Abd
- Abd, “Kul” ismiyle işaret edilen varlık.
- “Abd”, ismi “ALLAH” olanın dilediklerini yerine getirmek durumunda olandır.
- “Abd“, “varoluşunun gereği olan kulluğu yerine getiren” demektir. Genel mânâda “kul”, “köle” anlamınadır. Bu kul, köleden kasıt da; bağlı olduğu yere karşı, bağlı olduğu yerin istek ve arzularını yerine getiren demektir. Dolayısıyla “Rab” varsa, bu Rabbın rubûbiyetinin gereği olarak, muhakkak “Abd“da olacaktır!.. “Abd” varsa muhakkak ki bunun bir “Rab“bı vardır.
- Birimin, hiç bir şekilde, “ALLAH”ın esmâsı dışında, bir zerre varlığı mevcut değildir!.. Ve bu sebepledir ki, Abd, rabbının mutlak olarak kuludur!… Abd, rabbine kulluk etmededir!. Her hâlûkârda!. Abd`ın rabbine kulluk etmemesi asla düşünülemez ve hayâl bile edilemez… Tasavvur bile edilemez… Çünkü Abd`ın, Rabbinin varlığı dışında hiçbir şeyi yoktur!. Sadece ismiyle, rabbından ayrı düşmüştür abd!..
- ALLAH KULU olmaktan daha üstün bir derece aslâ yoktur!..
- Kul’un varlığı ve varlığı altındaki her şey, ismi “ALLAH” olana ait olsa dahi, o yine de sadece bir “abd”dır ve asla “ALLAH” değildir!.
- Hazreti Muhammed aleyhisselâm kendisinde açığa çıkan sıfatlara, isim özelliklerine, “sünnetullah” marifetine rağmen asla “ALLAH” değil, “ABD”dır!.
- Efendimiz Muhammed Mustafa Aleyhisselâm, Allah azze ve celle’nin bildirişiyle “ABD” ve “RASÛL” dür!. O’nun en yüce mertebesi de bu iki kelimenin anlamında gizlidir!.
“KUL”LUK
Rasûlullah merkezli Din anlayışında kulluk
{Mutlak(Gerçek) kulluk}
· Mutlak(Gerçek) kulluk}-> Fıtrî kulluk= Fıtrî ibadet {(Tüm varlığın, Allah’ın esmâsının işaret ettiği özelliklerle holografik gerçeklik sistemiyle varediliş program-Birimin mânevi sureti(Oluşturulma programı-Asla değişmeyen programı-Esmâ terkibi-kaderi)}
· “Hakikat”in gereğini hissedip yaşamak
·”Sırat-ı Mustakim”e yönelmek{Allah’a kulluk etmekte olduğunu fark etmek-“Allah yolu” üzere olmak-Doğru yaşam yoluna yönelmek-“Hakikat”e erdiren dosdoğru yol üzere dimdik önünü görerek yürümek-Varlığını oluşturan “Allah Esmâsı”na(Gayrından kesilip) sımsıkı bağlanmak}
· Yaradılmışın, Yaradanın yaratış amacına uygun yaşayarak yaratış hedefine ulaşması
· Her ne mânâ için var olmuşsa, eninde sonunda, o mânânın gerektirdiği hâl ile hallenmesi-o mânânın oluşacağı ortama dönmesi-ne mânâ için var olmuşsa, o mânâyı yerine getirmesi, o mânânın gereği olaylarla o sûrete bürünmesi, o mânânın gereğini yaşaması
· Birimin, varoluş gayesine ve programına göre, davranış ortaya koyuşu
· “Fâtiha”daki “İyyake na’budu ve iyyake nesta’iyn” sırrı->”Sadece Sana kulluk ederiz ve bunun farkındalığı için yardımını niyaz ederiz” sırrı (El Esmâ ül Hüsnâ anlamlarını açığa çıkarmak suretiyle tüm yaratılmışlar olarak sana kulluk etmekteyiz ve bunun farkındalığına ermemiz için yardımını isteriz.)
· Allah’ın dilediği özelliklerle ve KENDİSİNİ düşünebilecek bir kapasite ve özellikle düşünebilme kapasitesiyle yaratılmış olmak
· “Allah” İsmi ile anılanın bir gayeyle yarattığı varlıkların, varoluş gayeleri dışına taşmamalarının asla mümkün olmaması(“Yürür her bir mahlkûkun her birini alnında çekip yürütmesi”)
· Bütün ilâhi isimleri cem etme(Kemâli ahlâk)-Allah’ın ahlâkıyla ahlaklanma(Tabiat kökenli davranışların kalmaması)
· Üst bilinç sahipleri (Bilinçli enerji -Meleki Ruh-İnsani Ruh-Nefs-i Natıka- Ruh-u Nurani-Akıl sahipleri)nin, alt bilince(vehme) kulluk etmeyenlerin kulluğu
· Saadet istikametinde kulluk
· Dua ve Zikir(En basit anlamıyla)-Birimin varoluş gayesinin gereğini yerine getirmesi(En geniş anlamıyla)
· Esmâsına sınır koymamak
· Allah’a ârif olma
· İslâm’ın temel manâsı
“ABD”{“Kul”-Köle-Varoluşunun gereği olan kulluğu yerine getiren-“Sanı varlığı” “yok”luğa dönüşmüş olarak işlevine devam eden}
· “Abd” nasıl meydana gelir?
· Her varlığın hâli, onun kulluğudur!
