Korunmak

  • “Korunmak” ya da “Allah`tan korunmak” şeklinde anladığımız “takva” olayı, “kişinin, yaratılmış olduğu “Esmâ”sı gereği elleriyle yaptıklarının sonucunu, kaçınılmaz bir şekilde yaşamak” durumunda kalacağı realitesi nedeniyle, hoşlanmayacağı şeyleri yaşamaması amacıyla, yanlış davranışlardan korunmasını tanımlamaktadır.

  • “KORUNMAK İSTEYENLER” diye Türkçeleştirdiğimiz “MUTTAKÎLER” tâbiri üzerinde duralım biraz da…

    “TAKV”, karşılaşacağı bir tehlikeden korunma anlamınadır… Kişinin neticede azâb ve sıkıntı, üzüntü duymasına yol açacak her türlü olay mânâsına gelir…

    “MUTTAKΔ ise “KORUNAN” anlamını ihtiva eder…

    “KORUNMAK” isteyenler için olayın üç boyutu vardır;

    1-“Şirk”ten korunma: Allah yanı sıra tanrı kabullenmekten kaçınma.

    2-“Günah” kabul edilen hususlardan uzak kalmak suretiyle korunma.

    3-“ALLAH”ın “KULU”na yakışmayan düşüncelerden arınmak suretiyle korunma.

  • Sık geçen “Allah`tan korunun” uyarısının anlamı bize GÖRE şudur: Allah sizde açığa çıkan fikir veya fiillerin her an sonucunu yarattığı içindir ki; hoşlanmayaca şeylerle karşılaşmak istemiyorsanız, onları oluşturan davranış ve düşüncelerde uzak durarak özünüzdeki Hasîb mekanizmasına karşı korunun. Allahu Âlem!

  • kişi, korunma amacıyla bir duayı okurken, kendi hakikatinde bulunan ALLAH” ismiyle işaret edilene ait bir mertebenin kuvvet ve kudretine sığınarak, onu harekete geçirerek kendisinde o kuvveyi açığa çıkartmakta; böylece de, korunmak istediği varlığa karşı beyninden yaydığı dalgalarla bir korunma kalkanı oluşturmaktadır.

    Meselâ “Âyetelkürsi”yi okurken, tanrı olmadığından, hakikatin olanın Hay ve Kayyum oluşundan; beynin uyuklama bölümüne karşın hakikatindeki o mertebenin asla gafleti yani uyku ya da uyuklaması olmadığından, o mertebenin (kürsî) kişinin semâvât yani tüm bilinç (nefs mertebelerin) ve arz (bedenin) üzerinde tasarrufu olduğunu düşünerek, “ALLAH”ın varlığındaki kuvvet ve kudretini açığa çıkartmayı niyaz ediyorsun!…

    Ya da büyülere, cinlere, hasetçilere karşı korunma kalkanını oluşturmak için “DUA VE ZİKİR“ kitabımızda önerdiğimiz “korunma duaları“ ile, “FELAK” ve “NAS” sûrelerindeki duayı “euzü birabbil felak….”, “euzü birabbin nas…..” diye okumaya başladığında, kendi hakikatindeki, varlığını meydana getiren esmamertebesinin rububiyet kuvvetine sığınarak, onun seni korumasını talep ediyor; bu anlamda beyninden yaydığın dalgalarla, sana yönlendirilen menfi dalgalardan kendini korumaya çalışıyorsun… Ne anlatmak istediğimi anlamaya çalışın lütfen!.

  • -Ey iman edenler, Allâh’dan nasıl korkmak lâzım ise öylece korkun.’ (Aliimrân-102)

    Korku” diye tercüme edilen “İttika“, elem ve zarar verecek olan şeylerden sakınıp, iyice kendini “koruma” anlamına gelir. “TAKVA”yı kuvvetli bir himayeye girerek korunmak, kendini iyi sakınıp korumak, şeklinde anlarız.

    Böyle olunca “kendini koruma“nın esas iki düzeyi sözkonusudur.

    1) Hazreti Resûli Ekrem`in bildirdiği şekilde karşılaşılması mukadder olan ölümötesi yaşamın sayısız tehlikelerine karşı zaruri “koruma” tedbirleri.

    2) Varlığında, özünde mevcut olan Allâh’dan mahrum kalmaktan “korunma” tedbirleri.

  • Zikri yapmıyorsan, beyninde gerekli açılım olmayacaktır; kimi tanımış olursan ol!… Kurân’daki korunma âyetlerini günde yüz defa okumuyorsan, göremediğin varlıklardan korunamıyacaksın; kimi tanırsan tanı!… DUA ve ZİKİR kitabında naklettiğim Allah Rasulünün Mir’âca çıkarken okuduğu duayı günde sabah-akşam 21’er kere okumuyorsan, farkında olmadan etki altına girebilirsin büyük ihtimal ile!.. Çünkü gerekli korunma alanını oluşturmuyor beynin; böylece zikirle daha yüksek kapasiteye ulaşan; alıcılığı daha da artan beyninle, göremediğin varlıklara daha açık hâle geliyorsun!. Onların yönlendirmesilye Allah’tan uzaklaşıp deccallaşabilirsin!.

  • “İŞTE ONLAR, GAYBA İMAN EDERLER; NAMAZLARINI İKÂME EDERLER; VE KENDİLERİNE VERDİĞİMİZ RIZIKTAN ALLAH iÇİN BAĞIŞTA BULUNURLAR…

     VE YİNE ONLAR, SANA NÂZİL OLANA VE SENDEN ÖNCE NÂZİL OLANA İMAN EDERLER; VE ÖLÜMÖTESİ YAŞAMA ÎKAN SAHİBİDİRLER…”

     Yukarıda anlamını vermeye çalıştığımız âyetlerde görüldüğü üzere “korunmak için” en başta gerekli olan “GAYBA İMAN”dır..

  • Genel basit anlamıyla Rasûle iman gereklidir; çünkü ALLAH gerçeklerini sana tebliğ ediyor… Bu bildirimin neticesinde de senin geleceğe dönük yaşantın söz konusu!. Geleceğe dönük gerçekleri bilip öğreneceksin ki ona göre tedbir alıp, korunasın.

    Gelecekteki tehlikelerden “korunman” gerektiğini sana bildiren Rasûl.. Bu korunmanın” nasıl olacağının açıklamasını “Hz Muhammed Neyi “Oku”du” isimli kitabımızda geniş olarak yaptık.

    Korunmak isteyenlere”,  Rasûle iman iki sebepten önemli ve gerekli;

    Birinci sebep, sonsuz yaşamın boyunca karşılaşacağın tehlikelerden, azaplardan, sıkıntılardan korunabilmen… Bunun için de bir takım çalışmalar yaparak tedbirler alman zorunlu !…

    İkinci sebep olarak da Rasûle iman etmen gerekiyor ki, kendi derinliğine, özüne inesin; derinliğinde özünde ilâhi hakikatları bulasın!. “ALLAH” varlığı ile kâim bir varlık olduğunu anlayasın, bilesin, idrak edesin!… Elbette bunun gerçekleşmesi için de, önce buna “iman etmen” gerekiyor.

    Sonra da, o “İMAN”dan ileri gelen çalışmaları ortaya koyarak, özündeki hakikata eresin!.

    İşte bu iki sebepten dolayı “Rasûle İman” zorunludur…

    Kime zorunludur?… Akıl sahiplerine!. Beyin sahibi olup da, tefekkür edebilme özelliği, düşünebilme özelliği olan insanlara.

  • Kişiye Dinde önerilen çalışmaların iki amacı vardır:

    1-Ölüm ötesi yaşamda çeşitli ortamların azâbından korunması…

    2-“ALLAH”a dünyada yaşarken ermek!.

  • Korunma duası” ile, “Dua ve Zikir” kitabının 268 inci sahifesindeki dualara herkes devam etsin!.

  • Korunmak istiyorsanız, ayna olunuz!..

  • DUA edebiliyorsanız, hemen ediniz!.. Bir çalışma yapma imkânına sahipseniz, hemen yapınız!.. Korunmak için elinizden gelen bir şey var ise, hemen tatbik ediniz. Ne olduğunu bilmediğiniz yazgınızı değiştirmek için elinizden geleni yapınız!… Neticede olacak olan, kaderdekidir!. Ama siz de elimden geleni yaptım, huzurunu yaşarsınız hiç olmazsa!

  • İslâm Dininde, -sadece Kur`ân-ı Kerîm ve Hadîs-i şerîfler- mevcut olan bütün hükümler, insanın gerek bugünü ve gerekse ölümötesi yaşamı için zorunlu olarak ihtiyaç duyacağı şeyleri temin gayesiyle gelmiştir. Ayrıca insanın bu önerilere uyması, onun gelecekte bir çok kendisine zarar verici şeylerden korunmasına da vesile olacaktır.

  • -Rasûlullah salla’llâhu aleyhi ve sellem ile beraber Cuhfe ile Ebva arasında yolculuk yapıyorduk. Birden bizi bir fırtına ile yoğun karanlık sardı. Bunun üzerine Rasûlullah salla’llâhu aleyhi ve sellem

    Kul eûzü birabbil felâk ve Kul eûzü birabbin nas’ı okuyarak korunmaya başladı. Sonra da şöyle buyurdu:

    – Yâ Ukbe, Bu iki sûre ile korun!.. Hiç bir korunan, bu iki sûrenin benzeri ile korunamamıştır!..’

  • RAHMAN– ismi hem ilâhî rahmete nâil olmamızı sağlar, hem de gazab anlamı taşıyan fiîllerden korunmamızı temin eder. Çünki gazab, şiddet ateşini kesen Rahmân’ın rahmetidir. İleri mertebelerdeki zevâtta bu  ismin çok daha değişik neticeleri vardır ki, onlara bu kitapta girmek istemiyorum.

  • Düşmanından korunmak için:

    Hasbiyallâhu lâ ilâhe illâ HU
    Hasbünallâhu veni’mel vekîl
    Ni’mel mevlâ veni’men nasıyr

    (Allah bana yeter, O’ndan gayrı vücud yok,
    Allah bana yeter o ne güzel vekildir
    Ne güzel mevla ve ne güzel yardımcıdır.)

  • -Güneş ışınlarının yeryüzünde meydana getirdiği birçok tesirleri de biliyorsunuz herhalde… ?

    – Evet !..

    -Ayın dahi dünya üzerinde ve de insanlarda büyük etkileri vardır..

    – Evet, ayın tam yuvarlak olarak göründüğü günlerde özellikle olmak üzere, insanlarda daha bir tedirginlik ve sinirlilik hâli dikkati çeker…

    Hattâ Rasûlullah Efendimiz’in her ayın onüç, ondört ve onbeşinde oruç tutulmasını tavsiye ettiğini öğrendiğim zaman, bu meseleyle bir alâkası olduğunu düşünmüştüm. Tahmin ediyorum ki, ayın çekim gücünün arttığı bugünlerde, insan bünyesinin bir nevi karşı korunma tedbiri oluyor bu oruç.. ?

    – İşte sadece güneş ve ay değil, Güneş sistemindeki bütün gezegenler ve onların çevresinde bulunan sizin “burçlar” kelimesiyle bildiğiniz takım yıldızlar ve daha başkaları, her an henüz mâhiyetini bilemediğiniz güçte radyasyon ile dünya üzerindeki varlıkları etki altında tutmaktadır !.. Yâni, bunların yolladıkları kozmik ışınlar, gerek insanların, gerek hayvanların ve gerekse nebatların yapıları ve davranışları üzerinde büyük ölçüde etkili olmaktadır ?..

    – Hey dur biraz !.. Yani insanlar, yapı ve davranışları itibariyle yıldızların etkisi altında mıdırlar ?

