DOST’TAN DOSTA – 301 – 400
Ahmed Hulûsi
- ‘’Geçen zaman, bana neyi idrâk ettirdi?’’ diye düşün… Vereceğin cevap çok önemlidir.
- Öğrenen değil; idrâk eden, tatbikçidir!.
- Gerçek, hep aynı gerçek!.. Değişen sadece duyan- gören- bilen ve idrâk edenlerin bakış açıları ve seviyeleridir.
- Gururunun sana kaybettirdiklerini hiçbir şey kaybettiremez.
- Gururuyla yaşadı, hüsranla öldü !..
- Sarhoş mu kim?.. Seyrinde kendini kaybeden!.. Mutlu mu?.. Dileği olmayan!.. Huzur mu?… Gerçeğin âleminde yaşayanın hâli!.. Budala mı?… Benliğini gösterme çabasında olan!.. İlim mi?.. Özündeki mükemmeliyet!.. Akıllı mı?.. Hakikatını değerlendirebilen!..
- Ne verilmeyeni verebilirsin, ne de verilene mâni olabilirsin!..
- Tasavvuf, nazarî bilgilerle değil; bilfiil “tatbikatla” yaşanır!.
- Bedbaht o kişidir ki, “DOST”uyla beraberliğin yolunu bilir, fakat dünyalığı onu engeller.
- “Ya öyle değilse” diyerek geri kalıyorsun… Ya öyle ise!..
- Çocuklar zamanlarını oyun, eğlence ile harcarlar; olgunlar ise kâr getirecek şeyle değerlendirirler.
- Ticareti lâf olanın, kârı havadır..
- Yanındakilerin önünde olmak için tamgaz gidiyorsun, yolunun sonunu düşündün mü hiç?
- Yanlış yolda olduğun halde, umutla yoluna devam, hüsrandan başka bir şey getirmez.
- Adımların, seni hangi sona götürüyor; farkında mısın?…
- Kime ne zarar verirsen ver; daha büyüğünü, kendine vermedesin!.
- Usta, eserinden; kişi, Dost’undan tanınır.
- Beğenen, kendi hâliyle yaşar; seven, sevdiğinin hâliyle..
- Önce kesin kararını ver… Senin için önemli olan, sonlu dünya mı; sonsuz ölüm ötesi mi?
- Cidden, ölümötesine inanıyor musun?.. İnanıyorsan, nasıl hazırlanıyorsun?
- Gerçek inancını tanımak istiyorsan, yakın çevrendekilerin inancına bak…
- Yârin neyse, ona kavuşacaksın… Topraksa toprağa; Allah ise, O`na!..
- Tasavvuf bahçesi, aşk uğruna can vermeye gelenlerin yeridir; dikenlerden incinenlerin değil!..
- Operatör doktor, keser-biçer can kurtarır…Güllâbici ile karıştırmayın!..
- Bacağı kangren olanın, bacağına merhamet edip kesmemek, kendisine en büyük zûlümdür!..
- Geçen zamana rağmen benliğinden arınamıyorsan, yanlış yoldasın demektir!..
- İlimsiz alınan yolun sonu, meçhuldür.
- Muhabbetin kadar hızlı gidersin…
- Araç, hedefe varmak içindir.. Duran araçta boşa zaman harcamak ise, nasipsizlik!..
- Matkap delmek içindir… Deliğin için de tutmak için değil.
- Terkedemediğin alışkanlık, senin PUTUNDUR!
- Huy duvarlarının çevrelediği hapishaneni ne zaman farkedeceksin?
- Sevdiğinin kalbine, maddeni vererek değil, “tüm benliğini” vererek erebilirsin!.
- Ölü bedenleri diriltmek mi, ölü kalpleri diriltmek mi?..
- Davranışlara bakıp da geri kalmak, şartlanma putuna tapınmaktır!.
- Mânâsına eremediğin davranışın, görünüşüne göre hüküm verme!.
- Zekân, gününü kurtarır ama asla âkıbetini kurtarmaya yeterli olmaz.
- Aklın en kısası, ölümün ötesinde başına gelebilecekleri düşünendir.
- Nefsin en güçlü savunma silâhı, zekâdır.
- Bugün kendilerinin “beden” olduğunu sananlar, yarın da kendilerini “ruh” zannedecekler!.
- Nefsin hakikatı, Rubûbiyet vasfına uzanır.
- Kendini beden sanıp, huy ve şartlanma ile bürünmüş nefsin âkıbeti, dâimi azâbdır.
- Nefs, kendini tanımadıkça azâbdan kurtulmaz.
- Nefsin aslî vasıflarıdır; hayat, ilim, irade, kudret, kelâm, algılama, değerlendirme.
- Nefs, zâtı itibariyle, ‘’salt şuur’’dur.
- Her ortamın bedeni, o ortamın şartlarıyla oluşur.
- “Ben”ini tanımadan, karşındakini nasıl tanıyabilirsin ki?
- Izdırabların temelini, şartlanmadan doğan ‘’sahiplik düşüncesi’’ oluşturur.
- Gururundan vazgeçiremiyorsa sevgin; o, sadece bir beğenidir!..
