Cuma Namazı

  • Cuma demek, dilini ve beynini gıybet ve dedikodudan korumak demektir. Başkalarının eleştirisiyle nefesini harcamamaktır.
  • Rasûlullah zamanında ezan okunduktan sonra kâmet getirilir ve bu kâmet sonrasında hutbeye çıkılarak müslümanlara yeni gelen vahiyler duyurulur; ya da onlara çeşitli vahiylerle ilgili açıklamalar yapılır; sonra da iki rekât cuma namazı kılınır ve dağılınırdı!.
  • Efendimiz, Hz. Muhammed a.v. kendisi Cuma günleri genellikle evinde iki rekât namaz kılar, mescide öyle gelir, hutbeden sonra iki rekât Cuma namazı kılınır; sonra mescitte iki rekât daha namaz kılardı. Bazen de, Cuma salasından sonra mescitte kılmaz, evine gelir, evinde dört rekât kılardı!. Cuma namazının orijinal olanı budur.
  • Rasûlullah devrinde, bizâtihi Rasûlullah Aleyhisselâm tarafından “İKİ” rekât olarak kılınan CUMA namazları, “hakikat” şuuru olmayanlar tarafından “YİRMİ” rekâta yükseltilmiştir!.. Hele buna bir de upuzun “buldum kaçırmayım” zihniyetiyle düzenlenen ve “Din”in amacına hizmet vermeyen hutbeleri eklerseniz; insanları “CUMA” namazından kaçırtmak için daha güzel bir yol bulamazsınız!.

    Rasûlullah zamanında ezan okunduktan sonra kâmet getirilir ve bu kâmet sonrasında hutbeye çıkılarak müslümanlara yeni gelen vahiyler duyurulur; ya da onlara çeşitli vahiylerle ilgili açıklamalar yapılır; sonra da iki rekât cuma namazı kılınır ve dağılınırdı!. Bu “iki rekatlık CUMA namazı” sonrasındaki bugünkü “zuhru âhir” dedikleri namazlar tamamiyle uydurma olup; Kur`ân ve Rasûlullah kaynaklı Dinde yeri yoktur!.

  • “CUMA Namazları”, günümüzde, tam bir câmiden insan kaçırma uygulamasıdır!.

    Rasûlullah devrinde, bizâtihi Rasûlullah Aleyhisselâm tarafından “İKİ” rekât olarak kılınan CUMA namazları, “hakikat” şuuru olmayanlar tarafından “YİRMİ” rekâta yükseltilmiştir!.. Hele buna bir de upuzun “buldum kaçırmayım” zihniyetiyle düzenlenen ve “Din”in amacına hizmet vermeyen hutbeleri eklerseniz; insanları “CUMA” namazından kaçırtmak için daha güzel bir yol bulamazsınız!.

    Rasûlullah zamanında ezan okunduktan sonra kâmet getirilir ve bu kâmet sonrasında hutbeye çıkılarak müslümanlara yeni gelen vahiyler duyurulur; ya da onlara çeşitli vahiylerle ilgili açıklamalar yapılır; sonra da iki rekât cuma namazı kılınır ve dağılınırdı!. Bu “iki rekatlık CUMA namazı” sonrasındaki bugünkü “zuhru âhir” dedikleri namazlar tamamiyle uydurma olup; Kur`ân ve Rasûlullah kaynaklı Dinde yeri yoktur!.

    “CUMA GÜNÜ HUTBEYİ KISA, NAMAZI UZUN TUTUN” şeklindeki Rasûlullah buyruğu günümüzde tam tersine döndürülmüştür…

  • “Hanımlar Cuma namazı kılamaz” diye bir kural da yoktur!. Hanımlar da, Cuma namazını imama uyarak kılabilir!. Ama günümüzde, hanımlar kılamaz diye bir kural çıkarmışlar. O da yanlıştır!

