GÖZDEN ÖZE – 1

Ahmed Hulûsi

Muhterem kişi…

Bil ki, bu satırlar menfaat duygularından sıyrılmış bir âlemde, huzur ve saadet içinde, sadece “Hakikat”tâlibi değerli kişilerin bazı gerçekleri idrak etmelerine vesile olmak için yazılmıştır.

Esere başlarken, sadece şu sözümüzle yetineceğiz:

“Onlar ki, gerçeği idrak edemezler, elbette sizi anlayamazlar; sizi inkâr veya tenkit ederler… Gerçeği idrak etmiş olanlar kimseyi tenkit etmedikleri gibi, kimseyi dahi kusurlu görmezler.”

Yol boyunca birçok merhaleler katedip, çeşitli makâmlardan geçecek, sabrımız nispetinde gerçeğe ereceğiz.

Kişi arzularını terk ettiği zaman Hükmün âlemine; gelenlere razı olduğu zaman da rızaya ermiş kul mertebesine yükselir…

Çünkü, Emr (hüküm) âleminde ne yemek, ne içmek, ne uyumak; yani kısacası, istekle, madde ile alâkası olan hiçbir şey yoktur.

Ve TEK’in hükmünce, Efendimizin bizzat tatbik buyurduğu ve bize de bildirdiği şöyle bir sözü vardır:

“Herkese hitabınız, aklı ölçüsünde olsun!”

İşte bu sebeple gerek devr-i risâlette ve gerekse daha sonraki devirlerde yaşamış olan “Bilenler” ve “İdrak Ehli”, daima birçok önemli hususları mecaz yollu, işaretler ile ifade etmişler, zevk ehli olarak yaşamışlardır. Hiçbir zaman gerçekleri izah ve açıklama yoluna gitmemiş, kendilerine devrolunan bilgileri, sırlarıaçıklamaksızın, bir sonraki ehil kişiye devretmişlerdir. Bu yapacağımız yolculuk süresince, nasip olduğu kadar gerçekleri açıp izah etmeye gayret edecek; gerçeği, elden geldiğince idrakınıza takdime çalışacağız.

Seslenişe kulak verenlere, son defa şöylece hitap edelim, mevzuya girmeden evvel:

“Oku ve idraka çalış!”

Mutlaka söylemek istiyorsan bir şeyler, önce kendini tanı!..”

Bu bâbda bazı yanlış anlamalara meydan vermemek maksadıyla şunu da ilave edelim ki, gerçeği bilen kişi için, yaratılmışlar arasında katiyen tefrik yoktur… Her var olan özel bir değerdir.