Namaz
- Rububiyet noktasında kendini bulup hissetmektir (skype sohbet’den alıntı).
- Rabbine yönelmek dışa değil; kişinin kendi hakikatindekine yönelmesi diye anlaşılmalıdır ki salâtın ikamesi yani namaz da bunun yaşanmasıdır içe dönük bir şekilde.
- Namaz adını verdiğiniz fiîl, tamamıyla beyinde belirli kelimelerin sistemli bir şekilde tekrarı yani “zikir” esasına dayanır ki; beyin kapasitesini geliştirmek ve beyindeki bu gücü ruha yüklemek gayesine bağlıdır !…
- “Namaz müminin mi`râcıdır” !.
- Dua ve namaz zikrin bir çeşididir, kezâ Kur`ân okumak ya da salâvat dahi.
- Namaz nedir diye sorun çevrenizdekilere… Yüzde doksanbeşi tanrıya tapınma olarak anlatacaktır… Bedensel bir faaliyettir!.. Huzurûna çıkmaktır!. Önünde secde ederek tanrının büyük(!)lüğünü kabul etmektir; diyeceklerdir…
Salât, yöneliştir!… Bâtının ve hakikatın olup, özünden Zâhir olanı hissedip, bunun sonuçlarını yaşamaktır!… O’nun indinde hiçliğini, yok olduğunu yaşamakla başlayıp; kıyâmda, kendini dillendirişinin; rükûda, kudretinin önünde yaratılmışın kulluk etmekten başka şansı olmadığını açığa çıkarmasının; secdede, “lillahil vâhidil kahhar” hükmünün eserini ortaya koyuşunun yaşanışıdır!.. Ve bu salât, mi’râc ‘ın kapısını açar mümine!… Yukarıdaki tefekkürsüz şeklî tapınmaya verilen isim ise namazdır!..
- Farsça olan “namaz” değil; Kur’ân-ı Kerîm’deki kullanımıyla: “salât”!..
Farsça olan “Namaz” kelimesi “salât”ın vermek istediklerini içermez!…
O yüzden de “kılınır” olmuştur!. “Ötedekine bir tür tapınma” anlamınadır namaz!.
Namaz kılanların(!) çoğunluğu da, esas amacın farkında olmadığından Tanrıya tapınır!..“Salât”, yönelerek amacına ulaşmaktır!… “ALLAH Adıyla İşaret Edilen”e olur!…
Allah’a yönelişin sonunda ancak, müminin mirâcı olan salât gerçekleşir!.
Allah Rasûlü, “namaz”ı değil, “salât”ı tavsiye etmiş; Kur’ân, namazı değil, “salât”ı teklif etmiştir!.
Amaç, Tanrının huzurunda başını toprağa koyarak onu şereflendirmek(!) değil…
Özünde de bulunan Allah’a yönelerek, secde ile, indinde hiçliğini yaşamaktır…
Birincisi tapınmadır, namazdır; ikincisi kulluk ve salât!. Birincisi ötendeki Tanrıya dır; ikincisi hakikatın dahi olan Allah’a… Yani, birincisi ötendekinedir; ikincisi hakikâtine!
- Âhirette, namaz var mı? Yok!.. Oruç var mı? Yok!. Zekât var mı?.. Yok!..
Cennette bunların hiç biri yok!. Halbuki bunlar dünyada insanlara, kendi mertebelerini yükseltsinler diye tavsiye edilmiş, önerilmiştir. - Namazına kalktığın vakit (dünyaya) veda edenin (namazı gibi) namaz kıl.
- “Çok namaz kılan vardır yanına yorgunluktan başka şey kalmaz; çok oruç tutan vardır açlıktan başka kârı olmaz” şeklindeki Rasûlullah uyarısını iyi düşünelim.
- Namaz, bilincini sonsuzluğa taşıyan cankurtaran simididir..
- Huşû, namazın secdesidir!.
- Uyanan insanın “namaz” hâlinin adıdır “teheccüd”!.
- Namazdan amaç, “Mi`râc”tır! Mi`râc `tan amaç, Allah`ı bâtınında müşahede etmektir! Allah`ı bâtınında müşahede etmek, idrâk ile-şuur ile olur!
- Fâtiha`nın kelimelerinin mânâsını hissederek okuduğunuz zaman, size Mi`râc `ın basamakları açılır ve o nispette namazınız Mi`râc `a döner!
- Namaz, Hak`ka urûctur; boyutsal anlamda!
- ‘’Namaz’’ denilen nesnede, eğer Fâtiha`yı mânâsını düşünerek okuyamıyorsan, acaba ne kadar namazını edâ ettin?
- Namaz, kişinin beşeriyet dünyasından arınıp; Allah hakikatına yönelmesidir!…
- Namazı kılamayan; yâni âfakta, karşısındakinde Allah nûrunu göremeyenin yaptığı ibadet, kendine ZULÜMDÜR!.
- Allâh’a âşık olduğunu söyleyen beyler Ramazan orucunu sağlıkları elveriyorsa birer gün bağlamalı tutabiliyor mu? Hanımlar tesbih namazı? Aşk laf işi değildir. Geçmişteki âşıkların yaşamlarına yaptıklarına bir bakalım. İbret alalım. Sûfilik, ibadetsiz aşk laflamak değildir.
- Benim ismen tavsiye ettiğim kişilerin dışındakilerin bağlamalı oruç tutması tavsiye olunmaz. Her türlü sağlık sorunları olan tutmamalı. Bağlamalı oruç ancak belli bir zihinsel arınma ve çok sağlıklı bedeni olanlara gelişme getirir. Aksi hâlde sıkıntı oluşturur. Bugünün yaşam şartlarında herkesin heves edip yapabileceği şey değildir bağlamalı oruç. Onun yerine, her gece tesbih namazı önerilir.
