Ahlâk

  • Bir düşünce sisteminin sonucu…
  • Ahlâk” diye adlandırdığımız; ve bozukluğunda kişinin veya toplumun çıkarları aleyhine bir takım olaylar çıkmasına sebep olan davranışların temel sebebi dahi beyin olmaktadır…

    Ahlâk bozuklukları hâlinde, madde dünyasında tesbit edilen hallerin sebebi, bu özelliklerin “insan“dan “bedene” geçmesini sağlayan beynin, ilgili bölümlerinde yeterli hücre gruplarının gerekli bağlantıya sahip olamayışı, düzenli bir şekilde çalışamayışıdır…

    Ki bu durumda da “insan”ın perisperi (ruhu hayvani) adıyla ifade etmeye çalıştığımız bir takım ışınlardan meydana gelmiş yapısının, beynin bu hücre grupları arasındaki tıkanıklıkları açması, yahut da iletişim kurulmamış bağlar arasında gene elektrik akımıyla bu iletişimin sağlanmasıyla düzelmektedir.

    İnsanın, ölümünden sonra, dini akîdelere göre, dünyada ortaya koymuş olduğu olumsuz ahlaki davranışlarından sorumlu olması da, o ahlâkın kendi yaradılışında olmayıp, beyninden ileri gelmesi sebebiyle, “insan”ın beyindeki o düzensizlikleri düzenlemeye çalışmamasındandır…

  • Mutlak teslimiyetin, söz konusu olmadığı yer ve hâl ve ortam, tarikat değil “iyi ahlâk derneği” çalışmalarıdır!..

  • Tarikat değil, “İyi Ahlak Derneğidir” hakikate erdirmeyen yol!.

  • Kısacası, genelde bugünkü tarikat çalışmaları “tasavvuftan bahseden iyi ahlak derneği çalışmalarından” başka bir şey değildir!.. Ama elbette bunun istisnaları da mevcuttur, çok ender de olsa!.

  • İyi ahlak, yasaklardan kaçınmak, ibadet tasavvufun değil şeriatın konusudur!..

  • Sosyal düzen, ya da iyi ahlâklı sade vatandaş olasın diye sana bildirilmemiş bu “DİN”!.

  • “DİN”e iman, tümüyle, Allah Rasûlü ve son Nebî`si Muhammed Mustafa (aleyhisselâm)`ın bildirdiklerine imandan ibarettir!.

    İyi ahlâk derneği başkanı(?), sevgili peygamberimiz(!?) Mustafa“dan söz etmiyorum… Hayallerinde, böyle biriyle yaşayanlara, yaşadıkları mübarek olsun!. Onlar da, iyi ahlâklı, yoldan taşı kaldıran, komşusu açken tok yatmayan, kardeşini kendi gibi düşünen bir vatandaş olarak; sistemin ve “sünnetullah“ın gerçeklerinden habersiz, geçip gitsinler bir sürü insan gibi… Ne diyelim ki…

  • Mekârimi ahlâk“, “Ahlâkı tamamlamak” diye Türkçeye çevrilmez! Bu çeviriyi yapmadan önce iyi düşünmek lazım: “Allah ahlâkı ile ahlaklanın” ne demektir? Mekârimi ahlâk” diye işaret edilen, “tahalluku biahlâkillah” uyarısıyla işaret edilen “Allah ahlâkı“dır
  • “Allâh ahlâkı ile ahlâklanınız”!..

    Hadîs-i şerîfini hatırlayalım.

    Nedir “Allah Adıyla İşaret Edilen’in Ahlâkı”?..

    Herhangi bir birimin ahlâkı ile Allah Adıyla İşaret Edilen’i kayıt altına alabilir miyiz?..

    Elbette ki hayır!..

    Öyle ise “Allah ahlâkı” nedir?..

    “Allah ahlâkı”, muttâli olduğumuz kadarıyla, Allah`ın esmâ-ül hüsnâsı’dır!..

  • Sendeki ahlâk, çeşitli ilâhi isimlerin ,varlığını meydana getirmesiyle oluşmuş olan bir terkibsel ahlâktır!..Ama bu isimler , senin varlığında birleşmiş hâliyle , senin rabbın hükmündedir ve sen rabbının hükmünden dışarı çıkamazsın…Normal yaşantın itibariyle!..

    Senin mevcùdiyetine meydana getiren bu isimler, sürekli, seni belli bir görüş üzerinde muhafaza eder!..

    Halbuki ise sen ilâhi ahlâk ile ahlâklanmaya başladığın zaman, daha evvelki yaşantında mevcut olan duyguların, düşüncelerin, idrâkın değişmeye başlar!..Görüşün gelişmeye başlar ve açılır!…Bu ilâhi hükümler olmadan, bulunamaz-bilinemez!.. Ancak ilâhi hükümlerin bildirilmesiyle bu bilinir, anlaşılır!..

  • Kendi ellerinizle üretip, şekillendirip tapındığınız, sonra da afiyetle yanlışlarını eleştirdiğiniz tanrınızın ahlâkı ile mi ahlâklanacaksınız?

