Basiret

  • İdrak kuvvesi 
  • EL BASIYR… Açığa çıkan Esmâ özelliklerini her an seyir ile onlardan çıkanları değerlendirip, sonuçlarını oluşturan.
  • Allah`ın perdeleri nelerdir? Öncelikle şunu çok iyi anlamalıyız. “Allah`ın perdeleri”, dendiği zaman bilinmelidir ki, bu perdeler Allah`ın üzerinde değil, bizim basîretimizde mevcuttur. Yani, bu perdeler âfâkî (dışta) değil, enfüsîdir!..
  • Kendini önce beden olarak tanırsın… Sonra idrâk edersin veya taklîden kabul edersin ki bir de ruhun varmış…. bu derinliğine giden bir görüş keskinliğine yol açar; “basiret” de denir…
  • Beyin için algılama, idrâk sözkonusu! Görüntü, algılamaya yardımcı bir faktör..Gerçekte sen görmüyor musun!..Senin bakışından kasıt, basirettir, yâni o şeyi idrâktır!.. O şeyin ne olduğunu anlayabilmektir!..Ne olduğunu, nasıl bir şey olduğunu anlayabilmektir!..Bakmaktan gaye, basiretin mânâsı itibariyle bir şeyin ne olduğunu anlamaktır. Yani o şeyin varlığının ne olduğunu, nasıl olduğunu, niçin meydana geldiğini bilebilmektir.
  • Herkes “bakar”, ama bazıları “görür”!.. “Basar”, bakar; “basiret” görür!.. Yani “görmek“ten murad gördüğünün anlamını çözüp onu değerlendirmektir..
  • Hakk’ı görme özelliği…
  • İKAN” basiretinin görüşü ve tasdikidir!.. Yani, gördüğünün gereğini yaşamaktır.
  • “Kalb gözü” denildiği zaman gaye “şuur” gözüdür. Bedende nasıl bir “şuur” mevcut ise, aynı şekilde ruh bedende de bir şuur mevcuttur ki; işte bu “şuur”dan, bu şuurdaki idrâk özelliğinden “kalb gözü” veya“basîret” isimleriyle bahsedilmiştir!..
  • Basiret sahibi bir kişinin “haşyet” hâlini hissetmesi için “ALLAHÛ EKBER” sözcüğünün mânâsını tefekkür etmesi yeterlidir!..
  • İman nûru olan kişide, basiret açılır!
  • Allah`ın Vechi, Basiretle (ilimle) görülür!
  • Teypte akıl yok, idrâk yok, basiret yok, tefekkür yok!.
  • Tanrı” kavramından kurtulmak irfan ile olur, basiret ile olur … Bunu da, tefekkür ve muhakeme ve ilim getirir!.
  • Efendimiz, Rasûlümüz, basiretimizin nûru, Allah’ın habibi
  • Basiretinle baktığın zaman; Varlık Tek bir bütündür; ve bu tek bir varlık olanı basiretinle gördüğün zaman, Allah`ı görmüş olursun!.. Esmâsı yönünden, Allah`ın vechini görmüş olursun!.
  • “Basiretin” diğer bir adı da “İlim“dir. Ama burada “ilim” tâbirini kullanmıyoruz. Çünkü “ilim” dediğimiz zaman, herkesin aklına fizik, kimya ilminden çerçöp yapma ilmine kadar çeşitli şeyler geliyor!.. Zira biz her şey için ilim tâbirini kullanmışız. Oysa hakiki mânâda ilim, bunlar değildir!. Din ıstılâhında ve burada geçen ilimAllah`ı bilme, yaşama, görme, idrâk etme ilmidir. Bu da basiret denilen özellikle olur.
  • “Ve men kâne fiy hâzihi a’mâ, fehuve filâhireti a’mâ; ve edallu sebiylâ” (17.İsra:72)
    “Kimin bu dünyada basîreti yoksa, âhirette de basîreti olmaz ve daha da şaşkındır!”
