22 OCAK 1998
Ahmed Hulûsi
Soru
− Mevcut olan mutlak ve yegâne varlık Allâh olduğuna göre; “Malîki yevmiddiyn”i nasıl anlamamız gerek?.. Acaba sistemin çalışma düzeni midir?
Üstad
− Her an kâinatta tasarruf eden tek bir beyin olduğunu kabullenmektir… Bedende, bütün organlarda hükmeden nasıl beyin ise… Yaratılmışların her birinde her an hükmedip onları yönlendiren demektir, “Mâlîki yevmiddiyn”…
Soru
− Kadir gecesini Ramazan’ın 27si olarak mı alalım, önerileriniz var mı?.. Tan yeri ağarana kadar diye bahsediliyor; her yerin tan yeri değişik… Esası hangisi? Neden kadir gecesi belli değil de diğer geceler kesin?
Üstad
− Kadir gecesi içinde, bilemedin 15 dakikalık bir zamandır KADİR SÜRECİ…
Soru
− Niye oruç tutarız?
Üstad
− Oruç tutmamızın sebebi; bedenî isteklerimize hâkim olmasını öğrenmektir!.. Beden doğal olarak her an yemek içmek ister… Biz ise gerçekte bedensel bir varlık olmayıp, bedeni kullanan şoför gibi olan, düşünceden ibaret varlığız…
Eğer gerçek kendimizi, yani bedenin ötesindeki gerçek beni tanımak istiyorsak; bunun için ORUÇ tutarak önce bedensel isteklerimizi kontrol etmeyi öğrenmeliyiz!
Bu anlattığım orucun beden boyutudur…
Orucun ayrıca bir de şuur boyutuyla alâkalı yanı vardır ki onu da “TEMEL ESASLAR” kitabında, “Oruç” bölümünde açıkladım…
Soru
− Niye oruç bozulunca 61 gün oruç tutarız?..
Üstad
− Oruca niyetlendiğin hâlde, eğer bedenine hâkim olamaz, istek ve arzularına hâkim olamazsan, ceza olarak 61 gün tut da aklın başına gelsin; bedeninin isteklerine hâkim olmasını öğren; diye!
Soru
− “Yeryüzünde halife yaratacağım” âyetindeki halifeyi hem kadın, hem erkek için mütalaa ettiniz. Ancak, Allâh Rasûlü; “Kadınlar, sizin dininiz eksiktir” diyor. Acaba bir tezat mı var?
Üstad
− “İnsan”ın “halife” olarak yaratılması söz konusudur… Ama “Halife” olarak yaratılmış insanların bir kısmının, bunun çeşitli sebeplerle hakkını verememesi de elbette söz konusudur…
“Dininiz eksiktir”, ifadesini her ne kadar belirli zamanlarda namaz kılınmaması veya oruç tutulmaması diye anlıyorlarsa da; ben bunu, “Allâh Sistemi’ni yeteri kadar anlayamama, düşünmeme” olarak algılıyorum…
Soru
− Üstadım, anladığımız kadarıyla Mehdi şu anda yaşıyor. (Deccal, Neptün’ün Kova’ya girmesi ile ortaya çıkacağından ve EPHEMERIDES’e göre Neptün’ün Kova’ya 30 Ocak 1998 de gireceğinden dolayı…) Deccal’in her an ortaya çıkma ihtimali var olduğuna göre, Mehdi kendini tanıttı mı?.. Mehdi’ye tâbi 300 küsur kişi olacağından, bu kişiler sadece Ricali Gayb üyeleri mi olacak?..
“Dua ve Zikir” kitabında Deccal’e uymayan müminler ölüm ötesi yaşama geçecektir, deniyor. Burada Deccal’e uymayan müminlerin tümünün öleceğini mi anlamalıyız?..
Bâtınî anlamda; Mehdi ve Deccal’in nefsimizle ilgili olduğunu biliyoruz… Bu ve diğer konularda bâtınî olaylar olurken, zâhirî olarak da bu olaylar vuku bulacak mı?..
Yani, Kur’ân ve hadislerde açıklanan belirtiler hem zâhirî, hem bâtınî mi, yoksa sadece bâtınî veya zâhirî mi olacak?..