- İmamla namaza durulduğunda herkesin besmeleyi okuması zorunludur. İmam ya da birisi başkası adına besmele okuyamaz. Besmele okuyanındır!
- Bir habere göre namaz vakitleri Mekke’ye uydurulmuş, sürekli yaz saati ile! Namaz, saate göre kılınmaz! Namaz vakti, lokal Güneş’e göredir! Orucun başı ve iftar, namaz vakitleri; Güneş’in beş ayrı vakitteki pozisyonuna göre belirlenir. Mekke’de namaz kılınırken İstanbul’da kılınmaz. Vakti girmeden kılınan namaz, o vaktin namazı olmaz. İftar da TR’nin her bölgesinde Güneş farklı kaybolduğu için farklı yapılır. Namaz da!
- Rasûlullâh, halifelik realitesini bildirendir. Yaşamı ise salât ve oruçtan geçer. Mirâca erdiren, salât ve oruçtur. Namaz cimnastiği, açlık değil! Salâtta okuduğunun anlamını yaşamıyorsan, bu kıldığın namaz olur tanrın için! Oruç aç durmak değil, kendini beden kabulünden arındırmaktır.
- Dua, senin sende açığa çıkmasını istediğin şeyi Allâh’tan istemektir. İlmine göre istediğin neyse onu dua edeceksin, isteyeceksin Allâh’tan! Dualarınızı türkçe yapın! Allâh, senin hakikatindir, özündür, varlığındır. Allâh’a dua; senin düşündüğün, konuştuğun dil neyse, o dil ile yapılır. Sadece salâtta yani namazda okuduğunuz âyetleri Arapça okumak zorundasınız!
- Namaz, toplu ya da bireysel tapınma ya da yatıp kalkmak mı? Namaz, yaşanılası bir eylemdir.
- Regaib gecenizi tesbih namazıyla değerlendirip Allâh’tan yakîn niyaz ederseniz hazineye kavuşursunuz. Tesbih namazı, “Dua ve Zikir” kitabımızda.
- “Salâtı ikâme” ile “namaz kılmak” arasındaki farkı bilmeyenin yaptığı jimnastikten öteye geçmez. Salât; ezberini tekrarlayıp, yatıp kalkmak değil!
- Ne demiş Şah Bahaeddin Nakşıbend? “Gerçi namaz ve oruç ve riyâzat ve mücahede Ahadiyet Takaddes ve Teâlâ hazretlerine erişme yoludur; amma benim indîmde nefy-i vücud (benliğin var olmadığını idrak) yolların en kısasıdır!..” Her yolun samimi ehlinin hedefi aynıdır!
- Namaz/Salât yöneliştir. Rabbe yönelmek beyninde/gönülde açığa çıkan Allâh Esmâsına yönelmektir. Benliğini kurban kesebilen, Rabbiyle varolur!
- İlim öğrenmekle felsefeci olursun. İlim öğrenmek, gereğini uygulayıp yaşamına geçirmek içindir. İlmini yaşamıyorsan yanman bitmez. İlim hedefi gösterir, gerekli çalışmalar ise hedefe erdirir. Salâtı yaşamayan, orucu hissetmeyen, sahip olduklarından geçemeyen, kurtulamaz.
- Salâtta kendini yok etmiş hâlde iken Fâtiha’nın üç âyetini dilinde okumuyorsa, Rabbine iyyake’leri söylemiyorsan, enamte’de ne istediğini… Kısacası yaşamadığın din, senin dinin olmaz, kendini aldatarak geçer gidersin.
- Kevser suresi: Muhakkak ki biz sana kevseri (Esmâ özellikleri havuzunu) verdik… O hâlde salâtı yaşayarak Esmâ’dan oluşan hakikatinin farkındalığına er… (Böylece de BEN’liğini-EGONU) KURBAN ET! Bu bildirdiğine hıncı olan var ya, işte o soyu kesiktir (Hakikatinden kaynaklanan Esmâ özelliklerinin getirisinden mahrumdur!).
- Salât, yaşadığın an’ın mirâcıdır! Kazası olmaz; geçmiş geçmiştir. Rasûl 5 vakit yaşamıştır hayatınca; ayrıca Kurân’dan delil aramak abestir!
- Salât (namaz)da rükû sadece Muhammed ümmetine özgüdür. Anlamı; benliğinin hakikatinin farkındalığını yaşama hâlidir. Tasavvuf buna dayanır.
- “Salâtı ikâme” ile “namaz kılmak” arasındaki farkı bilmeyenin yaptığı jimnastikten öteye geçmez. Salât; ezberini tekrarlayıp, yatıp kalkmak değil!
- Venüs günü olan Cuma’nın bereketi, Güneş saatindeki Cuma salâtından sonra Venüs saatinin dostlarla ya da ibadetle değerlendirilmesindedir.
- Kulluğumun zorunlu gereği olarak Allâh nasip ettiği sürece üç ayları oruçlu geçirir, salâtı yaşarım. Sevap veya rıza beklentisiz!
- Kur’ân dini üzereyim diyen İran şiası, yöneliş olan “salât”ı “namaz”a döndürmüş; Rasûl ve nebi anlamlarını “peygamber” kavramıyla örtmüştür. Türkiye’de de din anlayışında önemli bir kesim İran Şiasının ve Suudi Vahhabiliğinin din anlayışını Kur’ân anlayışı olarak empoze etmektedir.