    Beşeri düşünce, kavram ve değer yargılarından münezzeh, “Allah” adıyla işaret edilenin ne olduğunu fark etmeye çalışıp, olabildiğince “O”nun ahlâkıyla mı ahlâklanacaksınız!?.

  • Bizâtihi Kurân‘ın ve yeryüzünde yaşamış en muhteşem beşer olan Muhammed Mustafa (aleyhisselâm)’ın açıklamalarını temel alan, “ALLÂH” adıyla işaret edilmiş Mutlak Hakikat’in gösterdiği hedef kavranılmadan, Kurân‘ın anlaşılması mümkün değildir.

    Eğer bu hedef fark edilmezse, Kurân‘a, -esasla ilgisi olmayan bir şekilde- çeşitli yaklaşımlar edinilebilir. O, bir tarih kitabıdır; O, bir iyi ahlâk kitabıdır; O, bir toplumsal düzen kitabıdır; O, bir evren bilgisi kitabıdır; vs.!

  • Tevhid esasındaki görüşe göre, sendeki ahlâk, Allah’ın ahlâkı değil mi?…Evet, ama o sendeki ahlâk, senin terkibiyetin dolayısıyla oluşmuş bir ahlâk!..Yani, sınırsız ve ölçüsüz mâhiyetleri ve asliyeti itibariyle Allah’ın ahlâkı olan o husus; Ahmed ismi altında, terkip hükmüyle müşahede edildiği zaman, tamamen ölçülü, sınırlı, kayıtlı bir hâl alır ki, bu hâliyle görünüşü itibariyle, Allah’ın ahlâkı olduğu iddia edilemez artık!..
  •   “ALLAH” adıyla işaret edilen, evren içre evrenler ve içlerindeki tüm oluşumları yaratanın “ahlâk”ı ne ola ki?…
  • Mürşide bağlanmak, Yunus’un Taptuk’a bağlanışı gibi kimi zaman 40 yıla kadar varan nefis terbiyesini gerektiren bir iştir!. Mürşid yanında yatıp-kalkmadıkça, her dem onun terbiyesi altında nefsini terbiye etmedikçe; Muhammedî ahlâk ile ahlâklanmadıkça; vermek ve paylaşmak için insanların içine girmek her demlik fiilin haline gelmedikçe velâyet yolu açılmaz!.
  • Allah, insan-beşer “HUY“larıyla “HUY“lu veya kayıtlı olmaktan münezzehtir; bilmez misin?

    O zaman, insanda nasıl bir ahlâk olmasından söz ediliyor veya nasıl bir ahlâk sahibi olması isteniyor; bunu düşünen beyinlerinize havale ediyorum!

    Din güzel ahlâktan ibarettir” şeklinde esas anlamı kaybolmuş hadisi anlamanın yolu “Allah ahlâkıyla ahlâklanın-tahalluku biahlâkillah” hadisinin işaret ettiği sırrı kavramaktan geçer!

  • İyi ahlâk, Risâlet hakikatine erdirmez; ama Risâlet hakikatine iman ve bunun getirisini yaşamak, insanı iyi ahlâklı yapar! Dünya üstünde sayısız iyi ahlâklı yardımsever, hayırsever insan vardır ama birçoğu “iman”ın hakikatinden ve dahi getirisinin ne olduğundan habersizdir!

NUR 24-26 Çirkin fikir ve davranış sahibi kadınlar, çirkin ahlaklı erkekler içindir; çirkin ahlaklı erkekler de çirkin fikir ve yaşam içindeki kadınlar içindir… Temiz, iyi fikir sahibi kadınlar, temiz erkekler içindir; temiz fikir sahibi erkekler, iyi fikir sahibi, saf kadınlar içindir… işte bunlar, (o iftiracıların) dedikleri şeylerden uzak olanlardır… Onlar için bir mağfiret ve kerim bir yaşam gıdası vardır.

KALEM 68-4 Muhakkak ki sen azim bir ahlaklasın!

1646 – Hz. Ebu Hüreyre (radıyallâhu anh) anlatıyor: “Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm) buyurdular ki: “Mü’minler arasında imanca en kâmil olanı, ahlakça en güzel olanıdır. En hayırlınız da ailesine hayırlı olandır.”

Tirmizî, Rad 11, (1162); Ebu Dâvud, Sünnet 16, (4682).

 

1647 – Hz. Ebu’d-Derdâ (radıyallâhu anh) anlatıyor: “Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm) buyurdular ki: “Kıyâmet günü, mü’minin mizanında güzel ahlaktan daha ağır basan bir şey yoktur. Allah Teâla hazretleri, çirkin düşük söz ve davranış) sahiplerine buğzeder.”

