HZ. ÂLİ`NİN “EBU TURAB” LÂKABINI ALMASI

Ahmed Hulûsi

Evliliği takip eden günlerden birisinde Efendimiz AleyhisSelâm, kızıyla Hazreti Âli’yi ziyarete gitmişti… O gece de aksi gibi Hazreti Fâtıma ile Hazreti Âli bir meseleden dolayı münakaşa etmişlerdi…

Efendimiz AleyhisSelâm eve geldiğinde içerde Hazreti Âli’yi göremeyince sordu kızına:

− Âli nerede yâ Fâtıma?.. Hazreti Fâtıma cevap verdi:

− Aramızda bir tartışma geçmişti, bana darılıp gündüz uykusunu dışarıda uyumak için çıkıp gitti!..

Efendimiz AleyhisSelâm o sırada dışardan geçen Sehl bin Sad (r.a.)’a sordu:

− Bakıver bakalım Âli nerelerde?.. O da kısa bir araştırmadan sonra gelip cevap verdi:

− Mescid’de uyuyor yâ Rasûlullâh…

Bunun üzerine Efendimiz AleyhisSelâm kalkıp doğruca mescide gitti: Hazreti Âli mescitde yanı üzerine yatmış uyuyordu… Gömleği üzerinden sıyrılmış, vücudu toza toprağa bulanmıştı… Yanına çöken Efendimizüzerindeki tozu toprağı eliyle silkerken seslendi:

− Kalk yâ Eba Turab!.. Kalk yâ Eba Turab!..

Bundan sonra Hazreti Âli anlatırdı:

“Benim için o günden sonra “Ebu Turab (toprağın babası)” künyesinden daha hayırlı hiçbir isim bulunmadı… Ne zaman ki birisi beni bu isimle çağırırdı, benim içim ferahlar, büyük rahatlık duyardım…”