İlk İnsan
- Dikkat edilirse, Kur`ân-ı Kerîm’de Adem`in ilk insan türünden bir varlık olduğuna dâir hiç bir âyet yoktur!. Kur`ân ‘daki bu açıklama “yeryüzünde Halife meydana getirileceği” yolundadır..
- Esasen, bizim bildiğimiz Adem`in, yeryüzünde meydana gelen ilk Adem olmadığı yolunda bazı geçmiş beyanlar var. Yani, bizim neslimizin ilk insanı olan Adem, esas insanlığın başlangıcı olan Adem değil!..
- Adem, gök yüzünde her hangi bir yerde, her hangi bir yıldızda mı meydana getirildi?… Yoksa, dünya üzerinde mi?.
“İnsan“ın daha önceden “insansı” diye isimlendirdiğimiz hâliyle dünya üzerinde “toprak“dan yaratıldığı yolundaki âyetlerle kesindir!…
İşte bu yüzden, “Halife” ve dolayısıyla da “insan” olarak “meydana getirilen” Adem`in içinde yaşadığı “Cennet” Dünya üzerindeydi!. Dünya üzerinde, Cennet şartlarında yaşanıyordu…
- “Toprak” deniyorsa, atomik boyut; “kan pıhtısı“ndan söz ediliyorsa en azından DNA katmanını düşünmek gibi…
Zirâ, topraktan karılarak yaratılmış tek bir insan mevcut değildir Dünya`da!. Dahi toprağı karacak iki elli bir tanrıdan asla söz edilemez!. Hücre yapı dahi, Kurân isimli “Bilgi kaynağı“nda “balçık” benzetmesiyle anlatılmıştır; ihtiva ettiği mineraller ve su dolayısıyla.
ÂL-U İMRÂN 59-) İnne mesele Iysa ındallahi kemeseli Adem* halekahu min turabin sümme kale lehu kün feyekûn;
Muhakkak ki, Allah indînde İsa`nın oluşumu Adem`in oluşumu gibidir (İsa`nın oluşumu Adem`in oluşumu gibiyse, Adem`in oluşumu da İsa`nın oluşumu gibidir. Buna göre düşünülmeli bu konu. A.H.). Onu topraktan yarattı, sonra “Ol” dedi ve oldu (topraktan-moleküler yapıdan meydana gelene ruhun nefh olmasıyla insan hâline gelmesi ile, ana rahminde moleküler yapıdan meydana gelene ruh nefh olması suretiyle insanın meydana gelmesi aynı şeydir).
Kavram hakkında henüz bir not alınılmadı.
Melekût Âlemi
Anlamı Melekût, melekler âlemi olmanın ötesinde mânânın maddeye dönüştüğü âlem olarak da bilinir. Ceberût âlemi ise mânâlar âlemidir. Ceberût yani salt mânâlar âlemine ait mânevi sûretler, melekût âlemi’nin soyut varlıkları
A’mâ – Basiret körlüğü
Anlamı Nefsini tanıyamamış, basiretin gereklerini yerine getirememiş olması, Hak’kı görecek basiretin kör olmasıdır! Gözleri görmeyen değil; basîreti “Sistem ve Düzen”i görmeyen, âmâ’dır!. “Körlük“, gözlerin değil; “basiretlerin” yâni algılama ve değerlendirme