·ALLAH’A KULLUK(Sistem ve düzeninde O’ndan başka etken görmemek üzere kulluk–Her “Şey”in ortaya koyduğu işleviyle kendisini var eden “El Esmâ” özelliklerine kulluk-“Din”i O’na hâlis kılarak (vahdet bilinci ile) kulluk-Sadece Ulûhiyeti TEK olana(“Allah İsmi” ile işaret olunan mutlak varlığa) kulluğunun farkındalığını yaşamak)
·SEMÂDA VE ARZDA ALLAH’A KULLUK EDENLER(Bilse de bilmese de)->{Mukarreb melâike-Evren içre evrenler(11 boyutlu evren-paralel evrenler topluluğu)-Rasûller-Mesih (İsa)-Hz.Muhammed Mustafa aleyhisselâm-İstisnasız tüm insanlar ve cinler-Algılanan ve algılanamayan tüm yapı-İlminde ilmî suretler halinde kendi sıfat ve esmasıyla yaratılan, “yok”tan “var” kılınan tüm yaratılmışlar-varlıkta, var olan her şey}
· Semâlar, Arz ve onlarda ne varsa hepsinin varlığı Allah’ındır! (Esmâ’sının mânâlarının açığa çıkışıdır)!
·Her şey ortaya koyduğu işleviyle kendisini var eden “El Esmâ” özelliklerine (yani “Allâh”a) kulluk hâlindedir.
·Semâlar ve arzda (madde ötesi ve madde) kim varsa, (Hakiki mutlak varlık Allâh Esmâ’sı), gölgeleri de (isimsel varlıkları), isteyerek yahut zorunlu olarak sabah ve akşam Allâh’a secde ederler (hakikatleri olan Allâh hükmüne mutlak teslimiyet hâlindedirler)!(Ra’d/15)
· Melekler, O’nun hükümranlığı altında tespih eder-kulluklarını yerine getirir…
· Evren içre evrenlerin(11 Boyutlu Evrenin-Paralel Evrenler Topluluğunun) “Allah” İsmi ile işaret edilene kulluğu…
· Rasûller de kulluklarını yerine getirmede{Ne Mesih (İsa) ve ne de mukarreb melâike Allâh’a kulluktan asla gocunmazlar-Hz.Muhammed aleyhisselâm da “Kul”dur! (Kendisinde açığa çıkan sıfatlara, isim özelliklerine, “Sünnetullah” marifetine rağmen)
· Hz.İbrahim aleyhisselâmın Allah’ı görürcesine kulluğu
· İstisnasız tüm insanlar ve cinler, “Kulluk” etmek için halk edilmiştir.
· “ALLAH KULU” {“ABDULLAH”-“Abd-ı Allah”-Tam kulluk hâli-“Abdiyyet sırrı”na ermiş kişi-“Sanı varlığı” “yok”luğa dönüşmüş olarak işlevlerine devam eden-“Hilâfet”i tam hakkıyla yaşayabilen(“Halife-i Tam”)-Hakikati olan esmâ-sıfat boyutunun kapsamı ve gerekleriyle Allah’ın dilediği kadarıyla yaşamakta olan Zât}
·Allah’ın hüviyetinin kulu{Muhammed ismi ile müsemma olan mânânın ”kul”luğu–(“Efal mertebesiyle, esmâ mertebesiyle, sıfat mertebesiyle ve de sıfat mertebesinin hüviyeti olan Zât mertebesine câmi)}
·“ALLAH KULU” OLDUĞUNU FARK ETME ÖNCESİ KENDİNİ TANIMA AŞAMALARI
·“RAHMAN”IN KULLARI{Allah indinde korunanlar-“Rahman”a secde edenler(Esmâ Hakikati indindeki “yok”luğunu hissedenler-Mutlak kulluğunu itiraf edenler)–Allah’ı görürcesine kulluk edenler(Muhsinler-müşahedelerinde Hak’tan gayrı bulunmayanlar)-Kulluğunun idrakıyla boyun eğenler-Kanitler-sabredenler-sadıklar(muhtaçlara) bağışlayanlar-seher vakti (uyanma sürecinde) eksikliklerinden dolayı istiğfar edenler-Şuur olarak Esmâ hakikatine dönmüş olup; seyir ve tasarruf kemâlâtını yaşayan Radiye ve Mardiye bilinç sahipleri}
·“Rahman”ın kullarının özellikleri{Esmâ hakikatlerinin şuurundadırlar-Arzda (beden yaşamında) benliksiz ve şuurlu yaşarlar-Cahiller (hakikatten perdeliler) onlara sataştıklarında: “Selâm!” derler-Gecelerini Rablerine secde ederek (“yok”luklarının farkındalığıyla) ve kıyamda (varlıklarında kâim olan Kayyum’un müşahedesinde)geçirirler-İnsanın yakasını bırakmayan, daimi Cehennem azabından rablerine sığınırlar-Karşılıksız bağışta israf etmez, cimrilik de etmezler… İkisi arasında ölçülü ve hakkaniyetlidirler-Allâh yanı sıra tanrıya yönelmezler-Hakkaniyet (kısas) dışında Allâh’ın haram kıldığı canı katletmezler-Zina yapmazlar-Allah onların kötülüklerini iyi niteliklere dönüştürmüştür-Yalana, aslı olmayan şeye şahitlik yapmazlar-Boş sözlere, dedi-koduya rastladıklarında da (onlara katılmayıp) onurlu olarak geçip giderler-Rablerinin, varlıklarındaki işaretleri (hakikatleri) hatırlatıldığında, (o hakikate karşı)sağır ve kör kalmazlar-Eşlerinizden (veya bedenlerinden) ve evlatlarından (bedenî çalışmalarının semeresinden) göz aydınlığı (cennet yaşamını) oluşturacakları ihsan etmesi; korunmak isteyenlere uyulası önder kılması için Rablerine dua ederler-(Dünya-bedensel) yaşam şartlarına sabrederler-}
· “Sanı varlığı” “yok”luğa dönüşmüş olarak işlevlerine devam ederler.