  • Cumanın berekeketi ancak Cumayı değerlendirebilenler içindir. Bu Cuma kimleri SEVİNDİRDİNİZ?
  • Cumanız mübarek olsun derim ama, olması ancak Cuma’ya yakışır bir fiil ortaya koymakla mümkündür. Bugün için ne yapıyorsun?
  • Cumalar bile bereketli olmaz, müslümanlarda yukarıda Allâh var anlayışı sürdükçe! Varlığın her zerresinde esmâsıyla Allâh var sadece!
  • Venüs günü olan Cuma’nın bereketi, Güneş saatindeki Cuma salâtından sonra Venüs saatinin dostlarla ya da ibadetle değerlendirilmesindedir.
  • Cumalar ancak yeni bir bilgi öğrenip yaşamında onu uygulayarak getirisini elde etmekle mübarek olur. Mübarek sözünü tekrar, bir yere vardırmaz.
  • Cuma’nın bereketine nail olmak istiyorsanız eşinizi veya ebeveyninizi muhabbetle öperek güne başlayın, nasip ettiği için Allâh’a çok şükredin.
  • Cuma mübarek olsun. İstiyorsanız bırakın kıyametle uğraşmayı da kendi kıyametinizde yaşayacaklarınızı araştırıp, ona hazırlanın. Ölüm yakın!
  • Cumanız hayırlı, duanız kabul olsun. Bütün samimiyetinizle Allâh’a yönelip ölüm ötesi yaşamı kazandıracak fiilleri kolaylaştırmasını isteyin.
  • Cumamız mübarek olsun… Nurunuz tamamlansın! Kurân’da geçen “NUR” isminin anlamı İLİM’dir. Varlığın ve tüm meleklerin hakikati İLİMdir.
  • “Allâh’ın irade ve kudretinin bittiği yer neresidir ki, orada beşerin irade ve kudreti başlasın?” Bu cümleyi anlarsak, Cuma mübarektir bize! İslâm, teslimi itiraftır!
  • Cuma demek, dilini ve beynini gıybet ve dedikodudan korumak demektir. Başkalarının eleştirisiyle nefesini harcamamaktır.
  • Bir Cuma daha. Müminler cem olacak! Ne var ki “insan”lar dışındaki mahlûkatın cem olmaktan nasibi yok! Her biri egoları veya içgüdüleriyle!
  • Cuma mübarek olsun için, sen ne yaptın bugün dünden farklı?
  • Cuma mübarek olacak, Mearic: 7-14 âyetlerini okuyup, DÜŞÜNÜRSENİZ!
  • Varlığının ve hakikatinin Allâh Esmâsının bir kompozisyonundan ibaret olduğunu kavrayıp hissettiğinde, tüm Cumaların mübarek olacak!
  • Kurân`ı kabul eden, âyeti kabul eden kişinin, bir başkasına herhangi bir dini kuralı uygulatma konusunda zorlama yapmaya hakkı yoktur!.

    Çünkü esasen zaten olay, zorlamayla yapılacak bir olay değildir.
    Sen, diyelim ki, belli bir imana sahip kişisin… Ama, Cuma namazına gitmiyorsun, hangi gerekçeyle olursa olsun.. Buna karşın, Allah`a inanıyorsun… Kurân`ın Hak Kitap olduğunu kabul ediyorsun.. Hz. Muhammed`in Allah Rasûlü olduğunu kabul ediyorsun..

    Şimdi eğer be, seni Cuma namazına herhangi bir cezai müeyyideyle, tedbirle göndermeye kalkarsam, sen kerhen, istemeye istemeye Cuma`ya gideceksin; veya oruç tutacaksın..

    Ben seni zorladığım için, sen istemediğin halde oruç tutuğunda veya namaz kıldığında, bu yaptığın hareket MÜNÂFIKLIKtır; ikiyüzlülüktür!

    Yani sen, belli bir imanı olan kişiyken, benim seni zorlamam yüzünden istemeyerek, yaptığım zorbalık yüzünden, uyguladıklarınla münâfıklık düzeyine düşersin!.

    Benim seni, iman noktasından münafıklık çizgisine atmaya hakkım yoktur!

    Hiçbir kimsenin de, bir başkasını dini bir kuralı uygulamağa zorlamaya hakkı yoktur!.

    Neye göre? Kurân`a göre!.

Soru
-“Üç kez Cuma Namazına bilerek, kasten gitmeyenin Cenâze Namazı kılınmaz” şeklindeki Hadisini hanımlar için nasıl yorumlayabiliriz?..

Üstad

-Toplumu takmayanın toplumdan beklentisi olmaz; demektir bu…Önce Cuma Namazı nedir onu anlamak gerekir…

Yöneticinin toplumsal tebliğ toplantısıdır, Cuma Namazı!… Cuma namazı toplu olarak kılınan bir toplumsal tebliğ namazıdır.. Normal 4 rekat olan öğle namazının iki rekatı kaldırılmış ve o iki rekât yerine insanlara dini (sisteme dair) veya sosyal uyarılar yapmak üzere hutbe eklenmiştir.. Haftada bir kere bütün o yöre halkının toplanması amacıdır olay… Böyle olunca, Cuma namazına gitmeyen kişi, o toplumu ve yöneticisini yani yönetici imamını hiçe saymış olur.

Toplumu ve yöneticiyi hiçe sayanın Cenâze Namazına o toplumun da katılmasına elbette ki gerek yoktur!..

Soru:
-Cuma Namazında hutbeyi kısa, namazı uzun tutmanın anlamı nedir?..

Üstad:
-Halka dönük yan ile Hakk’a dönük yan arasındaki oranlamaya işaret gibi geliyor bana…

Soru:
-“Ezanı işitene cuma namazı farzdır…” Hadisini nasıl anlamalıyız?.. Teşekkür ederim…

Üstad
-Aynen okuduğun gibi… Zâhiren Cuma namazını işitip de gitmeyen farzı ihlâl etmiş olur…

 

– Cuma ile ilgili bir sual sormak istiyorum.

