bir de ne görsün! Başı ucunda hayvanı durmaktadır, üzerinde de yiyecek ve içecekleri. İşte Allah`ın, mü`min kulunun tevbesinden duyduğu sevinç, kaybolan bineğine azığıyla birlikte kavuşan bu adamın sevincinden fazladır. “
Müslim`in bir rivayetinde şu ziyâde var: “(Sonra adam sevincinin şiddetinden şaşırarak şöyle dedi: “Ey Allah`ım, sen benim kulumsun, ben de senin Rabbinim.”
Buharî, Da`avât 4; Müslim 3, (2744); Tirmizî, Kıyâmet 50, (2499, 2500).
927 – Zirrü`bnü Hubeyş anlatıyor: “Saffân İbnu Assâl el-Murâdî (radıyallahu anh) bize, Resülullah (aleyhissalâtu vesselâm)`ın şöyle söylediğ`ini rivayet etti:
“Mağrib cihetinde bir kapı vardır. Bu kapının genişliği -veya bunun genişliği binekli bir kimsenin yürüyüşüyle- kırk veya yetmiş senedir. Allah o kapıyı arz ve semaları yarattığı gün yarattı. İşte bu kapı, güneş batıdan doğuncaya kadar tevbe için açıktır. “
Tirmizî, Da`avât 102, (3529).
928 – Ebü Hüreyre (radıyallahu anh) anlatıyor: “Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm) buyurdular ki: “Kim güneş batıdan doğmazdan evvel tevbe ederse Allah tevbesini kabul eder.”
Müslim, Zikr 43, (2703).
929 – İbnu Ömer (radıyallahu anhümâ) anlatıyor: “Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm) buyurdular ki: “Son nefesini vermedikçe Allah, kulun tevbesini kabul eder. “
Tirmizî, Da`avât 103, (3531); İbnu Mâce, Zühd 30, (4253).
930 – Ebü Musa (radıyallahu anh) anlatıyor: Hz. Peygamber (aleyhissalâtu vesselâm) buyurdular ki: “Aziz ve Celil olan Allah, gündüz günah işleyenlerin tevbesini kabul etmek için geceleyin elini açar.
Gece günah işleyenlerin tevbesini kabul etmek için de gündüz elini açar, bu hal, güneş batıdan doğuncaya kadar devam edecektir. Burada “el”, Allah`ın ihsan ve fazlından kinayedir.
Müslim, Tevbe 32, (2760).
931 – Ebu Said (radıyallahu anh) anlatıyor: “Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm) buyurdular ki: “Sizden önce yaşayanlar arasında doksan dokuz kişiyi öldüren bir adam vardı. Bir ara yeryüzünün en bilgin kişisini sordu. Kendisine bir râhib tarifedildi. Ona kadar gidip, doksan dokuz kişi öldürdüğünü, kendisi için bir tevbe imkânının olup olmadığını sordu. Râhib: “Hayır yoktur!” dedi. Herif onu da öldürüp cinayetini yüze tamamladı.
Adamcağız, yeryüzünün en bilginini sormaya devam etti. Kendisine âlim bir kişi tarif edildi. Ona gelip, yüz kişi öldürdüğünü, kendisi için bir tevbe imkânı olup olmadığını sordu. Âlim: “Evet, vardır, seninle tevben arasına kim perde olabilir?” dedi. Ve ilâve etti:
” Ancak, falan memlekete gitmelisin. Zîra orada Allah`a ibadet eden kimseler var. Sen de onlarla Allah ibadet edeceksin ve bir daha kendi memleketine dönmeyeceksin. Zira orası kötü bir yer. “
Adam yola çıktı. Giderken yarı yola varır varmaz ölüm meleği gelip ruhunu kabzetti. Rahmet ve azab melekleri onun hakkında ihtilâfa düştüler. Rahmet melekleri: “Bu adam tevbekâr olarak geldi. Kalben Allah yönelmişti” dediler. Azab melekleri de: “Bu adam hiçbir hayır işlemedi” dediler.