    – Evet !.. Ama henüz, biliminiz bunu tesbit etmiş değildir !.. Bu sahada insanlık ilmi, ateşi keşfetmiş ilkel insan düşüncesinin ötesine geçmiş değildir !..

  • İsmi “ALLAH” olanın Rasûlü, insanlara içinde yaşadıkları sistem ve düzenin gerçeklerini bildirerek, insanların, o günde “DİN” adı verilmiş olan ALLAH sistem ve düzenine uygun yaşamaları ve kendilerini ebedi hayata hazırlamaları için çaba göstermiştir!.

    “DİNDAR” kişi demek, ALLAH sistem ve düzenini araştırıp sorgulayıp, anlayıp, gereğince yaşamayı kabullenmiş kişi demektir!. Dindar kişi bu “OKU”duğu sistem gerçekleri dolayısıyla da “muttaki” yani “kendini koruyan” olur, fark ettiği gelecekteki tehlikelere karşı!.

  • “Korunmak isteyenler” infak yolunu da zorunlu olarak tutacaklardır… Çünkü onlar, elleri altındakileri terketmenin ıstırap ve azabından olabildiğince korunmak için, bugünden tedbir almanın mecburiyetini farketmişlerdir… Ki bu taban çaredir!..

    Bir de bunun daha üst seviyedeki “korunma çaresi” söz konusudur ki, o da yukarıda izah ettiğimiz âyettir…

    Hani şu “BİRR”e ermeyi tavsiye eden ayet!…

    “BİRR”e ermenin yolu “BEN”i terkten geçer!… “BEN” kalmazsa, elbette “BENİM” de sözkonusu olmaz!… “BEN” kalmazsa, hep “O” olur!.. Hep “O” olunca, artık, benim, senin, onun kavramı kalmaz… Sevdiğin, nerede ve kiminle olursa olsun, gerçekte hep seninledir!… Çünkü hep O`nunladır!… Bu yaşamda ise, artık birimsellikten ileri gelen kavramlar eriyip gider; “ALLAH”la olmak sana yeter!..

    Bu sebepledir ki, şeklen, sevdiğini bağışlamak, vermek; gerçekte benliğini terketmek ve arınmaktır… Ki bu yol da vuslat kapısını açar!…

    Netice… Kişi beden değişimi (ölüm) sonrasında karşılaşacağı azaplardan korunmak istiyorsa, infak etmek zorundadır… En azıyla “zekât” miktarınca!… En çoğuyla, maddi mânevi tüm varlığıyla her şeyini “halka hizmete” tahsis ederek!…

    -“İnsanlara şükretmeyen Allah`a şükretmiş olmaz!..”

    Hadisinde olduğu üzere… “varlığını” Allah yolunda bağışlamak suretiyle!…

  • Ölümötesi yaşamın tüm aşamalarını anlatıyor ve izah ediyoruz… Niçin?… Çünkü Hazreti Muhammed Aleyhisselâm’ın verdiği haberlere karşı “îkan” sahibiyiz de ondan!.. Hem bize ulaşan haberler yönünden, hem müşahedemiz yönünden ve hem de günümüz bilimiyle yaptığımız incelemeler sonucu olarak aynı noktada öyle bir gerçek billurlaştı ki o da şu: ölümötesi yaşamın gerçekliği tartışmaya yer olmaksızın kesindir!.. Demek ki, başka türlü olması mümkün olmayan kesin gerçeği tespit etme anlamında olarak “îkan” kullanılıyor…

    Şayet “ÎKAN”ın bu mânâya geldiğini anladıysak, “…ve bil âhireti hüm yukınûn…”un anlamını da artık rahatlıkla kavrayabiliriz demektir…

    “Onlar, ölümötesi yaşam gerçeğini tartışma götürmeyen bir kesinlikle kavramışlardır…”

    O kesin gerçeğe karşı “ÎKAN” sahibi olmaları dolayısıyla, “KORUNMAK İÇİN” ellerinden geleni tatbik etmek suretiyle, yoğun bir çalışma temposu içine girerler…

  • Yapacağın korunma duaları beyninde üretilen bir tür dalgalarla çevrende korunma kalkanı oluşturmak amacına dönüktür!. Koruyucu meleklerin, özündeki melekî boyuttan bu çalışmalarla zâhirine çıkmakta ve seni korumaktadır. Evrende tek canlı türü insan değildir!. Korunmaya muhtaçsın! Bunu anla artık!

    Sen bu çalışmaları yapmazsan, bu çalışmaların oluşacağı beyninde gerekli açılım kombinasyonları oluşmaz; oluşmayan bu kombinasyonlardan üretilecek nur veya enerji ruhuna yüklenmez; böylece, bedenin terk edilerek ölümün tadılmasından sonra zorunlu olarak muhtaç olacağın kuvvelerden de kendini mahrum bırakmış olursun!. Artık o şartlarda, bu enerjiyi elde edebileceğin fizik beyni de bulamayacağın için, ebeden bu yoksunluğun azap ve ızdırabını çekersin! Kendi kendini cehenneme atmış olursun!

  • “Euzü” okunarak, kişinin vehminin oluşturacağı kendini bir beden kabulü dolayısıyla mahrum kalacağı hakikatlerden, “B”illahi hakikatiyle korunması amaçlanır.

  • Kişi korunmak istediğinde…

    Dışarıya değil, içinden özündekine yönelir gerçekte!…

    Hakikatinden bilincine olan akışta, çeşitli boyutlar–âlemler–mertebeler hâlinde, Ahadiyyetten, Â’ma mertebesinden, Vahidiyetten Rahmaniyetten, Arştan, Rububiyetten, Ubudiyete, yani bilinç (nefs) mertebesine kadar tüm mertebeler kişinin özünde mevcuttur!.

    Tıpkı bedende hücreler boyutunun, hücrelerin içinde genler boyutunun, onun özünde proteinlerin, onun özünde moleküllerin, onun özünde atomların, onun özünde dalgaların, stringlerin olması gibi… Ve dahi her boyutun kendi özelliğine göre şuuru olması gibi… Algılayanın kapasitesine göre tespit ettiği mertebeler veya âlemler veya boyutlar diyebileceğimiz şekilde…

  • Sünnetullah’ta, ismi ALLAH olanın “kudret” sıfatı hakimdir. İsmi “ALLAH” olanın “Kadir” sıfatı gereği, Sünnetullah denen evrensel sistem ve düzen, her dem güçlünün güçsüzü yok etmesi şeklinde işler! İsmi “ALLAH” olan, var ettiği sistemde “kudret” sıfatını ortaya koyar. “Acz” ise sistemde yok olmak içindir!. Dolayısıyla, sistemde duygulara ve beşeri değer yargılarına dayalı değerlendirmelerin hükmü yoktur!. Acımak veya acınmak sistemin işleyişini etkilemez. Korunmak isteyenler için içinde bulunulan ortamın gerektirdiği tedbiri almak zorunludur. Duygularına ve beşeri bakış açısına göre yaşayan, bu kararlarının sonuçlarını da yaşar!

    “Ey iman edenler! Nefslerinizi/kendinizi ve ehlinizi, yakıtı insanlar ve taşlar olan Nar’dan koruyun. Onun (o nar’ın) üzerinde çok katı–kavi, çok şiddetli–sert–acımasız, kendilerine emretiği konuda ALLAH’a asi olmayan ve emredildiklerini (mutlaka) yapan melekler (kuvveler) vardır.” (Tahrim:6)

  • Cinnî kökenli veriler, insanı, hep uzaya, âfaka ve sayısız uzay katmanlarına yönlendirir özüne yönelişini kesmek için!. “Muavizeteyn” denen “Felâk ve Nas” sûrelerinin yorumunda inşallah anlatacağım üzere bunların vesveselerine, ilhamlarına kapılanlar girdikleri etki altında, daha önce bahsettiğim Kurân âyetleri ve ALLAH Rasûlü duası olan Korunma Dualarını çevrelerindekilere okutmazlar. Oysa bunları okumaya devam edenlere cinlerin tasarrufu ulaşmaz. Cin adı verilmiş görünmez varlıklar insanların kendi özlerindeki “hilâfet” sırrına ermelerini kesinlikle istemezler!. Bu ana amaçlarıdır. Bu konuyu geniş şekilde RUH İNSAN CİN ile AKIL ve İMAN isimli kitaplarda yazdık. “Şeytani Cinler Niçin İnsana Düşmandır” bahsi bunu açıklar. Bu yüzden de “şeytaniyet” vasfıyla tanıtılmışlardır.

    İnsanın kendi hakikatinde yapacağı mirâç ile keşfedeceği Rabbini, Kürsîyi, Arşı hep uzayda bir yerlerde aratırlar, sanki somut şeylermişçesine!!!.

  • Büyülerin pekçoğunun oluşumunda bu şeytanların katkısı vardır!.. Bunlardan korunmak için en tesirli şey, bizim bildiğimiz kadarıyla, pek çok defa denenmiş olan şu Kur`ân-ı Kerîm’in öğrettiği duadır:

    “Rabbî innî messeniyeş şeytanu binusbin ve azâb.. Rabbî euzü bike min hemezatiş şeyatıyni ve euzü bike rabbi en yahdurun” (Sâd:41; Müminun:97/98)

    Bu konuda sıkıntıları, korkuları olanlar bu duayı günün içinde 200-300 defa okurlarsa umarım çok büyük fayda görürler… Sadece korunma amacıyla sabah akşam 20`şer veya 40`ar defa okumanın bürük faydası olur..

    Şeytan denen bu cinlerle ilişki her ne kadar dünyada insanlara geçici bazı menfaatler sağlasa da, kişilerde oluşturulan çok önemli itikadî sapmalar yüzünden ölümötesi yaşama dönük pek büyük kayıplar oluşur!

    Cinlerin insanlara yaptığı en büyük düşmanlık ise, sürekli olarak, her birine, bir diğeriyle uğraşmayı telkin etmeleridir!..

    Oysa insan, başkasıyla uğraşağı vakti, kendine dönük değerlendirse; ölümötesi yaşamda çok daha kazançlı olur!.

    Kur`ân, şeytan denen bu cinler için “düşmanınızdır” diyor!. Değerlendirme sizin!

  • Daima, insanların vehmini tahrik ederek, var olmayan şeyleri varmış gibi göstererek; sürekli vesveselerini, kuruntularını tahrik ederek, onları ellerinde kukla vaziyetine düşürmek isterler…

    Bu varlıklardan korunmak istiyorsak, önce onların foyalarını ortaya çıkarmak zorundayız!.. Ki, böylece gerçeği görelim; bu da konuştuklarının yalan olduğunun, vaadlerinin yalan olduğunun ortaya çıkması suretiyle olur…

  • Zikrin dünyadaki en önemli ve değerli şey olduğunu açıklamak için DUA ve ZİKİR kitabını yazdım, ilmim kadarıyla… Hala zikrin önemini ve değerini anlamıyorsan, sana söylenecek hiçbir şey yok!.

    Zikir yapan her kişinin beyninde oluşan hassasiyet dolayısıyla cinlerle farkında olmadan veya olarak iletişim kurulabileceğini; cinlerin insanları mülhime idrakı için FİRAVUNLAŞTIRACAĞINI belirterek KORUNMA dualarına mutlaka devam edilmesi zorunluluğunu yazdım… Ama senin ilmin daha fazla ve benim bilmediklerimi biliyorsan; elbette ki bunlara ihtiyacın olmayabilir…

    Bir anlayışı kıt diyor ki:

    -Ben sana inandım, güvendim; korunma duasına ihtiyacım yok!

    Anlıyamıyor ki, aldığın ilaç senin virüsüne şifa olur; ilaç almaksızın doktora güvenmen değil!.