- Kalbi BEYTULLÂH iken, taştan tuğladan binalar yapıp onları Allâh’ın evi kabul edene ne denir ki! Mescitler, toplu secde dua evleridir. Mescitlerde dahi yöneliş mescitlere ya da ötedeki tanrıya değil, BEYTULLÂH olan kalpleredir. Salâttaki tesbihat dahi onadır, dıştakine değil. İnsan kalbindeki BEYTULLÂHI göremeden, ötedeki tanrıya tapınarak bu dünyadan ayrılan, sonsuza dek âmâ kalır. BEYTULLÂHın hitabına aç kulağını!
- Soru:
-Üstadım, namaz kılarken Kur’ân âyetlerinin sadece ayakta dururken okunmasının sebebi nedir?
Üstad
-Ayakta Kur’ân okurken, gerçekte dilinde okuyan Kur`ân sahibidir… O bâtıni hakikatın önünde zâhirinle sen eğilirsin…
- Soru
-Üstadım, iman sahibinin ibadetlerinden namazın belli vakitleri var… İkân sahibinin ubûdetinin namazında vakti söz konusu olur mu?…
Namazın mi’râc olabilmesi için kişinin öncelikle hayatında tekliği yaşaması mı gereklidir? yoksa bunu yaşamadan direkt olarak namaz Mi’râc olabilir mi?
Üstad
-Namazın ikâmesi, ve Mi’râc ‘ın oluşması kişinin yaşantısıyla bütünleşmiştir… Normalde yaşayamadığını namazda da yaşayamaz… Namaz, Mi’râc ‘ın yaşanması içindir… Müşriğin yaptığı hiç bir ibadetin yararı olmayacağı Kur’ân ‘da ifade edilmiştir…
Tasavvuf çalışmalarının temeli, şirki hafîden kurtulup, Başını nereye döndürsen, yani ne yöne bakış atsan TEK`liği görebilmek içindir…
Namazdan amaç, Allah`ı görebilmektir!… Ama körlere de namaz yasaklanmamıştır!… Zira kör de olsa, sağır değildir hiç olmazsa!… Namazı kılamayan; yani âfâkta, karşısındakinde Allah nûrunu göremeyenin yaptığı ibadet kendine ZULÜMDÜR!…
- Soru
-Üstadım, merak ettiğim konu, Rasûllullah Efendimiz namaz kılmadan Mi’râc ‘a çıkmışken bizler neden namaz kılıyoruz.?..
Üstad
-1.Rasûlullah’ın Mi’râc ‘ı namazından önce gelir… Nüzûl yollu yaratıldıkları için…
2.Rasûlullah Mi’râc ‘tan önce de namaz kılıyordu… Namaz Nübüvvet görevinden az sonra başlamıştı… 5 Vakit namaza dönüşü Mi’râc ‘tan sonra oldu…
- Soru
-Namazın ikâme oluşunu ferd ile ilgili olduğunu düşündüğümüz zaman; “Namazın ikâmesi safların düzeltilmesiyle olur…” Hadisini nasıl değerlendirmeliyiz?
Üstad
-Onu zâhir olarak almak lazım…
Ayrıca; Bâtındaki tasarruf ehlinin hiyerarşisine de işaret vardır sanırım; tasarrufların bir sistem içinde oluşması itibariyle; ama bunu henüz ben anlayamıyorum…
- Soru
-“Sarhoşken namaza yaklaşmayınız” Âyetinde ifade edilen sarhoşluğu, fiziki sarhoşluğun dışında “benlik sarhoşluğu” olarak da algılayabilir miyiz?
Ayrıca “yaklaşmayınız” ifadesini “yakin elde edemezsiniz” olarak düşünürsek, o halde “benlik sarhoşluğu ile namaz kılarsanız yakin elde edemezsiniz ” olarak düşünmemiz gerekir “zan” ediyorum!..
Üstad
-Sarhoşken namazın mümkün olamayacağına işaret ediliyor…
“SARHOŞ” olmanın ne demek olduğunu anlarsak, o durumda iken namazın mümkün olamayacağını, namaz Mi`râc olduğuna göre bunun da yaşanamayacağını farketmiş oluruz…
- Soru
-Üstadım.. Namaz Mi’âc ise, cemaatle namaz kılmak ne demektir acaba ?..
Üstad
-Çoklukta Bir’liğin yaşanması.
- Soru
-Üstadım, zikir çeken birisi anlamını bilsin veya bilmesin , anlasın veya anlamasın beyinde açılım oluyor; ama namaz ve diğer ibadetler adı altındaki zikirleri gerçek mânâda yapmadığınız takdirde sadece hanenize sevap olarak işlenir diye biliyoruz , bu durumda neden parelellik yok?..
Üstad
-Kelime zikrinde süreklilik var aynı kelime frekansı üzerine… ötekisinde ise bir defalık okuma var bir sûreyi… Bu yüzden de hergün belli bir oranda yapılan Esmâ zikri kadar netice vermez.
BAKARA 2-3 işte onlar gayblarındaki (algılayamadıkları) hakikate (Nefslerinin Allah Esma`sının anlamlarının bir terkip-bileşimi şeklinde meydana geldiğine) iman ederler, salatı ikame ederler (fiilen eda yanı sıra anlamını yaşarlar) ve kendilerine verdiğimiz maddi-manevi yaşam gıdasından Allah adına karşılıksız paylaşırlar.
BAKARA 2-43 Salatı ikame edin (afaki ve enfüsi yönelişi yaşayın), zekatı (size bağışlananın bir kısmını karşılıksız) verin; rüku edenlerle beraber rüku edin. (Varlığınızdaki Allah Esma`sının azametini hissedip, tespih edin ve bunun nefsin hakikati olan Muhit tarafından algılandığını, rükudan kalkıp “semiAllahu……” derken fark edin.)