·“Rahman’ın kulları”nın cezası (Yaptığının sonucu)->{Allah, kendilerinden razı olur, yardımıyla destekler; ihlâsa (samimiyete, saflığa) erdirir-Allah indinde korunurlar-Kendilerine yardım edilir de galip gelirler-Kendilerine bilgi verilir-Sırat-ı müstakime yönlendirilirler-Sonrakiler içinde anılması sağlanan kullardır-(Dünya-bedensel yaşam şartlarına) sabretmeleri nedeniyle, gurfe (yüksek köşk-üst seviyede yaşam boyutu)ile mükâfatlandırılırlar; Orada tahiyye (hayat) ve selâm (Esmâ kuvvelerinin tahakkuku) ile karşılanırlar ve orada sonsuza dek kalıcılardırlar}
· RABBİNE KULLUK(“İsmi Allah olan yegâne var”a kulluk-Kemâlâtını izhar)
·Kul, Rabbına tâbidir!. (Birimin, hiç bir şekilde, “ALLAH”ın esmâsı dışında, bir zerre varlığı mevcut değildir–Abd’ın, Rabbinin varlığı dışında hiçbir şeyi yoktur!.-“Abd”, “Rabbın Abdı”dır.-“Abd” ismiyle, “Kul” ismiyle işaret edilen varlık, belli ilahi isimlerin manalarının, bir bileşim halinde biraraya gelerek bir anlam oluşturmasıdır-“Abd”ın, başka bir tanrıdan, başka bir ilâhtan, başka bir varlıktan almış olduğu bir aklı, bir şuuru, bir idrakından söz edilemez)
·Önce oluş içinde kendini tanıyacaksın->Hayvan olan yanınla… Cin olan yanınla… Melek olan yanınla… “İnsan” olan yanınla… Ve tüm bunarın sonunda “Allah Kulu” olduğunu fark edeceksin!
·Rabbin hükmü-> Kendinden gayrıya kulluk edilmemesi!
·Hayâlinizde yaratttınıza değil; Rabbinize kulluk(Varlığınızdaki Hakikatiniz olan Esmâ mertebesine-Hakikat’iniz olan El Esmâ’ya-Varlığınızı oluşturan Allâh Esmâ’sı bileşimine-Algılanan birimin oluşumunu meydana getiren “El Esmâ bileşimine-terkibi”ne kulluk)
·KULLUK BİLİNCİ
·Kişinin yalnızca Allah’a kulluk etmesi(Allah‘ın kendini varediş gayesine ve programlamasına göre ne gerekiyorsa onu yerine getirmek)
·Kulluk bilinci ile ulaşılabilecek ilim ve müşahede, tebliğ olunmuştur.
·Âdemoğulları, alt bilince(“Vehim”e-Şeytana) kulluk yapmamaları için bilgilendirilmişti.
·“Rabbinin kulu” olma kayıtlılığından, “Allah Kulu” olmanın genişliğine geçmek…
·Rabbinin indindekiler, asla O’na kulluktan büyüklenerek kaçınmazlar(O’nu tesbih ederler ve O’na (azameti indînde kendi hiçliklerini hissederek) secde ederler)
·Bilinçli kulluk, “Fakr” ile tamam olur.
·“Nefs“e bağladığın ve ”Nefsin”e bağladığın fiiller, özünde ‘’Kulluk’’tur.
·“Öz”de tâat veya mâsiyet farkı olmaksızın tüm birimlerin davranışları, “Kulluk”larıdır.
·BİLİNÇLİ KULLUĞUN (Varoluş amacına kulluk=Kulluğun idrâkında olmak) DEVAMI
·Allah’tan gayrı bir İlâhınız olamaz! (Yaradılmışın kulluk etmekten başka şansı yoktur)
·Allâh, kullarının hakikatinde olarak Basıyr’dir.
· Allâh, kullarının hakikatinden Rauf olarak açığa çıkar.
·Allah, kulunda Zâhir… Allah, kulunda Vekil… Allah, kulunda Muktedir!
·Allah’a kul olma nimeti”ni değerlendirin…
·Rabbinizin dûnunda velîlere{dışsal (rabbanî hakikatinizden ayrı düşürecek bilgi verenler) veya içsel (nefsanî-şehevî)} tâbi olmayın…
·Allah Rasûlü’ne iman edin {Allah Rasûlü->“Allah Zikri”(Hakikatinizi hatırlatma)çağrısı yapan-Hakikatin dillenişi olarak irsâl edilen-“Tanrı” ve tanrılık kavramı mevcut değildir” temeline dayalı olarak, “insan”lara yol gösteren- “Bilgi Kitab’ını tebliğ eden-“Ezan”ı seslendiren-Tüm insanlığın dünyada ve gelecekte(Âhirette) önderi olan-Allah kulu Zât}
·İyi anlayın ki; Rasûlullah içinizdedir!(Allah’ın ve O’nun Rasûlünün önüne (beşerî düşünce ve yorumlarınızla, değerlendirmelerinizle) geçmeyin!)
·“Allah Kelâmı” Kurân-ı Kerim’ı “Oku”yun…
·Esmâsıyla Hakikatiniz olan Allah’a tamamıyla bağlanın!({O, Mevlâ’nızdır (sahibiniz, her fiilinizin oluşturanı)-Allah’a (esmâsına) iman eden, kesinlikle o kopması mümkün olmayan, hakikatindeki sağlam bir kulpa yapışmış olur}
· Vekiyl olarak, El Esmâ’sıyla seni yaratan Allah yeterlidir.
·Kulluğun devamı için Âlemlerin Rabbı olan Allah’tan her an yardım bekleriz…
·KULLUK BİLİNCİNİN SONUCU-> Allah için secde!