    Allah Rasulüne güvenmiyorlarmıydı ki sahabe, onun öğrettiği dua ve ayetlere devam ediyorlardı?

    Anlayışı sınırlılar…

    Anlayışı kıtlar…

    Nasipsizler…

    Salât”ı ikâme edemeseler dahi, “namaz”ın kılınmasının beyinde oluşturacağı nuraniyetin-enerjinin bilincinde olamazlar; ve onu terkederler!… Getirirsinden ebeden mahrum kalırlar!.

    Tefekkürî zikrin ne olduğunu idrak edemeseler dahi, esmâ zikrinin beynin gelişmesindeki rolünü kavrayamayan basiretsizler, üniversite okumayacağım ki aritmetiği niye öğreneyim anlayışıyla zikri terkederler!

    İLİM MEKRİNE UĞRAMIŞLAR, tasavvuf bilgisayarı haline gelmenin kendilerini nasıl Firavunlaştırdığının farkına varamazlar “korunma” dualarına” devam etmedikleri için!

    Turistik umre seyyahatleriyle gösteriş, eğlence veya vicdan tatmini arayanlar hüsrana uğradıklarını anladıkları zaman hem kendileri hem de kulları için iş işten geçmiş olacaktır!.

    Dostlarım…

    Kim size…

    Namazın gereksiz olduğunu söylüyorsa…

    Zikrin yapılmamasını, yararsız olduğunu söylüyorsa…

    “Korunma dualarına” devam etmekten sizi caydırıyorsa…

    Yalan söylüyorsa…

    İnsanların arkasından konuşuyor; insanları birbirine çekiştirerek aralarını açıyorsa…

    Gıybet yapıyorsa…

    İnsanlara hitabederken onları tehdit ediyorsa kendisinde bir mertebe vehmederek…

    O kişiden kesinlikle uzak durun; isterse benim soframın müdavimi olsun!… İsa aleyhisselama ihanet eden de onun sofrasındaydı, bunu unutmayın!.

  •  Fitneden korunmanın yolu, ilme tâbi olmaktır!.

  • Her an, her şeye hazırlıklı olun; “Allah dilediğini yapar” korunmasıyla!.

Soru
-Kazalardan korunma duası
 nasıldır ? Söyler misiniz, ben bulamadım.

Cevap
“BİSMİLLÂH, RABBİYALLAH, HASBİYALLAH, TEVEKKELTU ÂLALLAH; VE İYTESEMTU BİLLÂH, FEVATTÜ EMRİ İLÂLLAH, MÂŞALLAH, LÂ KUVVETE İLLÂ BİLLÂH.”

Bu bir vasıtaya binildiğinde 8 veya 12 kere okunur.


Soru
-“DUA ve ZİKİR” kitabının 268. sayfasındaki korunma duasını kırk gün yapmanın anlamı ne?

Cevap
-Devam etmekte büyük fayda var. Yani, kırk günde onun faydası görülmeye başlanır anlamına. kırk günde, olacak olacak, diye denmiyor. Allah dilediği zaman olur.

 

Soru

-Üstadım, büyü var mıdır?..Varsa, üzerimizdeki olumsuz etkisini kaldırmanın yolları nelerdir?.

Üstad

Allah’a inanan ve sığınanı büyü tutmaz!… Korunma tekniğini bilmek gerekir!.

 

Soru

-Dua’nın yazılı bir metin olarak taşınması kişiye nasıl bir korunma sağlar?

Üstad

-Balın çantada taşınması midene ne yarar sağlar

 

Soru

-İmanın en alt düzeyi Müttakî olmak mıdır? Teşekkürler .

Üstad

-“Takva”, imanın gereği olan fiiller ile ölümötesi yaşamın sıkıntı ve azaplarından korunma hâlinin adıdır. Yeterince korunamasa da iman sahibi olabilir…

KORUNMA SİSTEMLERİ

“ALLAH ESMÂSI”NIN KORUYUCU KUVVELERİNE SIĞINMAK->Eûzü Besmele okumak

EÛZU BESMELE “OKU”MAK->Kişinin vehminin oluşturacağı kendini bir beden kabulü dolayısıyla mahrum kalacağı hakikatlerden, “B”illâhi hakikatiyle korunması->Euzü Billahi mineş şeytanir racim {İnsandaki vehim kuvvesinin şartlanmalarla “yok”u var, “var”ı yok olarak düşünmesi sonucu; insana kendini Allâh Esmâ’sı dışında bağımsız bir varlık ve beden kabul ettiren; bunun sonucu olarak da gökte bir tanrı kabulüne yönlendiren, taşlanmış şeytanî vesveselerden, Hakikatim olan Allâh Esmâ’sının koruyucu kuvvelerine sığınırım.}

  • HER SÛRE BAŞINDA “B” UYARISI İLE YAPILAN HATIRLATMA(Kişinin cehennemini veya cennetini yaşaması “elleriyle yaptıklarının (kendilerinden açığa çıkanların) sonucu”dur; yani; kendindeki “Esmâ” mânâlarının açığa çıkmasıyla oluşmakta olduğu vurgusu)

GÖRÜNMEZLERE KARŞI

AKTİF VE PASİF KORUNMA SİSTEMLERİ

  • Kişinin beyin gücünü kuvvetlendirmeye, ruh gücünü kuvvetlendirmeye ve koruyucu manyetik kalkan içine almaya yarayan formüller…

AKTİF KORUNMA SİSTEMİ

Kişi bu dualara devam ettiği zaman; o kişinin beyni laser tabancasının ışını gibi, fakat çevresine yaygın olarak öyle bir mikrodalga yayın yapmaktadır ki; bundan bütün CİNLER rahatsız olmakta ve uzaklaşma zorunluluğunu hissetmektedirler.

CİNLERİN her türlü zarar veren tesirlerine karşı Kur’ân-ı Kerîm’de bulunan bir iki duâ âyeti, beraberce okunduğu zaman son derece tesirli olmaktadır. “Sad” Sûresinin 41. âyeti olan kısmı Eyyûb aleyhi’s-selâm okumuştur. “Mü’minun” Sûresinin 97 ve 98. âyetleri olan kısmı ise Cenâb-ı Hakk tarafından Rasûlullah salla’lâhu aleyhi ve sellem’e öğretilmiştir.

CİNLER tarafından kandırılmış bulunan herkes bu duaya devam hâlinde çok büyük faydalar görür.

MEDYUMLAR, RUHLARLA, UZAYLILARLA GÖRÜŞTÜKLERİNİ SANANLAR; KENDİNİ EVLİYA, ŞEYH veya MEHDÎ zannedenler bu duâlara şayet bir süre devam ederlerse, o zannı oluşturan tüm veriler kesiliverir.

 

KORUNMA DUALARI

Rabbî enniy messeniyeş şeytanu binusbin ve azâba.

Rabbî eûzü bike min hemezâtiş şeyâtıyni ve eûzü bike rabbî en yahdurun.

Ve hıfzan min külli şeytânin marid.”(Sad:41- Mü’minun: 97-98-Saffat:7)

 “Muhakkak ki şeytan (kendimi beden olarak hissediş) bana bitkinlik ve azap yaşattı”

“Rabbim! (bedenselliğe çeken) şeytanların vesveselerinden sana (hakikatimdeki koruyucu Esmâ’na) sığınırım.” “Ve sana (hakikatimdeki koruyucu Esmâ’na) sığınırım Rabbim, çevremde bulunmalarından.”

(Dünya semâsını) kurallara itaatten çıkan her şeytandan koruduk.

Bu duanın tesirli olabilmesi için bir kaç yol vardır;

1.Kişinin kendisinin, üzerindeki etki kesilene kadar hergün sabah ve akşam 200 veya 300 kere bu duayı okuması ve ayrıca her okuyuşta bir sürahi su içine nefesini de üfleyerek ve daha sonra da o suyu içerek bünyesini güçlendirmesi.

2. Güvenilen sâlih birkaç kişinin biraraya gelerek o kişinin üzerine üçyüzer kere okumaları ve bu arada ortada geniş ağızlı bir kap içinde su bulundurmaları ve daha sonra o kişiye peyder pey bu suyu içirmeleri. Mümkünse o kişinin kendisinin de bu dualara devamı.

3. Ayrıca bu kişinin hergün 41 defa “Kul eûzü birabbil felâk” ve “Kul eûzü birabbin nâs” sûrelerini sabah akşam okumaları.

Şayet bunların hepsi bir arada yapılırsa daha kolay neticeye ulaşılır.

“Eûzü BiVechillâhil Keriym, ve kelimâtillâhit tâmmâtilletiy lâ yücâvizhünne berrun velâ fâcirun, min şerri mâ yenzilu minesSemâi ve mâ ya’rucu fiyhâ, ve min şerri mâ zerae fil ardı ve mâ yahrucu minhâ, ve min fitenilLeyli venNehâri, ve min şerri külli târikın illâ târikan yatruku bihayrin, yâ RAHMÂN!..”

Anlamı:

Sığınırım Keriym Allâh vechine ve O’nun kelimelerinin tamamına ki, iyi kötü hiçbir şey onları tecavüz edemez… Semâdan inenin (Fitne fikirlerden) ve semâya yükselenin (vehmimi tahrik eden fikirlerin) şerrinden, arzda üreyenin(bedenselliğimden kaynaklanan) ve arzdan çıkanın (bedenimin dürtülerinin) şerrinden, gecenin (iç dünyamın) ve gündüzün (dış dünyamın) fitnelerinden, hayırla olan müstesna, geceleyin kapıyı çalanın (içime doğanların)şerrinden, yâ RAHMÂN!..

Bilgi:

“Medineli Hacı Osman Efendi” diye bilinen “Beykozlu” da dedikleri bir zât vardı İstanbul’da; hayatının elli senesi Medine’de geçmiş ve Medine kitaplıklarında okumadık eser bırakmamış bir zât!.. Es Seyyid Mehmed Osman Akfırat… Allâh rahmet eylesin; nûrunu arttırsın keremiyle… 1960 başlarında elini öptüğüm zaman o seksen altısında idi, bense on sekizlerde… Bana önce zâhirin sonra da bâtının kapısını açan Rasûlullâh (s.a.v) ile tanıştıran zât!.. Hayatımın en önemli olaylarında manevî müdahalesini gördüğüm zât!.. Allâh indînden rahmet eylesin, indînden benim tarafımdan ihsanda ikramda bulunsun kendisine sonsuza dek!..

İşte bu Zât, Rasûlullâh (s.a.v.)’in yukarıdaki duasını bana öğretmişti… Ve çeşitli sıkıntıda olanlara karşı bu duayı bir kağıda yazar, üzerlerinde taşımalarını tavsiye ederdi… Elbette biz de ederiz… Zira…

CİNLERİN aralarından İFRİT diye bilinen en güçlüleri, Rasûlullâh AleyhisSelâm’ın “Mi’râc” olayında semâya yükseldiğini haber alınca, büyük telâşa düşüyorlar… “Şayet Muhammed semâları tanır, Allâh’la bir araya gelirse, artık önüne geçilemez olur” diyerek bütün güçleri ile Rasûlullâh AleyhisSelâm’ın üzerlerine saldırıyorlar.

İşte o zaman Cebrâil AleyhisSelâm, Rasûlullâh AleyhisSelâm’a bu duayı vahyederek korunmasını öğretiyor veRasûlullâh AleyhisSelâm bu duayı okuyunca da hepsi yanıyorlar!.. İşte böyle bir olay vesilesiyle öğrenilen duayı artık nasıl istersek öylece değerlendirelim.