BAKARA 2-45 (Varlığınızdaki Esma kuvvesine dayanarak) sabredin ve ona yönelerek (salat ile) yardım isteyin. Allah`a haşyet duymayanın benliğine kesinlikle bu iş ağır gelir!
BAKARA 2-110 Siz salatı ikame edin (Allah`a yönelişinizi zahiren ve batınen hakkıyla yapın) ve zekatı verin (Allah`ın size ihsanından bir kısmını karşılıksız paylaşın ihtiyacı olanlara)… Ne hayır yaparsanız, Allah indinde onu bulursunuz… Muhakkak ki Allah (varlığınızı oluşturan Esma`sıyla) Basir`dir yaptıklarınıza.
BAKARA 2-153 Ey iman edenler, hakikatinizin açığa çıkartacağı sabır (dayanma kuvvesi) ve salat (hakikatiniz olan Esma mertebesine yönelişin getirisi olan müşahede ile) yardım isteyin. Muhakkak ki Allah sabredenlerledir (Es Sabur Esma`sıyla-maiyet sırrı).
BAKARA 2-177 Vechlerinizi (yüzünüzü veya şuurunuzu) doğuya veya batıya (varlığın hakikati veya sistem bilgisine) çevirmeniz BiRR (işin hakikatini yaşamak) değildir. Asıl BiRR, “B” işareti kapsamında Allah`a iman edip, gelecekte yaşanacak sürece, melaikeye (algılanıp fark edilemeyen varlığın hakikati olan Allah Esma`sının kuvvelerine), Kitaba (varlığın hakikati ve Sünnetullaha), Nebilere iman eden; Allah sevgisiyle malı, akrabaya, yetimlere, miskinlere, yolda kalmışlara (yuvasından-vatanından ayrı düşmüş), yardım isteyenlere, kölelikten kurtarmaya veren; salatı ikame eden (Allah`a yönelişinin bilfiil hakkını veren), zekatını veren (Allah`ın kendisine bağışladığından bir kısmını karşılıksız paylaşan), söz verdiğinde sözünde duran, sıkıntı, hastalık ve şiddete maruz kaldığında buna dayanandır. işte bunlar sadıklar ve korunanlardır.
BAKARA 2-238 Salatlara (namaz-Allah`a yöneliş), özellikle orta “salat”a (ikindi-şuurda her an bunu yaşamaya) dikkat edin. Kanitin (tam teslim olmuşlar) olarak, Allah için yaşayın.
BAKARA 2-239 Sizi korkutacak tehlike söz konusu ise yürürken veya bineğiniz üstünde de (salatı ikame edebilirsiniz)… Güvende olduğunuzda, bilmediklerinizi öğretenin öğretisince Allah`ı zikredin (O`nun Esma`sının alemlerde açığa çıkışını düşünün).
BAKARA 2-277 iman edip bunun gereği olan yararlı fiilleri uygulayan, salatı ikame eden ve zekatı verenlerin Rableri indinde özel karşılıkları vardır. Korku yoktur onlar için ve onları hüzünlendirecek bir şey de olmaz.
NiSA 4-43 Ey iman edenler, kendinizi bilmez bir haldeyken (sarhoşken), ne dediğinizin bilincinde olacağınız zamana kadar ve bir de yolculukta olmanız hariç cünüp iken, boy abdesti alıncaya kadar, salata (namaza) yaklaşmayın. Eğer hasta olmuşsanız veya bir yolculuktaysanız veya sizden biri def`i hacetten gelirse yahut cinsel ilişkide bulunmuşsanız, (boy abdesti alacak) su da bulamamışsanız, (o vakit) temiz toprağa teyemmüm edin… (Şöyle ki) yüzlerinizi ve ellerinizi mesh edin… Muhakkak ki Allah Afuvv`dur, Gafur`dur.
NiSA 4-77 Kendilerine, “(Kötülükten) ellerinizi çekin, salatı (namazı) ikame edin ve zekatı verin” denilenleri görmedin mi? Ne zaman ki üzerlerine savaş yazıldı, bir de ne göresin, onlardan bir kısmı insanlardan, Allah`tan haşyet edip ürperdikleri gibi, hatta daha şiddetli bir dehşetle korkuyorlar… “Rabbimiz, niçin üzerimize savaşı yazdın; bizi yakın bir sona kadar erteleseydin?” dediler… De ki: “Dünya zevki pek kısadır! Sonsuz gelecek ise korunanlar için daha hayırlıdır… Size kıl kadar zulmedilmez.”
NiSA 4-101 Yeryüzünde seferdeyken, hakikati inkar edenlerin size bir zarar vermesinden korkarsanız, salattan (namaz) kısaltmanızda sizin için bir sakınca yoktur. Muhakkak ki o hakikati inkar edenler veya örtenler, sizin için apaçık düşmandır.
NiSA 4-102 (Rasulüm, korkulu bir durumdayken) onların içlerinde olup da onlara salatı ikame ettirdiğinde, onlardan bir grup seninle beraber silahları da yanlarında olarak namaza dursun… Secde ettiklerinde (diğerleri) sizin arkanızda (koruyucu) olsunlar… (Sonra) salatı eda etmemiş diğer grup gelsin, seninle birlikte salatı ikame etsin… (Onlar da) tedbirlerini ve silahlarını alsınlar… O hakikat inkarcıları arzu ederler ki, keşke siz silahlarınızdan ve eşyalarınızdan gafil olsanız da, ani bir baskın yapsalar. Eğer size yağmurdan dolayı bir sıkıntı varsa yahut hasta olursanız, silahlarınızı bırakmanızda bir mahzur yoktur… (Bununla beraber) tedbirinizi alın… Muhakkak ki Allah, hakikati inkar edenler için alçaltıcı bir azap hazırlamıştır.
