Abid
- Abidler (yakîn gelene kadar gerekli çalışmaları yapanlar)
- Abidler topluluğu (arınma çalışmaları yapanlar)
- Abidler (ibadet eden kullar)
- Bilinç, kendinin beden olmayıp, bedenden sonra da yaşamı devam edecek madde ötesi bir varlık olduğunu farkettiği zaman; gerek kendi özünü, hakikatını tanıma yolundan alıkoyan davranışları, günahları, gerekse de düşünceleri dolayısıyla pişmanlıklar içine girer; yani arapçasıyla kendisine “levm” eder… Bu yüzden de “levvame nefs” adını alır… Bu anlayış içinde olan kişiye, abid, zahid, derviş gibi isimler verilir…
- Âbid ya da zâhid, veya derviş diye isimlenen bu düzeydekiler için akla hayâle gelmeyecek oyunları vardır cinlerin; ki bunlar saymakla bitmez.. Bu konuyla ilgili eserlerde bu oyunlar sıralanmıştır…
- Âbidler, ârifler, âşıklar çoktur. Haşyet ehli çok azdır!.
- Âlimin âbidden üstünlüğü, ayın parlaklığının sair yıldızlara olan parlaklığı gibidir!..
ENBiYA 21-84 Biz de Ona icabet ettik ve hastalığından kurtardık… Ayrıca ona, indimizden bir rahmet ve abidler (yakin gelene kadar gerekli çalışmaları yapanlar) için hatırlatma olarak, ehlini ve onlarla beraber onların mislini de verdik.
ENBiYA 21-106 Muhakkak ki bunda, abidler topluluğu (arınma çalışmaları yapanlar) için açıklayıcı bilgi vardır.
KAFiRUN 109-3 Siz de benim ibadet ettiğime abidler (ibadet eden kullar) değilsiniz.
KAFiRUN 109-4 Sizin tapındıklarınıza ben abid (ibadet eden kul) değilim.
KAFiRUN 109-5 Siz de benim kulluk ettiğime abidler (kullar) değilsiniz.
4116 – Hz. Ebu Hüreyre (R.a) anlatıyor: “Resûlullah (S.a.v) buyurdular ki: “Beni İsrail`de birbirine zıd maksad güden iki kişi vardı: Biri günahkardı, diğeri de ibadette gayret gösteriyordu. Abid olan diğerine günah işlerken rastlardı da: “Vazgeç!” derdi. Bir gün, yine onu günah üzerinde yakaladı. Yine, “vazgeç” dedi. Öbürü:
“Beni Allah`la başbaşa bırak. Sen benim başıma müfettiş misin?” dedi. Öbürü: “Vallahi Allah seni mağfiret etmez. Veya: “Allah seni cennetine koymaz!” dedi. Bunun üzerine Allah ikisinin de ruhlarını kabzetti. Bunlar Rabülâleminin huzurunda bir araya geldiler. Allah Teâla Hazretleri ibadette gayret edene: “Sen benim elimdekine kadir misin?” dedi. Günahkara da dönerek: “Git, rahmetimle cennete gir!” buyurdu. Diğeri için de: “Bunu ateşe götürün!” emretti.”
Ebu Hüreyre (R.a) der ki: “(Adamcağız Allah`ın gadabına dokunan münasebetsiz) bir kelime konuştu, bu kelime dünyasını da, ahiretini de heba etti.” Ebu Davud, Edeb 51, (4901).
Kavram hakkında henüz bir not alınılmadı.
Selâm
Anlamı ES SELÂM… Yaratılmışlara (beden ve tabiat kayıtlarından; tehlikeden; boyutlarının kayıtlarından) selâmet ihsan eden, yakîn hâlini oluşturan; iman edenlere “İSLÂM”ın hazmını veren; Dar`üs Selâm (hakikatimize ait kuvvelerin tahakkuku) olan cennet boyutu hâlinin yaşamını meydana getiren!