Ticari işlerim ile ilgili olarak dolaştığım bazı Arap ülkelerinde, Cuma namazı için Câmiye girildiğinde, Arapların Cuma namazından önce iki rekât namaz kıldıklarını gördüm.

Hutbe bittikten sonra iki rekât Cuma namazı kılıyor, namazı müteakip sağ ve solundakilerle, tanıdık olsun olmasın tebrikleşiyor, sonra da dışarı çıkıyorlar.

Bu Arap dostlarım, Türkiye’ye geldiklerinde bizdeki uzun Cuma namazını görünce, bunun yanlış olduğunu, Cuma’nın bir bayram günü olduğunu, Cuma’dan sonra bu kadar fazla namaz kılmanın yanlışlığını söylediler.

Hangisi doğru efendim?

– Efendimiz, Hz. Muhammed s.a.v. kendisi Cuma günleri genellikle evinde iki rekât namaz kılar, mescide öyle gelir, hutbeden sonra iki rekât Cuma namazı kılınır; sonra mescitte iki rekât daha namaz kılardı. Bazen de, Cuma salasından sonra mescitte kılmaz, evine gelir, evinde dört rekât kılardı!. Cuma namazının orijinal olanı budur.

Sonraları “Ya, bu kıldığımız namazı TANRI kabul etmezse, biz ne yaparız” gibilerden düşünceyle “ne olur ne olmaz” deyip “öğle namazını da kılalım” demişler ve, Cuma salâsını bu vaziyete getirmişler.

Yani, Arapların orada tatbik ettikleri şekil doğrudur!.

Bizim, buradaki uygulamamız da böyledir.

Önden iki rekât namazı edâ ederiz. Cemaatle birlikte Cuma namazından sonra iki rekât daha edâ eder çıkarız.

“Hanımlar Cuma namazı kılamaz” diye bir kural da yoktur!.

Hanımlar da, Cuma namazını imama uyarak kılabilir!. Ama günümüzde, hanımlar kılamaz diye bir kural çıkarmışlar. O da yanlıştır!

Hazreti Rasulullah zamanında sabah namazına, yatsı namazına dahi hanımlar camiye giderlerdi. Cemaatle kılınırdı namaz!.

Hanımlar pek yalnız gelmesin diye, erkekleri ile beraber gelsinler diye, sonradan uyarı yapılmıştı.

CUMU’A 9-) Ya eyyühelleziyne amenû izâ nudiye lisSalâti min yevmilcumu’ati fes’av ila zikrillâhi ve zerulbey’a, zâliküm hayrun leküm in küntüm ta’lemun;
Ey iman edenler!.. Cuma’nın günü’ndeki o salât için çağrıldığınızda, Allâh zikrine (Hakikatinizi HATIRLATMA çağrısına) koşun ve alışverişi bırakın! İşte bu sizin için daha hayırlıdır; eğer (işin gerçeğini) kavrayabilirseniz.

2519 – İbnu Abbâs (radıyallâhu anhümâ) anlatıyor: “Resülullah (aleyhissalâtu vesselâm) cuma günü, sabah namazında Elif-lâm-mim Tenzîl es-Secde, ve Hel etâ alâ’l-insânî hînun mine’d-dehr sürelerini okurdu. Yine Resülullah (aleyhissalâtu vesselâm) cuma namazında Cuma ve Münâfikün surelerini okurdu.”

Müslim, Cuma 64, (879); Ebü Dâvud, Salât 218, (1074); Tirmizî, Salât 375, (520); Nesâî, Cuma 38, (3,111), İftitah 47, (2,159).

 

CUMA NAMAZININ FAZİLETİ, VÜZÛBU, AHKÂMI

2823 – Ebu Hüreyre (radıyallahu anh) anlatıyor: “Resulullah (aleyhissalâtu vesselâm) buyurdular ki: “Kim cum’a günü cenabet guslü ile gusül yapar, sonra cum’aya giderse sanki bir deve kurban etmiş gibi (sevaba nâil) olur. Kim ikinci saatte giderse bir sığır kurban etmiş gibi (sevaba nâil) olur.Kim üçüncü saat giderse boynuzlu bir davar kurban etmiş gibi (sevaba nâil) olur. Kim dördüncü saat giderse bir tavuk kurban etmiş gibi (sevaba nâil) olur. Kim beşinci saatte giderse bir yumurta tasadduk etmiş gibi (sevaba nâil) olur. İmam (hutbeye) çıkınca melekler hazır olur, zikri dinlerler.”

(Buharî, Cum’a4,19; Müslim, Cum’a 10, (850); Muvatta, Cum’a 1, (1,101); Ebu Dâvud, Tahâret 129, (351); Tirmizî, Salât 358, (499); Nesâî, Cum’a 14, (3, 99); İbnu Mâce, İkâmet 82, (1092).