· Allah’ın kulunu seyri(Zikir)
· Kulun Allah’a bakışı(Fikir)
·HAKİKATİNDEKİ GERÇEĞİ ÖRTENLERİN KULLUĞU(Şekavet istikametinde kulluk-İsim ve resimle perdelenip, Allah yanısıra varlıkları ve bir nitelikleri olmayan şeylere kulluk yapmak-“Mâsiyet”)
·Allah dûnunda kendisi için bir zarar veya faydası olmayanlara kulluk eden{Allâh’a şirk koşan-Allah yanısıra varlıkları ve bir nitelikleri olmayan) şeylere kulluk eden-Varlıklarını El Esmâ’sından yaratan Allâh’a, En-Nebi’ye (Hz.Muhammed’e) ve O’na inzâl olunana iman etmeyen-Hakikat bilgisini inkâr edenleri velî edinen(İnkârcıları evliya edinen)-Rabbinin dûnunda veliyylere (dışsal {rabbanî hakikatinizden ayrı düşürecek bilgi veren} veya içsel {nefsanî – şehevî}) tâbi olan-İsimle, resimle perdelenen- Rabbisinin aleyhine (olan şeylere) yardımcı olan/destek olan-Rabbinden(“Rabbül âlemiyn”den) kendisine inzâl olunana tâbi olmayan-Gerçekten sapan-İsyan edip haddi aşan-Dininde, haksız olarak ölçüyü kaçırıp haddi aşan- Daha önce birçoğunu saptırmış ve yolun merkezinden sapmış bir kavmin boş hayallerine tâbi olan-“Allah, üç’ün üçüncüsüdür” diyerek hakikati inkâr eden-Davud’un ve Meryemoğlu İsa’nın lisanı üzere lânetlenen-Allâh’tan uzak düşen-Bir zararı olmayacak zannedip de (hakikate) kör olan-(Hakikatin seslenişine) sağır kesilen-Benliklerinin hoşlanmayacağı bir şey ile bir Rasûl geldiğinde, kimini yalanlayan ve kimini de öldüren-Allah’ın Cenneti haram kıldığı-Varacakları yer cehennem ateşi olan-Fâsık(inancı bozuk olan)-Zâlim}
·Kulluğun, kime veya neye ise, ecrini de ondan bekle!
·İsteyen de istenilen de âcizdir! {Allah dûnunda yöneldikleriniz, bir araya toplansalar bile, bir sinek dahi yaratamazlar Sinek bile onlardan bir şey kapsa, onu sinekten kurtaramazlar…}
·Şeytana kulluk etmek{Allah’ı bırakıp, saptıranları,kendisi için apaçık düşmanlarıdost edinmek-“Vehim”e(Alt bilince) kulluk etmek-Bedene(hakikatinden habersiz bilince) kulluk etmek}
·Bedene kulluk{Haddi aşmak-Bedeni dürtü ve zevkleri uğruna ebeden Allah’tan ayrı düşmüşlüğün perişanlığını yaşamak-Allah katından tard edilmiş iblis durumuna düşmek (Uzaklaştırılmak)-Mâneviyat ve ruhaniyetin tüm kapılarının kişinin yüzüne kapanması}
··Allah’a kullukta çekimser olmak(Nefsani kişiliğinden kopamamak-Ego hâli ile büyüklük istemek)
· Kulluktan kaçınıp benliğini kabartmak
FATiHA 1-5 Sadece sana kulluk ederiz ve bunun farkındalığı için yardımını niyaz ederiz. (El Esma-ül Hüsna anlamlarını açığa çıkarmak suretiyle tüm yaratılmışlar olarak sana kulluk etmekteyiz ve bunun farkındalığına ermemiz için yardımını isteriz.)
BAKARA 2-30 Rabbin meleklere: “Ben arzda (bedende) bir halife (Esma mertebesinin farkındalığıyla yaşayan şuur sahibi) meydana getireceğim” dedi. Onlar da: “Orada fesat çıkarıp kan döken birini mi meydana getireceksin; biz seni hamdinle (bizde açığa çıkardığın varlığını değerlendirme haliyle) tespih (her an yeni hale dönüşen isteğine kulluk ederek) ve kudsiyetini (her türlü eksiklikten beri oluşunu) dillendirmiyor muyuz?” dediler. (Buyurdu): “BEN sizin bilmediklerinizin Alimiyim!..”
BAKARA 2-133 Yoksa siz Yakup ölmek üzereyken olaya şahit olanlardan mıydınız? Hani O oğullarına: “Benden sonra neye kulluk edeceksiniz?” demişti de, onlar da:”Senin ve babaların İbrahim, ismail ve ishak`ın ilahı olan ilahun VaHiD`e (hakikatlerini meydana getiren Allah Esma`sına) kulluğumuza devam edeceğiz. Biz ona teslim olmuşluğun bilincinde olanlarız” demişlerdi.
BAKARA 2-138 Allah boyası! Allah boyası ile boyanmış olmaktan güzel ne olabilir! Biz O`na kulluk edenleriz!
BAKARA 2-172 Ey iman edenler, sizi rızıklandırdıklarımızdan temiz olanlarını yiyin. Ve Allah`a şükredin (bunu değerlendirin), eğer yalnızca O`na kulluk etmek istiyorsanız.
AL-U iMRAN 3-51 Allah kesinlikle (El Esma`sıyla) Rabbimdir ve Rabbinizdir! O halde O`na kullukta olduğunuzun farkındalığına erin ve ona göre yaşayın. Bu Sırat-ı Müstakim`dir.
AL-U iMRAN 3-79 Bir beşer için olacak şey değildir, Allah kendisine hakikat bilgisini, hükmü ve nübüvveti versin de, sonra o kalkıp insanlara, “Allah`ı bırakıp, bana kulluk edin” desin! Bilakis onlara şöyle der: “Hakikat bilgisi öğretinize ve yaptığınız çalışmalara uygun olarak, Rabbinize kulluk ettiğinizin bilincinde olanlardan olun.”
NiSA 4-36 Allah`a kulluk edin ve hakikatiniz olana hiçbir şeyi şirk koşmayın (hiçbir varlığa tanrılık payesi vermeyin)! Ana-babanıza, yakınlarınıza, yetimlere, yoksullara, yakın komşulara ve uzak komşulara, yol arkadaşınıza, yolda kalmışlara ve eliniz altındakilere ihsanda bulunun. Muhakkak Allah kibirlenip övünenleri sevmez.
