Ana Kitap

  • “Ümmül Kitap” , “ALLAH İsmiyle İşaret Edilen”in ilminde yarattığı âlemleri oluşturan ana kitaptır. Tüm boyutları itibariyle Evren’dir!
  • Ata r.a. :
    – “Ümmü`l-Kitab – Ana kitap” nedir, bilir misin?… diye sordu.
    – ALLAH ve Rasûlü daha iyi bilir, dedim.

    Ata r.a.:
    -O, bir kitaptır ki, ALLAH gökleri ve yeri yaratmadan önce onu yazmıştır. Orada Firavun`un Cehennemlik olduğu vardır; orada “Tebbet yeda Ebi Lehebin-Ebu Leheb`in iki eli kurusun” vardır, dedi.

  • Ümmül Kitap” ,Esmâ mertebesinin zuhûru-Allah`ın yarattıklarıdır; Kur`ân, o yaratılanları ve sistemi anlatandır!…

  •  “Rahman Kurân’ı tâlim etti” âyetindeki “Kurân” isminin anlatmak istediği kavram ile, bugün elimizdeki “mukaddes kitap”tan algıladığımız mânâ, aynı kavram değildir.

    Bu âyette geçen “Kurân”, ismi ALLAH olanın, evreni, yani orijin “ANA KİTABI” oluşturmuş olduğu sistem ve düzenin, oluşum ve işletim programlamasıdır. Bu oluşumun adıdır Kurân!. İnsan dahi aynı sistem ve düzenle var olduğu için de, evrenin mikrosu ya da ikiz kardeşi olarak tanımlanmıştır, ve ona gelen Kitap da aynı isimle isimlendirilmiştir!.

  • “Kitaplarına iman” derken burada “kitapları” iki mânâda ele alacağız..

    Birinci mânâda kitap; BEŞERİ anlamdaki kitaptır. Beşeri anlamdaki kitap, şayet okuyup anlıyabilirsen, senin ilâhi anlamdaki kitabı anlamana yol açar.

    İkincisi ise İLÂHİ KİTAP!..

    İlâhi mânâdaki kitap nedir?…

    “ÜMMÜL KİTAP“!.. “Kitapların anası”

    Kur’ân nâzil olmadan önce, Hz Muhammed Mustafa Aleyhisselâm’ın okuması istenen kitap!…. “Oku” diye işaret edilen kitap!.

    Beşeri mânâdaki “kitap” ise rasûllerin aracılığı ile bize ulaşmış olan kelâmı ilahidir; ki bu kitap Âlemlerin Rabbından, Rabbani kitaptır. Bütün  Nebilerin bize getirdiği kitaplar Rabbül Âlemin`den bize ulaşmış olan, Rubûbiyet kanalından bize gelmiş olan Rabbani kitaptır.

    Daha evvelki Nebilere gelen sahifeler, Hz Davud Aleyhisselâm’a gelen ZEBUR, Hz Musa Aleyhisselâm’a gelen TEVRAT, Hz isa Aleyhisselâm’a gelen İNCİL ve Hz Muhammed Aleyhisselâm’a gelen KUR’ÂN, Rabbani kitaplardır.

    İzahı ve ispatı “Âmenerrasûli“nin başındaki

    “ÂMENER RASÛLİ MA ÜNZİLEiLEYHİ MİN RABBİHİ

    âyetidir.

    Bu sahifeler veya âyetler, bu sûreler Rabbani kitaptır.

    Mutlak kitapsa ilâhi kitaptır; “ÜMMÜL KİTAP”tır!… Ulûhiyet kemâlâtının eseri olarak yazılmış olan kitabı ilâhi, yani tüm boyut ve katmanlarıyla evrendir!.

    Bir diğer ifade ile İnsanı Kâmil`dir!… Bir diğer ifade ile Ruh`u Âzam`dır… Hakikatı Muhammediye`dir!. işte o, ilâhi kitaptır!.

    “Kur’ân ve insan ikiz kardeştir”

    Anlamındaki Rasûlullah açıklamasında işaret edildiği üzere, Kur’ân ‘ı meydana getiren mânâ , “İnsan” diye bahsedilen İNSAN`I KÂMİL`in; yani HAKİKAT`I MUHAMMEDİYE`nin, yani RUH`U ÂZAM`ın mânâsı ile karşılıklıdır. Birinde diğerindeki mânâ mevcuttur ki, biri mutlak kitap, ilâhi kitaptır.