2824 – Bir rivayette şöyle denmiştir: “Cuma günü olunca, mescidin her bir kapısında melekler vardır. İlk gelenleri sırayla yazarlar. İmam (minbere) oturunca defterleri kapatıp, zikri dinlemeye giderler.”

Müslim, Cum’a 24, (850).

2825 – Evs İbnu Evs es-Sakafi (radıyallahu anh) anlatıyor: “Resulullah (aleyhissalâtu vesselâm) buyurdularki: “Kim (cuma günü) yıkar ve yıkanırsa, kim erkenden (mescide) gider ve hutbenin başına yetişirse, yürür ve binmezse, imama yakın durur, dinler, mâlâyanî söz etmezse ona her bir adım için bir yıllık amelin oruçları ve namazlarıyla sevabı yazılır.”

Ebu Dâvud, Tahâret 129 (345, 346); Tirmizî, Salât 356, (496); Nesâî, Cum’a 12, (3, 97); İbnu Mâce, İkâmet 80, (1027); Buharî, Cum’a 6.

Ebu Dâvud der ki: “Mekhûl’e “gassele” ve “igtesele” den sorulmuştu şu cevabı verdi: “Bundan maksad başını ve bedenini yıkamaktır.” Sa’îd İbnu Abdilaziz de aynı şeyi söyledi. “Hanımıyla cinsi münasebette bulunarak onu da yıkanmaya muhtaç kıldı demektir. Böyle yapmak, namaza çıkınca, gözlerin korunmasında en elverişli vasıtadır.”

“İgtisele” ise cimadan sonraki yıkanmadır.

“Bekkere” ilk vaktinde namaza gitmektir.

“İbtekere” hutbenin başına yetişmektir.

2826 – Abdullah İbnu Amr İbni’l Âs (radıyallahu anhümâ) anlatıyor: “Resulullah (aleyhissalâtu vesselâm) buyurdular ki: “Cum’a namazına üç (grup) insan katılır:

1) Kişi var, namaza katılır, boş konuşma yapar. Bunun namazdan hissesi, o konuşmasıdır.

2) Kişi var namaza gelir dua eder. Bu kimse Allah’a duada bulunmuştur, Allah dilerse onun istediğini hemen verir, dilerse vermez.

3) Kişi vardır, namaza gelir sadece dinler ve sükût eder, mü’minlerin arasından yararak geçmez, kimseye ezâ vermez. Onun bu namazı, daha önce geçen cum’a’ya ve fazladan da üç güne kadar (günahlarına) kefarettir. Bu hal Cenâb-ı Hakk’ın şu sözüne binâendir: “Kim bir hayır yaparsa bu kendisinden on misliyle kabul edilir” (En’am 160).

Ebu Dâvud, Salât 235, (1113).

2827 – Hz. Ali (radıyallalhu anh) Kûfe ‘de hutbe verirken minberden şöyle seslenmiştir: “Cum ‘a günü olunca şeytan çarşı ve pazara erkenden bayraklarıyla gider, insanlara binbir engel çıkararak mâni olmaya, onları cuma’dan (hiç olmasa) geciktirmeye çalışır. Melekler de erkenden gidip mescidin kapılarına dururlar. Gelenleri birinci saatte gelenler, ikinci saatte gelenler diye yazarlar. Bu hâl imam (hutbeye) çıkıncaya kadar devam eder. Kişi mescidde, imamı görüp, dinleyebileceği biryere oturup, can kulağıyla dinledi ve konuşmadı mı, kendisine iki kat sevap vardır. Kişi uzakta kalır ve imamı dinleyemiyeceği bir yere oturur, sessiz durur ve konuşmazsa bir hisse sevap alır. Eğer, imamı görüp dinleyebileceği bir yere oturur fakat boş konuşma yapar, sessiz kalmazsa, ona iki hisse vebal yazılır. Eğer, dinleme ve görme imkan nı olmayan bir yere oturur ve boş konuşur ve sessiz kalmazsa, ona bir hisse vebal vardır. Kim de yanındaki arkadaşına cum’a günü “sus!” derse “boş konuşmuş” olur. Kim de boş konuşur ise, o cumadaki sevaptan nasibsiz kalır. ”

(Hz. Ali) konuşmasının sonunda şunu söyledi:”Ben bunu Resulullah (aleyhissalâtu vesselâm) ‘dan işittim.”

Ebu Dâvud, Salât 209, (1051).

2828 – Târık İbnu Şihâb (radıyallahu anh) anlatıyor: “Resulullah (aleyhissalâtu vesselâm) buyurdularki: “Cum’a namazı, dört kişi hâriç geri kalan her müslüman üzerine cemaat içinde yapması gereken vâcib bir hakk’dır. Cumadan istisna edilen bu dört kişi şunlardır: Köle, kadın, çocuk ve hasta.”

Ebu Dâvud, Salât 215, (1067).

2829 – Abdullah İbnu Amr İbni ‘l-Âs (radıyallahu anhümâ) anlatıyor: “Resulullah (aleyhissalâtu vesselâm) buyurdular ki : “Ezanı her işitene cuma farzdır.”

