Fiiller Âlemi

  • Ef`âl âlemi denen fiiller âleminin, yani bütün bu gördüğümüz-göremediğimiz, algıladığımız-algılayamadığımız fiillerin, bireylerin, birimlerin yani “kesret” denen “çokluk” âleminin meydana geldiği, oluştuğu ilk boyut, melekler âlemidir.

  • “Ef`âl âlemi” diye bilinen fiiller âlemi yani kesret âlemi, tümüyle “melekût” diye bahsedilen âlemdir. Bunun bir üst ya da alt boyutu olarak tanımlayacağımız, esmâ âlemi yani Allah`ın isimleri boyutu ise sırf mânâdan ibarettir ki bunda kesret yani çokluk kavramı mevcut değildir.

  • Evrende meydana gelen her şey ve her olay, bu “bilinç+enerji” terkiplerinin yapısal oluşumları sonucudur…

    İşte bütün bu evreni meydana getiren ve “melek” ismiyle dinde tanıtılmış olan sayısız varlıklar-canlılar, ve onlardaki türlü özellikler, “FİİLLER ÂLEMİ” dediğimiz boyutu oluşturur..

  • Kesret; ilâhi isimlerin mânâlarının değişik terkiplerle âşikâre çıkmasından başka bir şey değildir!..Ve bu terkiplere göre seyredilen, âlem, fiiller âlemi dediğimiz ef’al âlemi dediğimiz âlemdir!..Kısacası, fiiller âlemi denilen âlem, ilâhi isimlerin mânâlarının, terkipler şeklinde, bir terkibin diğer terkibe bakışından başka bir şey değildir!..Ve bu açıdan bakarsan, ortada ef’al âlemi diye bir âlemin olmadığını da müşahede edersin!..Bu defa bakarsın ki, fiil dediğin şeyler, aslında fiil olmayıp, terkibiyet hükümlerinin ortaya çıkışıdır! Ama sen buna, fiil diyebilirsin, fiiller âlemi” de diyebilirsin! Ama fiil veya fiiller âlemi diye kastettiğin şey, ilâhi isimlerin terkibiyet hâliyle ortaya çıkışından başka bir şey değildir!.

  • LEVHİ MAHFUZ“, “kesret”i yani çokluk kavramlarını meydana getiren esmâ terkiplerinin “KAZA ve KADER” boyutudur!… Bilgi ve bilinç boyutudur!… ALLAH İLMİNDEKİHÜKÜM ve TAKDİRİNfiiller âlemindeki görüntüsüdür…

  • “HAYR” ya da “ŞER” diye nitelendirdiğin olaylar, ALLAH`ın türlü isimlerinin mânâsı olarak senin karşına gelmektedir!.

    Yani, senin karşılaştığın “hayır ve şer” diye tanımladığın bütün olaylar, “ALLAH” isimleri ile işaret edilen mânâların, fiiller âleminde, ef`al âleminde ortaya çıkmasıdır.

  • Allah`a karşı olan muhabbet, aşk, sevgi denen hâllerin tamamı Cenâb-ı Hakk`ın nurdan perdelerinden bir perdedir!..

    Fiiller âlemine ait her şey, görüldüğü sürece nârdan perdeleri; esmâ âlemine ait her mânâ da nurdan perdeleri meydana getirir!..

  • “Fakr”ın üç mertebesi vardır:

    Fenâ-i ef`âl’i meydana getiren veya fenâ-i ef`âl sonucunda oluşan “FAKR“.

    Fenâ-i esmâ ve sıfat neticesinde oluşan “FAKR`IN FAKRI“.

    Fenâ-i zât neticesinde oluşan fenâ fillah hâli olan “FAKRIN FAKRININ FAKRI”.

    Birincisi, ef`âl yani fiiller âleminde meydana gelen bütün fiillerin hakiki failinin Allah olduğu idrâk edilir. Bu sebeple de, bahsedilen müşâhede içinde olan kişiden “suçlama-itham” kalkar. Çünkü artık hakiki fâili görmektedir. Fâili hakiki ise “lâ yüs`âl”dir!.. Yâni, yaptığından sual sorulması mümkün olmayandır.

  • ZÂT`ı itibariyle Vâhid-ül AHAD

    Sıfatları itibariyle HAYY, ALİM, MÜRÎD, KADİR, SEMİ, BASÎR, KELÎM`dir;

    Kendisinde bulunan özellikleri itibariyle, sayısız mânâlara sahiptir ki; bunların bir kısmı gene Hazreti Muhammed tarafından «esmâ-ül hüsnâ»da açıklanmıştır..

    Ef`âl âlemi” denen fiiller âlemi ise.. Buna, tüm varlıklarıyla, o varlıkların algılayabildiği evren de denebilir…

    Ef`âl âlemi denen fiiller âlemi, yani meleklerin, cinlerin ve insanların da içinde yer aldığı kâinat ise bu varlıkların algılama araçlarına, duygularına göre mevcut olup; ALLAH`ın “İLMİNE“de ise, ALLAH`ın “İNDİNDE” mevcut “İLMÎ SÛRETLER“dir..