Üstad
− Müceddid’in kendini topluma tanıtması şartı yoktur. Hatta her topluluk kendi önderini Mehdi kabul edebilir. Gerçek Mehdi ancak İsa Aleyhisselâm’la buluşup O’nun tasdikini alan olabilir, bana göre.
Deccal… Neptün’ün Kova’da olduğu 24 senelik süreçte ortaya çıkabilir de, çıkmayabilir de!.. Her olayın zâhiri ve bâtını vardır.
Soru
− Ben kanser hastasıyım… Hastalık insanlara neden musallat olur?
Üstad
− Hücrenin karakterinin değişmesi sebebiyle, sağlıklı hücreler değişir ve diğerlerini yemeye başlar, buna kanser denir… Hastalık ya kişinin psikolojisinden oluşur, ya da dışarıdan virüs girmesi nedeniyle.
Soru
− “Şeytanın hilesini vesveseye çeviren Rabbime şükrederim…” hadisinde açıklanmak istenen nedir?..
Üstad
− Hadis hangi olayla bağlantılı..?
Soru
− Vesvese duyduklarını söyleyen sahabelere, Allâh Rasûlü; “Bu imanın ta kendisidir…” buyuruyor… Ne demek?
Üstad
− İmanı olmayan endişe duymaz… Endişe de yakîn sahibi olamamaktan kaynaklanır… Vesvese iman sahibinde olur…
Soru
− Yönlendirilmiş dalgalarla hücrenin karakteri değiştirilebilir mi?
Üstad
− Yönlendiren beynin gücüne bağlı olarak mümkün olabilir.
Soru
− Üstadım, hadis âlimi Celâlettin Suyûti diyor ki: “Ben Allâh Rasûlü ile rüyada veya mânâ âleminde değil, bizzat bu âlemde yirmiden fazla defa görüştüm…” Bu nasıl mümkün olabilir açıklar mısınız?
Üstad
− Bunun nasıl olduğunu izah edersem, bu görüşmeyi ben de yapıyorum, anlamı çıkar… Böyle bir iddiam yok… Haddimi biliyorum… Suyûti bunu açıklayabilir.
Soru:
− Bir velînin velî olduğunu bilememesi için gerekli olan sebep nedir?
Üstad:
− Velînin kemâlâtının yeterli olmaması!
Soru
− Kâbe’nin ağlaması veya ilim sahiplerinin ağlaması ne anlama geliyor?
Üstad
− İlmin hakkının verilmemesi… Kâbe’nin hakkının verilmemesi, değerlendirilmemesi…
Soru
− Duaya icabet ile duanın kabulü arasında bir fark var mı? İcabet kavramını anlayamadım?
Üstad
− Dua edenin duasının neticesinin oluşması, “icabet” diyerek anlatılır…
Soru
− Üstadım, niçin Vitir namazı kılıyoruz? Kaza namazı yerine Tespih namazı kılınması daha iyi olur mu?
Üstad
− Dinde Kaza namazı diye bir namaz yoktur! Vitir namazı; çift rekâtlı namazların tek rekâtla sonlanması amacıyladır… İnsanın daima teke yönelmesi amaçlanmıştır…
Tespih namazı, ömrünün son günlerini yaşayan Allâh Rasûlü’nün amcasına tavsiye ettiği bir namazdır… Değerini siz takdir edin…
Soru
− Üstad, bir arkadaşım sordu, benim yanıtım onu pek tatmin edemedi (aslında beni de edemiyor)… Eğer amelimiz belli ise, Dünya’da imtihan var mıdır?.. diye soruyor… Ben de “yoktur” dedim. Doğru mu..? Açıklar mısınız lütfen?
Üstad
− “AKIL ve İMAN” kitabı bu sorunun cevabı için yazılmıştır… Onu okumanızı tavsiye ederim…
Soru
− Beyin, Allâh’ın ilminde olup da hiç ortaya çıkmamış mânâları ortaya koyar mı..?
Üstad
− Evet!
Peki… Bu gecelik de bu kadar…
Hepinize iyi geceler…