Ebu Dâvud, Salât 212, (1056).

 

2840 – Sehl İbnu Sa ‘d (radıyallahu anh) anlatıyor: “Biz Resulullah (aleyhissalâtu vesselâm)’la cum ‘ayı kılar, sonra da kaylûle (öğle uykusu) yapardık.”

Buharî, Cum’a 40, 41, Hars 21, Et’ime 17, İsti’zan 16, 39; Müslim, Cum’a 30, (859); Ebu Dâvud, Cum’a 224, (1086); Tirmizî, Salât 378, (525).

Diğer bir rivayette : “Biz, ancak cum ‘a namazından sonra kaylûle yapıyor yemek yiyorduk ” denmiştir.

Tirmizî ve Muvatta dışındaki diğer kitaplarda Seleme İbnu ‘l-Ekvâ ‘dan gelen bir rivayette: “Sonra cuma ‘dan çıktığımızda duvarların diplerinde, gölgelenebileceğimiz bir gölge olmazdı” denmiştir.

2841 – es-Sâib İbnu Yezîd (radıyallahu anh) anlatıyor: “Resulullalh (aleyhissalâtu vesselâm), Hz. Ebu Bekir ve Hz: Ömer (radıyallahu anhümâ) devirleride cuma namazının ilk ezanı, imam minbere oturunca okunurdu. Ancak Hz. Osman zamanı olup cemaat artınca, emri üzerine (Medine çarşısında) Zevrâ nâm yerde üçüncü bir ezan daha okundu. (Cum’a ezanı işi) bu şekilde sâbitleşti.”

Buharî, Cum’a 21, 22, 24, 25 ; E bu Dâvud, Salât 225 ; Tirmizî, Salât 372, (516) ; Nesâî, Cum’a 15, (3, 100, l01).

 

 

CUMA NAMAZININ NAFİLESİ

2950 – Hz. Câbir (radıyallahu anh) anlatıyor:”Resulullah (aleyhissalâtu vesselâm) hutbe verirken bir adam girdi. Resulullah adama:

“Namaz kıldın mı?” dedi. Adam:

“Hayır!” dedi. Efendimiz:

“Öyleyse iki rek’atini kıl!” diye emretti.”

Buharî, Cum’a 32, 33, Teheccüd 25; Müslim, Cum’a 55, Ebu Dâvud, Cum’a 237; Tirmizi, Salât 367, (510); .Nesâî, Cum’a 21, 27, (3, .103, 107).

Bir rivayette şöyle gelmiştir: “. . . Kalk, iki rek ‘at kıl.”

2951 – Hz. Ebu Hüreyre (radıyallahu anh) anlatıyor: “Resulullah (aleyhissalâtu vesselâm) buyurdularki: “Sizden biri cumayı kıldı mı, ondan sonra da dört rek’at kılsın.”

Müslim, Cum’a 67, (881); Ebu Dâvud, Salât 244, (1131); Tirmizî, Salât 376.

2952 – Bir rivayette şöyle buyrulmuştur: ” Senin acele etmen gereken bir şeyin olursa mescidde hemen iki rek’atı kıl, iki rek’at de dönünce kıl.”

Müslim, Cum’a 67, (881).

2953 – Nâfi merhum anlatıyor: “İbnu Ömer (radıyallahu anhümâ), cuma günü bir adamın cumayı kılarken durduğu yerden hiç kımıldamaksızın iki rek’at daha kılmaya devam ettiğini görmüştü, adamı bundan men etti ve:

“Cum’a’yı dört mü kılıyorsun?” dedi. İbnu Ömer, cum’a günü evinde iki rekat kılar ve etrafındakilere:

“Resulullah böyle kılardı!” derdi.”

Buharî, Cuma 39, Teheccüd 25, 29; Müslim, Cum’a 70, (882); Ebu Dâvud, Salât 244, (1127, 1128); Tirmizî, Salât 376, (521, 522); Nesâî, Cum’a 42, 44, (3, 113).

2954 – Atâ anlatıyor: “İbnu Ömer (radıyallahu anhümâ) Mekke ‘de cumayı kıldı mı ilerler iki rek’at daha kılardı; sonra biraz daha ilerler ve dört rek ‘at daha kılardı. Medine ‘de olunca da cum’ayı kılar sonra evine döner, iki rek’at daha kılardı, bunu mescidde kılmazdı. Bu durumun sebebi nedir? diye kendisinden sorulmuştu:

“Resulullah (aleyhissalâtu vesselâm) böyle yapardı” dedi. ”

Ebu Dâvud, Salât. 244, (1130, 1131); Tirmizî, Salât 376, (523).

 

4603 – Ebu Hureyre radıyallahu anh anlatıyor: “Resûlullah aleyhissalâtu vesselâm buyurdular ki:

“Beş vakit namaz, bir cuma namazı diğer cuma namazına, bir ramazan diğer ramazana hep kefârettirler. Büyük günah irtikab edilmedikçe aralarındaki günahları affettirirler.”