    Birinci mertebede anlaşılan beşeri mânâdaki kitaplara iman etmedikçe, o kitaplardaki bilgiyi kabul edip, iman etmedikçe; anlamadıkça, idrak etmedikçe, ikinci mertebedeki anlayışa geçmen mümkün değildir!.

    Nitekim, beşeri mânâdaki Kitaptan biz bu ilmi alıp, deşifre etmek suretiyle ilâhi kitabı okumak yoluna gidiyoruz… Okuyabildiğimiz kadar, anlayabildiğimiz kadar, takdirimizdeki kadar, okuyabiliyoruz!.

    İşte bu yüzden elimizdeki vahyolmuş bulunan Kitaplara iman etmek mecburiyetindeyiz!… Vahyolan Kitaba iman etmediğin takdirde ilâhi Kitaba ulaşamazsın.

    Kitabullah`ı, ümmül kitabı okuyamazsan; onun Yazarını hiç tanıyamazsın!.

  • Kurânın, “OKU”nası “KİTAB –ümmül kitab-“ın deşifre edilebilmesi için;

  • Kur`ân `ı “OKU”yamayan, “ÜMMÜL KUR`ÂN”ı hiç okuyamaz!. 

  • “Ümmül Kitab”ı okuyup idrâk edemeyen, ne bilir ki “ALLAH Adıyla İşaret Edilen`in ahlâkı”nı?. 

  • “OKU”yabilirsen ‘’ÜMMÜL KİTAB’’ı; “ALLAH Adıyla İşaret Edilen`in ahlâkı”yla ahlâklanırsın!… 

  • Hayâlindeki “din adamı”, “Evliyâ” ve “Tanrı” kavramından kurtulmak istiyorsa insan, önce “Ümmül Kitap” olan “SİSTEM ve DÜZEN”i okuyup; ondan sonra okuduklarının geldiği günün şartları içinde bunun sembolik veya mecâzî anlatımı olarak “sistem manuel”i işlevini yapan Kutsal Kitabı değerlendirmeye çalışacaktır..

    Eğer “DİN”i yani “SİSTEM ve DÜZEN”i anlamadan, Kur’ân-ı Kerîm`i anlamaya kalkışırsa bir kişi; bu defa oradaki mecâzî anlatımları gerçek ve somuta işaret ediyor sanarak, öyle bir hayâl kozası örer ki kendine, bunun içinde boğulmaktan kimse kurtaramaz kendisini!… Şefâat bile delip giremez artık o kozanın içine!.

  • “Kur’ân ve insan ikiz kardeştir”

    Anlamındaki Rasûlullah açıklamasında işaret edildiği üzere, Kur’ân ‘ı meydana getiren mânâ , “İnsan” diye bahsedilen İNSAN`I KÂMİL`in; yani HAKİKAT`I MUHAMMEDİYE`nin, yani RUH`U ÂZAM`ın mânâsı ile karşılıklıdır. Birinde diğerindeki mânâ mevcuttur ki, biri mutlak kitap, ilâhi kitaptır.

    Birinci mertebede anlaşılan beşeri mânâdaki kitaplara iman etmedikçe, o kitaplardaki bilgiyi kabul edip, iman etmedikçe; anlamadıkça, idrak etmedikçe, ikinci mertebedeki anlayışa geçmen mümkün değildir!.

    Nitekim, beşeri mânâdaki Kitaptan biz bu ilmi alıp, deşifre etmek suretiyle ilâhi kitabı okumak yoluna gidiyoruz… Okuyabildiğimiz kadar, anlayabildiğimiz kadar, takdirimizdeki kadar, okuyabiliyoruz!.

    İşte bu yüzden elimizdeki vahyolmuş bulunan Kitaplara iman etmek mecburiyetindeyiz!… Vahyolan Kitaba iman etmediğin takdirde ilâhi Kitaba ulaşamazsın.

    Kitabullah`ı, ümmül kitabı okuyamazsan; onun Yazarını hiç tanıyamazsın!.

    Beşeri kitaplardan edindiğin kemâlâtla ilahi kitabı okumaya başladığın zaman, VELİ olursun.

    Ama Nebi`ler önce “Kitabullah“ı okurlar, Kitabullaha dayanarak beşere hitabeden kitabı halka tebliğ ederler.

    Veli ile Nebi arasındaki fark, birinin beşeri kitabı okumak suretiyle ilahi Kitaba geçmesi; ötekinin önce vahiy ile aldığı Kitabullahı okuyarak beşere hitabeden kitabı tebliğ etmesidir.

