6365 – Ebu Musa el-Es’ari radıyallahu anh anlatıyor: “Resulullah aleyhissalatu vesselam buyurdular ki:
“Allah Teala hazretleri, Şa’ban ayının onbeşinci gecesi (kullarına rahmetle) nazar eder ve müşrikle, müşahin (kindar bencil) hariç herkese mağfiret buyurur.”
392 – İbnu Ömer anlatıyor: “Bir gün Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm) bize hitab ederek şöyle buyurdular: “Sıkılık huyundan kaçının. Zira sizden önce gelip geçenler bu huy yüzünden helâk oldular. Şöyle ki: Bu huy onlara cimrilik emretti, onlar hemen cimrileşiverdiler, sıla-ı rahmi kesmelerini emretti, hemen sıla-ı rahmi kestiler, doğru yoldan çıkmayı (fücur) emretti, hemen doğru yoldan çıktılar.”
Ebu Dâvud, Zekât 46, (1698).H.
393 – Ebu Saîd el-Hudrî (radıyallahu anh) anlatıyor: “Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm) buyurdular ki: “İki haslet vardır ki bir mü’minde asla beraber bulunmazlar: Cimrilik ve kötü ahlâk.”
507 – İbnu Mes’ud (radıyallahu anh) anlatıyor: “Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm) buyurdular ki: “Şeytan da, melek de insanoğluna sokularak onun kalbine birtakım şeyler atarlar. Şeytanın işi kötülüğe çağırmak, sonu fena ve zararlı olan şeylere teşvik etmek ve hakkı yalanlamak, haktan uzaklaştırmaktır. Meleğin işi hak ve hayra, iyiliğe çağırmak ve kötülükten uzaklaştırmaktır. Kim içinde hakka, hayıra, iyiliğe çağıran bir ses duyarsa bilsin ki bu Allah’tandır ve hemen Allahu Teala’ya hamdetsin. Kim de içinde şerr ve inkâra çağıran bir fısıltı duyarsa ondan uzaklaşsın ve hemen şeytandan Allah’a sığınsın.” Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm) bu sözlerine şu meâldeki âyeti ekledi: “Şeytan sizi fakir olacaksınız diye korkutur, size cimriliği emreder..” (Bakara 268).
Tirmizî, Tefsir, (2991).
Yine Tirmizi’de Hz. Ali (radıyallâhu anh)’den kaydedilen bir rivâyette şöyle denir: “Resülullah (aleyhissalâtu vesselâm) buyurdular ki: “Gerçek cimri, yanında zikrim geçtiği halde bana salavât okumayandır.”
Tirmizi, Daavât 110, (3540).
2149 – Hz. Ebü Hüreyre (radıyallâhu anh) anlatıyor: “Resulullah (aleyhissalâtu vesselâm) buyurdular ki: “Sehâvet sahibi Allah’a yakındır, insanlara yakındır, cennete yakındır, cehennemden uzaktır. Cimri ise AIlahtan uzaktır, insanlardan uzaktır, cennetten uzaktır, cehenneme yakındır. Câhil sehâvet sahibini AIIah, cimri ibadet düşkününden daha çok sever.”
Tirmizî, Birr 40, (1962).
4426 – Hz. Ebu Hüreyre radıyallahu anh anlatıyor: “Resûlullah aleyhissalâtu vesselâm şu ayeti okumuştu. (Mealen): “(Siz Allah yolunda bağışta bulunmaya çağırılan kimselersiniz. Fakat içinizden bazıları cimrilik eder. Cimrilik eden ise, kendi zararına cimrilik etmiş olur. Allah ganidir; muhtaç olan sizsiniz. Eğer yüz çevirirseniz,) O, sizin yerinize başka bir topluluk getirir ki, onlar sizin gibi allah’a itaatsizlik etmezler” (Muhammed 328).
(Orada bulunanlar):
“Bizim yerimize kimler getirilebilir?” dediler. Resûlullah aleyhissalâtu vesselâm, Selman-ı Farisi’nin omuzuna vurdu, sonra da:
“Bu ve bunun kavmi!” deyip sözüne devam etti:
“Ruhum elinde olan Rab Teâla’ya yemin olsun! Eğer ilim, Süreyya yıldızına asılmış olsa Fâris’ten (yetişecek bir kısım) kimseler ona yine de ulaşırlar.”
Tirmizi, Tefsir, Muhammed, (3256, 3257).
4724 – Ebu Ümeyye eş-Şa’bani anlatıyor: “Ey Ebu Sa’lebe dedim, şu ayet hakkında ne dersin?” (Mealen): “Ey iman edenler! Siz kendinize bakın. Siz doğru yolda oldukça, sapıtmış olanlar size zarar vermez..” (Maide 105).