Tirmizî, Birr 62, (2003, 2004); Ebu Dâvud, Edeb 8, (4799);

 

1649 – Nevvâs İbnu Sem’an (radıyallâhu anh) anlatıyor: “Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm)’a iyilik (birr) ve günah hakkında sordum. Bana şu cevabı verdi: “İyilik (birr), güzel ahlaktır. Günah da içini rahatsız eden ve başkasının muttali olmasından korktuğun şeydir.”

Müslim, Birr 15, (2553); Tirmizî, Zühd 52, (2390).

 

4412 – Ebu Zerr’in Buhari’de gelen bir rivayetinde şöyle denmiştir: “Resûlullah aleyhissalâtu vesselâm’ın bi’set (peygamber olarak gönderiliş) haberi Ebu Zerr radıyallahu anh’a ulaşınca, kardeşi (Üneys)e:

“Devene bin! şu vadiye (Mekke’ye) git! Kendisini peygamber zanneden ve semadan haber geldiğini söyleyen şu adam hakkında bana bilgi edin, sözlerini dinle ve bana getir!” dedi. Kardeşi gidip, Mekke’ye vardı. Onun sözlerinden dinledi. Sonra Ebu Zerr’in yanına döndü ve şu bilgiyi verdi:

“Onu gördüm. İnsanlara güzel ahlakı emrediyordu. (İnsanlara getirdiği) kelam da şiir değil.”

 

4972 – Ebu İshâk anlatıyor: “Hz. Ali radıyallahu anh, oğlu Hasan radıyallahu anh’a baktı ve: “Bu oğlum, Resûlullah aleyhissalâtu vesselâm’ın tesmiye buyurduğu üzere Seyyid’dir. Bunun sulbünden peygamberinizin adını taşıyan biri çıkacak. Ahlakı yönüyle peygamberinize benzeyecek; yaratılışı yönüyle ona benzemeyecek” dedi ve sonra da yeryüzünü adaletle dolduracağına dair gelen kıssayı anlattı.”

Ebu Davud, Mehdi 1, (4290).

 

5815 – Hz. Ebu Zerr radıyallahu anh anlatıyor: “Resûlullâh aleyhissalâtu vesselâm buyurdular ki:

“Her nerede olursan ol Allah’tan ittikâ et ve kötülüğün arkasından iyilik yap, bu onu yok eder. İnsanlara iyi ahlakla muamele et.”

Tirmizi, Birr 55, (1988).

 

5816 – Hz. Ebu Hureyre radıyallahu anh anlatıyor: “Resûlullah aleyhissalâtu vesselâm’dan ateşe insanları en çok atan şeyin ne olduğu soruldu.

“Ağız ve ferc!” buyurdular. En ziyade neyin insanları cennete soktuğundan sordular:

“Allah’a takva ve güzel ahlak!” buyurdular.”

Tirmizi, Birr 62, (2005).

5817 – Hz. Enes radıyallahu anh anlatıyor: “Resülullah aleyhissalâtu vesselâm’a soruldu: “Mü’minlerden hangisi efdal (enfaziletli)dir?”

“Ahlakça en güzelleridir!” cevabını verdi. Tekrar soruldu:

“Pekiyi, mü’minlerden hangisi en akıllıdır?”

“Ölümü en çok zikreden ve kendilerine gelmezden önce onun için en iyi hazırlığı yapanlardır. İşte akıllılar bunlardır.”

Rezin tahric etmiştir. İbnu Mâce, Zühd 31, (4259).

 

5885 – Ebu Ümame radıyallahu anh anlatıyor: “Resulullah aleyhissalâtu vesselâm buyurdular ki:

“Ben, haklı bile olsa münâkaşayı terkeden kimseye cennetin kenarında bir köşkü garanti ediyorum. Şaka bile olsa yalanı terkedene de cennetin ortasında bir köşkü, ahlakı güzel olana da cennetin en üstünde bir köşkü garanti ediyorum.”

Ebu Davud, Edeb 7, (4800).

 

Kavram hakkında henüz bir not alınılmadı.

Fiiller Âlemi

Anlamı Ef`âl âlemi denen fiiller âleminin, yani bütün bu gördüğümüz-göremediğimiz, algıladığımız-algılayamadığımız fiillerin, bireylerin, birimlerin yani “kesret” denen “çokluk” âleminin meydana geldiği, oluştuğu ilk boyut, melekler âlemidir. “Ef`âl âlemi” diye bilinen

Oku »

Nefs

Anlamı “NEFS”in anlamı “bilinç sahibi birim”dir.. “Nefs“, varlığını esmâ mertebesinden yani Hakk`ın varlığından alıp “Rubûbiyet Nûru“ndan yaratıldığı için, “yapısının gereği olarak dilediğini yapmak ister ve yapar“… Engel tanımaz!.. Hayır veya

Oku »

Velâyet

Anlamı “Velâyet”, “nefs“in bilinç yollu hakikatını kavradıktan sonra, takdir edilen ölçüde ve dilenilen şekilde gereğini yaşama hâlidir!.. Allah isimleri arasında “VELΔ isminin anlamının kişinin esmâ formülünde ağırlık kazanmasının sonucudur. Fenâ-i

Oku »