DOST’TAN DOSTA – 201 – 300
Ahmed Hulûsi
- Verilenin değeri, vereniyle ölçülür!.
- Basitlikten kurtulmamış olanın insanları teşviki de basitliğedir… Teşvikine bak, değerlendir!..
- Yetiştiren, koruyan ve besleyen, ana – babanızdır… “O”nu idrâka çalışın!..
- Tefekkürün ilk basamağı, var sandığın “ben”liğinin “yok”luğunu idrâk etmektir!.
- Davranışlarınızda pusulanız “halk” ise, rotanız hüsran üzeredir!..
- Madde kaydı, hayatınızın her anında sizi zillete çekmektedir, farkında mısınız? Öyle ise, yönelişiniz, maddeötesine olsun!..
- “Günah”, Hakikatını bilmeyenin davranışlarının adıdır!..
- Hakikatını idrâk edip, buna göre yaşayan, “Emr”den olmuştur!.. Konuşması ise sesleniştir!
- Müzik, aklın ötesinde gelir; ve şuurun ötesiyle değerlendirilir!.
- İlerleten, istek değil adımlardır!. İsteklerinizi, adımlarla birleştirerek gayenize yöneliniz!.
- Öğrendiklerinize, uymamakla ihanet eder; uygulamakla değerlendirmiş olursunuz!.
- Suyu, susamayana vermeyiniz!..
- Tek insandan kaçınız ki, o da “sadece ben biliyorum”, diyendir!..
- Çabada hararet; seyrde sükûn vardır!.
- Zulmet ve Nûr… İkisi de örtüdürler!
- Mertebeleri idrâk etmeyenin, idrâkı noksandır!..
- Zâtını, idrâk edebilirsin; ama, “Zât”ı asla!..
- Çöle düşen, yol bileni bulamazsa, hep aynı yönde döner durur; yaşadıkça!.
- “Teslimiyet”i, idrâk; “haşyet”i , ilim oluşturur!.
- Zât`ı idrâk ve ihâta, asla söz konusu değildir!.
- Gururun, benliğindendir!.. Benliğinin varolmadığını idrâk etmedikçe, gururdan kurtulamazsın!.
- Cehennem alevleri, gurur odunlarıyla tutuşmuştur!.
- Perden, şartlanmalarından oluşan zanlarındır!..
- Gözünün, kulağının, organlarının âlemleri çok, beyninin âlemi ise tektir!..
- Aynada arama kendini; sen, “”sendesin!.
- Ayna, şüphesiz olarak bil ki, sadece varsaydığın kendini görmeye vesîledir!.
- Sevginin târifi, sebebi çoktur; ama AŞK`ın târifini bilen…?
- AŞK, bir yanıştır; ki yönsüzdür!.
- Altın, asitte saflaşır!.
- Benliğini teslim etmedikçe, “nefs”ini tanımanın bütün yolları kapalıdır!..
- Seni gören yok zannetme; kendini görmen, sana yeter!.
- Sen; “sen” iken, Halifetullah olmazsın!..
- Hiçbir şeye inanmayan, kendine inanıyordur!..
- Emânet, “Hilâfet”tir!…
- Değerin “halife” oluşun dolayısıyladır. Bunun da farkında değilsen!.
- Duygularını yönlendiren, şartlanmalarındır!..
- İsim, ardındakinden perdeliyorsa, bir an önce “isim perdesinden” kurtulmaya çalış!.
- Korkuların kadar gâfilsin!..
- Değer yargıların, şartlanmalarından oluşmuşsa, çevrenin robotusun!..
- Hüküm, ya gerçeğin oluşundan doğar; ya da şartlanmalardan!
- Gerçekler değişmez! Değişenler ise, gerçek değildir!.
- Yaşamını “izâfi-göresel” değerler üzerine inşâ edenler, er-geç yıkılmaya mahkûmdurlar!.
- Kendini tanımana yaramayan tüm fiillerin, boşa emektir!
- Doğada, duygulara yer yoktur!
- Doğayı duygularında değil, hikmetle değerlendirebilirsin. Öyle ise, hikmet sahibi ol!
- İlim, gereğini yaşamayı getirmiyorsa, oyun ve eğlencedir!.
- Yönelişi, insanlığın özünden gayrına olanlar hüsrandadırlar!.
- Değeriniz, tefekkür gücünüz nisbetindedir!.
- Samimiyette sıkıntı olmaz!.