    Ya da başka bir ifade tarzı ile, var olan herşey, hakikatta “İLMİ SÛRETLER“dir…… «Ki bunlar asla vücut kokusu almamışlardır»…

    Kısacası, yaşadığımız kâinâta ait olarak bilinen herşey, gerçekte, vücut, varlık sahibi olmayıp; sadece ve sadece “ALLAH`ın İLMİNDE” mevcut, basit anlayışımıza indirgenmiş ifadesiyle «hayâl olan» varlıklardır!..

  • Hakikat” denilen şey, ilâhi hükümlerden tebliğ edilenlerden ayrı bir şey olmadığı gibi; “hakikat” da “zâhir” denilen şeyin tâ kendisi olup; aynı şekilde Dünya’nın ve yaşanılan fiiller âleminin tâ kendisidir!.. Yani, ”Hakikat”, hakikat mertebesinde mevcuttur değil; ”Hakikat”, esmâ ve ef’âl mertebesinde de aynen mevcuttur!..Ancak müşâhede edenin perdeli olması hâli dolayısıyladır ki; hakikat ef’âl mertebesinde müşâhede edilemez!

  • EL MELİK… Mülkü hükmünde olan Esmâ mertebesinde dilediğince şe’n alarak fiiller âlemi sûretlerinde tedbir edendir! “Her şeyin melekûtu (Esmâ kuvveleri) elinde olan (tedbirâtın bu mertebeden açığa çıktığına işaret) Subhan’dır… O’na rücu ettirileceksiniz” (36. Yâsiyn: 83). Tek Melik‘tir! Ortağı olmaz. Bunun farkındalığını yaşattığının kesin ve mutlak teslimiyet dışında bir hâli olmaz! İtiraz ve isyan hiç kalmaz! “Arşı istiva” diye anlatılan olayda önde gelen özelliktir diğer birkaç özellikle birlikte… “Semâlarda ve arzda her ne varsa; Melik, Kuddûs, Aziyz ve Hakiym olan (dilediği mânâları açığa çıkarması için onları yaratan) Allâh’ı (işlevleriyle) tespih etmedeler!” (62. Cumu’a: 1).

RA’D – RAD 13-2 (ismi) Allah (olan), “Hu”dur ki semaları (algılanan madde ötesi boyutları-bilinç {yedi nefs} mertebelerini) gördüğünüz bir şeye dayanaksız yükseltti! Sonra Arş üzerine istiva etti (Esma`sının özelliklerini Fiiller aleminde hükümran kıldı)! Güneş`i, Ay`ı hükmünün açığa çıkması için işlevlendirmiştir; her biri belli bir ömre sahip olarak işlevine devam eder… Hükmü doğrultusunda (her şeyi) oluşturur-yönlendirir; tüm detaylarıyla var eder; Rabbinizin likasına (hakikatinizdeki Rabbinizin Esma`sının açığa çıkışının farkındalığına) yakin sahibi olmanız için.

SECDE 32-4 Allah, O ki, semalar (gökler veya şuur) ve arzı (yeryüzü veya beden) ve ikisi arasında olanları altı aşamada-süreçte (insan itibarıyla  aşama: .sperm/yumurta, .döllenme (zigot), .geometrik hücre çoğalması, .hücre farklılaşması, .organların oluşması, .farklılaşan organların işlevlenmesi-şuur ve duyuların oluşması. A.H.) yarattı, sonra Arş`a istiva etti (Esma özellikleriyle fiiller aleminde tedbirata başladı)… Sizin O`ndan başka ne bir Veli`niz ve ne de bir şefaat ediciniz vardır… Hala bunu düşünüp, değerlendirmiyor musunuz? (Bu ayeti iki yönlü düşünmek gerek kanaatimce. insanın dış dünyası ve insanın varlığı olarak. A.H.)

SEBE’ 34-3 Hakikat bilgisini inkar edenler: “O saat (ölümle hakikati fark etmek) bize gelmeyecek” dediler… De ki: “Hayır, gaybı bilen Rabbime yemin ederim ki elbette size gelecektir! Semalarda ve arzda zerre ağırlığınca bir şey dahi O`ndan gizli kalmaz! (Hatta) ondan daha küçük ve daha büyük (ne varsa o da) Kitab-ı Mubin`dedir (apaçık kitap olan fiiller aleminde).”

 

HAŞR 59-22 Hu Allah, tanrı yok, sadece “Hu”! Gayb ve şehadeti daimi bilendir! “Hu”, er-Rahman (tüm El Esma özelliklerini mündemiç olan) er-Rahim`dir (tüm El Esma özelliklerini açığa çıkaran-o özelliklerle Efal alemini seyrinde yaşamakta olan).