    Önce Kitabullahı okuyan ve sonra da beşere hitabeden kitabı tebliğ edene NEBİ“;

    Önce beşere hitabeden kitabı okuyup, bununla KitabullahıOKU”ma seviyesine yükselene, uruç edene “VELİ” derler.

    İlâhi hakikatları yaşayabilmek, ancak ve ancak “Kitabullahı” “oku”yabilmekten sonra mümkün olur… Bunun için de önce “Kur`ânın ahlâkıyla ahlâklanmak” gerekir!. Yani, Kur`ân ‘ı “OKU”mak icabeder!..

Soru:

-Ümmül Kitap, Sıfat tecellisine işaret ederse, tecelli olarak Kur’ân ‘dan farkı nedir.?..

Üstad

-“Ümmül Kitap” ,Esmâ mertebesinin zuhûru-Allah`ın yarattıklarıdır; Kur`ân, o yaratılanları ve sistemi anlatandır!…

 

Soru

-Ümmül Kitap okunan bir kitap mıdır, yaşanan bir kitap mıdır? Ümmül Kitap konusunu biraz açar mısınız. Teşekkürler..

Üstad

“Ümmül Kitap” , “ALLAH İsmiyle İşaret Edilen”in ilminde yarattığı âlemleri oluşturan ana kitaptır

Tüm boyutları itibariyle Evren’dir!

Oku”nması gereken ana kitaptır…

”Yakîn” nisbetinde “Oku”nur!…

“LEVHİ MAHFUZ”

  • “İlmulllah”
  • “Kitap”
  • “Kitabullah”
  • “Allah Kitabı”
  • “Allah İlmi”
  • “Ana Kitap”
  • “İlâhî kitap”
  • “Ümmül Kitap”
  • “Ümmül Kurân”
  • “Kitab-ı Mubîn”
  • İlim mertebesi olan Esmâ âlemindeki mânânın yazılısı olan “Âlemler Kitabı”…
  • “Rab”bin(İlim sıfatının mazharı olan “Salt şuur”un) “Mânâ Boyutu”nda “Kozmik Kalem” ile yazdığı Rabbani özellikler ve genetik yazgı…
  • “Kalem”[Kalem-i Evvel”-“ Kozmik Bilinç”-“Salt Şuur”-Akl-ı Evvel”-“Melekî Güç”-Boyutsal plandaki Kozmik Işınlar)in yazdığı Kitap…
  • Korunmuş Levha
  • Allah’ın hıfzettiği(sakladığı) “Kitap”
  • Hıfzedilmiş, korunmuş İlim(“Allah ilk defa ruhumu yarattı…  Allah ilk defa aklımı yarattı” )..
  • Ezelden Ebede tüm boyutları alır bir şekilde Evren içre Evrenlerde mânâların(ilmin) kayıtlı olduğu yer…
  • Tahriften, yanlışlıktan mâsun “Kitap”…
  • Değişmeyen “İlâhî kitap”( Burçlar, yıldızlar âlemi)
  • “Allah İsmi”yle işaret edilenin ilminde yarattığı âlemleri oluşturan “Ana Kitap”…
  • Tüm boyutları itibariyle Evren…
  • “Oku”nması gereken “Ana Kitap”…
  • ”Yakîn” nisbetinde “Oku”nan Kitap…
  • Kur’ân’ın sâbit ve mahfuz olduğu(Saklı olduğu-hıfz edildiği); Allah’ın hıfzıyla tahriften, yanlışlıktan mâsun “İlmulllah”(“Ümmül Kitap”)
  • Bilgi ve bilinç boyutu…
  • Asla ve kesinlikle değişmeyen bilgi ve bilinç boyutu…
  • Ezelden ebede kadar mevcut olan her şeyin bilgi olarak(Tasarım olarak)mevcut olduğu boyut…
  • “Kesret”i yani çokluk kavramlarını meydana getiren esmâ terkiplerinin “Kaza ve Kader” boyutu…
  • Yerler ve gökler yaratılmadan önce her şeyin yazıldığı Kitap…
  • Allah’ın  ezelde verdiği hükmünü, silinmesi bozulması kâbil olmayan bir yazı ile tesbit ettiği Kitap…
  • Âlemde cereyan edecek olan her “Şey”in her hâlinin yazılı olduğu boyut… Sahife-i Vücud…
  • Allah İlmindeki “Hüküm ve Takdir”in fiiller âlemindeki görüntüsü…
  • Geçmiş ve gelecek kanunlarının kalplere nâzil olduğu-sezildiği “ Ana Kitap”…
  • Bütün musibetlerin yazılı olduğu Ana Kitap…
  • (Bugünki tanımla)Külli mânâda  burçlar ve yıldızlar âlemi … Bir minyatüriyle  de beynin!
  • Bizlerin bilgi olarak tüm varoluş gerekçemiz ve programımızla-tasarım olarak mevcud olduğumuz boyut…
  • İstidat ve kâbiliyeti tesbit edilmiş olan beyin…
  • “LEVH-İ MAHFUZ”UN OLUŞMASI[Cenab-ı Hakk’ın kendi Zâtı ile baş başa olduğu bir anda, ilminde seyrettiği kendisindeki mânâların(Esmâların) belli terkipler halinde ortaya çıkışı…]
  • Ezelden ebede mevcud olacak herşey, “Bilgi” olarak (Tasarım olarak) “Ana Kitap”ta mevcuttur.
  • Kara’da(açığa çıkmış-algılanabilen) ve Deniz’de (derinde-ilimde) ne varsa hepsi, “Levh-i Mahfuz”da kayıtlıdır.
  • O “Kitap”ta tahrif ve yanlış olmaz…. Geçmiş ve gelecek kanunları, o “Kitap”tan kalplere nâzil olur… O “Kitap”tan sezilir…
  • “Şânı yüce KURÂN, “LEVH-İ MAHFUZ”DADIR.
  • KİŞİNİN “LEVH-İ MAHFUZ”U(İstidat ve kâbiliyeti tesbit edilmiş olan beyin…)
  • “LEVH-İ MAHFUZ”UN HÜKÜMLERİNİN DEĞİŞMESİ