Müslim, Taharet 14, (223); Tirmizi, Salat 160, (214).

 

6137 – Hz. Ebu Eyyub radıyallahu anh anlatıyor: “Resûlullah aleyhissalâtu vesselâm buyurdular ki: “Beş vakit namaz, cuma namazına kadar cuma namazı, emanetin edası, arada cereyan eden (küçük günahlara kefarettir.”

  Ben: “Emanetin edası nedir?” dedim.

 “Cenabetten gusuldür. Zira her kılın dibinde (yıkanması gereken) cenabetlik vardır” buyurdular.”

 

CUMANIN FARZİYYETİ

6272 – Hz. Cabir İbnu Abdillah radıyallahu anh anlatıyor: “Resulullah aleyhissalatu vesselam (bir gün) bize hitap etti ve dedi ki: “Ey insanlar! Ölmezden önce Allah’a tevbe edin. (Musibet hastalık, yaşlılık gibi) ağır meşguliyetlere düşmezden önce salih ameller işlemede acele edin. Çok zikir ederek, gizli ve açık çok sadaka vererek Allah’a karşı üzerinizdeki borcu ödeyin ki bol rızka, ilahi nusrete ve ıslah-ı hale mazhar olasınız. Bilesiniz Allah, benim içinde bulunduğum şu makamda, şu günde, şu ayda, bu yıldan Kıyamet’e kadar devam etmek üzere Cum’a namazını farz kıldı. Kim bunu, benim sağlığımda veya ölümümden sonra adil veya zalim bir imam oldukça, istihfaf ederek veya inkar ederek terkedecek olursa Allah onun iki yakasını biraraya getirmesin, işine bereket vermesin. Haberiniz olsun! O kimsenin tevbe etmedikçe ne namazı, ne zekatı, ne haccı, ne orucu, ne de makbul bir iyiliği vardır. Kim de tevbe ederse Allah onun tevbesini kabul eder. Haberiniz olsun! Bir kadın bir erkeğe imamlık yapamaz. Bir bedevi de muhacire imamlık yapamaz. Facir de mü’mine imamlık yapamaz. Ancak fasık zor kullanır mü’min de onun kılıncından ve kamçısından korkarsa bu durumda imama uyar.”

CUMA’NIN FAZİLETİ

6273 – Ebu Lübabe İbnu Abdilmünzir radıyallahu anh anlatıyor: “Resulullah aleyhissalatu vesselam buyurdular ki: “Cum’a günü, (haftanın diğer) günlerinin efendisidir. Allah katında da en mühim olanıdır. O, Allah katında, Kurban ve Ramazan bayramı günlerinden daha mühimdir. Bu günün beş hasleti vardır: Allah, Adem’i bugünde yarattı. Allah Adem aleyhisselam’ı o günde yeryüzüne indirdi. Allah Adem’in ruhunu o gün kabzetti. O günde bir saat vardır ki, kul o saatte Allah’tan haram bir şey talep etmedikçe her ne isterse mutlaka kendisine talebi verilir. Kıyamet de o gün kopacaktır. Bütün mukarreb (Allah’a yakın) melekler, sema, arz, rüzgar, dağ, deniz hepsi o günden korkarlar.”

CUMA GUSLÜ

6274 – Hz. Enes radıyallahu anh anlatıyor: “Resulullah aleyhissalatu vesselam buyurdular ki:

“Cum’a günü abdest alan kimse bununla fazilet kazanır. Bu, güzel bir ameldir. Farzı da yerine getirmiş olur. Kim de guslederse, gusül daha faziletlidir.”

CUMAYA ERKEN GİTMEK

6275 – Hz. Ebu Hureyre radıyallahu anh anlatıyor: “Resulullah aleyhissalatu vesselam buyurdular ki: “Cuma günü gelince, mescidin her bir kapısı üzerinde melekler yer alır. İnsanları mertebelerine göre yazarlar. Bu mertebeler önce geliş sırasına göredir. İmam minbere çıktımı defteri kapatırlar, hutbeyi dinlerler. Namaza erken gelen, bir deve tasadduk etmiş gibidir. Ondan sonra gelenler bir sığır tasadduk etmiş gibidir. Onu takiben gelenler bir koyun tasadduk etmiş gibidir.”

(Resulullah saymaya devam ederek tavuğu ve yumurtayı da saydı. Selh hadisinde şu ziyadede bulundu:) “Bundan da sonra gelen kimse, artık yalnız namaz sevabını almak için gelmiş olur.”

6276 – Semüre İbnu Cündeb radıyallahu anh anlatıyor: “Resulullah aleyhissalatu vesselam, Cuma namazına erken gelmenin ehemmiyetini deve kurban edene, sığır kurban edene, davar kurban edene ve hatta tavuk tasadduk edene benzetti.”