NiSA 4-125 Muhsin olarak (varlığının Allah Esma`sının açığa çıkışıyla yaratıldığının idrakı içinde) vechinin, Allah için olduğunun teslimiyetinde olan ve hanif olarak (tanrı kavramı olmayan-yalnızca Allah`a kulluk edilmekte olduğunun bilincinde) İbrahim milletine tabi olanın din anlayışından daha güzeli ne olabilir ki! Allah, İbrahim`i Halil edindi. (Ona “Hullet makamı” yaşamı ihsan etti. Bu konuda ek bilgi: El insan-ı Kamil, Abdülkerim Ceyli, Abdülaziz Mecdi Tolun çevirisi. A.H.)
NiSA 4-172 Ne Mesih (isa) ve ne de mukarreb melaike Allah`a kulluktan asla gocunmazlar! Kim O`nun ibadetinden kaçınır ve kibirlenirse, hepsini kendine haşr edecektir.
NiSA 4-173 iman edip imanının gereğini uygulayanlara gelince, (O) onlara ecirlerini tam verecek ve fazlından onları artıracaktır… Kulluktan kaçınıp ve benliklerini kabartanlara gelince, onlara feci bir azap ile azap edecektir… Kendileri için Allah dununda bir veli ve nasir de bulamazlar.
MAiDE 5-72 Andolsun ki: “Allah, Meryemoğlu Mesih`tir” diyenler hakikati inkar edenlerden oldular… (Oysa) Mesih şöyle dedi: “Ey israiloğulları… Benim de Rabbim, sizin de Rabbiniz (olan) Allah`a kulluk edin… Çünkü kim Allah`a şirk koşarsa, muhakkak Allah ona cenneti haram kılmıştır! Onun varacağı yer cehennem ateşidir! Zalimler için hiçbir yardımcı yoktur!”
MAiDE 5-76 De ki: “Allah`ın dununda, sizin için bir zarar veya faydası olmayanlara mı kulluk ediyorsunuz? Allah `Hu`dur; Semi ve Alim.”
MAiDE 5-117 Onlara: `Benim ve sizin Rabbiniz olan Allah`a kulluk bilincine erin` diye senin bana emrettiğinden başka bir şey söylemedim… Ben aralarında bulunduğum sürece üzerlerine şahit idim… Beni vefat ettirdin! Onlar üzerine Rakib sen oldun!.. Sensin her şey üzerine şahit!
ARAF (A’RAF) 7-59 Andolsun ki, Nuh`u halkına irsal ettik de: “Ey kavmim… Allah`a kulluk edin… O`nun gayrı bir ilahınız yoktur… Muhakkak ki ben, size gelip çatacak azim sürecin azabından korkuyorum” dedi.
ARAF (A’RAF) 7-65 Ad (halkına), kardeşleri Hud`u… (O da): “Ey halkım… Allah`a kulluk edin… O`nun gayrı ilahınız yoktur… Hala korunmayacak mısınız?” dedi.
ARAF (A’RAF) 7-70 Dediler ki: “TEK olan O Allah`a kulluk edelim, babalarımızın tapınmakta olduklarını bırakalım diye mi bize geldin? Eğer doğru söylüyorsan, bizi tehdit ettiğini getir (görelim)!”
ARAF (A’RAF) 7-73 Semud`a da kardeşleri Salih`i (irsal ettik)… (O da): “Ey halkım! Allah`a kulluk edin… O`nun gayrı bir ilahınız olamaz… Size Rabbinizden apaçık bir kanıt geldi… işte şu Allah`ın dişi devesi sizin için bir mucizedir! Bırakın onu, Allah`ın yeryüzünde yesin! (Sakın) ona bir kötülük düşünmeyin! Aksi takdirde acı bir azaba düşersiniz!”dedi.
ARAF (A’RAF) 7-85 Medyen`e de kardeşleri Şuayb`ı (irsal ettik)… (O da): “Ey halkım… Allah`a kulluk edin… O`nun gayrından bir ilahınız yoktur… Size Rabbinizden apaçık kanıt geldi… (Artık) ölçmeyi ve tartmayı tam yapın… insanların hakkını vermemezlik etmeyin… Düzenin kurulmasından sonra yeryüzünde bozgunculuk yapmayın… Eğer iman ediyorsanız, böylesi sizin için daha hayırlıdır.”
ARAF (A’RAF) 7-206 Muhakkak ki senin Rabbinin indindekiler, asla O`na kulluktan büyüklenerek kaçınmazlar… O`nu tesbih ederler ve O`na (azameti indinde kendi hiçliklerini hissederek) secde ederler. (. ayet secde ayetidir.)
TEVBE 9-31 Allah dununda ahbarlarını (hahamlarını), ruhbanlarını (rahiplerini) rabler edindiler… Meryemoğlu Mesih`i de! (Oysa onlara) sadece Uluhiyeti TEK olana kulluklarının farkındalığını yaşamaları emrolunmuştu… La ilahe; illa Hu = tanrı yoktur; sadece “Hu”! Subhan`dır onların ortak tuttuklarından!
YUNUS 10-19 insanlar tek bir ümmetten (islam fıtratı üzere yaratılma gerçeği) başka bir şey değildi, ayrılığa düştüler! (Anlatılmak istenen; varoluşun zamansallıkla anlaşılan değil, her an geçerliliği olan olduğu. Şöyle ki: Her insanın, yaratılış olarak islam fıtratı üzere tek bir esasa göre meydana geldiği, anne-babasının dinini benlenince ayrılığın oluştuğuna işaret ediliyor. A.H.) Eğer Rabbinden öne geçmiş bir söz (kullukların gereğinin yaşanması hükmü) olmasaydı, hakkında ayrılığa düştükleri konuda aralarında hüküm verilirdi.