“İkra’ bismirabbikelleziy halâk, halâkal insâne min alâk; ikra’ ve rabbükel ekremulleziy alleme Bil kalem, allemel insâne mâ lem yâ’lem” (96.Alak: 1/5)

Yaratan Rabbinin ismi (ile işaret ettiği hakikatin olan kuvveler) ile OKU!

İnsanı Alak’tan (kan pıhtısı; genlerden) yarattı.

Oku! (Çünkü) Rabbin Ekrem’dir!

O ki, (O Rabbanî özellikleri ve genetiğini) Kalem olarak öğretti (programladı)!

(Yani) insana bilmediğini talim etti. (Alâk/1-5)

AL-U iMRAN 3-7 Hudur; ki sana inzal ettiği BiLGi (Kitap) işaretlerinin bir kısmı muhkemdir (açık-net anlaşılır hükümler ihtiva eden), bilginin (Kitabın) anası-temelidir; diğerleri de müteşabihattır (teşbih-misal benzetme yollu anlatım). Kalplerinde zey (art niyetli, olayı saptırmak isteyen düşünceye sahip) olan kişiler, fitne amaçlı tevilini (yorumunu-neye işaret ettiğini) yapmak üzere müteşabih olanlarıyla hükmederler. Bunların tevilini (kesin olarak ne kastedildiğini) ancak Allah bilir. ilimde Rasih olanlar (derinlikli düşünenler-tahkik ehli): “iman ettik, onların tamamı Rabbimizin indindendir” derler. Derin düşünen akıl sahiplerinden (Ulül Elbab) başkası bunu anlayamaz.

EN’AM 6-59 Gaybın (algılayamadıklarınızın) anahtarları (bilgisi) “Hu”nun indindedir! (Hiç kimse) bilmez onları, ancak “Hu”! Karada (açığa çıkmış-algılanabilen) ve denizde (derinde-ilimde) ne var ise O bilir… O`nun bilgisi dışında bir yaprak düşmez (çünkü her bir şey “Hu”nun Esma`sıyla açığa çıkmıştır)… Ne Arz`ın karanlıklarında bir habbe (tane), ne de yaş ve kuru (bir şey) yoktur ki Kitab-ı Mubin`de (apaçık evren kitabında) bulunmasın.

YUNUS 10-61 Hangi şe`nde (hal) olursan ol; o halin ister Kur`an okumak, ister bir şeyler yapmak olsun, onunla meşgulken, hep sizin üzerinize şahitlerdik… Arzda veya semada olsun zerre ağırlığınca bir şey Rabbinden gizli kalmaz! (Hatta) ondan daha küçüğü veya daha büyüğü bile, Kitab-ı Mubin`dedir (ilim mertebesi olan Esma alemindeki mananın yazılısı olan alemler kitabı)!

