SON UMUT
Ahmed Hulûsi
Bir umut var…
Bugüne kadar bütün yazdıklarımın, anlattıklarımın hepsinin yalan olması!
Bütün bunları benim uydurmuş olmam!
Hayal tüccarı olmam!
Tamamıyla, kafamda kurguladığım şeyleri yazıp çizip anlatmış olmam!
Gökte bir yıldızda oturup, Dünya’daki insanları seyrediyor olmalı Tanrı…
Senin içindekileri bilmiyor olmalı!
Kolayca kandırılıp, kafakola alınabilecek cinsten olmalı!
İcabında rüşvet verilebilmeli!
Karşısındaki insanı bile kandıramayacak kadar kuş beyinlilerin dahi aldatabileceği kadar saf bir tanrı olmalı!
Yutturulabilmeli o tanrıya dolmalar; sarmalar!
İcabında bir çek; ya da birkaç sarışın-esmer yollanabilmeli hizaya getirebilmek için!
Bu yazıyı okuyan sen Türk’sen, Türk’ün tanrısı olmalı; Arap’san Arab’ın ya da Acemin Tanrısı olmalı!
Senin din anlayışın, O’nun indîndeki din olmalı!
Bir yolla kandırılıp; cenneti kotarılmalı!
“Er kişi niyetine” denmemeli insanlara musalla taşında! Etiket, soysop, üniforma işe yaramalı ve makâmıyla, dünyalığı ve saltanatıyla, sağlığındaki kıyafetiyle postalanmalı onun yanına insanlar!
Umut bu işte!..
Zekâlarıyla yaşayanların umudu bu!
“OKU”yamayanların; “oku”ma bilmeyenlerin; laklaka ve dedikoduyla yetinenlerin; sürüden birilerinin umudu bu…
Ya öyle ise..?
Ya, öyle değilse?..
Ey Ahmed Hulûsi’nin yayınları kendilerine ulaşmış olanlar…
Ahmed Hulûsi imzası ile yazılıp anlatılanlar gerçek ise… Hak ise..?
Ya Ahmed Hulûsi’nin “oku”yup naklettikleri doğru ise, açıklananlar gerçek ve aynıyla vâki ise; o takdirde ne olacak?..
“Mal ve evlatlarınızın fayda sağlamadığı” bir gün gelecekse?..
“Ana-babanın evladından; karı-kocanın birbirinden kaçıp, birbirine lânet okuduğu” bir gün yaşanacaksa ölüm sonrasındaki bir evrede?..
Ya, yukarıda seni seyreden bir tanrı yoksa mazeret serdedebileceğin?..
Ya, ölüm ötesi boyuta geçtikten sonra geçmişi telâfi etme imkânını tümden yitiriyorsan Ahmed Hulûsi’nin yazdığı üzere?..
Ya, varlığının her zerresini, kendi Esmâsından meydana getirerek seni yaratan Allâh ise?..
Her an yaptıklarının muhasebesi görülüp, bir sonraki anda öncekinin sonucunu yaşıyorsan? Gafletinin, perdeliliğinin sebebi de şu an’a kadar yaptıklarının karşılığını almış olman ise!..
Ya bedensel zevklerin içinde doyumsuzca yaşarken, eline geçen tüm bu nimetler MEKR ise?..
Ya Ahmed Hulûsi nankör, fitneci, kindar, yüzsüz, aldatıcı değilse; ve açıkladığı SİSTEM, doğru ve hakikat ise?..
Herkes, Dünya’da öğrendiklerinin değerlendirmesinin karşılığını alacaksa?
Allâh Rasûlü’nün her “ezan” işitildiğinde arkasından mutlaka okunulmasını tavsiye ettiği DUA’daki şu ifade çok önemli ise:
“Daveti TAM ve ikame olunan salâtın Rabbi olan Allâh’ım…”
Daveti TAM nedir?..
Salâtın ikame olması ne demektir?..
Bu ikisinin RABBİ olması, ne demektir?..
Bizden ne istenmektedir?..
Niçin İbrahim (aleyhisselâm), kıyamette en uzun boylu ve müezzinlerin başı olacaktır?..
Melekler, kişinin dışından değil de, bâtınından zâhir olacaksa kişiye; karşımızda ya da yukarıda mazeret serdedeceğimiz bir tanrı oturmayacaksa tahtında; o takdirde neler gelecek başımıza?..
“Rubûbiyet”, Efâl mertebesinin Rabbi ise…
Fiiller, fâili hakiki olan Esmâ terkibinden yani Rabbinden açığa çıkıyorsa…
Hakikatin olan Esmâ terkibinin, yani Rabbinin idrakı ve yaşanması, niçin çok önemlidir?..
Esmâ terkibin olan Rabbin, “Hasiyb” olarak her dem yaptıklarının hesabını görüyorsa ruhun bile duymadan; yarın kimden nereye sığınacaksın?
Zor dostum, zor!..
İman edebilmek bile akla bağlı! Ya yetmiyorsa bunlara aklın?
“Biz kendimizi hep yalan-yanlış dedikodularla aldatarak Dünya’dan geçip geldik… Şimdi de sonuçlarına katlanmaktan başka çaremiz yok”demeni hiç seyretmek istemiyorum!
“Para, mal-mülk, çoluk-çocuk, geçici Dünya zevklerine kandım da hiç bunlara kulak vermedim”; demeni hiç görmek istemiyorum!
Yarın pişman ve perişan olacakların; bugünde tanıdığı, ahbabı olmak hiç istemiyorum…
Yüreğim elvermiyor, bugünden onların yarınlarını görmeye!
Bir umut var, dedim ya!..
Keşke ben aldanmış olsam!..
Yazdığım ve anlattığım kitaplar-kasetler dolusu şeyler hayal ürünü olsalar!..
Ve anlattıklarıma kulak vermeyen insanlar, ölüm sonrasında hiç pişmanlık duymasalar!..
Yorgunum dostum!..
Bedbinim dostum!..
Üzgünüm dostum!..
Senin için…
Tüm sevdiklerim için…
Tüm seven ve sevmeyenler için…
Asırlardır söylenip yazılan gerçekleri hiç kâle almayanlar için!