NiSA 4-103 (Endişeli ortamda) salatın edasından sonra, ayakta veya otururken ya da yanlarınız üzere uzanmışken (sürekli) Allah`ı zikredin. Zikrettiğinizle doyuma ulaştığınızda salatı ikame edin (yaşayın-yönelişin tam hakkını verin, zikirle girmiş olduğunuz hissediş ile). Kesinlikle salatın, belli vakitlerde yaşanması, iman edenlere yazılmıştır.
NiSA 4-142 ikiyüzlüler Allah`ı aldatmaya kalkarlar, (oysa) Allah, hilelerinin sonucunu kendi aleyhlerine oluşturur! Salata kalktıklarında üşenerek kalkarlar, insanlara gösteriş olsun diye; Allah`ı da çok az hatıra getirirler.
NiSA 4-162 içlerinden ilimde derinleşmiş olanlar ile iman edenler, senden önce inzal olanla birlikte sana inzal olana da iman ederler. Salatı ikame eden ve zekatı veren; “B” harfindeki anlam kapsamınca Allah`a ve gelecekte yaşanacak sürece iman edenlere gelince… Onlara azim bir mükafat vereceğiz.
MAiDE 5-6 Ey iman edenler… Salata doğrulduğunuzda yüzlerinizi ve dirseklere kadar ellerinizi su ile yıkayın; başlarınızı mesh edin ve iki topuğunuza kadar ayaklarınızı da yıkayın… Eğer cünüp iseniz bütün vücudunuzu yıkayın… Eğer hasta olmuşsanız veya bir sefer üzere iseniz veya sizden biri tuvalet ihtiyacını gidermiş olarak gelirse yahut kadınlarla yatmışsanız, su da bulamamışsanız; temiz toprağa teyemmüm edin… Yüzlerinizi ve ellerinizi ondan mesh edin… Allah size güçlük oluşturmak dilemez, fakat sizi arındırmak ve “Hu”nun nimetini sizin üzerinizde tamamlamayı diler; ta ki şükredesiniz (değerlendiresiniz).
MAiDE 5-12 Andolsun ki Allah, israiloğullarının sözünü aldı… Onlardan on iki temsilci ba`settik… Allah şöyle buyurmuştu: “Ben muhakkak sizinleyim… Salatı ikame ettiğiniz, zekatı verdiğiniz, Rasullerime iman edip onlara yardımcı olduğunuz; Allah`a karz-ı hasen ile borç verdiğiniz takdirde, kötülüklerinizi sizden silerim; elbette sizi altlarından nehirler akan cennetlere koyarım… Bundan sonra sizden kim hakikati inkar ederse, gerçekten yolun ortasından sapmıştır.”
MAiDE 5-55 Sizin Veli`niz sadece Allah`tır, “Hu”nun Rasulüdür ve (şu) iman edenlerdir ki, onlar salatı ikame ederler ve rüku halinde zekatı verirler.
MAiDE 5-58 Salat için ezan okuduğunuzda, ezanı alay ve eğlence edindiler… Bu, onların aklını kullanamayan bir güruh olmalarından ötürüdür.
MAiDE 5-91 Şeytan, içki ve kumar türleri ile aranıza düşmanlık ve kin yerleştirmeyi, sizi Allah zikrinden ve salattan engellemeyi murat eder ancak… Artık vazgeçtiniz değil mi?
EN’AM 6-72 Ve “Salatı ikame edin ve O`nun azabından korunun; O ki (sizi toplayacak), O`na haşrolunursunuz!
EN’AM 6-92 Bu ise, Ümmül Kura`yı (Mekke) ve onun çevresinde yaşayanları uyarman için inzal ettiğimiz, mübarek ve kendinden öncekini tasdik edici bir Bilgidir (Kitaptır)… Geleceklerindeki sonsuz yaşam süreçlerine iman edenler, O bilgiye de iman ederler… Onlar salatlarına (namazlarına) devam ederler.
EN’AM 6-162 De ki: “Muhakkak ki salatım (namazım), nüsukum (Allah`a yaklaştırıcı işlevi olan şeyler), hayatım ve ölümümle yaşayacaklarım; Rabb-ül alemin olan Allah içindir (Allah Esma`sına ait özelliklerin açığa çıkması içindir).”
ARAF (A’RAF) 7-170 Hakikat bilgisine (Kitap) sımsıkı sarılanlar ve salatı ikame edenler (e gelince); doğrusu biz ıslah olan ve ıslah edenleri, mükafatsız bırakmayız.
ENFAL 8-3 Onlar ki, salatı ikame ederler (Allah`a yönelişleri sonucu tüm varlığın O`nun hükmüne uyduğu; alemlerde Allah Esma`sından başka {dununda} hiçbir şey olmadığı yaşanarak `Baki Allah`tır` hakikati açığa çıkar) ve onları rızıklandırdıklarımızdan (maddi veya salatı yaşamanın sonucu oluşan manevi rızkı) infak ederler.
ENFAL 8-35 Onların el-Beyt`in (Beytullah`ın) indindeki (katındaki) salatları (yönelişleri), ıslık çalmak ve el çırpmak olandan (atalarının tapınma biçiminden) başka bir şey değildir… O halde gerçeği inkar etmenizden (küfrünüzden) ötürü tadın azabı!
TEVBE 9-5 Haram aylar bitince, (anlaşmayı bozup size saldıran) müşrikleri nerede bulursanız öldürün; onları yakalayıp esir alın; onların yollarını gözetleyip, geçitleri kontrol altına alın! Eğer tövbe eder, salatı ikame eder ve zekatı verirlerse o takdirde yollarını açın… Muhakkak ki Allah Gafur`dur, Rahim`dir.