  • İnsanların bir çoğu, biraz da nefsine pâye vermek, kendini yüceltmek amacı ile karşısındakine tahakküm etmek ister, hükmetmek ister. Kendi isteklerini ona zorla kabul ettirmek ister, onun arzusu hilâfına… Bu, onda basiretin henüz açılmadığını gösterir.
  • Nasıl “şehâdet” edersin?… Gözle, değil; basiretimle, idrakımla, anlayış, kavrayışımla, “şehâdet ederim
  • Cennette mertebe yükselmesine karşı ne bir âyet var, ne de bir hâdis. Dolayısıyla, bu dünya hayatında ilmini, irfanını basiretini ne kadar artırırsa kişi, ahirette de o mertebelerin gereğini yaşayacaktır.
  • Âbidler, ârifler, âşıklar çoktur. Haşyet ehli çok azdır!. Çünkü, o haşyetin oluşması için çok güçlü bir tefekkür lâzım. Çok yüksek bir basîret ve de ferâset lâzım!.
  • Gerçeği idrâk edebilmek çok zordur, hazmedilmesi çok güçtür.Eğer Cenab-ı Hak, bu kuluna basiret verdiyse, bilir ki, ona “Allah kulu” olmak yeter. Kimin Allah indindeki derecesinin ne olduğunu Allah bilir;ve bu dünyadan ayrıldığımız zaman, o derece belli olacak!.
  • İntihar, beden yaşamının son bulması değil; basîretin ; kör edilişidir!..
  • Basiret ehli olmayan göremez ki elektriği… Sadece ampulleri görürler ve hükümlerini verirler!.
  • Zulmet perdeleri”, ef`âl âlemi içinde yer alıp; basîretimizin Hak`kı görmesine engel olan her şeydir. Daha doğrusu, şeyi, şey olarak kabul etmemize yol açan beş duyumuzdur!..
  • Beş duyunun verdiği madde kabulünü bir yana bırakıp, boyutsal idrâklara yönelirsek; zulmet perdeleri yavaş yavaş basiretimizden kalkmaya başlar.
  • Feth”in birisi “zulmânî” olmak üzere yedi basamağı vardır…Keşif basîrete aittir. “Fetih” ise tahakkukla alâkalıdır!. İlâhî sıfatlarla tahakkukla, demek istedim… İlmi bâtın ise, melekût âlemi ile ilgili ilimlerin toplu adıdır!.
  • DİNİ” mânâda “OKU“mak dahi, herhangi bir harf dizelerini birbirine bağlayarak bundan bir anlam çıkarmak değil; basiretle, ferâsetle, nüfuzetle (yapının özüne girerek onu değerlendirmek suretiyle), “RUBÛBİYET” mertebesinin sayısız özelliklerinin oluşturduğu bütünlük içinde, SİSTEM olarak ortaya çıkan evrensel KİTABIN, SİSTEM KİTABININ sırlarını “OKU”maktır !..,
  • Kesinlikle o kâfirleri -gerçekleri örterek inkâr edenleri- uyarsan da uyarmasan da iman etmezler!. Allah onların şuurlarını ve algılamalarını mühürlemiş, basiretlerini perdelemiştir!. Onlar azâmetli bir azâbtadırlar. Ve insanların bir kısmı “B” harfinin işaret ettiği sır kapsamında olarak Allah`a ve yine “B” harfinin işaret ettiği sır kapsamında olarak âhirete iman ettiklerini söylerler; oysa onlar “B” harfinin sırrını anlamış olarak İMAN ETMEMİŞLERDİR..” (2-6/8)
  • Allah (özümüzden), izin vermezken; içindeki, şefâati reddederken; kim şefâat edebilir ki!… Basiretimizi örten perde nasıl kalkar da, şefâate ulaşırız biz!…. Ve böylece de, nasıl şirki hafîden arınıp; her şey’in hakikatı ve varlığımızın kaynağı olan “ALLAH İsmiyle İşaret Edilen”e iman edip; “Kur’ân ”ı “OKU“ruz?… (şirkten) arınmamışlar el sürmesin!… dendiği halde…