Bana şu cevabı verdi:
“Gerçekten bunu, iyi bilen birine sordun. Zira ben aynı şeyi Resûlullah aleyhissalâtu vesselâm’a sormuştum. Demişti ki:
“Ma’rufa sarılın, münkerden de kaçının! Ne zaman uyulan bir cimrilik, takip edilen bir hevâ, (dine, ahirete) tercih edilen dünyalık görür, rey sahiplerinin(selefi dinlemeden) kendi reylerini beğendiklerini müşahade edersen, o zaman kendine bak. İnsanlarla uğraşmayı bırak. zira (bu safhaya gelince) arkanızda sabır günleri var demektir. O günler avuçta ateş tutmak gibi (sıkıntılı)dır. O günlerde, sizin kadar amel yapabilen bir kimseye elli kişinin ecri verilecektir.”
Ebu Davud, Melahim 17, (4341); Tirmizi, Tefsir, Maide, (3060); İbnu Mace, Fiten 21, (4014).
5691 – Saîd İbnu’I-Hâris anlatıyor: “İbnu Ömer radıyallahu anhümâ’yı şöyle söyler işittim: “Siz nezretmekten yasaklanmadınız mı? Resülullah aleyhissalâtu vesselâm demişti ki: “Nezir; olacak bir şeyi ne öne alır ne de geriye bıraktırır. Ancak onunla cimriden mal çıkarılmış olur.”
Buhârî, Kader 6, Eyman 26; Müslim, Nezr 3, (1639); Ebu Dâvud, Eymân 26, (3287); Nesâî, Eymân 24, (7, 15,16).
5692 – Hz. Ebu Hureyre radıyallahu anh anlatıyor: “Resûlullah aleyhissalâtu vesselâm buyurdular ki:
“Nezir, ademoğluna, Allah’ın kendisine takdir etmediği hiçbir şeyi yakınlaştırmaz. Ancak nezir, kadere muvafık olur. Nezir sayesinde, cimrinin kendi arzusu ile çıkarmak istemediği, cimriden çıkarılır.”
Buhârî, Kader 6, Eymân 26; Müslim, Eymân 7, (1640); Ebu Dâvud; Eymân 26, (3288); Tirmizi, Nüzûr 10, (1538); Nesâî, Eymân 25, (7,16).
5769 – Hz. Câbir radıyallahu anh anlatıyor: “Resûlullah aleyhissalâtu vesselâm buyurdular ki:
“Bahreyn’in sadaka malı geldimi sana şöyle şöyle (avuç avuç) vereceğim” dedi ve üç kere eliyle gösterdi. Bahreyn’in malı gelmezden önce Aleyhissalâtu vesselâm vefat etti. Mal Hz. Ebu Bekr’e gelince, bir münadi ile halka şöyle ilanda bulundu:
“Kime Resülullah’ın bir vaadi veya bir borcu var idiyse bana gelsin!”
Câbir der ki: “Ben hemen Hz. Ebu Bekr radıyallahu anhâ’ya gittim ve Resülullah aleyhissalâtu vesselâm’ın: “Bahreyn’in sadaka malı geldimi ben sana şöyle şöyle vereceğim” deyip üç kere iki eliyle işaret yaptığını söyledim. Bunun üzerine Hz. Ebu Bekr bana derhal verdi.
Câbir der ki: “Bundaıı sonra da Ebu Bekr’e rastladım ve yine istedim. Ama bu sefer vermedi. Sonra tekrar ona geldim, yine vermedi, sonra üçüncü sefer geldim yine vermedi. Ben de:
“Sana bir geldim vermedin, sonra bir daha geldim yine vermedin, bir kere daha geldim yine vermedin. Ya bana verirsin, ya da seni bana karşı cimri bileceğim” dedim. Bunun üzerine:
“Bana karşı cimri bileceğim mi dedin? Cimrilikten daha kötü hangi hastalık var?” dedi ve bunu üç kere tekrar etti ve devam etti:
“Ben seni reddettiğim her defasında (içimden) sana vermek istedim” dedi. (Bana bir avuç avuçlayıp verdi).
5876 – Hz. Enes radıyallahu anh anlatıyor: “Bir adam ölmüştü, diğer biri, Resülullah aleyhissalâtu vesselâm’ın işiteceği şekilde onun için şöyle söyledi: “Cennet mübarek olsun!” Resülullah aleyhissalâtu vesselâm sordu:
“Nereden biliyorsun? Belki de o mâlâyâni konuştu veya kendisini zengin kılmayacak bir miktarda cimrilik etti!”
Tirmizi, Zühd 11, (2217).