“Yâ Hayyu Yâ Kayyûm Yâ Zül’Celâli vel’İkrâm es’eluke en tuhyiye kalbiy binûri mâ’rifetike ebeden Yâ Allâh Yâ Allâh Yâ Allâh Yâ Bedî’es semâvâti vel ard.”

Anlamı:

“Mutlak diri ve kendisiyle kaîm yüce Zâtıyla ikram edici!.. Dilerim senden ebeden marifet nurûyla kalbimi diriltmeni!.. Yâ Allâh!.. Ey gökleri ve yeri bir örneği olmaksızın meydana getiren.”

Bilgi:

Sabah namazının farzını kılmadan önce kırk defa okuyup buna kırk gün devam edenler, faydasını derhâl kendilerinde fark etmeye başlarlar.

Kalbin marifet nûruyla diriltilmesi demek şudur: İslâm terminolojisinde “şuur” ya da bugünkü deyimiyle “bilinç”, “kalp”kelimesiyle, “gönül” kelimesiyle tanımlanır. Bilincin dirilmesi ise ancak marifet nûruyla mümkündür… “Marifet nûru”nedir?

İnsan, “iman nûru” ile bilincin sınırlarını aşar, “marifet nûru” ile de bilincin sınırları dışında yer alan gerçekleri değerlendirebilecek kapasiteyi elde eder!

 

PASİF KORUNMA SİSTEMİ

Gerek “Âyet-el Kürsî” ve gerekse “Muavvizeteyn” denilen “Kul eûzüler” pasif korunma sistemleridir. Kişinin beyin gücünü kuvvetlendirmeye, ruh gücünü kuvvetlendirmeye ve koruyucu manyetik kalkan içine almaya yarayan formüllerdir.

Yukarıda verdiğimiz âyetler ise tamamiyle aktif formüldür!. Yani kişi bu dualara devam ettiği zaman; o kişinin beyni laser tabancasının ışını gibi, fakat çevresine yaygın olarak öyle bir mikrodalga yayın yapmaktadır ki; bundan bütün CİNLER rahatsız olmakta ve uzaklaşma zorunluluğunu hissetmektedirler.

 

FELÂK SÛRESİ

Kul, eûzü birabbil felâk, min şerri ma halak, ve min şerri gâsikin izâ vakab, ve min şerri neffassâti fil ukad, ve min şerri hâsidin izâ hased.

De ki: “Sığınırım Felâk’ın (karanlığı yarıp aydınlığa kavuşturan nûrun) Rabbine”

“Yarattığı halkının şerrinden”

“Karanlığı çöken gecenin şerrinden”

“Düğümlere üfüren kadınların şerrinden”

“Haset ettiğinde, haset edicinin şerrinden!”

NÂS SÛRESİ

Kul, eûzü birabbin nâs, melikin nâs, ilâhin nâs, min şerril vesvasil hannas, elleziy yuvesvısu fiy sudûrin nâs, minel cinneti ven nâs.

De ki: “Sığınırım Nas’ın Rabbine,”

“Nas’ın Melîki’ne,”

“Nas’ın İlâhı’na,”

“El Vesvas’il Hannas’ın (sinip sinip geri dönen, insanı bedenselliğe düşüren vesvese kuvvesi) şerrinden.”

“O ki, insanların içlerinde vesvese üretir.”

“Cinlerden ve insanlardan!”

ÂYET-EL KÜRSİ

Allahû lâ ilâhe illâ hû, elhayyul kayyum, lâ te’huzûhu sinetün velâ nevm, lehu mâ fiys semâvâti ve mâ fiylard, men zelleziy yeşfeu indehu illâ biiznih, yâ’lemu ma beyne eydiyhim ve ma halfehüm, velâ yuhıytûne bişey’in min ilmihî illâ bimâ şa’e, vesiâ kürsiyyühüs semâvâti vel arda, velâ yeuduhu hıfzuhuma, ve huvel âliyyül azıym.’

Allâh O, tanrı yoktur sadece HÛ! Hayy ve Kayyum (yegâne hayat olan ve her şeyi kendi isimlerinin anlamı ile oluşturan-devam ettiren); O’nda ne uyuklama (âlemlerden bir an için olsun ayrılık), ne de uyku (yaratılmışları kendi hâline bırakıp kendi Zâtî dünyasına çekilme) söz konusudur. Semâlarda ve arzda (âlemlerdeki tümel akıl ve fiiller boyutunda) ne varsa hepsi O’nundur. Nefsinin hakikati olan Esmâ mertebesinden açığa çıkan kuvve olmaksızın (biiznihi) O’nun indînde kim şefaat edebilir… Bilir onların yaşadıkları boyutu ve algılayamadıkları âlemleri… O’nun dilemesi (elvermiş olması) olmadıkça ilminden bir şey ihâta edilemez. Kürsüsü (hükümranlık ve tasarrufu {rubûbiyeti})semâları ve arzı kapsamıştır. Onları muhafaza etmek O’na ağır gelmez. O Alîy (sınırsız yüce) ve Aziym’dir (sonsuz azamet sahibi).

CİNLERİN etkisi altında olan kişiler, bu duaları okumaya başladıkları zaman, önce içlerinde büyük sıkıntı duyarlar. Hattâ bırakın kendilerinin okumasını; çevresindekiler okumaya başlasa, hemen oradan uzaklaşmak isterler.

Bunun sebebi, bilinçleri dışında kendilerini elegeçirmiş olan cinlerin o dalgalardan zarar görerek uzaklaşmak istemeleri ve onları da yanlarında götürmeyi arzulamalarıdır.

Sıkıntının arkasından, ateş basması, tepeye ateş çıkması gibi haller hissedilir, avuç içlerinde terlemeler görülür. Cinlerin etkisi sonucu; adrenalin salgısının kana karışması neticesi hissedilen şeylerdir bunlar.

Şayet kişi bütün bunlara dayanabilir ve kendisi de duaya devam edebilirse, birkaç gün içinde bu sıkıntıları azalır ve rahatlamaya başlar. Bütün mesele, kişinin iradesini kullanıp, direnebilmesi ve korkuyu atabilmesindedir.

Bu bahsettiğimiz duaların tatbiki için de, bize göre, hiç bir hocaya gidip para kaptırmanın âlemi yoktur!. Kişinin kendisi veya güvendiği yakın dostları, bunu rahatlıkla yapabilirler.

Allah cümlemizi bu konuda bilinçlendirsin ve CİNLER’in elinde oyuncak olup, elâleme rüsvây olmaktan korusun.

KORUNMA TEDBİRLERİ

(TAKVA)

  • El Hüsnâ’yı (en güzelini hakikati olarak) tasdik etmek
  • “Allah’dan korunmak”
  • Kuvvetli bir himayeye girerek korunmak, kendini iyi sakınıp korumak…
  • Allah’ın kurallarına saygı duyup uyma…
  • “Kişinin, yaratılmış olduğu “Esmâ”sı gereği elleriyle yaptıklarının sonucunu, kaçınılmaz bir şekilde yaşamak” durumunda kalacağı realitesi nedeniyle, hoşlanmayacağı şeyleri yaşamaması amacıyla, yanlış davranışlardan korunması…
  • Allah için beşerîyetinin noksanlarından korunma…
  • Benlik duygularından, beşeri birimsellik özelliklerinden korunma…
  • Hazreti Rasûlullah’ın bildirdiği şekilde karşılaşılması mukadder olan ölümötesi yaşamın sayısız tehlikelerine karşı zaruri “korunma” tedbirlerini almak….
  • Varlığında, özünde mevcut olan Allah’tan mahrum kalmaktan “korunma” tedbirlerini almak…
  • “Şirk”ten korunma: Allah yanı sıra tanrı kabullenmekten kaçınma…
  • “Günah” kabul edilen hususlardan uzak kalmak suretiyle korunma…
  • “Allah”ın “Kulu”na yakışmayan düşüncelerden arınmak suretiyle korunma…
  • İmanın gereği olan fiiller ile ölümötesi yaşamın sıkıntı ve azaplarından korunma hâli…
  • Korunma Tedbirleri
  • Kendini koruma
  • Karşılaşacağı bir tehlikeden korunma

***

  • HUDUDULLAH{Allah hudutları-Allah’ın hükmü olan sınırlar-Allah’ın koyduğu sınırları-Allah’ın, Rasûlüne inzâl ettiğinin incelikleri}
  • “SÜNNETULLAH”->ÂLEMLERİN OLUŞUM VE GELİŞİM SÜRECİ
  • Sünnetullah“ta geçerli kanun(Açığa çıkan “Esmâ bileşiminin”, varlığındaki “El Hasiyb” ismi özelliği dolayısıyladır ki, sonraki aşamada öncekinin sonucunu yaşamak)
  • “EL HASİYB”(Birimselliğin devamı için yeterli olduğu gibi, birimden açığa çıkanların sonucunu yaşatan. Böylece sonsuza dek oluşumun akışını yaratmış olan!)
  • Allah, “Hesabı anında gören=Seriy’ul Hisab” veya “kesinlikle en şiddetli şekilde yanlış davranışın sonucunu yaşatan=Şediyd ül ‘Ikab”dır.)
  • ALLAH, “TAKVA’NIN EHLİ”DİR!{(“HUve ehlütTakva”-Dilediğinde korunmayı izhar eder…Allah dilemedikçe onlar zikredemezler (hatırlayıp değerlendiremezler)…}
  • “Nefs”e(Bilince) takvasını(Korunmasını) ilham eder.
  • “Eğer sizden bir kötülük (açığa çıkarmayı) irade ederse yahut sizden bir rahmet (açığa çıkarmayı) irade ederse, sizi Allah’a (iradesine) karşı kim korur?” Allah dûnunda ne bir Veliyy ne de bir yardımcı bulamazlar.(Ahzâb/17)
  • Ey iman edenler! Allah’tan (yaptıklarınızın sonuçlarını kesinlikle yaşatacağı için) korunun ve sadıklarla (Hakk’ı tasdik edenlerle) beraber olun!(Tevbe/119)
  • Allah, küçük suçlarınızı örter(Kerîm bir mekâna yerleştirir)
  • Dilediğini arındırır!
  • KORUNMANIN BOYUTLARI

 

1)“Şirk”ten korunma: Allah yanı sıra tanrı kabullenmekten kaçınma

2)“Günah” kabul edilen hususlardan uzak kalmak suretiyle korunma

3)”ALLAH”ın “KULU”na yakışmayan düşüncelerden arınmak suretiyle korunma

 