YUNUS 10-28 Toplu halde onları haşredeceğimiz süreç… Sonra şirk koşanlara: “Siz ve ortak koştuklarınız, her biriniz mekanınıza” deriz… Akabinde onların aralarını ayırmışızdır… Onların ortak koştukları ise: “Siz bize kulluk etmiyordunuz (kendi evham ve hayallerinize tapınıyordunuz)” derler.
YUNUS 10-104 De ki: “Ey insanlar! Eğer benim Din`imden kuşku içindeyseniz, (bilin ki) ben sizin Allah dunundaki taptıklarınıza tapınmam! Sadece, sizi vefat ettirecek Allah`a kulluk ederim! Ben iman edenlerden olmakla hükmolundum.”
HUD 11-2 Yalnızca Allah`a kulluk etmekte olduğunuzun farkındalığına erin, diye (bu BiLGi inzal olundu). “Muhakkak ki ben, size `Hu`dan bir uyarıcı ve bir müjdeleyiciyim.”
HUD 11-50 Ad (halkına) da kardeşleri Hud`u… Demişti ki: “Ey halkım! Allah`a kulluk edin… O`nun gayrı bir ilahınız olamaz! (Şirk fikriniz dolayısıyla) siz ancak iftira ediyorsunuz.”
HUD 11-61 Semud`a kardeşleri Salih`i (irsal) ettik… Dedi ki: “Ey halkım… Allah`a kulluk etmekte olduğunuzun farkındalığına erin! Tanrınız olamaz, sadece “Hu”! Sizi arzdan meydana getirdi “Hu”; ve sizinle mamur etti orayı… O halde O`ndan mağfiret dileyin ve O`na tövbe edin… Muhakkak ki benim Rabbim, Karib`dir (yakın), Mucib`dir (icabet eden).”
HUD 11-84 Medyen`e de kardeşleri Şuayb`ı (irsal ettik)… Dedi ki: “Ey halkım… Allah`a kulluk etmekte olduğunuzun farkındalığına erin! Tanrınız olamaz, sadece “Hu”! Ölçmeyi ve tartmayı noksan yapmayın… Sizin için hayrın nerede olduğunu görüyorum… Sizi kaplayacak bir azap sürecinden korkuyorum.”
YUSUF 12-40 Onun dununda olan tapındıklarınız, sadece isim olarak var ki (yani o isimlerin müsemması olarak hiçbir varlıkları yoktur), o isimleri de siz ve atalarınız oluşturdunuz; onların varlıkları hakkında Allah`tan gelmiş bir delil yoktur. Hüküm ancak ve yalnız Allah`ındır! Hükmetmiştir, sadece kendisine kulluk edilmesini! işte geçerli Din (anlayışı) budur… Fakat insanların çoğu bu gerçeğin farkında değildir!
RA’D – RAD 13-13 Ra`d (gök gürültüsü-insan-ı Kamil`in düşünsel boyutta keşfettikleri {salsal-i ceres, Abdülkerim Ceyli, insan-ı Kamil}) O`nun Hamdı olarak tespih eder; Melekler (kainatta-insanda mevcut kuvveler) ise O`nun hükümranlığı altında (tespih eder-kulluklarını yerine getirir)… Onlar, Allah hakkında (benlikten kaynaklanan fikirle) mücadele edip dururlarken; (O) yıldırımları (hakikati bilgisinin çarpmasını) irsal eder de, onlarla, dilediğine bunu yaşatır! O, Şedid ül Mıhal`dır (şiddetle uygulanan Sünnetullah sistemi vardır; değiştirilmesi müdahale edilmesi mümkün olmayan).
RA’D – RAD 13-36 Kendilerine (önceden) Kitap (hakikat BiLGisi) verdiklerimiz, sana inzal olunan ile sevinç duyarlar… Onlardan bazıları ise, O`nun bir kısmını inkar ederler… De ki: “Ben yalnızca Allah`a kulluk etmekle ve O`na şirk koşmamakla hükmolundum… Davetim O`nadır ve dönüşüm O`na!”
NAHL 16-36 Andolsun ki, her ümmet içinde: “Allah`a kulluk edin ve taguttan kaçının!” diye bir Rasul ba`s ettik… Onlardan kimine Allah hidayet etti… Onlardan kiminin de üzerine dalalet hak oldu… (Hadi) arzda seyredin (gezinin) de yalanlayanların sonu nasıl oldu bakın?
NAHL 16-114 Allah`ın size yaşam gıdası olarak verdiklerinden helal ve temiz şeyleri yiyin ve Allah nimetine şükredin; eğer O`na kulluk ettiğinizin farkındaysanız!
iSRA 17-23 Rabbin, sadece O`na kulluk etmenizi hükmetti; ana-babanıza iyilik yapıp cömert olmanızı da! Onlardan biri veya her ikisi senin yanında ihtiyarlığa ererse (bakmaktan usanıp) sakın onlara “üf” (bile) deme; onları azarlama ve onları yücelten şekilde hitap et!
MERYEM 19-36 Kesinlikle Allah`tır benim de Rabbim, sizin de Rabbiniz! O`na kulluk etmekte olduğunuzu fark edin… Bu sırat-ı müstakimdir.
MERYEM 19-44 Ey babacığım… Şeytana kulluk yapma! Muhakkak ki şeytan Rahman`a asi oldu.
MERYEM 19-93 Semalar ve arzda kim var ise Rahman`a kulluk eder!
TAHA 20-14 Muhakkak ki Ben, evet Ben Allah`ım! Tanrı yok, sadece BEN! Bana (Esma özelliklerimi açığa çıkarma işlevinle) kulluk ettiğinin farkına var! Beni hatırlaman için salatı yaşa!
ENBiYA 21-25 Senden önce bir Rasul irsal etmedik ki Ona: “Tanrı yoktur, sadece Ben! O halde bana kullukta olduğunuza iman edin” diye vahyetmiş olmayalım.