TEVBE 9-11 Eğer tövbe eder, salatı ikame eder ve zekatı verirlerse, artık Din`de kardeşlerinizdir… Bilen bir kavim için işaretleri detaylandırıyoruz.
TEVBE 9-18 Allah`a secde mahallerini ancak Esma`sıyla hakikati olan Allah`a ve gelecekte yaşanacak sürece iman eden, salatı ikame eden, zekatı veren ve sadece Allah`tan haşyet duyan kimse imar eder (Allah`a secde edilir hale getirir)… işte bunların hakikate erenlerden oldukları umulur.
TEVBE 9-54 infaklarının (Allah için yaptıkları harcamaların) onlardan kabul edilmesine engel şudur: Onlar, Esma`sıyla onların hakikati olarak Allah`ı ve Rasulünü inkar edenlerden oldular; salata ancak tembel tembel gelirler ve ancak istemeye istemeye bağışta bulunurlar.
TEVBE 9-71 iman eden erkekler ve kadınlar birbirlerinin velileridirler… Olumlu olanları, hakikatin gereği olarak emrederler, olumsuzlardan da birbirlerini engellerler; salatı ikame ederler ve zekatı verirler; Allah`a ve Rasulüne itaat ederler… işte bunlara Allah, rahmet edecektir… Muhakkak ki Allah Aziz`dir, Hakim`dir.
TEVBE 9-103 Onların mallarından bir sadaka al ki, böylece onları temizleyesin; onunla kendilerini arındırasın. Onlara yönel, dua et… Muhakkak ki senin salatın (yönelişin) onlar için huzur, güven kaynağıdır. Allah Semi`dir, Alim`dir.
YUNUS 10-87 Musa ve erkek kardeşine: “Mısır`da halkınız için evler hazırlayın… Evlerinizi ibadethane yapın ve salatı ikame edin… iman edenleri müjdele” diye vahyettik.
HUD 11-114 Gündüzün iki tarafında ve geceden zülfelerde (gündüze yakın saatlerinde) salatı ikame et… Muhakkak ki hasenat (Hakikatini yaşamak-kişiden açığa çıkan güzel yaşantı), seyyiatı (hakikati örtme ve nefsaniyetten kaynaklanan suçların getirisini) giderir… Bu, idrak sahiplerine bir öğüttür.
RA’D – RAD 13-22 Yine onlar Rablerinin vechini (cennet yaşamı olan rabbani kuvvelerin açığa çıkışı yaşamını) arzulayarak, sabrettiler (mevcut şartlarına); salatı ikame ettiler ve kendilerinde açığa çıkardığımız yaşam gıdasından gizli ve açık olarak bağışta bulundular… Yaptıkları yanlışları (arkasından yapacakları) güzel fiillerle yok ederler… işte onlarındır geleceğin vatanı!
iBRAHiM 14-31 iman etmiş kullarıma de ki: “Salatı ikame etsinler ve verdiğimiz yaşam gıdalarından gizlice veya açıkça bağışta bulunsunlar, alış-veriş ve dostluğun olmadığı süreç gelmeden önce.”
iBRAHiM 14-37 Rabbimiz… Muhakkak ki ben, zürriyetimden bazısını senin kutsal evinin yanında, ekin bitmez bir vadiye yerleştirdim… Rabbimiz, salatı ikame (sana yönelişlerinin getirisini) yaşasınlar diye! (O halde) insanlardan bazı hakikati idraka açık olan şuur sahiplerini, onlara meylettir ve kendilerini ilim ve marifetlerden rızıklandır… Ta ki değerlendirsinler, şükretsinler.
iBRAHiM 14-40 Rabbim, salatı ikameyi (Esma hakikatine yönelişin getirisini yaşayanlardan) kıl, beni ve zürriyetimden de (ikame edenler yarat)! Rabbimiz; duamı gerçekleştir. (Dikkat: ibrahim a.s. gibi bir Zat, salatın ikamesini-yaşantısını talep ediyor; bu ne anlam taşır, derin düşünmek gerekir. A.H.)
iSRA 17-78 Güneş`in, batıda gözden kaybolmasından gecenin kararmasına kadar ki süreçte salatı ikame et. FECiR KURaN`ını da (sabah salatını da)… Muhakkak FECiR KUR`aN OKUMAsı şahitlendirilmiştir.
iSRA 17-79 Ayrıca gecenin bir kısmında, yararını göreceğin Kuran`la teheccüde kalk (uyanarak salatı yaşa)! Umulur ki Rabbin sende Makam-ı Mahmud`u ba`seder (sende o makamın özelliklerini açığa çıkartır… {Ve çıkartmıştır da “inna fetahnaleke” ayetinde bildirilen husus ile. A.H.})!
iSRA 17-110 De ki: “`Allah` diye yönelin veya `Rahman` diye yönelin! Hangi anlayış ile yönelseniz, El Esma ül Hüsna O`na aittir (Esma ül Hüsna ile işaret olunan hep aynı TEK!, TEK`in değişik özelliklerine işaret eden isimler; illa “Hu”)! Salatında sesini yükseltme, onu gizleyip kısma da; ikisi arası bir yol tut.”
MERYEM 19-31 Nerede olursam olayım beni bereketli kıldı… Salatı (sürekli Rabbime yönelik yaşamayı) ve safiyeyi hükmetti, Hayy olduğum sürece!
MERYEM 19-55 Ailesine salatı yaşamayı ve safiyeti emrederdi. Rabbinin indinde mardiye (şuurunda-tecelli-i sıfat) idi.