Soru

-“Tanrı” kavramından kurtulmak , çalışma ile olur mu?…

Olur ise nelerdir?

Üstad

-“Tanrı” kavramından kurtulmak irfan ile olur, basîret ile olur; bunu da tefekkür , muhakeme ve ilim getirir…

 

Siteden oku >> BASİRET

BASİRET

  • ”Kalb Gözü”
  • Şuur gözü
  • Şuurdaki idrâk özelliği
  • Algılama ve değerlendirme kapasitesi
  • “Sistem ve Düzeni” fark edip gereğini yaşayabilme kapasitesi
  • Gördüğünün anlamını çözüp onu değerlendirmek
  • İlmi değerlendiren bilinç
  • İlim
  • Allah`ın vechini görme özelliği…
  • Hakk’ı görme özelliği…
  • “Tek”ten “Çok”a bakış…

  • “BASAR”
  • “Basar” bakar; “Basiret” görür!
  • “Basar”la değil; basiretle bakmak…
  • Boyutsal idrâklara yönelirsek eğer, basiretimizdeki zulmet perdeleri kalkmaya başlar.
  • BASİRET VE “İMAN NURU”
  • Basiret, iman nuru olan kişide açılır.
  • Basiret, “İlim”dir!
  • Allah`ı bilme, yaşama, görme, idrâk etme ilmi, “Basiret” denen  özellikle olur.
  • MÂNEVİ KÖRLÜK(Basiret yetersizliği)
  • Mânevi körlüğün sebebi
  • Mânevi gözünün açılmasını istiyorsan…
  • Anlayışın körelmesi(Basiretin gerçekleri değerlendirememesi)
  • Gerçekleri kafasindakine etiketlemek…
  • Kör”lükten kurtulmanın yegâne yolu, bilincimizi, gereksiz ve yanlış bilgilerden arındırmaktır.
  • Sınırsız bilinçli varlık olduğumuzu fark etmek için tek şansımız… Bu Dünya yaşamı!
  • Yaşamın körlük üzere gitmişse, ölümün de körlük üzeredir!

BAKARA 2-7 Allah, onların hakikatlerinin kalplerinden (şuurlarında) açığa çıkışını algılamalarını kilitlemiştir; basiretleri perdelidir. Yaptıklarının sonucu olarak feci bir azabı hak etmişlerdir.

BAKARA 2-15 (Hakikatleri olan Allah`ı anlamamakta ısrarları dolayısıyla) Allah kendileriyle alay ediyor ve basiretsizlikleri dolayısıyla azgınlıklarına müsaade ediyor!

BAKARA 2-20 O şimşek (hakikat ışığı) neredeyse göze dayalı müşahedelerini kapsayacak. Onlara her aydınlık geldiğinde, o hakikat ışığıyla birkaç adım ilerler, hakikat ışığı kesilince de içine düştükleri karanlıkta kalakalırlar. Allah dilemiş olsaydı Semi ve Basir isminin onlarda açığa çıkmasını kısardı. Kesinlikle Allah her şeye Kadir`dir.

BAKARA 2-96 Sen onları dünyalık yaşam hakkında insanların en hırslıları olarak bulursun! Bilfiil şirk içinde yaşayanlardan bile… Her biri bin yıl yaşamak ister! Oysa uzun ömür sürmeleri onları azaptan uzak tutmaz. Allah, hakikatleri olarak yaptıklarını değerlendirmektedir (Basir).

BAKARA 2-110 Siz salatı ikame edin (Allah`a yönelişinizi zahiren ve batınen hakkıyla yapın) ve zekatı verin (Allah`ın size ihsanından bir kısmını karşılıksız paylaşın ihtiyacı olanlara)… Ne hayır yaparsanız, Allah indinde onu bulursunuz… Muhakkak ki Allah (varlığınızı oluşturan Esma`sıyla) Basir`dir yaptıklarınıza.

BAKARA 2-233 (Boşanmış annelerin) süt emzirmesini tamamlatmak isteyen (babalar) için, anneler iki tam yıl çocuklarını emzirebilirler. Bu süre zarfında onların rızkı ve giyim kuşamı örfte olduğu üzere babanın yükümlülüğündedir. Hiçbir nefse kapasitesini aşan teklif edilmez. Ne bir ana ne de bir baba çocuğu yüzünden zarara sokulmamalıdır. Varise düşen de aynen böyledir. Eğer kendi rızaları ile anlaşarak çocuğu iki yıldan önce sütten kesmek isterlerse kendilerine bir suç yoktur. Eğer çocuklarınızı (süt anne tutup) emzirtmek isterseniz, örf üzere verilmesi gerekeni ödediğiniz takdirde, bunda da bir beis yoktur. Allah`tan korunun ve iyi bilin ki Allah (tüm yaptıklarınızın yaratanı olarak) Basir`dir.

BAKARA 2-237 Kendilerine bir mehr tayin ettikten sonra, onlarla yatmadan önce boşamışsanız, karar verdiğiniz mehrin yarısını kendilerine verin. Ancak kendileri veya nikah akdi vekilleri vazgeçerse bu haktan, o başka. Sizin (mehrin tümünü ona) bağışlamanız ise takvaya daha uygundur. Birbirinize faziletli davranmayı unutmayın. Muhakkak Allah yaptıklarınızı Basir`dir (değerlendirmektedir).

BAKARA 2-265 Allah rızasını isteyerek veya enfüslerindeki bir tespitten (Esma bileşimlerinin kendilerinde oluşturduğu anlayış ile) mallarını infak edenlerin misaline gelince… Kendisine şiddetli bir yağmur isabet edip, yemişlerini iki kat vermiş tepedeki bir bahçeye benzer. Ona böyle bol yağmur yerine çiseleyen bir yağmur dahi yeterlidir. Allah yaptıklarınıza Basir`dir.