6277 – Alkame rahimehullah anlatıyor: “Abdullah İbnu Mes’ud radıyallahu anh ile birlikte cuma namazına gittik. Mescidde kendinden önce üç kişinin geldiğini gördü: “Ben dört kişinin dördüncüsüyüm, dördüncü de (rahmet-i ilahiyeden) uzak değildir” dedi ve açıkladı: “Ben Resulullah aleyhissalatu vesselam’ın şöyle buyurduğunu işittim: “Kıyamet günü insanlar, cuma namazlarına geliş sıralarına göre Allah’a yakınlık kazanacaklardır. Birinci, ikinci, üçüncü… şeklinde.”

Abdullah sonra: “Ben dördün dördüncüsüyüm, dördüncü olan da (Allah’ın rahmetinden) uzak değildir” dedi.”

CUMA KIYAFETİ

6278 – Abdullah İbnu Selam radıyallahu anh anlatıyor: “Resulullah aleyhissalatu vesselam bir cuma günü minberde şöyle buyurdular: “Sizden biri, cuma için, iş elbisesi dışında iki parçalı bir elbise satın alsa ona bir vebal yoktur.”

6279 – Ebu Zerr radıyallahu anh anlatıyor: “Resulullah aleyhissalatu vesselam buyurdular ki:

“Cuma günü, kim güzelce yıkanır, mükemmelce temizliğini yapar, iyi elbiselerini giyer, ailesinin kokusundan Allah’ın takdir ettiğini sürünür, sonra da cuma namazına gider; camide boş söz etmez, oturan iki kişinin arasına girmezse, o cuma ile önceki cuma arasındaki (küçük günahları) affedilir.”

 

CUMA VAKTİ

6281 – Cum ‘a günleri Resulullah aleyhissalatu vesselam’a ezan okuyan Sa’d el-Karaz, ezanı, gölge ayakkabı bağı kadar olunca okuduğunu belirtmiştir.”

6282 – Hz. Enes anlatıyor: “Biz cum namazını kılar, sonra (evlerimize) döner ve kaylule (öğle uykusu) yapardık.”

CUMA HUTBESİ

6283 – Sa’d el-Karaz anlatıyor: “Resulullah aleyhissalatu vesselam harbte hutbe okurken kılınca dayanarak hutbe okurdu. Cum’a günü hutbe okurken asasına dayanarak hutbe okurdu.”

6284 – Abdullah İbnu Mes’ud radıyallahu anh’a: “Resulullah aleyhissalatu vesselam ayakta mı, oturarak mı hutbe okurdu diye sorana, “(Bunu sormaya ne hacet. Kur’an’daki:) “Onlar seni ayakta (yalnız) bıraktılar!” (Cum’a 11) ayetini okumuyor musun?” diye cevap verdi.”

6285 – Hz. Cabir İbnu Abdillah radıyallahu anhüma anlatıyor: “Resulullah aleyhissalatu vesselam, minbere çıkınca selam verirdi.”

HUTBEYİ DİNLEME EDEBİ

6286 – Übey İbnu Ka’b radıyallahu anh anlatıyor: “Resulullah aleyhissalatu vesselam Cum’a günü, ayakta Tebareke’yi okudu. Bize Allah’ın günlerini (Kıyamet’i) hatırlattı. Bu sırada Ebu’d-Derda -veya Ebu Zerr bana dürttü ve: “Bu sure ne zaman indirildi? Ben, onu şu ana kadar işitmedim” dedi. Ubey ona: “Sus!” diye işaret etti. Namazdan çıkınca: “Ben sana bu surenin ne zaman indirildiğini sordum, sen bana söylemedin!” dedi. Ubey de: “Bugünkü namazından, bu lakırdıdan başka bir nasibin yok!” diye cevap verdi. Soru sahibi (koşarak) Resulullah aleyhissalatu vesselam’a gitti ve hadiseyi anlatarak Ubey’in kendisine söylediğini haber verdi. Resulullah da ona: “Übey doğru s¢ylemiş” cevabında bulundu.”

CUMA NAMAZINDA KIRAAT

6287 – Ebu İnebe el Havlani anlatıyor: “Resulullah aleyhissalatu vesselam cuma namazında Sebbihisme Rabbike’l Ala ve Hel etake hadisu’l-Gaşiye surelerini okurdu.”

CUMANIN BİR REKATINA YETİŞEN

6288 – Hz. Ebu Hureyre radıyallahu anh anlatıyor: “Resulullah aleyhissalatu vesselam buyurdular ki: “Kim cuma’dan bir rekate yetişirse, onu ikiye tamamlasın.”

CUMAYA GELME MESAFESİ

6289 – İbnu Ömer radıyallahu anhüma anlatıyor: “Kuba ehli, cuma günü, Resulullah aleyhissalatu vesselam’ın mescidine gelerek cuma namazı kılarlardı.”