MERYEM 19-59 Onların ardından bir nesil geldi ki, salatı yitirdiler ve şehvetlere (nefslerinin arzularına ve boş heveslerine) tabi oldular… Gayyayı (içinden çıkılamaz cehennem çukurunu) boylayacaklar!
TAHA 20-14 Muhakkak ki Ben, evet Ben Allah`ım! Tanrı yok, sadece BEN! Bana (Esma özelliklerimi açığa çıkarma işlevinle) kulluk ettiğinin farkına var! Beni hatırlaman için salatı yaşa!
TAHA 20-132 Yakınlarına salatı (rabbine yönelişi) yaşamalarını emret; kendin de onda devamlı ol! Senden bir yaşam gıdası istemiyoruz; (aksine) senin yaşam gıdan bizden! Gelecek korunanındır.
ENBiYA 21-73 Onları hükmümüzce hakikate erdiren önderler kıldık… Onlara hayırlı işler yapmayı, salatı ikame etmeyi ve zekat vermeyi vahyettik… Kulluklarının farkındalığında idiler.
HAC 22-35 Onlar ki, “Allah” anıldığında o anlam şuurlarında haşyet oluşturur… Kendilerine isabet edenlere sabredenler ve salatı ikame edenlerdir… Kendilerini beslediğimiz yaşam gıdalarından, başkalarına da bağışlarlar.
HAC 22-41 Onlar, eğer kendilerine arzda yer verirsek; salatı ikame ederler, zekatı verirler, doğrulukla hükmedip, çirkin davranışlardan engellerler… işlerin sonu Allah`a aittir.
HAC 22-78 Allah için, O`nun Hak cihadı olarak, mücahede edin! O, sizi seçti ve Dinde size bir zorluk yüklemedi… Babanız ibrahim`in milletinin (din anlayışıdır bu)… Daha önce de şimdi de O, sizi “Müslimler = teslim olmuşlar” diye isimlendirdi ki, O (Sistemi “OKU”yan, vahdeti açıklayan) Rasul (Hz.Muhammed s.a.v.) sizin üzerinize bir şahit olsun, siz de insanlar üzerine şahitler olasınız! Artık salatı ikame edin ve zekatınızı verin; Esma`sıyla hakikatiniz olan Allah`a tamamıyla bağlanın! O, Mevla`nızdır (sahibiniz, her fiilinizin oluşturanı)… Ne güzel Mevla`dır ve ne güzel Nasir`dir (O).
MU’MiNUN 23-2 Onlar (iman edenler) salatlarında hakkıyla Allah`a yönelmenin yaşantısı içindedirler;
MU’MiNUN 23-9 Yine onlar ki salatlarını muhafaza ederler (Allah`a yönelişleri-müşahedeleri süreklidir).
NUR 24-37 (Onlar o) Ricaldir ki, kendilerini ne ticaret ne de (dünyevi) alışveriş Allah`ın Zikri`nden (hakikatlerini hatırlamaktan engelleyip), salatın ikamesinden (hakikatini yaşamaktan) ve zekatı vermekten (kendisindekini karşılıksız paylaşmaktan) alıkoymaz! Onlar, kalplerinde (şuurlarında açığa çıkan içsellikteki hakikat) ve gözleriyle görecekleri (afakta müşahede edilecek dışsal gerçeklik) nedeniyle, dönüşülecek süreçten korkarlar.
NUR 24-41 Görmedin mi ki, semalarda ve arzda ne varsa ve saf saf kuşlar, Allah`ı tespih eder (kulluk işlevini yerine getirmek suretiyle)… Her biri kendi salatını (hakikati olan Esma bileşiminin gereğini yaşaması) ve kendi tespihini (salatının sonucu olan işlevi) gerçekten bilmiştir… Allah yaptıklarını (Esma`sıyla hakikati olarak) Alim`dir.
NUR 24-56 Salatı ikame edin, zekatı verin ve Rasule itaat edin ki rahmete erdirilesiniz.
NEML 27-3 Onlar ki, salatı (Allah`a yöneliş ile mi`racı yaşama) ikame ederler ve arınıp saflaşmak için varlıklarından verirler; işte onlar sonsuz geleceklerine kesin yakin elde etmişlerdir.
ANKEBUT 29-45 Sana vahyolunan BiLGi`yi (Kitap) oku, bildir; salatı ikame et… Kesinlikle salat fahşadan (kendini beden kabulünün getirisi olan aşırı davranışlardan) ve münkerden (Sünnetullah`a ters düşüren şeylerden) uzaklaştırır… Elbette ki Allah zikri (hatırlanışı) Ekber`dir (Ekberiyeti hissettirir)! Allah ne halde olduğunuzu bilir.
RUM 30-31 O`na yönelmişler olarak, O`ndan (yaptıklarınızın sonucunu otomatik olarak yaşatacağı sistem ve düzeni nedeniyle) korunun, salatı ikame edin ve şirk koşanlardan olmayın!
LOKMAN 31-4 Onlar ki, salatı ikame ederler ve zekatı verirler; onlar sonsuz geleceklerine ikan sahipleridir.
LOKMAN 31-17 Ey evladım… Salatı ikame et… imanına uygun olanla hükmet, kötü davranışlardan vazgeçir. Sana isabet eden şeye de sabret! Muhakkak ki bunlar, azmetmeyi gerektiren işlerdendir.
AHZAB 33-33 Evlerinizde oturun… Önceki cahiliye anlayışındaki gibi (işveli cazibeli tahrik edici şekilde) kendinizi teşhir ederek yürümeyin… Salatı ikame edin, zekatı verin, Allah`a ve Rasulü`ne itaat edin! (Ey Rasulün) hane halkı, Allah sizden yalnızca ricsi (kiri, maddi şeylere bağlılığınızı, bedensel şeyler ile kayıtlanmanızı) gidermek ve sizi tertemiz yapmayı diler!