  • BİR ÜST MERTEBEYE GÖRE KORUNMAK(İman edip imanının gerektirdiği fiilleri ortaya koyup, korunmaya devam ederek (bir üst mertebede) imana ulaşıp, o imanın gereği çalışmalar yaparak, sonra da bu anlayışa göre korunarak daha üst mertebede iman anlayışına kavuşmak)
  • Allah yanı sıra (kafanda) başka bir tanrı oluşturma! Yoksa (şirk anlayışının sonucu) aşağılanmış ve kendi başına terk edilmiş olarak oturup kalırsın!.
  • Tanrı yoktur tanrılık kavramı geçersizdir; sadece Vahid, Kahhar Allah!”
  • (Hakikat yaşamına uymayan hâllerden) KORUNMA ÖZELLİĞİ
  • ALLAH’TAN KORUNMAK{Allah’a ve Er Rasûl’e (Rasûlullah’a) ihanet etmemek-“Fıtrî ahd”ine ve Rasûlullah ile ulaşanlara hıyanet etmemek-Bildiği hâlde emanetlerine (nübüvvet ve risâlet ile kendisine ulaşan ilim ve marifetlere) hıyanet etmemek-Hakikatinin yaşanmaması hâlinde, bunun yaşatacağı sonuçlarından korunmak}
  • “B” HARFİ İLMİ VE “El AHAD-üs SAMED” İLMİ
  • Ey derin düşünen akıl sahipleri, benden korunun (yanlış yapmanız yüzünden karşılığını vermemden korunun)!(Bakara/197)
  • “ALLAH KULU”NA YAKIŞAN KORUNMA{Her an, her yerde, her nefeste, daima, “ALLAH”a “kulluk” için varolduğunun bilincinde olarak; O’nun esmâ ve sıfatıyla var olduğunu; O’nun yanında bir “hiç” olduğunu; tüm duygu, düşünce ve fiilinde “benliksiz” bir biçimde O’nunla olduğunu hissedip yaşamak-Karşısındakinin dahi, “ALLAH” esmâ ve sıfatının mazharı olarak var göründüğünü; fiillerinin yaratıcısının “ALLAH” olduğunu müşahededen bir an bile kesilmemek-Her hâlinde “korunma” üzere olmak}
  • KORUNANLAR(“Muttakî”ler-Takva ehli-Takva üzere olanlar-Korunmanın getirisi, nurânî kuvve sahipleri)
  • KORUNMUŞLAR->”ÖZ”E ERENLER-HZ.RASÛLULLAH’IN VÂRİSLERİ(“Muttakiler”-Binasını Allah’tan bir takva üzere kuran kimse-Tövbe edenler-ibadet edenler, hamd edenler, seyahat edenler, rükû edenler (Azamet-i İlâhiyye’yi müşahede edip eğilenler), secde edenler (mutlak kulluğunu itiraf edenler), olumlu olanı emredenler, olumsuzdan yasaklayanlar ve Allah’ın koyduğu sınırları muhafaza edenler-Benlik duygularından, beşeri birimsellik özelliklerinden korunanlar-Hz.Rasûlullah’ın ashabı-Gökteki yıldızlar misâli tefekkür semâsının yıldızları-“Ashabım gökteki yıldızlar misâlidir; hangisine uyarsanız hidâyeti bulursunuz!.” Hadis-i şerifinde işaret olunan Rasûlullah’ın vârisleri}
  • “EL HÜSN”YI TASDİK EDENE, EN KOLAY KOLAYLAŞTIRILIR!
  • KELİME-İ TAKVA{Allah, Rasûlüne ve iman edenlere sekine inzâl etti ve onları kelime-i takva (lâ ilâhe illâllah) anlayışında sâbitledi.}
  • O’na haşrolunacağınız Allah’tan (yaptıklarınızın sonucunu yaşatacağı için yanlış yapmaktan) korunun!(Mücâdele/9)-{Ey iman edenler… Birbirinizle fısıldaştığınızda kötülük, düşmanlık ve Rasûle isyan konusunda fısıldaşmayın… (Allah’a) yakınlığı sağlayıcı fiiller ve korunmayı getirici davranışlar hakkında fısıldaşın!}
  • “ALLAH’A FİRAR EDİN!” çağrısına uyun!(“Öz”ünüze doğru Hicret edin!)
  • “Vechullah”ı isteyenler, şartları zorlayarak(Yakınlarına; yoksullara ve yolcuya hakkını vererek) kurtuluşa erenlerdir.
  • “ŞUUR”UN KORUNMAK İSTEMESİ
  • KORUNMA LİBASI(Elbisesi)->MELEKÎ KUVVELER{“Kelime”ler-Anlatılmak istenen anlamların kılıfları-Bürünülmüş Mânâlar (“Vâhid-ül Ehad”olan “Mevcûd”un “Benliğini bürüdüğü” kelimeleri)-Melekî Kuvveler(Esmâ Kuvveleri)-“İlâhi isimler”-“Allah Esmâsı”nın koruyucu kuvveleri-Âlemler(“İlâhi isimlerin mânâları”nın değişik terkipler şeklinde yoğunlaşmasından oluşan Âlemler)-Varlıktaki çokluk(ayrı ayrı varlıkların var olduğu görüntüsü) -Giysi-Libas-Cilbap-Hakikat Bilgisi(Bedenselliğinizi örtecek giysi)-Allah’ın fazlından gelen ikramlar-Cennet yaprakları-Bilinç-Kişinin dış dünyasındaki en yakını-Hicap}
  • SÜS-ZİYNET OLAN GİYSİ(Fazlından gelen ikramlar)
  • KORUNMANIN GETİRİSİ(Nurânî kuvveler)
  • Nurâni kuvve sahiplerinin kurtarılması-Nefsine zulmedenlerin de dizüstü orada bırakılması
  • (İlk gününden) TEMELİ TAKVA ÜZERE TESİS EDİLMİŞ MESCİD(İçinde kıyam etmeye daha lâyık olan mescid-Arınmışlığı seven “rical”in olduğu mescid)
  • HZ.RASÛLULLAH’A BİAT{Cum’a Salâtının imamı(Yöneticisi-Yol göstereni-Önderi)-Allah zikri (Hakikatinizi hatırlatma) çağrısı yapan Allah Rasûlüne iman ve itaat}
  • KORUNMAK İSTEYENLERE HİDÂYET KAYNAĞI->KUR’ÂN-I KERİM{Kuşkulanılabilir hiç bir yanı olmayan “Kitap”-Apaçık Kitap}
  • “ALLAH KULU”NA YAKIŞAN KORUNMA
  • Kâmil insanın bilgisinin nuru, takvasını söndürmez.
  • KORUNMAK İÇİN İNFAK ETMEK
  • EN HAYIRLI AZIK->Takvadır! (Allah için beşeriyetinin noksanlarından korunma).
  • TAKVA ÜZERE YARDIMLAŞIN{Zulüm ve düşmanlık üzere yardımlaşmayın… Allah’tan (yaptıklarınızın sonucunu yaşatacağı için) korunun… Muhakkak ki Allah, Şediyd ül ‘Ikab’dır (şiddetle kötülüğün sonucunu yaşatandır)-(Mâide/3}
  • ŞEYTANIN ÂDEMOĞULLARINDAN LİBASLARINI(Melekî Kuvvelerini) SOYMASI(Cennetten çıkarması)
  • MELEKİ KUVVE(MELEKE)->(Esmâ hakikatiyle tahakkuk kuvvesi-“İsimler” ile işaret edilen kuvveler-Birimin Hakikatini oluşturan Esmâ bileşimi-Libas)
  • ESMÂ KUVVELERİ->Esmâ’dan kaynaklanan kuvveler-Rabbanî özellikler-“Mele-i Âlâ”-“Allah İsimleri”nin mânâlarının aşikâre çıkışı halinde aldığı çeşitli adlar
  •  “İSİMLER” İLE İŞARET KUVVELER->Melek!
  • DECCAL’DEN KORUNMAK{“Mesih Deccal” ve ordusuna karşı tek savunma mekanizması olan Dua ve “Lâ İlâhe İllallah” gerçeğini hatırlamak(“Öz”ündeki Allah’a yönelmek (Varlığın-ın hakikatine yönelmek-Esmâ mertebesine yönelmek-Rabbine yönelmek-Kalbindeki(Varlığındaki) Hakikate yönelmek(Rasûlullah’ın (razı olduğu) yöneldiği kıbleye yönelmek-Doğru yol-Allah rehberliği-Sırat-ı Mustakîm-Salât)-Dışa, afaka, uzaya, göğe yükselmek değil; derûnuna, bilinç boyutunun enginliğine, şuurdaki teklik noktasına inmeye çalışmak düşünü yollu(Tüm özlerde mevcud olan O’dur!)-Âyet’el Kürsî , Kehf  ve İhlâs Sûrelerini okumak}

 

BAKARA 2-197 Hac bilinen aylardadır. Kim o aylarda haccı edaya azmederse, artık hacda seviyesiz konuşmalar, hacca yakışmayan davranışlar, fiiller, kavga yapmamalıdır. Ne hayır yaparsanız Allah bilir. Azıklanın ki en hayırlı azık takvadır (Allah için beşeriyetinin noksanlarından korunma). Ey derin düşünen akıl sahipleri, benden korunun (yanlış yapmanız yüzünden karşılığını vermemden korunun)!

BAKARA 2-237 Kendilerine bir mehr tayin ettikten sonra, onlarla yatmadan önce boşamışsanız, karar verdiğiniz mehrin yarısını kendilerine verin. Ancak kendileri veya nikah akdi vekilleri vazgeçerse bu haktan, o başka. Sizin (mehrin tümünü ona) bağışlamanız ise takvaya daha uygundur. Birbirinize faziletli davranmayı unutmayın. Muhakkak Allah yaptıklarınızı Basir`dir (değerlendirmektedir).

BAKARA 2-241 Boşanmış kadınların örfe göre geçimlerini temin için nafaka alma hakkı vardır; ki bu takva sahipleri için bir görevdir.

MAiDE 5-2 Ey iman edenler! ŞeairAllah`a (Allah nişanelerine, Allah`ı çağrıştırana-hissettirene), haram aylara, Beytullah`a hediye olunan kurbanlıklara, özel gerdanlıklı kurbanlara, Rablerinden bir fazl ve rıdvan isteyerek Beyt`e gelenlere, hürmetsizlik yapmayın… ihramdan çıktığınızda avlanabilirsiniz… Mescid-i Haram`a (daha önce) girmenizi engellediler diye bir kavme olan nefretiniz, sizi haddi aşmaya sevketmesin… Birr ve takva üzere yardımlaşın; zulüm ve düşmanlık üzere yardımlaşmayın… Allah`tan (yaptıklarınızın sonucunu yaşatacağı için) korunun… Muhakkak ki Allah, Şedid ül ikab`dır (şiddetle kötülüğün sonucunu yaşatandır).

EN’AM 6-51 Rablerine haşrolunmalarından korkanları O`nunla (nefslerindeki Esma kuvvelerinin yaşatacakları konusunda) uyar… Onların O`nun dununda ne bir Veli`si ve ne de bir şefaat edicisi vardır… Umulur ki takvayı gerçekleştirirler.

TEVBE 9-108 O mescidin (mescid-i dırar`ın) içinde asla namaza durma! Ta ilk gününden temeli takva üzere tesis edilmiş mescid, içinde kıyam etmene elbette daha layıktır… Orada arınmışlığı seven rical vardır… Allah arınanları sever.

TEVBE 9-109 Binasını Allah`tan bir takva ve rıdvan üzere kuran kimse mi hayırlıdır yoksa binasını yıkılmaya yüz tutmuş uçurumun kenarı üzere kurup da onunla Cehennem ateşinin içine yuvarlanan kimse mi? Allah zalimler topluluğuna (şirk, küfür ve nifak ehline) hakikati yaşatmaz!

RA’D – RAD 13-35 Korunanlara vadolunan CENNETiN TEMSiL (misal-benzetme) yollu anlatımı şöyledir: Altından nehirler akar… Yemişi de daimdir, gölgesi de… işte bu takva sahiplerinin geleceğidir… Hakikat bilgisini inkar edenlerin geleceği ise, o malum ateştir.

NAHL 16-31 (Muttakilerin vatanı) Adn cennetleri… Altlarından nehirler akan o cennetlere dahil olurlar… Orada her diledikleri kendilerinindir… Allah, takva ehlini işte böyle cezalandırır!

HAC 22-37 Onların etleri de kanları da Allah`a asla erişmez; fakat sizden O`na takva (itaatle elde edilecek yararlar) ulaşır… işte böylece (Allah) onları size boyun eğdirdi ki; size hakikati fark ettirdiği kadarıyla Allah`ı tekbir edesiniz… Muhsinleri müjdele!

ŞUARA 26-124 Hani kardeşleri Hud onlara dedi ki: “Korkup sakınmaz mısınız (korunun; takva elde edin!)?”