ENBiYA 21-73 Onları hükmümüzce hakikate erdiren önderler kıldık… Onlara hayırlı işler yapmayı, salatı ikame etmeyi ve zekat vermeyi vahyettik… Kulluklarının farkındalığında idiler.
HAC 22-77 Ey iman edenler! Rüku edin (her an her zerrede hükümranlığını fark ederek eğilin); secde edin (indinde “ben”liğinizin “yok”luğunu hissedin), Rabbinize kullukta olduğunuzu kavrayın; hayır (Hakkani fiil) işleyin ki kurtulasınız!
MU’MiNUN 23-23 Andolsun ki Nuh`u kavmine irsal ettik de (o kavmine) dedi ki: “Ey kavmim! Allah`a kulluk edin (bunu fark edin)! “Hu”nun gayrı olarak bir tanrınız olamaz! Hala ittika etmiyor musunuz = korkup korunmuyor musunuz?”
MU’MiNUN 23-32 içlerinde: “Allah`a kulluk edin… O`nun gayrından bir tanrınız yoktur… Hala (yaptıklarınızın sonuçlarını yaşamaktan) korkup korunmuyor musunuz?” (diyen) kendilerinden bir Rasul irsal ettik.
MU’MiNUN 23-47 Hatta şöyle dediler: “Onların halkı bize kulluk ederken, bizim benzerimiz olan iki beşere mi iman edeceğiz?”
NUR 24-41 Görmedin mi ki, semalarda ve arzda ne varsa ve saf saf kuşlar, Allah`ı tespih eder (kulluk işlevini yerine getirmek suretiyle)… Her biri kendi salatını (hakikati olan Esma bileşiminin gereğini yaşaması) ve kendi tespihini (salatının sonucu olan işlevi) gerçekten bilmiştir… Allah yaptıklarını (Esma`sıyla hakikati olarak) Alim`dir.
NUR 24-55 Allah, sizden iman eden ve imanın gereğini uygulayanlara vadetti ki: Onlardan öncekileri halife yaptığı gibi, arzda, onları da mutlaka halife yapacak… Kendileri için seçip-razı olduğu dinlerini (imana uygun yaşam tarzlarını) gene onlar için mutlaka yerleştirecek; korkularından sonra onları mutlaka emniyete sokacak… (Böylece) bana kulluk ederler, bana hiçbir şeyi ortak koşmazlar! Bundan sonra kim hakikat bilgisini inkar ederse, işte onlar bozuk inançlıların ta kendileridir.
ŞUARA 26-70 Hani (İbrahim) babasına ve toplumuna: “Neye kulluk ediyorsunuz?” demişti.
ŞUARA 26-71 Dediler ki: “Putlara kulluk ederiz, hep onlarla meşgulüz.”
ŞUARA 26-75 (İbrahim) dedi ki: “Bir düşünün! Neye kulluk ediyorsunuz…”
NEML 27-45 Andolsun ki Semud`a, kardeşleri Salih`i, “Allah`a kulluk edin!” diye irsal ettik… Onlar hemen birbirleriyle zıtlaşan iki grup oldular.
NEML 27-91 Ben yalnızca şu beldenin Rabbine kulluk yapmakla emrolundum… Ki O (beldenin Rabbi) onu saygıdeğer kılmıştır ve her şey O`nun içindir! Ben teslim olmuşlardan (olduğumun farkındalığını yaşamakla) hükmolundum!
ANKEBUT 29-16 İbrahim… Hani (İbrahim) toplumuna dedi ki: “Allah`a kulluk edin ve O`ndan korunun! Anlayabilirseniz bu sizin için daha hayırlıdır.”
ANKEBUT 29-56 Ey iman eden kullarım! Muhakkak ki Benim Arz`ım geniştir… Yalnız bana kulluk edin!
SEBE’ 34-40 O süreç ki, hepsini toplar, sonra meleklere: “Bunlar mı yalnızca size kulluk edenler idi?” der.
YASiN 36-22 Beni (böylece) fıtratlandırana nasıl kulluk etmem? O`na rücu ettirileceksiniz.
YASiN 36-60 Ey Ademoğulları… Size ahdetmedim (bildirip bilgilendirmedim) mi şeytana (bedene-hakikatinden habersiz bilince) kulluk etmeyin, muhakkak ki o sizin için apaçık bir düşmandır?
YASiN 36-61 Bana kulluk edin (hakikatin gereğini hissedip yaşayın)! Sırat-ı müstakim budur (diye?).
SAFFAT 37-22 Toplayın o zulmedenleri (nefsleri-bilinçleri), onların eşlerini (bedenlerini) ve tapınıp kulluk yaptıkları şeyleri.
SAFFAT 37-110 Muhsinleri (Allah`a görürcesine kulluk edenleri) böylece cezalandırırız.
SAFFAT 37-121 Doğrusu biz, muhsinleri (Allah`a görürcesine kulluk edenleri) böylece cezalandırırız!
SAFFAT 37-131 Doğrusu biz, muhsinleri (Allah`a görürcesine kulluk edenleri) böylece cezalandırırız.
ZÜMER 39-11 De ki: “Kesinlikle hükmolundum ki, sistem ve düzeninde O`ndan başka etken görmemek üzere Allah`a kulluk edeyim.”
ZÜMER 39-14 De ki: “Sistem ve düzeninde O`ndan başka etken görmemek üzere Allah`a kulluk edeyim…”
ZÜMER 39-34 Onlar için Rablerinin indinde diledikleri her şey vardır! işte bu muhsinlerin (Allah`a görürcesine kulluk etmekte olanların) cezasıdır!
ZÜMER 39-64 De ki: “Bana Allah`ın gayrına kulluk etmemi mi emrediyorsunuz, ey cahiller!”
ZÜMER 39-66 Hayır, sadece Allah`a kulluk et ve şükredenlerden ol (kul olma nimeti ne demektir bunu değerlendir)!