- Beğeni, sahip olma arzusunu getirir; muhabbet , ise teslimiyeti!..
- Teslimiyetin, muhabbetin kadardır; teslimiyetinin derecesinden, muhabbetinin ölçüsünü anlayabilirsin..
- Sıhhatiniz, yiyeceğiniz, barınağınız olduğu haldesonsuza dönemiyorsanız, inanmıyorsunuz!..
- Fiillerin mertebelere; muhabbetin ise, seni ‘’yâr’’ine eriştirir.
- Yaş ile kuru farketmiyorsa, Yârin ile huzurdasın.
- ‘’Kalbimdesin’’ diyebilirsin. “KALBİMSİN” diyebiliyor musun?
- Bor`dan Niğde`ye geçilebilir, ama dünyadan sonra başka pazar yok!.
- Canlı olarak mezara atıldığını ve ölmemecesine orada yaşayacağını hissetmeye çalış!.
- Ölümötesi zindanından kurtuluş anahtarını, ancak dünyada elde edebilirsin!.
- Aklın ermiyorsa, hiç değilse aklı erenin peşine takıl!..
- En güzel rüyaların bile, uyandığında bir ‘’hiç’’ olduğunu farkedemiyor musun?..
- Matematikte profesör olsanız bile, tıb alanında câhilsinizdir! .
- Yüzme bilmiyorsanız, Einstein bile olsanız boğulursunuz!..
- Beyninize hükmedemediğiniz sürece, kadere tâbisiniz !.
- Sigara ve alkolle beynine verdiğin zararı, asla telâfi edemeyeceksin!.
- Sonsuz hayata dönük her şeyi, ancak, beynin aracılığıyla elde edebilirsin..
- Sigaraya, en kıymetli varlığın beynini kurban edersen, diyetini sonsuza dek ödersin!..
- Cennet ve Allah`ı kazanman için sana verilen sermaye, “beynin”dir.
- Makrokozmos kâinattır, mikrokozmos beyin!.
- Beynini değerlendirebildiğin ölçüde, “Ben”ini ve Rabbini tanıyabilirsin.
- Hâl, makama göredir… Makâm ise, fıtrata!.
- Merteben, “İLİM”deki yerindir!.
- Dünyada örtülü olanlar, biliniz ki âhirette de örtülüdürler!.
- Edep, haddini bilmektedir!.
- Kaderine vâkıfsan, yerini bil; değilsen, haddini bil.!..
- Rabbinizden, içinde bulunduğunuz ânı, yeri ve kişileri değerlendirebilmeyi isteyiniz.
- Gerçek ehli iseniz, her şeye rağmen susmasını bilirsiniz!..
- Aslı ve benliği “yok” olan hangi varlığınla öğünebilirsin ki?..
- Her şeyin “izâfî-göresel” olduğu ortamda, gerçek nedir?
- Varsandığın, kâinatın izâfiliği, “yok”luğundandır.
- Her ne ki “yok”luğunu farkeder, “Var”lığa kavuşur !.
- Kişinin, ‘’Gerçek’’’ istikâmetinde sürati, ferâgati nisbetindedir.
- “DOST” odur ki, sesleniştedir!..
- Hakikatin edebi, hakikate sadâkattir.
- Akıl adamı terkederse, ‘’deli’’; adam, aklı terkederse, ‘’meczûb’’ derler!..
- İnsanların memnun olmasını istiyorsan, onlara; Rabbının memnun olmasını istiyorsan, O`na ayna ol!..
- Yediğinin helâl olup olmadığını arıyorsan, hızına bak!..
- Terkedilmeden, terkedebildiklerin nisbetinde yol alırsın.
- Terkedilenlerin varacağı yerin adı, ‘’Cehennem’’; terkedenlerin ereceği yerin adı ,‘’Cennet’’tir!.
- Kavuşmak, büyük zevktir; fakat özlemek de ondan aşağı değildir.
- Yönelişin, ısmarlaması olmaz.
- Halkın değil, Hak’kın takdirini toplamaya çalış.
- İnsanlığa hizmet eden, bir şeyler sunmak isteyen her kişi, onlar tarafından tepkiyle karşılanmıştır.
- Ne gecenin şerri vardır, ne de sabahın hayrı!… Hayrın ve şerrin kaynağını ve gerçeğini idrâk etmeye çalışınız.
- Gerçek katında, ne hayır vardır; ne de şer!..
- Yakın bildiklerinizi dahi imtihana kalkmayın… Zirâ bakarsınız, çevrenizde kimse kalmaz!..
- Büyüklere yaklaştıkça tehlike artar.
- Kânaat, başınıza yeni dertler açmamanın tek ilâcıdır!.
- Kendinizde, her an her şeyi terkedebilecek gücü bulduğunuz sürece, ölüme hazırsınız demektir!… Bu, avamdan çıkışın işaretidir!..
- Gerçeği bilenin hâli, hiçbir şekilde şikâyetçi olmamaktır.
- Öze ermişlerin örtülerinden biri de, kuru şikâyetlerdir… Ama, kendileri için değil!..