RA’D – RAD 13-39 Allah dilediğini ortadan kaldırır ve (dilediğini de) sabit kılar. O`nun indindedir Ümmül Kitap (ana BiLGi-Esma mertebesinin her an nasıl bir şe`nde olacağının ilmi)!

iSRA 17-58 Hiçbir ülke yoktur ki, kıyamet sürecinden önce, biz onun yok edicileri yahut da şiddetli bir azap ile azap edicileri olmayalım! işte bu Kitap`ta (iLiM mertebesinde – Sünnetullah`ta – levhi mahfuz`da) detaylarıyla yazılmıştır.

NEML 27-1 Ta, Siin… işte bunlar Kuran`ın (hakikat ve Sünnetullah BiLGisinin) ve Kitab-ı Mubin`in (apaçık ortada olan Evrenin {KiTAP} sistem ve düzeninin) işaretleridir.

KASAS 28-2 işte bunlar O Kitab-ı Mubin`in (apaçık ortada olan Evrenin {KiTAP} sistem ve düzeninin) işaretleridir.

RUM 30-56 Kendilerine ilim ve iman verilmiş olanlar ise dedi ki: “Andolsun ki, Allah`ın Kitabında (“OKU”nası Kitap veya Kitab-ı Mubin olarak tanımlanan yaşam boyutunda) ba`s sürecine (yeni bir bedenle yaşamınıza devam edeceğiniz sürece) kadar kaldınız… işte bu ba`s (yeni bir bedenle yaşamınıza devam edeceğiniz) süreçtir… Fakat siz (hakikati) anlamıyordunuz!”

SEBE’ 34-3 Hakikat bilgisini inkar edenler: “O saat (ölümle hakikati fark etmek) bize gelmeyecek” dediler… De ki: “Hayır, gaybı bilen Rabbime yemin ederim ki elbette size gelecektir! Semalarda ve arzda zerre ağırlığınca bir şey dahi O`ndan gizli kalmaz! (Hatta) ondan daha küçük ve daha büyük (ne varsa o da) Kitab-ı Mubin`dedir (apaçık kitap olan fiiller aleminde).”

ZUHRUF 43-4 Muhakkak ki O, katımızda, Ana BiLGide (ilmullah), aliyy`dir, Hakim`dir.

DUHAN 44-2 Kitab-ı Mubin (apaçık Sünnetullah ve hakikati Bilgisi).

RAHMAN 55-2 Talim etti Kuran`ı (Esma mertebesindeki özellikleri oluşturdu).

BÜRUC 85-21 ve 22 Üstelik O, Kur`an-ı Mecid`dir. Levh-i Mahfuz`dadır!

ALAK SÛRESİ 1-5

ALAK 96-1 Yaratan Rabbinin ismi (ile işaret ettiği hakikatin olan kuvveler) ile OKU!

ALAK 96-2 insanı Alak`tan (kan pıhtısı; genlerden) yarattı.

ALAK 96-3 Oku! (Çünkü) Rabbin Ekrem`dir!

ALAK 96-4 O ki, (O Rabbani özellikleri ve genetiğini) Kalem olarak öğretti (programladı)!

ALAK 96-5 (Yani) insana bilmediğini talim etti.

68 – Hz. Ali (radıyallahu anh) şöyle buyurmuştur: “Sizler geniş bir caddeye bırakıldınız. Bu, üzerinde Ümmü’l-Kitap olan (yâni Allah’ın kesin hükümlü âyetleriyle istikameti tesbit edilmiş) bir yoldur.”

(Ashâb’ın büyüklerine ait son beş rivayeti Rezîn merhum tahric etmiştir).

 

Yine Ebu Dâvud’un bir başka rivayetinde şu ziyâde vardır: “Müzeyne veya Cüheyne kabilesinden bir adam sordu: “Ey Allah’ın Resûlü, hangi işi yapıyoruz, olup bitmiş (levh-i mahfuza kaydı geçmiş) bir işi mi, yoksa (henüz levh-i mahfuza geçmemiş) şu anda yeni başlanacak olan bir işi mi?” Resûlüllah (aleyhissalâtu vesselâm): “Olup bitan bir işi” dedi.

Adamcağız -veya cemaatten biri- yine sordu: Öyleyse niye çalışılsın ki? Hz. Peygamber (aleyhissalâtu vesselâm) şu açıklamada bulundu: “Cennet ehli olanlara cennetliklerin ameli müyesser kılınır, ateş ehli olanlara da cehennemliklerin ameli müyesser kılınır.”