FUSSiLET 41-14 Hani onlara Rasulleri önlerinden (bildiklerine dayanarak) ve arkalarından (bilmediklerini bildirerek) gelip: “Başkasına tapınmayın; sadece Allah`a kulluk, ibadet edin!” (dedi)… Onlar da dediler ki: “Eğer Rabbimiz dileseydi elbette melekler inzal ederdi… Zaten biz, kendisi ile irsal olunduğunuz şeyi (hakikat bilgisini) inkar edenleriz.”
FUSSiLET 41-38 Eğer benlik taslamakta devam ederlerse, (bilsinler ki) Rabbinin indinde (nefslerinin hakikatinin bilincinde) olanlar hiç usanmaksızın gece, gündüz O`nu tespih ederler (Rablerine kulluk işlevinin farkındalığıyla yaşayarak)!
ZUHRUF 43-20 Dediler ki: “Eğer Rahman dileseydi onlara kulluk yapmazdık”… Bununla ilgili onların bir ilmi (delilleri, yakinleri) yoktur… Onlar ancak tahmin üzere konuşup saçmalıyorlar.
ZUHRUF 43-45 Rasullerimizden, senden önce irsal ettiklerimize sor (onlara verilen bilgiyi incele)! Rahman`dan gayrı, kulluk yapılası tanrılar mı oluşturmuşuz?
ZUHRUF 43-64 Kesinlikle Allah, Hu”; benim de Rabbim, sizin de Rabbinizdir! Öyle ise O`na kulluk edin! Bu, yolun doğrusudur!”
ZARiYAT 51-56 Ben cini ve insi yalnızca (Esma özelliklerimi açığa çıkarmak suretiyle) kulluk etmeleri için yarattım!
HAŞR 59-1 Semalarda ne var ve arzda ne varsa Allah`ı tespih (ortaya koydukları işlevle Esma özelliklerini açığa çıkararak kulluklarını yerine getirmeleri) içindir! O Aziz`dir, Hakim`dir.
HAŞR 59-24 O Allah, Halik (mutlak yaratan-Esma özelliklerini fiile dönüştüren), Bari (her yarattığını, zaman ve özellik olarak tüme uyumlu tafsile getiren), Musavvir (sonsuz mana suretlerini açığa çıkaran); Esma ül Hüsna O`na aittir! Semalarda ne var ve arzda ne varsa Allah`ı tespih (ortaya koydukları işlevle Esma özelliklerini açığa çıkararak kulluk etmeleri) içindir; “Hu” Aziz`dir, Hakim`dir.
MÜMTEHiNE 60-4 İbrahim`de ve Onunla beraber olan kimselerde sizin için gerçekten güzel bir örnek vardır. Hani onlar kavimlerine dediler ki: “Muhakkak ki biz sizden de, Allah dununda kulluk yaptıklarınızdan da uzağız! Sizi inkar-reddettik. Sizinle aramızda ebediyen düşmanlık ve buğz başlamıştır; siz Esma`sıyla hakikatiniz olan Allah`ın Vahidiyetine iman edinceye kadar!”… Ancak İbrahim`in babasına: “Mutlaka senin için mağfiret dileyeceğim; ama senin için (dua edip istemekten başka) Allah`tan bir şeye malik değilim” sözü hariç! “Rabbimiz, sana tevekkül ettik, sana yöneldik ve dönüş sanadır!” (dediler).
SAFF 61-6 Hani Meryemoğlu isa dedi ki: “Ey israiloğulları… Muhakkak ki ben size Rasulullah`ım! Tevrat`tan önümde olan için bir tasdik eden ve benden sonra Rasul olarak gelecek ismi AHMED olanı müjdeleyenim!” Onlara mucizeler olarak geldiğinde: “Bu apaçık bir sihirdir” dediler. Not: Bu konuda bir Rasulullah açıklaması: “Tevrat`taki ismim `Ahyed`dir (uzaklaştıran); çünkü ben ümmetimi ateşten alıp uzaklaştırırım… Zebur`daki ismim `el Mahiy`dir (silen); çünkü Allah benimle putlara kulluk yapanları sildi… incil`deki ismim `Ahmed` dir (Zat`ın tecellisi olarak Hamd etmekte olan)… Kuran`daki ismim `Muhammed`dir (kesintisiz çok Hamd edilen); çünkü ben Sema ve Arz ehli arasında `MAHMUD`um (değerlendirilenim).”
TEĞABUN 64-1 Semalarda ve arzda her ne varsa (Allah Esma`sıyla yaratılmaları dolayısıyla) Allah`ı (kulluk işlevlerini yerine getirmek suretiyle) tespih etmede! Mülk O`na aittir, Hamd O`na aittir! O her şey üzerine Kadir`dir!
HAKKA 69-52 Öyleyse, ismi Azim olan Rabbin namına (Esma`sına kullukla) işlevine devam ederek O`nu tespih etmiş ol!
BEYYiNE 98-5 Oysaki onlar, Hanifler olarak Dini O`na (yalnız Allah`a) halis kılarak Allah`a kulluk yapmalarından, salatı ikame etmelerinden ve zekatı vermelerinden başka bir şeyle emir olunmadılar… işte budur Din-i Kayyım (geçerli hak din-sistem)!
KUREYŞ 106-3 Bu Beyt`in Rabbine (tevhid ehli olarak) kulluk etsinler!
KAFiRUN 109-5 Siz de benim kulluk ettiğime abidler (kullar) değilsiniz.
Kavram hakkında henüz bir not alınılmadı.
Adn Cenneti
Anlamı “Adn”, cennetlerden birinin adıdır. Sıfat cennetidir… İlâhi sıfatların kişiden zuhuru hâlinde, yaşanılanların adıdır. “Adn” cenneti yaşamı, ilâhi sıfatların birimden zuhûru ile yaşanan hâl demektir. Kendini diğer varlıklardan daha güçlü,