HAŞR 59-23 Hu Allah, tanrı yok, sadece “Hu”! Melik`tir (efal, oluşlar aleminde mutlak hükmü yürüyen), Kuddus`tür (yaratılmışlığa ve kevne ait nitelenmelerden, yaratılmış kavramlardan münezzeh), Selam`dır (yaratılmışlarda yakin ve kurb halini oluşturup maiyet sırrını açığa çıkartan), Mümin`dir (iman açığa çıkartarak hakikatini müşahedeye yönelten), Müheymin`dir (gözetip himaye eden, muhteşem azametini seyirde yaratılmışlığı kaldıran), Aziz`dir (karşı konulması imkansız olarak dilediğini yapan), Cebbar`dır (iradesini zorunlu kabul ettiren), Mütekebbir`dir (Mutlak yegane Kibriya {eniyeti} olan)! Allah, onların ortak koştukları tanrı kavramlarından Subhan`dır!

MU’MiNUN 23-20 Ve (yine o su ile) Tur-i Sina`dan (Musa`ın Rabbiyle buluştuğu mahal) çıkan, yağ veren ve yiyenler için bir katık olan (zeytin) ağaç. (incirin, teklikteki çokluk sembolüne karşı zeytin de direkt teklik sembolü olarak değerlendirilir, tasavvuf düşüncesinde.)

iHLAS 112-2 Allah SAMED`dir (Som, çokluk kavramı düşünülemeyen; gayrı kavramından beri);

RAHMAN 55-7 Semayı (bilinci; Levvame mertebesinden Mardiye mertebesine kadar) yükseltmiş ve mizanı (vahdet-kesret değerlerini dengeli yaşama özelliğini) yerleştirmiştir.

RA’D – RAD 13-2 (ismi) Allah (olan), “Hu”dur ki semaları (algılanan madde ötesi boyutları-bilinç {yedi nefs} mertebelerini) gördüğünüz bir şeye dayanaksız yükseltti! Sonra Arş üzerine istiva etti (Esma`sının özelliklerini Fiiller aleminde hükümran kıldı)! Güneş`i, Ay`ı hükmünün açığa çıkması için işlevlendirmiştir; her biri belli bir ömre sahip olarak işlevine devam eder… Hükmü doğrultusunda (her şeyi) oluşturur-yönlendirir; tüm detaylarıyla var eder; Rabbinizin likasına (hakikatinizdeki Rabbinizin Esma`sının açığa çıkışının farkındalığına) yakin sahibi olmanız için.

SECDE 32-4 Allah, O ki, semalar (gökler veya şuur) ve arzı (yeryüzü veya beden) ve ikisi arasında olanları altı aşamada-süreçte (insan itibarıyla  aşama: .sperm/yumurta, .döllenme (zigot), .geometrik hücre çoğalması, .hücre farklılaşması, .organların oluşması, .farklılaşan organların işlevlenmesi-şuur ve duyuların oluşması. A.H.) yarattı, sonra Arş`a istiva etti (Esma özellikleriyle fiiller aleminde tedbirata başladı)… Sizin O`ndan başka ne bir Veli`niz ve ne de bir şefaat ediciniz vardır… Hala bunu düşünüp, değerlendirmiyor musunuz? (Bu ayeti iki yönlü düşünmek gerek kanaatimce. insanın dış dünyası ve insanın varlığı olarak. A.H.)

SEBE’ 34-3 Hakikat bilgisini inkar edenler: “O saat (ölümle hakikati fark etmek) bize gelmeyecek” dediler… De ki: “Hayır, gaybı bilen Rabbime yemin ederim ki elbette size gelecektir! Semalarda ve arzda zerre ağırlığınca bir şey dahi O`ndan gizli kalmaz! (Hatta) ondan daha küçük ve daha büyük (ne varsa o da) Kitab-ı Mubin`dedir (apaçık kitap olan fiiller aleminde).”

 

Kavram hakkında henüz bir not alınılmadı.

Selâm

Anlamı ES SELÂM… Yaratılmışlara (beden ve tabiat kayıtlarından; tehlikeden; boyutlarının kayıtlarından) selâmet ihsan eden, yakîn hâlini oluşturan; iman edenlere “İSLÂM”ın hazmını veren; Dar`üs Selâm (hakikatimize ait kuvvelerin tahakkuku) olan cennet boyutu hâlinin yaşamını meydana getiren!

Oku »

Hiçlik

“HİÇ“lik yani “â’mâ“dan ne bir mertebe olarak sözedilebilir ne de hâl olarak.”Allah â’mâdadır” hükmü bu nokta ile alâkalıdır!..

Oku »

Adn Cenneti

Anlamı “Adn”, cennetlerden birinin adıdır. Sıfat cennetidir… İlâhi sıfatların kişiden zuhuru hâlinde, yaşanılanların adıdır. “Adn” cenneti yaşamı, ilâhi sıfatların birimden zuhûru ile yaşanan hâl demektir. Kendini diğer varlıklardan daha güçlü,

Oku »