- Şekli değerlendirmesini biliniz ki, ötesine geçebilesiniz!.
- Kelimeler çok şeyi ifade eder; ama her şeyi değil!..
- Çıplak görmek istiyorsanız, “soyunarak” yaklaşınız!..
- Azı değerlendiriniz ki, çoğu bulasınız…
- Giydirilenlerin, “soyunuk”lar olduğunu unutmayınız.
- Edebe riayet edenler, haddini bilenlerdir.
- Haddini bilmemek, ‘’samimiyet’’ değildir!.
- Almak istediğiniz her şeye karşılık bir şeyler vermek zorunda olduğunuzu asla hatırdan çıkartmayınız.
- DOST`unuz, her şeyinizi açık açık söyleyebildiğinizdir!..
- Menfâat ve maddiyattan soyunmamış olanlar, “DOST” olamazlar!.
- Neye inandığınızı sorunuz kendinize… Ardından da “ne kadar?” deyin.!
- İmân, şüphe kabul etmez!.
- Tecrübe isteği, şüphedendir!.
- Tatbikatta, imânın rolü olduğunu biliniz.
- Azla yetinmeyiniz, ki çoktan mahrum kalmayasınız!..
- Daha da bilmediklerinizi öğrenmek istiyorsanız, bildiklerinizi değerlendiriniz.
- Her şeyin zıddı oluşur !..
- Zıdları, ancak, Hakikatın özüne ermiş olanlar, “cem” edebilirler!.
- Zıdları “cem” edenler, “GÖRESELLİKTEN” kurtulmuş olanlardır!..
- Zekâ, elektrik gibidir; değerlendirilişe göre faydalı veya zararlı olur.
- Korunmak istiyorsanız, ayna olunuz!..
- Bulunduğunuz yeri idrâka çalışınız… Ki, haddini bilenlerden olasınız.
- Fikrin değerlendirilmediği yerde, zorbalık hüküm sürer.
- İlmin karşılığı, o ilmin değerlendirilişidir.
- Gerçeğin âlemine, ancak, samimiyet ve tefekkür kanatlarıyla uçulur.
- Musluk, su akıtmaktan yorulmaz…
- “Amâ”, gösterildiği halde gerçeği değerlendiremeyendir!
- Geçmişin ve geleceğin değerlendirilişi, ancak yaşanılan anın değerlendirilmesiyle mümkün olur..
- “Rabbin seslenişi” gönlünüzde iz bırakmıyorsa, samimiyet ve inancınızdan şüphe ediniz.
- Efendi odur ki, karşısındakine hizmeti vazife bilir ve onu gerçeğe yöneltir.
- Dua, Zâtındaki “rubûbiyetin” harekete geçirilmesidir..
- Ânını değerlendirmesini bilmeyene kulak vermeyiniz.
- Seviyorsanız, biliniz ki bu, sevildiğinizden ötürüdür.
- Güzellikleri, onlara ermeyenler dile getiremezler..
- Her nerede ve ne işte olursanız olunuz, sizi bir gören olduğunu hatırdan çıkartmayınız.
- Gerçek güzeldir; ama her güzel gelen, gerçek değildir.
- Değerli insan, yaradılmışlar içerisinde değersizi olmadığını idrâk edendir.
- Olayların ardındaki hakikat noktasını gören kişinin, huzurda olmamasına ihtimal mi vardır?
- Kötülüklerden uzaklaşmak istiyorsanız, menfaatleriyle hareket edenlerden kaçınınız.
- Mevcudatın yapısal güzelliği, yaradılışlarındaki gayeden ötürüdür.
- Kişinin tekâmülü, bakış “açısından” sıyrılışı kadardır.
- Suçlayanlar, câhil olanlardır!.
- Taklid eden değil, taklid edilen olunuz..
- Tedbir, “Takdirden”dir! Tedbiri alınız, takdiri unutmayınız!
- Kendinde kuvvet gören, tedbire; acz hisseden, takdire yönelir…
- Kendini güçlü görüp güvenen, hüsrandadır..
- Olgun kişi, mevcûdâta hizmette tefriki kaldırandır; tıpkı yağmur gibi!..
- Gerçeği bil; ve edebe riayet edicilerden ol!..
- Öncekinden alıp, sonrakine devreden kişi!… Sahibi olup götüreceğin neyin var ki?..
- Hangi şeye sahip olduğunu sanıyorsun, ki onunla övünüp, ona güvenesin?
- Az için, çoğu kaybedenlerden olma…