AL-U iMRAN 3-13 Hakikat ki; sizin için, karşı karşıya gelmiş iki topluluğun halinde bir işaret-ibret vardı; bir topluluk Allah için vuruşurken diğerleri kafirdi ve onları gözleriyle kendilerinin iki misli olarak görüyorlardı. Allah dilediğini yardımıyla destekler. Muhakkak bunda basiret sahipleri için büyük ibret vardır.

AL-U iMRAN 3-15 De ki: “Size bunlardan daha hayırlısını haber vereyim mi? Allah indinde korunanlar için altlarında ırmaklar akan cennetler vardır ki, orada sonsuza dek kalıcıdırlar. Hem de orada tertemiz eşler (bilincin eşi kusursuz beden olarak da anlaşılabilir) ve Allah`ın kendilerinden razı olması vardır. Allah kullarının hakikatinde olarak Basir`dir.”

AL-U iMRAN 3-20 Eğer seninle tartışırlarsa de ki: “Vechim Allah`a teslimdir; bana tabi olanların da.” Hakikat-Sünnetullah bilgisi verilmiş olanlar ile ümmi olanlara (bu bilgiden habersiz olanlar-müşriklere) de ki: “Siz de islam`ı kabul ettiniz mi?..” Eğer teslim olurlarsa hakikati kabullenmiş olurlar. Ama yüz çevirirlerse, işin onlara tebliğden ibarettir. Allah, kullarındaki Esma`sının sonucu olarak da Basir`dir (değerlendirendir).

AL-U iMRAN 3-156 Ey iman edenler… Dünyada gezip dolaşan ya da savaşa çıkan kardeşleri için “Eğer yanımızda kalsalardı ölmemiş veya öldürülmemiş olacaklardı” diyen hakikati inkar edenler gibi olmayın! Allah bu fikri onların içinde bir hasretlik acısı olarak meydana getirdi. Allah diriltir ve Allah öldürür (sebepler değil)! Allah yapmakta olduklarınızı (Esma`sı itibarıyla onların hakikati ve dahi yaratıcısı olması ile) Basir`dir (değerlendirendir).

AL-U iMRAN 3-163 Onlar Allah indinde, (ilim-irfan anlayış farkları nedeniyle) birbirlerinin üstünde olan farklı derecelerdedir. Allah yapmakta olduklarınızı (Esma`sı itibarıyla onların hakikati ve dahi yaratıcısı olması ile) Basir`dir (değerlendirendir).

NiSA 4-58 Muhakkak ki Allah emanetleri ehillerine vermenizi ve insanlar arasında adil olarak (herkesin hakkını vererek) hükmetmenizi emreder. Muhakkak Allah bununla size ne güzel öğüt veriyor. Kesinlikle Allah Semi`dir, Basir`dir.

NiSA 4-134 Kim dünya nimetlerini isterse, bilsin ki dünyanın da, sonsuz gelecek sürecinin de nimetleri Allah indindendir. Allah Semi`dir, Basir`dir.

MAiDE 5-71 Bir zararı olmayacak zannettiler de (hakikate) kör oldular, (hakikatin seslenişine) sağır kesildiler! Sonra Allah onların tövbelerini kabul etti… Sonra onlardan çoğu (yine) kör ve sağır kesildiler! Allah onların yapmakta olduklarına (yaptıklarının yaratanı olarak) Basir`dir.

EN’AM 6-75 Böylece İbrahim`e, ikan sahibi olsun diye, semalar ve arzın melekutunu (derunundaki, onları oluşturan kuvveleri) görecek basireti veriyoruz (gözünün gördüğüyle eşyanın hakikatinden perdelenmesin diye).

EN’AM 6-104 Gerçek şu ki, size Rabbinizden değerlendirilesi deliller gelmiştir… Kim basiretiyle gelenleri değerlendirirse kendi lehine, kim de basiretsiz olursa kendi aleyhinedir… Ben, üzerinize muhafız değilim!

EN’AM 6-122 Ölü iken kendisini (Hakikat ilmi ile) dirilttiğimiz; insanlar içinde onunla yaşaması için basiret nuru oluşturduğumuz kimse(nin durumu); karanlıklar içinde kalıp ondan kurtulamayan gibi olur mu? Hakikat bilgisini inkar edenlere, yapmakta oldukları böylece süslendirildi.

ARAF (A’RAF) 7-64 Onu yalanladılar… (Biz de) Onu ve onunla beraber olanları gemide kurtardık… (Esma`nın açığa çıkışı olan) işaretlerimizi yalanlayanları ise boğduk… Muhakkak ki onlar basiretsiz bir toplumdu!

ARAF (A’RAF) 7-201 Korunanlara gelince, onlara şeytandan bir taife dokunduğunda, (hakikatlerini) tezekkür ederler… Basiretle değerlendirme yaparlar.