AHZAB 33-43 Hu ki, sizi (beden, benlik) karanlıklarından Nur`a (ilim-şuur boyutu yaşamı) çıkarmak için size salat (tecelli) eder ve O`nun melekleri (Esma kuvveleri) de! Hakikatine iman etmişlere Rahim`dir.
AHZAB 33-56 Muhakkak ki Allah ve melekleri, Nebi`ye salat eder… Ey iman edenler, siz de O`na salat (yönelin) edin ve teslimiyet ile selam verin!
FATIR 35-18 Hiçbir suç yükü taşıyan nefs bir başkasının yükünü yüklenmez… Yükü ağır biri, onu (yükünü) taşımaya çağırsa bile, ondan bir şey yüklenilip taşınılmaz… Akraba dahi olsa! Sen ancak gaybları olarak Rablerinden haşyet duyan ve salatı ikame edenleri uyarırsın… Kim arınıp temizlenirse ancak kendi nefsi için temizlenmiştir… Dönüş Allah`adır.
FATIR 35-29 Muhakkak ki Allah`ın Kitabını “oku”yanlar, salatı ikame edenler ve kendilerini beslediğimiz yaşam gıdalarından, gizli-açık, Allah için karşılıksız bağışlayanlar, asla kaybetmeyecekleri yatırımı yaptıklarını umabilirler!
ŞURA 42-38 Onlar ki Rablerine icabet edip salatı ikame ederler; işleri, aralarında istişare ederek çözerler… Kendilerini beslediğimiz şeylerden de infak ederler…
MÜCADiLE 58-13 (Rasulullah ile) özel görüşme öncesi sadakalar vermekten korktunuz… Bu uygulamayı (cimrilikten dolayı) yapmadınız -(ama) Allah sizin tövbenizi kabul etti- (artık) salatı ikame edin, zekatı verin; Allah`a ve Rasulüne itaat edin! Allah yaptıklarınızı Habir`dir.
CUMUA 62-9 Ey iman edenler!.. Cuma`nın günü`ndeki o salat için çağrıldığınızda, Allah zikrine (Hakikatinizi HATIRLATMA çağrısına) koşun ve alışverişi bırakın! işte bu sizin için daha hayırlıdır; eğer (işin gerçeğini) kavrayabilirseniz.
CUMUA 62-10 O salat tamamlandığında arzda yayılın, Allah`ın fazlından talep edin ve (el Esma`sıyla hakikatiniz olan) Allah`ı çok zikredin (HATIRLAYIN) ki kurtuluşa eresiniz!
CUMUA 62-11 (Allah`a yönelip hakikatlerini hatırlamak varken) bir ticaret yahut bir eğlence gördüklerinde, dağılıp ona gittiler de, seni (Cum`a salatının imamı Hz. Rasulullah`ı) kaim halde terk ettiler! De ki: “Allah indindeki, eğlenceden de ticaretten de daha hayırlıdır… Allah yaşam gıdasıyla besleyen, en hayırlıdır!”
MEARiC 70-22 Sadece musallin (bilfiil salat yaşayanlar) müstesna!
MEARiC 70-23 Onlar ki sürekli salattadırlar (sürekli Allah`a yönelişlerini muhafaza ederler)!
MEARiC 70-34 Onlar ki salatlarını bilfiil muhafaza ederler (Allah`a yöneliş hallerini sürekli korurlar).
MÜZZEMMiL 73-20 Muhakkak ki Rabbin senin gecenin üçte ikisinden daha azında, yarısında veya üçte birinde kalktığını biliyor… Seninle beraber olanlardan bir grubun da! Geceyi ve gündüzü Allah takdir ediyor! (Allah) onu asla değerlendiremeyeceğinizi bildi de tövbenizi kabul etti… Kuran`dan kolaylaşanı okuyun (idrak edin)! (Allah) bilir ki, sizden hastalar, arzda dolaşıp Allah`ın lütfundan talep eden kimseler ve Allah yolunda savaşan kimseler olacaktır. Artık O`ndan kolaylaşan kadarını okuyun; salatı ikame edin (yönelişi kaim kılın müşahede ile), zekatı verin ve Allah`a güzel bir ödünç verin… Kendiniz için (önceden) hayırdan ne takdim ederseniz, Allah indinde onun çok daha büyük ve hayırlısını bulursunuz. Allah`tan mağfiret dileyin! Muhakkak ki Allah Gafur`dur, Rahim`dir.
MÜDDESSiR 74-43 Dediler ki: “Musallin`den (bilfiil salatı yaşayanlardan) değildik!”
KIYAMET 75-31 Ne tasdik etti ne salat (yöneldi Rabbine)!
A’LA 87-15 Rabbinin ismini zikredip (hatırlayıp) bilfiil salat eden (yaşayan) kurtulmuştur.
ALAK 96-10 Bilfiil salat halindeyken bir kulu!
BEYYiNE 98-5 Oysaki onlar, Hanifler olarak Dini O`na (yalnız Allah`a) halis kılarak Allah`a kulluk yapmalarından, salatı ikame etmelerinden ve zekatı vermelerinden başka bir şeyle emir olunmadılar… işte budur Din-i Kayyım (geçerli hak din-sistem)!
MAUN 107-5 Onlar, (iman edenin mi`racı olan) salatlarından kozalıdırlar (gafildirler)!
KEVSER 108-2 O halde Rabbin için salat yaşa ve (benlik) kurbanı kes!
Kavram hakkında henüz bir not alınılmadı.