Tecelli-i Esmâ

Mutmainne`de; “Merhamet etti, şu parayı verdi!..” der. Fiili konuşur.

Râdiye`de; rahmeti, merhameti müşahede eder. Oradan özellikleri meydana getiren isimleri, mânâları seyretmeye başlar.

Burada, Tecelli-i Esmâ vardır… Burada isimlerin zuhûru seyredilir ve onlara dayalı olarak fiîllerin varlığından sözedilir..

Yani, birinde bir fiîl var, o fiil bu isimler bileşiminin doğal sonucu olarak zaten çıkacaktır ortaya, başka çaresi yok!… İşte bu fiîlin ortaya çıkışı bir isimler bileşiminin otomatik olarak oluşturduğu bir görüntüdür. Bu anlayışa gelince kişi, isimlerin ağırlığını seyretmeye başladı. İşte bu isimleri ağırlıkla seyretmesi ile “Râdiye” oluştu, ve Tecellî-i Esmâ`ya geçti.

  • Kınama, ayıplama, ters görme, yanlış görme gibi haller, Mutmainnede`ki Veli`de kalkmıştır… “

    Bu, Mutmainne`de oturma hâli, yerleşme hâli neticesinde kişide “tecelli-i esmâ” meydana gelir ve “Rıza hâli” oluşur…

    Görmektedir ki her şeyi meydana getiren Hakk`ın kendisidir!. Hakk`ın kendisidir derken, Nefs`in hakikatının da Hak olduğunu bilir, ama gene de kendini bir beden görme hâli tam kaybolmamıştır… Şirk-i hafî, henüz burada mevcuttur…

  • “Tecelli“ler, yani “tecelli-i esmâ“, “tecellii sıfat” ve tecellii zât” ise nüzûl yollu, teklikten çokluğa doğru olan bakış açısının yaşanılmasıdır.

VAKIA 56-89 Ravh (Rahmani tecelli ile yaşam), Reyhan (Esma tecellileri seyri) ve Nimetler Cenneti vardır.

MÜRSELAT 77-5 Hatırlatıcıyı ilka edenlere (şuurda açığa çıkaran kuvveler. Mele-i ala. Alun melekler. “ilka” da, “lika” da aynen “nefh” gibi derundan zahire ya da içten dışa doğru “şuurda” oluşan bir hal, hissediştir. Ahfa – Hafi {Sıfat tecellisi} – Sır {Esma tecellisi} – Ruh {Fuad-Esma manaları yansıtıcısı} – Kalp {Şuur} – Nefs {Bilinç} sıralamasında, Ruh`tan kalbe yansımaları anlatır. “Halife-insan” bu mertebelerin tamamıdır ya da bu bütünlüğe “insan” adı verilmiştir; denebilir. Bundan yukarısının ise dile gelip anlatılması doğru değildir, denir. Allahu alem! A.H.)!

5384 – Hz. Ebu Hureyre radıyallahu anh anlatıyor: “Resülullah aleyhissalâtu vesselâm buyurdular ki:

“Bir müslüman muhtazar olduğu (can çekişme anına girdiği) zaman rahmet melekleri, beyaz bir ipekle gelirler ve şöyle derler:

“Sen razı ve senden de (Rabbin) razı olarak (şu bedenden) çık. Allah’ın rahmet ve reyhanına ve sana gadabı olmayan Rabbine kavuş.”

Bunun üzerine ruh, misk kokusunun en güzeli gibi çıkar. Öyle ki melekler onu birbirlerine verirler, tâ semanın kapısına kadar onu getirirler ve: “Size arzdan gelen bu koku ne kadar güzel!” derler. Sonra onu mü’minlerin ruhlarına getirirler. Onlar, onun gelmesi sebebiyle sizden birinin kaybettiği şeyinin kendisine geldiği zamanki sevincinden daha çok sevinirler. Ona:

“Falanca ne yaptı? Falanca ne yaptı?” diye (dünyadakilerden haber) sorarlar. Melekler:

“Bırakın onu, onda hâla dünyanın tasası var!” derler. Bu gelen (kendisine dünyadan soran ruhlara):

“Falan ölmüştü, yanınıza gelmedi mi?” der. Onlar:

“O, annesine, Hâviye cehennemine götürüldü!” derler. Aleyhissalâtu vesselâm devamla der ki:

“Kâfir muhtazar olduğu vakit, azab melekleri mish (denen kıldan kaba bir elbise) ile gelirler ve şöyle derler:

“Bu cesedden kendin öfkeli, Allah’ın da öfkesini kazanmış olarak çık ve Allah’ın azabına koş!”

Bunun üzerine, cesedden, en kötü bir cîfe kokusuyla çıkar. Melekler onu arzın kapısına getirirler. Orada:

“Bu koku ne de pis!” derler. Sonunda onu kâfir ruhların yanına getirirler.”

Nesâî, Cenâiz 9, (3, 8-9).

Esmâ Tecellisi

Kavram hakkında henüz bir not alınılmadı.

Mütteki

“KORUNMAK İSTEYENLER” diye Türkçeleştirdiğimiz “MUTTAKÎLER” tâbiri üzerinde duralım biraz da… “TAKV”, karşılaşacağı bir tehlikeden korunma anlamınadır… Kişinin neticede azâb ve sıkıntı, üzüntü duymasına yol açacak her türlü olay mânâsına gelir…

Oku »

Râdiye Nefs

Anlamı Nefsin mertebeleri diye biliriz yedi mertebeyi… Emmare, Levvame, Mülhime, Mutmaine, Radiye, Mardiye ve Safiye!. Bu konuyu “KENDİNİ TANI” kitabında da detaylı anlatmıştık… Mutmainne`de ve Radiye`de Şirk-i hafi henüz mevcuttur; tam olarak yokolmamıştır!. Yani,

Oku »

Adl

Anlamı EL ADL… Ulûhiyetinin sonucu olarak açığa çıkardığı her Esmâ özelliğinin yaratış amacına göre hakkını veren. Haksızlık etmekten, zulüm etmekten münezzeh olan! Adl, bazen halk arasında cezalandırma hâli ya da mahalli, bazen

Oku »