 

CUMAYI ÖZÜRSÜZ TERKEDEN

6290 – Hz. Cabir radıyallahu anh anlatıyor: “Resulullah aleyhissalatu vesselam buyurdular ki: “Kim cumayı zaruret (Şer’i bir mazeret) olmadan üç kere terkederse, Allah kalbini mühürler.”

6291 – Hz. Ebu Hureyre radıyallahu anh anlatıyor: “Resulullah aleyhissalatu vesselam buyurdular ki: “Farzedelim ki sizden birinin, şehirden bir-iki mil uzakta davar sürüsü olsun da, orada ot bulmak zorlaşsın ve daha uzaklara gitsin, sonra. cuma gelsin, fakat o cuma namazına gelmesin, bir cuma daha gelsin, o yine cuma namazına katılmasın, üçüncü cuma gelsin, o yine de cuma namazına gelmesin. İşte Allah böyle birinin kalbini mühürler.”

CUMADAN ÖNCE NAMAZ

6292 – İbnu Abbas radıyallahu anhüma anlatıyor: “Resulullah aleyhissalatu vesselam cuma namazından önce dört rek’at (nafile) kılardı. Bu dört rek’atın arasında selam vermezdi.”

CUMADA ÇÖMELME

6293 – Amr İbnu Şu’ayb an ebihi an ceddihi radıyallahu anhüma anlatıyor: “Resulullah aleyhissalatu vesselam cuma günü ihtiba şeklinde (kabalarının üzerine oturup bacaklarını dikerek) oturmayı yasakladı.” Ravi der ki: “Yani imam hutbe okurken.”

CUMADA HATİBE YÖNELME

6294 – Amr İbnu Sabit, babası Sabit’ten naklen anlatıyor: “Resulullah aleyhissalatu vesselam hutbe vermek üzere minbere çıktığı vakit, ashab ona yüzleriyle yönelirlerdi.”

CUMADA SAAT-İ İCABE

6295 – Abdullah İbnu Selam radıyallahu anh anlatıyor: “Resulullah aleyhissalatu vesselam oturuyordu. Ben: “Allah’ın kitabında (Tevrat’ta) şu ifadeyi buluyoruz: “Cuma gününde öyle bir saat vardır ki, mü’min kul o saati denk getirerek namaz kılıp Allah’a dua ettiği taktirde isteği mutlaka yerine getirilir” dedim.

Abdullah devamla dedi ki: “Benim bu sözüm üzerine Resulullah aleyhissalatu vesselam: “Yahut bir saatin bir kısmı” diye bana işaret buyurdu. Ben de: “Doğru söylediniz veya bir saatin bir kısmı” diyerek sözümü düzelttim. Sonra sordum: “Bu vakit (cumanın) hangi vaktidir?” Bana: “O, gündüzün saatlerinin sonudur” diye cevap verdi. Ben dedim ki: “Bu saat namaz vakti değildir.” Şu cevabı verdi: “Evet, mü’min kul namaz kılar, sonra müteakip namazı beklemek maksadıyla oturursa o, sevap yönüyle aynen namaz kılıyor gibidir.”

 

6341 – İbnu Abbas radıyallahu anhüma anlatıyor: “Resulullah aleyhissalatu vesselam buyurdular ki: “Sizin şu gününüzde iki bayram bir araya gelmiştir: Dileyene, bayram namazı cuma namazının da yerini tutar. (Ancak) biz, cum’a namazını da kılacağız.”

6342 – İbnu Ömer radıyallahu anh anlatıyor: “Resulullah aleyhissalatu vesselam zamanında iki bayram (cuma ve bir bayram) aynı günde birleşti. Aleyhissalatu vesselam bayramı kıldırdı, sonra da: “Dileyen cumaya da gelsin, dileyen de gelmesin” buyurdular.”

Kavram hakkında henüz bir not alınılmadı.

Eşitlik

Anlamı Çoğunlukla, konuları, halk dilinde söylendiği şekilde ele alıyoruz. Meselâ, “adalet”i herkese eşit muamele, yani “eşitlik” diye diyoruz!. Doğada, sistemde “EŞİTLİK DİYE BİR ŞEYİN OLMADIĞINI” göre göre!Halbuki, “adalet” her birimin yaratılış amacına

Oku »

Astroloji

Anlamı İDRİS Nebi, görev süreci içinde, insanlara, yeryüzünde olup-bitenler üzerinde gök cisimlerinin tesirlerinden bahsetmiş; yani “BURÇLAR iLMİNİ” açıklamıştı… Astroloji, insanın yapısını tanıması için günümüzde oldukça önemlidir.Geleceğe dönük hükümler çıkartmak, falcılıkta bulunmak

Oku »

Sâlih Amel

Anlamı Amel-i Sâlih. İman edip gereğini uygulamak. İmanın gereği olan fiillere Dinî terminolojide “amel-i sâlih” adı verilir. Detaylı Bilgiler Cennete gidiş olayı, kişinin ameline bağlı değildir… Dinlerler ki Rasûlullah Aleyhisselâm’dan:

Oku »