Onlar böyle çekişirken insan suretinde bir başka melek, yanlarına geldi. Melekler onu aralarında hakem yaptılar. Hakem onlara: “Onun çıktığı yerle, gitmekte olduğu yer arasını ölçün, hangi tarafa daha yakınsa ona teslim edin” dedi. Ölçtüler, gördüler ki, gitmeyi arzu ettiği (iyiler diyarına) bir karış daha yakın. Onu hemen rahmet melekleri aldılar.”
Bir rivayette şu ziyade var: “Bir miktar yol gidince, ölüm gelip çattı. Adamcağız yönünü sâlih köye doğru çevirdi. Böylece o köy ehlinden sayıldı.”
Buharî, Enbiya 50; Müslim, Tevbe 46, (2766); İbnu Mâce, Diyât 2, (2621).
932 – Bir diğer rivayette (aynı hikaye ile ilgili olarak) şöyle denmiştir: “Allah Teâla beriki köye adamdan uzaklaşmayı, öbür köye de yaklaşmayı vahyetti, sonra da: “Adamın geldiği ve gitmekte olduğu köylere uzaklıklarını ölçüp kıyaslayın” dedi.”
Buharî, aynı bab.
933 – Hz.Enes (radıyallahu anh) anlatıyor: Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm) buyurdular ki: “İnsanoğlunun herbiri hatakârdır. Ancak hatakârların en hayırlısı tevbekâr olanlarıdır.”
Tirmizî, Kıyâmet 50, (2501); İbnu Mâce, Zühd 30, (4251).
7270 – Hz. Ebu Hureyre radıyallahu anh anlatıyor: “Resülullah aleyhissalâtu vesselam buyurdular ki: “Günahlarınız semaya ulaşacak kadar çok bile olsa, arkadan tevbe etmişseniz, günahınız mutlaka affedilir.”
7271 – Ebu Sa`îd radıyallahu anh anlatıyor: “Resülullah aleyhissalatu vesselâm buyurdular ki: “Allah, kulunun tevbesine şu adamın sevinmesinden daha çok sevinir (yani razı olur): Adam yolculuk halindedir. Bir susuz çölde bindiği devesini kaybetmiştir, onu aramaya koyulur. Sonunda aramaları adamı cidden yorup aciz bırakınca (susuzluk ve sıcaktan olduğu yerde ölmek üzere, yere yatar), elbisesini başına çekip örtünür. İşte kendisi o halde iken, devesini kaybettiği yerde hayvanın ayak seslerini duyar. Yüzünden örtüyü kaldırır ve karşısında devesini görür.”
7272 – Abdullah İbnu Mes`ud radıyallahu anh anlatıyor: “Resülullah aleyhissalâtu vesselâm buyurdular ki: “Günahtan tevbe eden, bir günah işlememiş gibidir.”
7273 – İbnu Makıl anlatıyor: “Babamla birlikte Abdullah İbnu Mes`ud radıyallahu anh`ın yanına girdim. Bu ziyaret sırasında o: “Resülullah aleyhissalâtu vesselâm`ın “pişmanlık tevbedir” dediğini nakletti. Babam: “Aleyhissalâtu vesselâm`dan bunu bizzat işittin mi?` diye sordu. Abdullah: “Evet!” dedi.”
7274 – Abdullah İbnu Amr radıyallahu anh arılatıyor: “Resülullah aleyhissalâtu vesselâm buyurdular ki: “Allah Teala hazretleri, kulun tevbesini, can boğaza gelmedikçe kabul eder.”
Kavram hakkında henüz bir not alınılmadı.
Mü’minin Silâhı
Anlamı “ALLAH İSTEMEDİKÇE SİZ İSTEYEMEZSİNİZ !.” – Peki, biz dua ettiğimiz zaman, kabul olur mu?.. Yani, sizde ortaya çıkan bu istek, gerçekte Allâh istemiş olduğu için sizde ortaya çıkmaktadır!.. Eğer,