ARAF (A’RAF) 7-203 Onlara bir ayet iletmediğinde: “Onu (kendinden) uydursaydın ya!” dediler… De ki: “Ancak, Rabbimden bana vahyolunana tabi olurum… Bu (Kur`an) Rabbinizden basiretlerdir (idrak ettirir), hüdadır (hakikat rehberi) ve iman eden topluluk için rahmettir (kemalatlarını açığa çıkarır).”

ENFAL 8-39 iman edenlere zulüm ve baskı ortadan kalkana; Din (hakikat bilgisi ve Allah sistem ve düzeni) apaçık ortaya çıkıp anlaşılıncaya kadar (bunu yapmanızı engellemeleri halinde {zira La ikraha fiyd din=Din konusu zorlama kabul etmez}) onlarla savaşın! Eğer (baskı ve engellemeden) vazgeçerlerse, muhakkak ki Allah onların yapmakta olduklarını Basir`dir.

ENFAL 8-72 Onlar ki iman ettiler ve (bu uğurda) hicret ettiler; Allah yolunda mallarıyla ve canlarıyla mücahede ettiler ve hicret edenleri barındırdılar ve yardım ettiler; işte bunlar birbirlerinin velileridir… iman edip hicret etmeyenlere gelince; hicret edinceye kadar onlara sahip çıkma konusunda bir sorumluluğunuz yoktur! Eğer Din`de sizden yardım isterler ise, yardım etmek sizin üzerinize borçtur. Ancak sizinle onlar arasında bir anlaşma olan kavmin aleyhine olmamak üzere… Allah yapmakta olduklarınızı (B sırrınca) Basir`dir.

YUNUS 10-43 Onlardan sana bakanlar da vardır… Körlere doğru yolu gösterebilir misin, basiretten yoksunlarsa?

HUD 11-20 Onlar arzda aciz bırakıcılar olmadılar (Sünnetulah`ı geçersiz kılamazlar; herkes yaptığının sonucunu kesinlikle yaşayacaktır)… Onların Allah dununda velileri de yoktur… Onlara azap kat kat olur… (Zira onlar) algılayamadılar ve basiretleriyle değerlendiremediler.

HUD 11-112 O halde sen hükmolunduğunca hakikati yaşa (istikamet sahibi olmak, hidayetin açığa çıkması sonucu olarak hakikatin yaşanması, demektir. A.H.)! Seninle beraber, tövbe edenler de (hakikati yaşayamamalarına neden olan şeylere tövbe edenler)… Sakın taşkınlık yapmayın! Çünkü O, yapmakta olduklarınızı (B sırrınca) Basir`dir.

YUSUF 12-108 De ki: “işte bu benim yolumdur; basiret üzere (taklitle değil idrakle) Allah`a davet ederim… Ben ve bana tabi olanlar (basiretle yaşayanlardır). Subhan Allah! Ben herhangi bir şeyi Allah`a ortak koşanlardan değilim!”

NAHL 16-108 işte bunlar, Allah`ın, şuurlarını, işitme (algılama) kuvvelerini, basiretlerini (değerlendirme kuvvelerini) kilitlediği kimselerdir! Onlar kozalarında yaşayanların ta kendileridir!

iSRA 17-1 Subhan ki, kulunu gece Mescid-i Haram`dan, çevresini mübarek kıldığımız Mescid-i Aksa`ya isra (tayy`i mekan) etti… O`na delillerimizi gösterelim diye… Hakikat şu; “Hu”; Semi`dir, Basir`dir!

iSRA 17-17 Nuh`tan sonra nice kuşaklar helak ettik… Kullarının suçlarından Habir ve Basir`dir Rabbin!

iSRA 17-30 Muhakkak ki Rabbin dilediğine, yaşam gıdasını (rızkı) genişletir veya daraltır! Muhakkak ki O kullarını Habir`dir, Basir`dir.

iSRA 17-96 De ki: “Benimle sizin aranızda şahit olarak, Esma`sıyla hakikatim olan Allah yeterlidir! Muhakkak ki O, kullarıyla Habir`dir, Basir`dir.”

KEHF 18-101 Onların, Benim zikrim (hatırlanmam) konusunda, basiretleri perdeliydi! Dinleyip algılamaya da kapasiteleri yetmiyordu!

TAHA 20-35 Muhakkak ki sen bizi (bizle) Basir`sin!

HAC 22-61 işte böyle… Zira Allah, geceyi gündüze dönüştürür, gündüzü de geceye (olaylar birbirinin zıddına dönerek devran döner)! Muhakkak ki Allah Semi`dir, Basir`dir.