FETiH 48-26 O zaman hakikat bilgisini inkar edenler, kalplerine hamiyeti (köylülük-cahillik gururu), cahillik tutuculuğunu (yeniye kapalılık) yerleştirmişlerdi… Allah, Rasulüne ve iman edenlere sekine inzal etti ve onları kelime-i takva (la ilahe illallah) anlayışında sabitledi… Onlar bu sözü bizatihi yaşayarak hak etmiş ve ehil kimselerdi… Allah her şeyi Alim`dir.

MÜDDESSiR 74-56 Allah dilemedikçe onlar zikredemezler (hatırlayıp değerlendiremezler)… O, takvanın ehlidir (dilediğinde korunmayı izhar eder) ve mağfiretin ehlidir (dilediğinde mağfiretini oluşturur).

ŞEMS 91-8 Sonra da ona (bilince) hem fücurunu (Hak`tan ve Sistemden sapmayı) ve hem de takvasını (korunmasını) ilham edene ki…

BAKARA 2-24 Bunu yapamazsanız, ki yapamazsınız; yananı insanlar ve taşlar (bilinç yapı olarak ruhani insan ve taş, yani o ortama göre yaratılmış olan maddesi… Allahu a`lem!) olan o ateşten korunun; zira hakikati inkar edenleri yakar o ateş.

BAKARA 2-41 Ve iman edin sizde olanı (Tevrat`ı) tasdik eden, indimizden inzal ettiğimize (Kuran`a). O gerçeği inkar edenlerin ilki olmayın. Varlığınızdaki (B sırrı kapsamındaki) işaretlerimi (Esma`nın açığa çıkış özelliklerini) az bir dünya değerine değişmeyin. Benden korunun!

BAKARA 2-48 Kimsenin kimseyi kurtarmak için bir şey ödeyemeyeceği süreçten korunun; (o süreçte) ne (birbirine) şefaat kabul edilir, ne fidye ödenerek biri kurtarılabilir ne de onlara yardım gelir.

BAKARA 2-123 Ve korunun o süreçten ki, hiçbir nefs bir başkası için bir şey ödeyerek onu kurtaramaz. Ondan bir fidye (kurtuluş bedeli) kabul edilmez; ona şefaat fayda vermez ve dahi yardım edilemez!

BAKARA 2-189 Sana hilallerden (ay takviminden) soruyorlar… De ki: “Bunlar (ibadetlerin ay takvimine bağlanması ile) insanların yararlanması ve hac için ölçülerdir.” Birr, evlere arka kapıdan girmek (hakikate dolaylı yoldan ulaşmak) değil, korunanlardan olmak için ön kapıdan (direkt kestirme yoldan) girmektir. Allah`tan korunun ki felah bulasınız.

BAKARA 2-194 Haram ay, haramınız olan aya bedeldir… Ve buna hürmette eşitlik esastır. O halde haddi aşıp (bu süreçte) size saldırana, saldırganlığının misliyle siz de saldırın! Allah`tan korunun, ve iyi bilin ki Allah korunanlarla beraberdir.

BAKARA 2-196 Haccı da umreyi de Allah için tamamlayın. (Bunu yapmaktan) engellenirseniz hediye kurban da yeterlidir. Kurbanınız kesilene kadar başınızı tıraş etmeyin. içinizden kim hasta olursa ya da başında (hacca engel) bir sıkıntısı olursa, oruç yahut sadaka veya kurban diyet gerekir. (Engelleme kalktığında) emin olduğunuzda kim hacca kadar umreyi yaşamak, yararlanmak isterse, kolayına gelen bir hediye kurbanı kessin. Fakat bulamayana hac günlerinde üç, döndükten sonra da yedi olmak üzere on gün oruç gerekir. Bunlar ailesi (yerleşim alanı) Mescid-i Haram civarı olmayanlar içindir. Allah`a karşı gelmekten korunun. Ve iyi bilin ki Allah, hak edilen karşılığı şiddetle verir.

BAKARA 2-197 Hac bilinen aylardadır. Kim o aylarda haccı edaya azmederse, artık hacda seviyesiz konuşmalar, hacca yakışmayan davranışlar, fiiller, kavga yapmamalıdır. Ne hayır yaparsanız Allah bilir. Azıklanın ki en hayırlı azık takvadır (Allah için beşeriyetinin noksanlarından korunma). Ey derin düşünen akıl sahipleri, benden korunun (yanlış yapmanız yüzünden karşılığını vermemden korunun)!

BAKARA 2-223 Kadınlarınız sizin (evlat verecek) tarlanızdır. Ona göre, nasıl isterseniz öylece ekin tarlanızı. Nefsleriniz için geleceğe hazırlık yapın. Ve Allah`tan korunun ve iyi bilin ki, O`na kavuşacaksınız. iman edenlere müjdele!

BAKARA 2-231 Karılarınızı boşadığınızda üç aybaşı süresi tamamlandığında ya güzellikle devam edin ya da iyilikle serbest bırakın. Eziyet amacıyla onları kendinize bağlı tutmayın. Kim bunu yaparsa muhakkak kendi nefsine zulmetmiş olur. Allah hükümlerini önemsememezlik yapmayın. Allah`ın üzerinizdeki nimetini ve Kitap ve Hikmetten inzal ettiğini hatırlayın. Allah`tan korunun ve iyi bilin ki, Allah her şeyin (Esma mertebesi itibarıyla) hakikati olarak bilir.

BAKARA 2-233 (Boşanmış annelerin) süt emzirmesini tamamlatmak isteyen (babalar) için, anneler iki tam yıl çocuklarını emzirebilirler. Bu süre zarfında onların rızkı ve giyim kuşamı örfte olduğu üzere babanın yükümlülüğündedir. Hiçbir nefse kapasitesini aşan teklif edilmez. Ne bir ana ne de bir baba çocuğu yüzünden zarara sokulmamalıdır. Varise düşen de aynen böyledir. Eğer kendi rızaları ile anlaşarak çocuğu iki yıldan önce sütten kesmek isterlerse kendilerine bir suç yoktur. Eğer çocuklarınızı (süt anne tutup) emzirtmek isterseniz, örf üzere verilmesi gerekeni ödediğiniz takdirde, bunda da bir beis yoktur. Allah`tan korunun ve iyi bilin ki Allah (tüm yaptıklarınızın yaratanı olarak) Basir`dir.

BAKARA 2-281 Allah`a döndürüleceğiniz o günden korunun. işte o zaman her nefse kazandığı tamı tamına verilir ve onlara zulmedilmez.

BAKARA 2-282 Ey iman edenler, belli bir süre ile borç verdiğinizde onu yazın. Aranızdan adil biri yazsın. Yazmayı bilen de Allah`ın kendisine öğrettiği gibi yazsın ve bundan kaçınmasın. Ayrıca hak üzerinde olan (borçlu) da yazdırsın. Rabbi olan Allah`tan ittika edip, borcundan hiçbir şeyi eksiltmesin. Eğer borçlu anlayışı sınırlı veya çocuk ise, onun velisi yazdırsın. Erkeklerden iki kişiyi de şahit tutun. Eğer iki erkek yoksa o zaman şahitler bir erkek ve iki kadın olsun. Onlardan biri unutur veya şaşırırsa diğeri hatırlatır diye. Davet edildiklerinde şahitlikten de kaçınmasınlar. Küçük veya büyük borcu vadesine kadar yazmaktan geri kalmayın. Bu Allah indinde en uygun ve sağlam tarz olduğu gibi ileride şüpheye düşmemeniz için de en sağlam yoldur. Meğer ki aranızdaki alışveriş peşin paraya dayanan bir işlem olsun. O zaman bunu yazmamanızda bir beis yoktur. Alım satım yaptığınızda dahi şahit tutun. Bir de ne yazan ne de şahit bu işten zarar görmesin. Eğer onlara zarar verecek bir durum oluşursa bu kendinize verdiğiniz bir zarar olur. Allah`tan korunun. Allah size öğretiyor. Allah Bi-külli şey`in Alim`dir.

AL-U iMRAN 3-50 Tevrat`tan (Musa`ya vahyolandan) önümde bulunanı (tahrif olmamış-orijinali) tasdik ediciyim… (Saptırılarak) size haram kılınmış bazılarının, helal olduğunu bildirmek için. Rabbinizden bir işaretle-mucize ile geldim. Allah`tan korunun ve bana itaat edin.

AL-U iMRAN 3-102 Ey iman edenler… Allah`tan (size yaptıklarınızın sonuçlarını kesinlikle yaşatacağı için) hakkıyla korunun ve ancak teslim olmuşluğunu yaşayanlar olarak ölün.

AL-U iMRAN 3-123 (Gerçekten) siz zayıf ve çaresiz bir haldeyken, Allah size Bedir`de zafer verdi. O halde Allah`tan korunun ki böylece değerlendirenlerden olasınız.

AL-U iMRAN 3-130 Ey iman edenler, kat kat arttırılmış riba (faiz) yemeyin (tefecilik yasaklanmıştır)! Allah`tan (yaptıklarınızın getirisini kesinlikle yaşatacağı içindir ki) korunun; kurtuluşa eresiniz!

AL-U iMRAN 3-131 Hakikati inkar edenler için hazırlanmış olan ateşten korunun.

AL-U iMRAN 3-200 Ey iman edenler… (içinde bulunduğunuz zorluklara) dayanın, birbirinizle dayanıklılıkta yarışın, düşmana karşı hazır ve bütünlük içinde olun ve Allah`tan korunun ki kurtuluşa eresiniz. Not: Sık geçen “Allah`tan korunun” uyarısının anlamı bize GÖRE şudur: Allah sizden açığa çıkan fikir veya fiillerin her an sonucunu yarattığı içindir ki; hoşlanmayacağınız şeylerle karşılaşmak istemiyorsanız, onları oluşturan davranış ve düşüncelerden uzak durarak özünüzdeki Hasib mekanizmasına karşı korunun. Allahu alem!

NiSA 4-1 Ey insanlar, sizi tek bir nefsten (insan şuurundan) yaratan ve ondan da kendi eşini (beden) halk eden ve ikisinden pek çok erkek ve kadın üretip (Dünya`ya) yayan Rabbinizden korunun! Korunun O Allah`tan ki, siz O`nun hürmetine (kişinin hakikatinin Esma olması sebebiyle hakikatte Allah`tan) ve de Rahimlerin hatırına (Esma mertebesinin oluşturduğu insani hakikat dolayısıyla) birbirinizden istersiniz. Çünkü Allah, Esma`sıyla sizi her an kontrolünde tutandır (Rakib`dir).

NiSA 4-131 Semalarda ve arzda ne varsa Allah içindir (El Esma ül Hüsna`sının işaret ettiği özelliklerin açığa çıkması için)! Sizden önce kendilerine hakikat bilgisi verilenlere ve size, “Allah`tan korunun” diye tavsiye ettik… Eğer hakikati inkar ederseniz, (bilmiş olunuz ki) kesinlikle semalar ve arzda ne varsa Allah içindir! Allah Gani`dir, Hamid`dir.

MAiDE 5-2 Ey iman edenler! ŞeairAllah`a (Allah nişanelerine, Allah`ı çağrıştırana-hissettirene), haram aylara, Beytullah`a hediye olunan kurbanlıklara, özel gerdanlıklı kurbanlara, Rablerinden bir fazl ve rıdvan isteyerek Beyt`e gelenlere, hürmetsizlik yapmayın… ihramdan çıktığınızda avlanabilirsiniz… Mescid-i Haram`a (daha önce) girmenizi engellediler diye bir kavme olan nefretiniz, sizi haddi aşmaya sevketmesin… Birr ve takva üzere yardımlaşın; zulüm ve düşmanlık üzere yardımlaşmayın… Allah`tan (yaptıklarınızın sonucunu yaşatacağı için) korunun… Muhakkak ki Allah, Şedid ül ikab`dır (şiddetle kötülüğün sonucunu yaşatandır).