Benzer bir hadisi, Buhârî (rahimehullah) Ebu Hüreyre (radıyallahu anh)’den kaydeder.

Bu hadise Tirmizî hâriç diğerlerinde de rastlanır. Mevzubahis rivayette, “şehâdette bulunman” yerine “Allah’a ibadet edip hiçbir şeyi ortak koşmaman” ifadesi de yer alır.

Bu hadiste ayrıca “Yalın ayak, üstü çıplak kimseler halkın reisleri olduğu zaman” ziyadesi de mevcuttur.

Şu ziyade de mevcuttur: (Kıyametin ne zaman kopacağı), Allah’tan başka hiçkimse tarafından bilinmeyen beş gayıptan (mugayyebât-ı hamse) biridir buyurdu ve şu ayeti okudu: “Kıyamet saatini bilmek ancak Allah’a mahsustur. Yağmuru O indirir. Rahimlerde bulunanı o bilir. Kimse yarın ne kazanacağını bilmez. Ve hiç kimse nerede öleceğini bilmez…” (Lokman, 34),

Buhârî, İman 37.

757 – Ebu Saîdi’l-Hudri (radıyallahu anh) anlatıyor: Benî Seleme Medine’nin uzakça bir kenarında meskün idi. Mescid-i Nebevi’nin yakınlarına taşınmak istediler. Bunun üzerine şu meâldeki âyet indi:

“Şüphesiz ölüleri dirilten, işlediklerini ve eserlerini yazan biziz. Herşeyi apaçık bir kitapta saymışızdır” (Yâ-Sîn, 11). Resûlullah (aleyhissàlâtu vesselâm): “Ayak izleriniz (sevap olarak) yazılıyor” dedi.Yerlerinde kaldılar.”

Tirmizî, Tefsir, Yâ-Sîn, (3224).

 

 

810 – İbnu Abbas (radıyallahu anhümâ) anlatıyor: “Resülullah (aleyhissalâtu vesselâm) zamanında halk yağmura kavuştu. Bunun üzerine Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm): “İnsanlar bugün iki grup hâlinde sabaha erdiler, bir grubu kâfir, bir grubu mü’mindir” dedi. Ve şöyle açıkladı: “Bazıları: “Bu yağmur Allah’ın bir rahmetidir” derken diğer bazısı: “Falan falan yıldızın uğuru doğru çıktı” dedi. Bunun üzerine şu âyet nazil oldu:

“Hayır (hakikatler kâfirlerin dedikleri gibi değildir). İşte yıldızların düştüğü yerlere and ediyorum ki, hakikaten bu, eğer bilirseniz büyük bir anddır. Muhakkak o, elbette çok şerefli bir Kur’ân’dır ki siyânet edilmiş bir kitapta (yazılı)dır. Ona tam bir surette temizlenmiş olanlardan başkası el süremez. O âlemlerin Rabbinden indirilmedir. Şimdi siz bu kelâ,mı mı hor görücülersiniz? Rızkınıza (şükür edeceğinize) siz behemahal tekzibe mi kalkışırsınız?” (Vakıa, 75-82).

Müslim, İman 127, (73).

Kavram hakkında henüz bir not alınılmadı.

Afuv

Anlamı El AFÜVV… Şirk dışında işlenmiş bütün suçların tövbesini kabul edip, affedendir. Şirk hâli yaşamında bu ismin özelliği açığa çıkmaz. Burada fark edilmesi önemli konu şudur. Suçun affı demek, o

Oku »

Hedef

Hedef ne olmalı? Ahmed Hulûsi Her hakikati yaşayan aynı hedefi göstermiştir: Kendini tanı, kendinde ara! Yukarıda, ötede, öteNde değil! Aşk, araçtır; amaç değil! Aşk açığa çıkmazsa hedefe varılmaz. Hedef, Bâkî

Oku »

Islah

Anlamı Yanlışlarını düzeltmek. Yerli yerinde kullanmak.   Islah olanlar (içinde bulundukları yanlışlar ortamından çıkanlar). BAKARA 11: Onlara, arzda (yeryüzünde ve bedende) fesat çıkarmayın (varoluş amacına uygun olmayan şekilde hareket etmeyin), denildiğinde: “Biz ıslahçılarız (yerli yerinde kullananlarız)” dediler.

Oku »