HAC 22-75 Allah, meleklerden Rasuller seçer ve insanlardan da… Muhakkak ki Allah Semi`dir, Basir`dir.

NUR 24-44 Allah geceyi ve gündüzü birbirine dönüştürüyor (müşahede; içsellikle = enfüsi, dışsallık = afaki arasında yer değiştirmede)! Muhakkak ki bunda basiret sahipleri için bir ibret vardır.

FURKAN 25-20 Senden önce irsal ettiğimiz Rasuller de yemek yerler ve çarşılarda gezip dolaşırlardı! Sizleri birbiriniz için bir sınav objesi kıldık… Sabredecek misiniz? Senin Rabbin Basir`dir.

RUM 30-53 Sen basiretsizleri, sapık inançlarından çıkarıp, hakikati gösteremezsin! Sen ancak müslimler (teslim olmuşlar) olmaları dolayısıyla, varlıklarındaki işaretlerimize iman eden kimselere işittirirsin!

LOKMAN 31-28 Sizin yaratılmanız da, daha sonra yeni bir bedenle yeni bir boyutta oluşumunuz da (ba`s) bir tek nefsinki gibidir… Muhakkak ki Allah, Semi`dir, Basir`dir.

AHZAB 33-9 Ey iman edenler… Size olan Allah nimetini hatırlayın… Hani (Hendek savaşında) size ordular geldi de onların üzerine bir fırtına ve görmediğiniz ordular irsal ettik… Allah, yaptıklarınızı (yaratanı olarak) Basir`dir.

SEBE’ 34-11 Zırh gibi koruyucu mükemmel bir düşünce sistemi oluştur ve imanınızın gereğini uygulayın! Doğrusu ben yaptıklarınızı Basir`im.

FATIR 35-19 ama (kör) ile basir (gören) bir olmaz.

FATIR 35-31 Hakikat ve Sünnetullah BiLGiSi`nden (Kitaptan) sana vahyettiğimiz, kendinden öncekini tasdik eden olarak Hakk`ın ta kendisidir! Muhakkak ki Allah, Esma`sıyla kullarının varlığında olarak Habir`dir, Basir`dir.

FATIR 35-44 Arzda gezip dolaşmadılar mı ki, kendilerinden öncekilerin sonu nasıl oldu basiretle görsünler? Onlar (öncekiler) kuvvet itibarıyla bunlardan daha şiddetli idiler… Ne semalarda ve ne de arzda hiçbir şey Allah`ı etkisiz bırakacak değildir! Muhakkak ki O, Alim`dir, Kadir`dir.

FATIR 35-45 Eğer Allah, insanlara, yaptıklarının getirisini anında yaşatmayı dileseydi yeryüzünde hiçbir DABBE (insan bedenini sağ) bırakmazdı! Ne var ki onları (bedenli yaşamlarını) takdir edilmiş bir ömrün sonuna kadar tehir ediyor. Onların ecelleri geldiğinde (dünyada işleri biter)! Muhakkak ki Allah Esma`sıyla kullarının varlığında olarak Basir`dir.

SAD 38-45 Kudretli ve basiretli kullarımız İbrahim, ishak ve Yakup`u da zikret (an, hatırla)!

MÜ’MiN – MUMIN 40-20 Allah, Hak olarak hükmeder… O`nun dununda yardım istedikleri ise, hiçbir şeyde hükümleri geçmez! Muhakkak ki Allah Semi`dir, Basir`dir.

MÜ’MiN – MUMIN 40-44 Size söylediğimi yakında hatırlayacaksınız! Ben işimi Allah`a bırakıyorum! Muhakkak ki Allah kullarını Basir`dir.

MÜ’MiN – MUMIN 40-56 Kendilerine gelmiş bir reddedilemez delil olmaksızın Allah`ın işaretleri hakkında mücadele edenler var ya, onların içlerinde, asla ulaşamayacakları bir kibirden başka bir şey yoktur (Kibriya`nın farkındalığına asla ulaşamayacaklardır)! O halde sen, Esma`sıyla hakikatin olan Allah`a sığın… Muhakkak ki O, “Hu”; Semi`dir, Basir`dir.

FUSSiLET 41-40 işaretlerimizi amacından saptıranlar, bize gizli kalmazlar… Şimdi Nar`a atılan kimse mi hayırlıdır yoksa kıyamet sürecine güvende olarak gelen kimse mi? Dilediğinizi yapın! Muhakkak ki O, yaptıklarınızı (yaratanı olarak) Basir`dir.