MAiDE 5-4 Sana, kendilerine neyin helal kılındığını soruyorlar… De ki: “Size güzel-temiz gıdalar helal kılınmıştır… Bir de Allah`ın size talim ettiğinden öğrettiğiniz, alıştırıp eğittiğiniz avcı hayvanların, sizin için tuttuklarından yiyin ve üzerine Allah ismini zikredin… Allah`tan korunun…” Muhakkak ki Allah Seri ül Hisab`dır (seri ül hesap=açığa çıkanın sonucunu bir sonraki anda oluşturan).

MAiDE 5-7 Üzerinizdeki Allah nimetini ve sizi onunla bağladığı sözleşmeyi hatırlayın; hani “işittik ve itaat ettik” demiştiniz… Allah`tan korunun! Muhakkak ki Allah içinizdekilere, onların Esma`sıyla hakikati olarak Alim`dir.

MAiDE 5-8 Ey iman edenler… Allah için dosdoğru durun, adil şahitler olun… Bir topluluğa olan nefretiniz sizi adaletsizliğe sevketmesin! adil olun, bu anlayış korunmaya daha yakındır… Allah`tan korunun! Muhakkak ki Allah tüm fiillerinizi (onların yaratanı olarak) Habir`dir.

MAiDE 5-11 Ey iman edenler… Üzerinizdeki Allah nimetini hatırlayın… Hani bir topluluk ellerini size uzatmaya (zarar vermeye) niyetlenmişti de, onların ellerini sizden çekmişti… Allah`tan korunun! iman edenler, Allah`a tevekkül etsinler (hakikatlerindeki El-Vekil isminin, gereğini yerine getireceğine iman etsinler).

MAiDE 5-35 Ey iman edenler! Allah`tan korunun; O`na yakini edinmenizi sağlayacak vesileyi isteyin ve O`nun yolunda azimle gayret edin ki kurtuluşa eresiniz.

MAiDE 5-57 Ey iman edenler… Sizden önce kendilerine hakikat bilgisi verilenlerin, dininizi alay, eğlence konusu edinenlerini ve hakikati inkar edenleri veliler edinmeyin! Eğer iman ehliyseniz Allah`tan korunun!

MAiDE 5-88 Allah`ın sizi rızıklandırdığı şeylerden helal ve tayyib olanı yeyin… Korunun Allah`tan ki siz O`na, Esma`sıyla nefsinizin hakikati olduğu inancıyla, iman edenlersiniz!

MAiDE 5-96 Hem sizin hem de yolcuların bir faydalanması için, denizde avlanmak ve onun yemeğini yemek helal kılınmıştır… Fakat ihramlı olduğunuz sürece karada avlanmak size haram kılınmıştır! Allah`tan korunun ki, O`na haşrolunacaksınız.

MAiDE 5-100 De ki: “Habis (pis), tayyib (temiz) ile eş değerde olmaz… Habisin çoğunluğu hoşuna gitse bile”… O halde ey öze ermiş derin düşünür akıl sahipleri (Ulül Elbab), Allah`tan korunun ki kurtuluşa eresiniz.

MAiDE 5-108 işte bu, şehadetlerini onun vechi üzere getirmeleri (Allah adına yapmaları) için yahut da (yalancı şahitlerin) yeminlerinden sonra, yeminlerinin reddolmasından korkmalarına çözümdür… Allah`tan korunun ve algılayın! Allah fasıklar (bozuk-asılsız inançlılar) topluluğunu hakikate erdirmez!

MAiDE 5-112 Hani Havariyyun: “Ey Meryemoğlu isa! Senin Rabbinin kudreti yeter mi semadan bizim üzerimize bir maide (zahir anlamıyla, sofra; batın anlamıyla, hakikat ve marifete ait ilimler) inzal etmeye?” dediler… (Demek istedikleri şuydu: Allah`ın seni yarattığı Esma terkibin yani fıtratın, yaratılış programın, böyle bir şey için yeterli midir? Bu soruyu isa`dan o güne kadar tüm açığa çıkanlar kapsamında değerlendirmek gerekir. A.H.) (isa da): “Eğer iman edenlerseniz Allah`tan korunun” dedi.

EN’AM 6-72 Ve “Salatı ikame edin ve O`nun azabından korunun; O ki (sizi toplayacak), O`na haşrolunursunuz!

ENFAL 8-1 Sana savaş ganimetlerinin taksimini (konusunu) soruyorlar… De ki: “Savaş ganimetleri, Allah ve Rasulünündür… Allah`tan (hakikatinizin yaşanmaması halinde, bunun yaşatacağı sonuçlarından) korunun ve aranızdaki din kardeşliği ilişkisini (birbirinizin hakikatini görerek) düzeltin. Eğer (hakiki) iman edenler iseniz, Allah`a ve Rasulüne itaat edin (çünkü Hakikatiniz ve o hakikatin dillendiricisi, sizin hakikatinizi yaşamanızı ister).”

ENFAL 8-25 Sizden yalnızca zulmedenlere isabet etmekle kalmayan bir beladan korunun… iyi bilin ki Allah Şedid ül ikab`dır (yapılan yanlışın sonucunu şiddetle yaşatandır).

ENFAL 8-69 Elde ettiğiniz ganimetten helal ve temiz olarak yeyin… Allah`tan korunun. Muhakkak ki Allah Gafur`dur, Rahim`dir.

TEVBE 9-119 Ey iman edenler! Allah`tan (yaptıklarınızın sonuçlarını kesinlikle yaşatacağı için) korunun ve sadıklarla (Hakk`ı tasdik edenlerle) beraber olun!

HAC 22-1 Ey insanlar! Rabbinizden (yaptıklarınızın sonucu olarak yaşatacaklarından) korunun! Muhakkak ki o Saat`in depremi çok büyük bir şeydir.

MU’MiNUN 23-52 işte şu tek bir ümmet olarak, sizin toplumunuzdur… Ben de sizin Rabbinizim, o halde (yaşatacaklarımdan) korunun!

ŞUARA 26-108 O halde Allah`tan (kesinlikle yaptıklarınızın sonucunu yaşatacağı için) korunun ve bana itaat edin!

ŞUARA 26-110 O halde Allah`tan (kesinlikle yaptıklarınızın sonucunu yaşatacağı için) korunun ve bana itaat edin!

ŞUARA 26-124 Hani kardeşleri Hud onlara dedi ki: “Korkup sakınmaz mısınız (korunun; takva elde edin!)?”

ŞUARA 26-126 O halde Allah`tan (kesinlikle yaptıklarınızın sonucunu yaşatacağı için) korunun ve bana itaat edin.

ŞUARA 26-131 Artık Allah`tan (kesinlikle yaptıklarınızın sonucunu yaşatacağı için) korunun ve bana itaat edin.

ŞUARA 26-132 Bildiğiniz nimetlerle size yardım edenden korunun.

ŞUARA 26-144 O halde Allah`tan (kesinlikle yaptıklarınızın sonucunu yaşatacağı için) korunun ve bana itaat edin.

ŞUARA 26-150 O halde Allah`tan (kesinlikle yaptıklarınızın sonucunu yaşatacağı için) korunun ve bana itaat edin.

ŞUARA 26-163 O halde Allah`tan (kesinlikle yaptıklarınızın sonucunu yaşatacağı için) korunun ve bana itaat edin.

ŞUARA 26-179 O halde Allah`tan (kesinlikle yaptıklarınızın sonucunu yaşatacağı için) korunun ve bana itaat edin.

ŞUARA 26-184 Sizi ve önceki nesilleri yaratandan (onlara yaptıklarının sonucunu yaşattığı ve size de yaşatacağı için) korunun!

ANKEBUT 29-16 İbrahim… Hani (İbrahim) toplumuna dedi ki: “Allah`a kulluk edin ve O`ndan korunun! Anlayabilirseniz bu sizin için daha hayırlıdır.”

RUM 30-31 O`na yönelmişler olarak, O`ndan (yaptıklarınızın sonucunu otomatik olarak yaşatacağı sistem ve düzeni nedeniyle) korunun, salatı ikame edin ve şirk koşanlardan olmayın!

LOKMAN 31-33 Ey insanlar! Rabbinizden (size yaptıklarınızın karşılığını-sonucunu kesinlikle yaşatacağı için) korunun; babanın evladından, evladın da babasından hiçbir yararı olmayacağı süreçten dehşet duyun! Muhakkak ki Allah`ın vaadi haktır! Dünya yaşamı sakın sizi aldatmasın… O çok aldatıcı da (bilinciniz) Allah`la (O sizin hakikatinizdir, size bir şey olmaz diye) sizi aldatmasın (Sünnetullah`ı görmekten perdelemesin)!

AHZAB 33-55 Onlara; babaları, oğulları, erkek kardeşleri, erkek kardeşlerinin oğulları, kız kardeşlerinin oğulları, diğer iman eden kadınlar ve köleleri hakkında, hicapsız görünme hususunda bir vebal yoktur… Allah`tan korunun… Muhakkak ki Allah her şey üzerine şahittir!

AHZAB 33-70 Ey iman edenler! Allah`tan (yaptıklarınızın sonucunu yaşatacak olan sisteminden) korunun ve sağlam söz söyleyin!

YASiN 36-45 Onlara: “Önünüzdekinden (karşılaşacaklarınıza karşı) ve arkanızdakinden (yapmış olduklarınızın sonuçlarından) korunun ki rahmete eresiniz” denildiğinde (yüz çevirirler).

ZÜMER 39-10 De ki: “Ey iman eden kullarım, Rabbinizden (yaptığınız her şeyin sonucunu kesinlikle yaşatacağı için) korunun! Bu dünyada güzellikler, iyilik yapanlar (mümin-kafir fark etmez) içindir… Allah`ın arzı (Esma`sını açığa çıkarma alanı) geniştir… Sadece sabredenlerde bunun karşılığı hesapsız açığa çıkarılır.”

ZÜMER 39-16 Onların, fevklerinden (bilinç boyutu itibarıyla) de yakıcı-ateşten gölgelikler (katmanlar) vardır, altlarından (bedenleri itibarıyla) da gölgelikler (katmanlar) vardır… işte (gerçek) bu; Allah onun korkusunu kullarında açığa çıkarıyor! Ey kullarım, benden korunun (Sünnetim gereği sizden açığa çıkan her şeyin sonucunu kesinlikle yaşatacağım için)!

ZUHRUF 43-63 isa apaçık deliller olarak açığa çıktığında dedi ki: “Gerçekten size hikmeti (sistem ve düzenin gerçeklerini) getirdim ve hakkında ayrılığa düştüklerinizin bir kısmını size açıklayayım diye (geldim)… O halde Allah`tan (yaptıklarınızın sonucunu yaşatacağı için) korunun ve bana itaat edin.”

HUCURAT 49-1 Ey iman edenler… Allah`ın ve O`nun Rasulünün önüne (beşeri düşünce ve yorumlarınızla, değerlendirmelerinizle) geçmeyin; Allah`tan (şartlanmaya dayalı değer yargılarınızın sonuçlarını kesinlikle yaşatacağı için) korunun! Muhakkak ki Allah Semi`dir, Alim`dir.

HUCURAT 49-10 Muhakkak ki iman edenler kardeştirler! O halde iki kardeşinizin arasını düzeltin ve Allah`tan korunun ki rahmete eresiniz.