ŞURA 42-11 Semalar ve arzın Fatır`ıdır! Sizi, hem kendi nefsinizden (hakikatinizden) eşler (şuur+bilinç); hem de en`amdan (hayvansal bedenden) çiftler (biyolojik+ışınsal {ruh} beden) halinde oluşturmuştur… Böylece sizi üretiyor! O`nun benzeri bir şey yoktur! O, Semi`dir, Basir`dir.

ŞURA 42-27 Eğer Allah, kullarının yaşam gıdalarını yayıp genişletseydi, arzda elbette azarlardı! Ne var ki dilediğini bir ölçü ile indirir… Muhakkak ki O, kullarında Habir`dir, Basir`dir.

ZUHRUF 43-71 Altından tabaklar ve testiler döndürülür üstlerinde… Onda nefslerin (bilinç boyutunun yaşamayı arzuladığı) iştah duyduğu ve gözlerin (basiretin zevkle seyretmek istediği kuvveler) keyif aldığı şeyler vardır! Sizler onda ebedi yaşarsınız!

FETiH 48-24 Sizi onlara muzaffer kıldıktan sonra Mekke`nin göbeğinde, onların ellerini sizden, sizin ellerinizi onlardan uzak tutan “Hu”dur! Allah yaptıklarınızı (yaratanı olarak) Basir`dir.

HUCURAT 49-18 Muhakkak ki Allah, semaların ve arzın algılanmayanlarını bilir… Allah, yaptıklarınızı (varlığınızda olarak) Basir`dir.

KAF 50-8 (Hakikatine) dönen her kula basiretini açmak ve hatırlatıp öğüt vermek için.

HADiD 57-4 O, semaları ve arzı altı süreçte yaratan, sonra da arşa istiva edendir! Arza gireni ve ondan çıkanı; semadan inzal olanı ve onun içinde uruc edeni bilir… Nerede olursanız O sizinle (hakikatinizin Esma ül Hüsna`sıyla varolması sonucu) beraberdir (Maiyet sırrına işaret)! Allah yaptıklarınızı (yaratan olarak) Basir`dir.

MÜCADELE 58-1 Allah, kocası hakkında seninle mücadele eden ve şikayetini Allah`a arz edenin sözünü gerçekten işitmiştir! Allah, ikinizin çekişmesini işitir… Muhakkak ki Allah, Semi`dir, Basir`dir.

HAŞR 59-2 O, odur ki, Ehl-i Kitap`tan hakikat bilgisini inkar edenleri, savaş için toplandıklarında (daha savaşmadan) yurtlarından çıkardı… Siz onların (yurtlarından) çıkacaklarını sanmamıştınız… Onlar da kalelerinin (kendilerini) Allah`tan (gelene) mani olacağını zannetmişlerdi! Allah onlara hiç ummadıkları yerden geldi ve kalplerine korku attı! Kendi elleriyle ve iman edenlerin elleriyle evlerini tahrip ediyorlardı! Ey basiret sahipleri ibret alın!

MÜMTEHiNE 60-3 Ne akrabalarınız ne de evladınız size asla fayda sağlamaz! Kıyamet sürecinde aranızı ayırır! Allah yaptıklarınızda olarak Basir`dir.

TEĞABUN 64-2 Hu ki, sizi yaratmış olandır! Buna göre kiminiz hakikat bilgisini inkar edendir ve kiminiz de iman edendir! Allah yaptıklarınızda Basir`dir.

MÜLK 67-19 Üstlerinde saf saf kanatlarını açıp yükselen, kapayıp inen kuşları görmezler mi! Onlar Rahmani kuvvelerle bunu başarıyorlar! Muhakkak ki O, her şeyi (hakikati olarak) Basir`dir.

MÜLK 67-23 De ki: “Sizi inşa eden ve sizin için algılama kuvvesi, idrak kuvvesi (basiret) ve FUADLAR (Esma mana özelliklerini şuura yansıtıcılar-kalp nöronları) oluşturan “Hu”dur! Ne kadar az şükrediyorsunuz (değerlendiriyorsunuz)!”

iNŞiKAK 84-15 Hayır! Muhakkak ki onun Rabbi, onda Basir idi!

821 – Ka’b (radıyallahu anh) anlatıyor: “…O, bunların yüreklerine korku düşürdü. Öyle ki, evlerini hem kendi elleriyle hem mü’minlerin elleriyle harap ediyorlardı. İşte ey akıl ve basiret sahipleri bundan ibret alın”(Haşr, 2) meâlindeki âyet, Hz. Peygamber (aleyhissalâtu vesselâm) tarafından Medine’den sürülen Yahudiler hakkında nâzîl oldu. Hz. Peygamber (aleyhissalâtu vesselâm) mallarından (silah hariç), sadece develerinin taşıyabileceği kadarını götürmelerine izin vermişti. Onlar, evlerinin eşiklerinden, kapılarından ve diğer ahşap kısımlarından tutup yıkıyorlardı. Benî Nadir’in hurmalığı hassaten Resul-i Ekrem’in idi, O’na bunu Cen b-ı Hakk tahsis etmişti.”

Rezîn’in ilâvesidir. Bu rivâyetin manasında uzunca bir rivâyeti, Ebu Dâvud tahric etmiştir.

(Harâc, 23, (3004).

 

7119 – Hz. Ebu Hureyre radıyallahu anh anlatıyor: “Resülullah aleyhissalâtu vesselâm buyurdular ki: “Allah Teâla hazretlerinin doksandokuz ismi vardır, yüzden bir eksik. O, tektir, teki sever. Kim bu isimleri ezberlerse cennete girer. Onlar şunlardır: Allah, el-Vahid, es-Samed, el-Evvel, el-Ahir, ez-Zâhir, el-Bâtın, el-Hâlık, el-Bâri, el-Musavvir, el-Melik, el-Hakk, es-Selâm, el-Mü’min, el-Müheymin, el-Azîz, el-Cebbâr, el-Mütekebbir, er-Rahmân, er-Rahîm, el-Latif, el-Habîr, es-Semî’, el-Basir, el-Alîm, el-Azîm, el-Bârr, el-Müte’âl, el-Celîl, el-Cemîl, el-Hayy, el-Kayyüm, el-Kâdir, el-Kâhir, el-Aliyyu, el-Hakîm, el-Karîb, el-Mucîb, el-Ganiyyu, el-Vehhab, el-Vedüd, eş-Şekür, el-Mâcid, el-Vacid, el-Vâli, er-Râşid, el-Afuvvu, el-Ğafür, el-Halîm, el-Kerîm, et-Tevvâb, er-Rabb, el-Mecîd, el-Veliyyu, eş-Şehîd, el-Mübîn, el-Bürhân, er-Ra’üf, er-Rahîm, el-Mübdiu, el-Mu’îd, el-Bâis, el-Vâris, el-Kaviyyu, eş-Şedîdu, ed-Dârru, en-Nâfi’u, el-Bâki, el-Vâkî, el-Hâfıd, er-Râfi’, el-Kâbıd, el-Bâsıt, el-Mu’ızzu, el-Müzillü, el-Muksıt, er-Rezzâk, Zü’l-Kuvve, el-Metîn, el-Kâim, ed-Dâim, el-Hâfız, el-Vekîl, el-Fâtır, es-Sâmi’, el-Mu’tî, el-Muhyî, el-Mümît, el-Mâni’, el-Câmi’, el-Hâdî, el-Kâfı, el-Ebed, el-Âlim, es-Sâdık, en-Nür, el-Münîr, et-Tâmm, el-Kadîm, el-Vitru, el-Ahadu, es-Samedu, ellezi lem yelid velem yüled ve lem yekün lehu küfüven ahad.”

Zûhrî der ki: “Bana birçok ilim ehlinden ulaştığına göre, bu Esmâu Hüsna’nın okunmasına “Lâ ilahe illallahu vahdehu lâ şerike leh. Lehü’l Mülkü ve Lehü’I-Hamdu bi-yedihi’l-Hayr ve huve ala külli şeyin kadîr, la ilahe illâllahu, lehül-Esmâu’l-Hüsnâ” diye başlanmalıdır.”

Kavram hakkında henüz bir not alınılmadı.

RNA

Anlamı Bir hücredeki yaşam biçimi ve onda kendine has mânâyı oluşturan DNA ve RNA dediğimiz genetik dizilim, çeşitli atomlardan meydana gelmiştir. Ve, bu genetik dizilim çeşitli zamanlarda ve şartlarda dahi,

Oku »

Tövbe

Anlamı Yanlışını idrak edip, kesinlikle o işi bir daha yapmama kararı “Tövbe”dir! Hâlinden pişmanlık duyma ve üzülme, istiğfardır; dille “estağfirullah” demek değil!.Öyleyse günlerinizi boş vakitlerinizi daima sistemi anlayıp, “OKU”mak için değerlendirin… Bilmediğiniz

Oku »

Ahmak

Anlamı Cahil, bilmeyen; aptal, bilmediğini bilmeyen; ahmak da, anlıyamadığını anlamayandır!.. Anlatıldığı ve açıklandığı halde anlamayıp, yalnızca ezberlediğini tekrâr eden. «Cennet ehlinin çoğunluğunu BÜHL kimseler teşkil eder» buyruluyor. «Bühl» kelimesi Arapçada «saf»

Oku »