HUCURAT 49-12 Ey iman edenler! Zannın çoğundan (doğruluğundan emin olmadığınız konuda fikir yürütmekten) kaçının! Muhakkak ki bazı zanlar suçtur (şirk veya şirke yol açar)! Tecessüs etmeyin (merakla başkalarının özel yaşantısını araştırmayın)! Kiminiz de kiminizin gıybetini yapmasın! Biriniz, ölü kardeşinin etini yemeyi sever mi? Bundan tiksindiniz! Allah`tan korunun! Muhakkak ki Allah Tevvab`dır, Rahim`dir.

HADiD 57-28 Ey iman edenler! Allah`tan korunun ve Rasulü olarak Esma`sıyla açığa çıkışına iman edin ki rahmetinden size iki pay versin ve sizin için kendisiyle yürüdüğünüz bir nur oluştursun ve sizi mağfiret etsin… Allah Gafur`dur, Rahim`dir.

MÜCADELE 58-9 Ey iman edenler… Birbirinizle fısıldaştığınızda kötülük, düşmanlık ve Rasule isyan konusunda fısıldaşmayın… (Allah`a) yakınlığı sağlayıcı fiiller ve korunmayı getirici davranışlar hakkında fısıldaşın! O`na haşrolunacağınız Allah`tan (yaptıklarınızın sonucunu yaşatacağı için yanlış yapmaktan) korunun!

HAŞR 59-7 Allah`ın, fethedilen bölge halkından, Rasulüne verdiği savaşsız ganimet (fey`), Allah`a, Rasule, yakınlarına, yetimlere, yoksullara ve yolcuya aittir… (Bu böyle takdir edilmiştir) ki (varlık) sizden (sadece) zenginler arasında elden ele dolaşan bir şey olmasın! Rasul size ne verdi ise, onu alın (kabul edin); sizi neden engelledi ise, ona son verin! Allah`tan (yaptıklarınızın sonucunu kesinlikle yaşatacağı içindir ki) korunun… Muhakkak ki Allah Şedid ül ikab`dır.

HAŞR 59-18 Ey iman edenler Allah`tan korunun! Bir nefs yarın (vefat ötesi) için önceden ne gönderdiğine bir baksın! Allah`tan korunun! Muhakkak ki Allah yaptıklarınızda Esma`sıyla yaratanı olarak Habir`dir.

MÜMTEHiNE 60-11 Kadınlarınızdan biri ayrılıp kafirlere giderse, sonra da bir şekilde onların eşlerinden size kaçan olur ya da ganimet olarak size kalırlarsa, eşleri gitmiş olanlara mehrlerinin mislini veriniz. O Allah`tan korunun ki, siz O`na iman etmişlersiniz.

TEĞABUN 64-14 Ey iman edenler! Muhakkak ki eşlerinizden ve evlatlarınızdan (onların içinden) sizin için düşman vardır! Bundan ötürü onlardan korunun! Eğer affeder, vazgeçer ve bağışlarsanız, muhakkak ki Allah Gafur`dur, Rahim`dir.

TEĞABUN 64-16 Öyleyse, olabildiğince Allah`tan (yaptıklarınızın sonucunu yaşatacağı için) korunun; algılayın ve itaat edin ve kendi hayrınıza olarak infak edin! Kim benliğinin cimriliğinden/ihtirasından korunursa, işte onlar kurtuluşa erenlerin ta kendileridir!

TALAK 65-1 Ey Nebi! Kadınları boşamaya niyetlendiğinizde; iddetlerini dikkate alarak (ay hallerinden temizlendikten sonra) onları boşayın ve iddeti (sürecini) sayın… Rabbiniz olan Allah`tan korunun. Açık bir fuhuş yapmaları durumu müstesna, onları evlerinden çıkarmayın, onlar da çıkmasınlar… işte bu Allah`ın koyduğu sınırdır! Kim hududullahı tecavüz ederse, gerçekten nefsine zulmetmiştir. Bilemezsin, belki Allah bundan sonra bir iş ihdas eder.

TALAK 65-10 Allah, onlar için şiddetli bir azap hazırlamıştır! Allah`tan korunun, ey iman etmiş Ulül Elbab (derin düşünebilen akıl sahipleri)! Allah size gerçekten bir hatırlatıcı (Zikir) inzal etmiştir!

NUH 71-3 Allah`a ibadet edin, O`ndan korunun ve bana itaat edin;

BAKARA 2-103 Eğer onlar iman edip (şirkten) korunmuş olsalardı, Allah indinden açığa çıkacak sevap, haklarında çok daha hayırlı olacaktı. Keşke bilselerdi.

MERYEM 19-85 Korunmuş olanları, ikrama nail olmuşlar olarak Rahman`a haşrettiğimiz süreçte!

FURKAN 25-15 De ki: “Bu mu daha hayırlıdır yoksa korunmuşlara vadolunan sonsuzluk cenneti mi? (O cennet) onlar için bir ceza (yaşamlarının getirisi) ve (hakikatlerine) dönüş yeridir.”

ŞUARA 26-90 Korunmuşlara cennet (yaşantısı) yaklaştırılmıştır.

SAD 38-49 Bu hatırlatmadır! Muhakkak ki korunmuş olanlar için dönüş yerinin güzeli vardır.

DUHAN 44-51 Muhakkak ki korunmuş olanlar, güvenliktedirler.

TUR 52-17 Muhakkak ki korunmuşlar, cennetler ve nimetler içindedirler.

KALEM 68-34 Muhakkak ki korunmuş olanlar için, Rableri indinde Naim cennetleri vardır.

MÜRSELAT 77-41 Muhakkak ki müttekiler (korunmuşlar), gölgelerin ve kaynakların içindedirler.

NEBE 78-31 Muhakkak ki korunmuşlar için kurtuluş vardır.

BAKARA 2-2 Hakkında şüphe edilmesi mümkün olmayan o Hakikat ve Sünnetullah BiLGisi (KiTAP), korunmak isteyenlere gerçeği idrak etme kaynağıdır.

BAKARA 2-66 Bu, olayı yaşayanlara ve onlardan sonra gelenlere ibret bir ceza olsun; korunmak isteyenler de bundan öğüt alsınlar diyedir.

BAKARA 2-180 Birinize ölüm yaklaştığında eğer bir hayır (miras-mal) bırakacaksa ana-babası veya akrabaları için vasiyet etsin. Bu korunmak isteyenler için bir haktır!

YUNUS 10-6 Gece ve gündüzün dönüşümünde, Allah`ın semalar ve arzda yarattıklarında, korunmak isteyenlere nice işaretler vardır.

ENBiYA 21-48 Andolsun ki biz Musa ve Harun`a Furkan`ı (Hak ile batılı ayırt edeni), korunmak isteyenler için bir ışık ve bir hatırlatıcı olarak verdik.

NUR 24-34 Andolsun ki, size gerçeği açıkça gösteren işaretler, sizden önce gelip geçmişlerden örnekler ve korunmak isteyenler için ibret alınacak öğüt inzal ettik.

FURKAN 25-74 Onlar ki: “Rabbimiz… Eşlerimizden (veya bedenlerimizden) ve evlatlarımızdan (bedeni çalışmalarımızın semeresinden) göz aydınlığı (cennet yaşamını) oluşturacakları bize ihsan et; bizi, korunmak isteyenlere uyulası önder kıl” derler.

HAKKA 69-48 Muhakkak ki O (Kur`an), korunmak isteyenler için düşündürücü hatırlatmadır!

 

1803 – Hz. Enes (radıyallâhu anh) anlatıyor: “Resülullah (aleyhissalâtu vesselâm) buyurdular ki: “Evinden çıkınca kim: “Allah`ın adıyla, Allah`a tevekkül ettim, güç kuvvet Allah`tandır” derse kendisine: “İşine bak, sana hidâyet verildi, kifâyet edildi ve korundun da” denir, ondan şeytan yüz çevirir”.

Tirmizi, Daavât 34, (3422); Ebü Dâvud, Edeb 112, (5095); Nesâi, İstiâze (8,268).

 

7124 – Hz. Ebu Hureyre radıyallahu anh anlatıyor: “Resülullah aleyhissalatu vesselam buyurdular ki: “Kişi evinin -veya apartmanın- kapısından çıkınca, adama müekkel (nezaretçi) iki meleği vardır. Adam: “Bismillah” deyince onlar: “Doğruya irşad edildin” derler. “Lâ havle velâ kuvvete illâ billâh” deyince, melekler: “Korundun” derler. Adam: “Tevekkeltü alâllah” deyince onlar: “İşin (sana bedel) görüldü” derler.

(Resülullah aleyhissalâtu vesselâm devamla) dedi ki: “Sonra adamın iki karîni (yani onu günaha sürüklemek isteyen insî ve cinnî iki şeytanı) onu karşılarlar. Melekler (o şeytanlara): “Hidayete erdirilen, işi (Allah tarafından) görülen ve muhafaza altına alınan bir kimseden ne istiyorsunuz?” derler “

 

3241 – Bir rivayette de: “Sizden kim, bir yarım hurma ile de olsa ateşten korunabilirse, bunu yapsın“ buyurmuştur.“

Buhari, Zekât 10, 9, Menâkıb 25, Edeb 34, Rikâk 49, 51, Tevhid 24, 36; Müslim, Zekât 66-67, (1016); Nesâi, 63, (5, 74-75).

 

588 – Hz. Aişe (radıyallahu anhâ) anlatıyor: Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm) geceleyin beklenerek korunuyordu. Ancak: “…Allah seni insanlardan korur” (Maide 67), ayeti inince Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm) başını çadırdan çıkarıp: “Ey insanlar dağılın, artık beni Allah koruyor” diye seslendi.

Tirmizi, Tefsir, Mâide, (3049).

 

4062 – Urve İbnu Amir el-Kureşi radıyallahu anh anlatıyor: “Resûlullah aleyhissalâtu vesselâm`ın yanında uğursuzluktan bahsedilmişti. Buyurdular ki:

“Bunun en iyisi fe`l (uğur çıkarma)dır. (Uğursuzluk inancı) bir müslümanı yolundan alıkoymasın. Biriniz, hoşlanmadığı bir şey görecek olursa şu duayı okusun: “Allahümme la ye`ti bi`l-hasenâtı illa ente ve lâ yedfe`u`s-Seyyiâti illâ ente velâ havle ve lâ kuvvete illâ bike. (Allahım! Hayrı ancak sen verebilirsin, kötülüğü de ancak sen defedebilirsin. İbadet, çalışma, korunma vs. için muhtaç olduğumuz) güç ve kuvvet de ancak sendendir.)”

Ebu Davud, Tıbb 24, (3919).

 

Kavram hakkında henüz bir not alınılmadı.

Ahadiyet

Anlamı Ahadiyyeti” târif eden en uygun kelime de “HİÇLİK”tir. “LÂHUT”  fikir kabul etmez! Düşünce, o boyutta “yok” olur! “Ahadiyet” denilen bu mertebe “hiç“liktir! “Allah yerleri ve gökleri yaratmadan evvel altında ve üstünde

Oku »

Bâtıl

Anlamı Ya, “Hak” diyeceğiz, Hakkı tavsiye edeceğiz, Hakkı isteyeceğiz!.. Veyahut da tabiâtımızın, arzumuzun, zevkimizin, duygularımızın istikametinde, bâtılın savunucusu olacağız!.. Bâtılı yaşayacağız!.. Hak gelince bâtıl gider, yok olur!.. Hak varsa, tecelli

Oku »

Baba

Anlamı “Babam böyle istememiş olsaydı, siz bana bunları yapamazdınız!.” Diyordu Hz. İsa Aleyhisselâm.. Tasavvufta, “Nefs-i Kül” varlığın “ana”sıdır; “Akl-ı Kül” ise “baba”sı!… Yâni, yaratılmış tüm birimlerin anası nefsi küldür, babası ise “Akl-ı

Oku »